Logo

Çevre-çeper ilişkilerinin örgütlenmesi sorunu


 

Çevre-çeper ilişkilerinin örgütlenmesi sorunu


Çevre-çeper ilişkilerinin örgütlenmesi sorunu siyasal sınıf çalışmamızın düzeyinden, onun politik yöneliminden ve hedeflerinden, pratiğinden ve yerel önderliklerin müdahale gücünden ayrı düşünülemeyecek bir sorundur. Tüm bunların dışında kendi başına ele alınabilecek bir örgütlenme sorunu yoktur. Zira, hedefli, planlı ve kesintisiz bir tarzda yürütülen siyasal bir sınıf çalışması ister istemez çevre ve çeperimizde bir takım unsurlar birikecektir, biriktiriyor da. Siyasal çalışmamızın etkisi ve gücüyle etrafımızda biriken bu unsurlar ise yine çalışmanın ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda konumlandırıldığında örgütlenebilir. Sorunun bundan başka ele alınışı konuyu kabaca “çevre-çeper ilişkilerini nasıl örgütleriz?” sorusuna indirgemek anlamına gelecektir. Bu ise çevre-çeper ilişkilerini örgütleme sorununu kendi içinde amaçlaştıracaktır. Böyle olduğu koşullarda, çevre-çeperi örgütleme sorunu sürekli tartışılan ancak sonuçsuz kalan ve kendini yeniden üreten bir sorun haline gelecektir.

Çalışmanın gücüyle çevremizde şu ya da bu düzeyde oluşan ilişki ağına şekil vermenin yolu bu unsurları belirlenmiş hedefler doğrultusunda, örgütsel bir işleyiş mekanizması içerisinde konumlandırmaktan, politik ve pratik olarak eğitmekten ve kuşatmaktan geçmektedir. Sorun hiç de tek başına ev ev, kapı kapı dolaşmak, periyodik aralarla çevre ilişkilerini görmekten ibaret değildir. Bu işin tali yanıdır. Zira, eğer sizin alana ilişkin belirlenmiş politik hedefleriniz, buna uygun pratik faaliyetiniz ve bununla bağlantılı olarak doğru bir planlamanız yoksa ne kendinizi ne de çevre ve çeperinizi örgütleyebilirsiniz.

Tüm bunlar yapılabildiği koşullarda, gerisi herkesten yapabileceği azami katkıyı alma, güçleri iyi tanıma, becerilerine, özelliklerine ve yeteneklerine göre konumlandırma sorunudur. Böylesi bir tarzın açığa çıkması için yerel önderliklerin soruna buradan bakması, müdahalesini bu zeminden yapması gerekmektedir.

Dönem dönem faaliyetin gücüne ve kapasitesine göre bu yönde doğru ve isabetli planlamalar yapabilmekteyiz. İşçi kurultayları süreci bu açıdan olumlu sayılabilecek örnekler arasındadır. Keza seçim gibi çalışmanın yoğunlaştığı dönemleri de örnek olarak verebiliriz. Ancak “olağan” dönemlerde işin bu yanını gözden kaçırabilmekteyiz.

Çevre-çeper ilişkilerini örgütleme sorunu yalnızca faaliyetin yoğunlaştığı dönemlerde ele alacağımız, diğer zamanlarda kendi haline bırakacağımız bir mesele değildir. Tüm çalışma alanlarımızda belirlenmiş hedeflerimiz, buna yönelik planlamalarımız ve araçlarımız bulunmaktadır. Bu hedefler doğrultusunda çevremizde bulunan tüm unsurları amaca ve ihtiyaca göre konumlandırmak durumundayız. Bu yeri gelir okuma ya da eğitim grubu, bülten, platform bileşeni, kadın, işçi, gençlik komisyonu vb. olur, yeri gelir işçi tiyatrosu, korosu vb. araçlar olur. Dönemsel ihtiyaçlarımıza göre de çevremizdeki güçleri konumlandırabiliriz. Aracın ne olduğu burada çok önemli değildir. Önemli olan çevre ve çeperimizde bulunan her bir bileşini siyasal sınıf çalışmamızın ihtiyaçları temelinde konumlandırmayı, bu zeminde eğitmeyi ve örgütlemeyi başarabilmektir.

Krizin kendini hissettirmeye başladığı bir dönemden geçmekteyiz. Temel değerlendirmelerimizde krizin partimiz için bir durum değil önümüzdeki yılları kapsayacak bir dönem olarak tanımlıyoruz. Önümüzdeki bahar dönemini de kriz süreci içinde ve onun ortaya çıkaracağı imkanlarla birlikte ele almak gerektiğini ifade ediyoruz. Kriz dönemine soluklu bir mücadele dönemi olarak bakmaktan, tüm hazırlıklarımızı ve mücadelenin görevlerini buna göre ele almaktan sözediyoruz. Bu durumda önümüzdeki dönemde çevre-çeper ilişkilerimizin örgütlenme ve konumlandırma sorununa da buradan bakmak durumundayız. Hangi düzeyde olursa olsun çevremizde bulunan herkesin katkısını bu zeminde örgütlemeliyiz.

Bu da ancak partinin krize karşı nasıl konumlanması gerektiği sorununu somut durumun verileriyle birlikte iyi tartışmış, bulunduğu alandaki güç ve imkanları, dinamikleri detaylıca değerlendirmiş, tüm bunlar karşısında ne yapmak istediğini bilen, hedeflerini ve görevlerini açık ve net olarak tariflemiş, araçlarını tanımlamış, yol ve yöntemlerini belirlemiş yerel önderliklerin inisiyatifiyle mümkündür. Ancak böylesi bir çalışma tarzı içerisinde çeper ilişkileri doğru ve isabetli bir biçimde konumlandırılabilir. Onların örgütsel gelişim süreçleri böylesi bir işleyiş içerisinde daha ileriye çekilebilir ve denetlenebilir.

Herbir çalışma alanının gelişme dinamiği, güç ve imkanları aynı düzeyde değildir. Ancak partinin hedefleriyle alanın özgünlüğünde bu hedefleri somutlama görevi her düzeydeki yerel önderliklerin sorumluluk alanıdır. Bu görev hakkıyla yerine getirildiği zaman partinin gelişim düzeyi bugünkü durumundan çok daha ileride olacaktır.

Bahar dönemine yerel seçimlerle birlikte hazırlanmak durumundayız. Faaliyeti kriz, yerel seçimler ve bahar dönemi bütünlüğünde planlama ihtiyacı bugünden açığa çıkmıştır. Bu dönemin nasıl bir bütünlük içerisinde ele alınacağı, çalışma alanlarında nasıl bir somutluk kazanacağı herbir çalışma alanlanın yapacağı tartışmaların ardından açığa çıkacaktır. Ancak bugünden içe dönük örgütsel hazırlık bakımından tüm güçlerimizle kriz, yerel seçimler ve bahar dönemi kapsamında eğitim amaçlı seminerlere başlamak, bu süreçte partinin ne yapmaya çalıştığını anlatmak, politik bakışını ortaya koymak, araçlarını, yol ve yöntemlerini tariflemek, güçlerimizden ne beklediğimizi ifade etmek atmamız gereken öncelikli bir adımdır. Bu adımın arkası bu hedeflere uygun bir konumlandırma olmak durumundadır.

Yerel seçimler, kurultay süreçleri, bahar dönemleri vb. gelişmeler karşısında bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz pratikler bize belli bir deneyim kazandırdı. İhtiyaçlarımızın ve zorlanma alanlarımızın neler olduğuna, işlerin nasıl örgütlenmesi gerektiğine ilişkin belli bir açıklığımız da bulunmaktadır. Bugün için ihtiyacımız propagandadan çıkıp belirlenmiş hedefler doğrultusunda süreci örgütleyen kararlı ve ısrarcı bir çalışma tarzına kavuşmaktır. Herbir çalışma alanı bu zorlanmayı aşmayı hedefleyecek tarzda bir planlama yapmalı, sorunu bu boyutuyla derinlemesine tartışmalıdır. Çevre ve çeper ilişkileri de böylesi bir çalışma tarzı içerisinde örgütlenmeli ve güçlendirilmelidir.

Böylesi bir tarz hem faaliyetimizi, hem de kendi güçlerimizi geliştirecek ve güçlendirecektir. Çevre ve çeperimizdeki ilişkilerle daha ilerden bağlar kurmamızı sağlayacaktır.
Genel olarak sınıf ve kitle hareketinin bunaltıcı atmosferi ilerici unsurlarda dahi bir kırılma yaratmaktadır. İster istemez çevre ve çeperimizdeki güçler de bu atmosferden etkilenmektedir. Çevre güçlerimize sınıf hareketinin nesnel durumunu anlatmanın, onu açıklamanın ve tabloyu tersine çevirmenin zorluklarını ve imkanlarını göstermenin yanısıra onları bulunduğumuz alanlarda bu doğrultuda atılmış somut adımların bir parçası yapmaya çalışmak, politik faaliyetimizin yaratmış olduğu atmosferle sarmak, buradan aldığımız güçle kuşatmak durumundayız.

Çevre ve çeper ilişkilerini örgütleme sorununa bu bakışla yaklaşmalıyız. Diğer türlüsü arada sırada bize yaklaşan, kendi ruhhaline göre uzaklaşan, bazı dönemlerde bir takım istemlerde bulunabileceğimiz şekilsiz bir ilişki ağı içerisinde boğulmamıza neden olacaktır. Böylesi bir tabloyu kabul edemeyeceğimize göre sorunu bu boyutuyla tartışmalı, buna uygun adımlar atmalıyız.


Üste