Logo

Darlık sorunu ve politik kitle çalışması


E. Doruk

Komünistler olarak, parti çalışmasında yaşanan ve uzun bir zamana dilimine yayılan “darlık” sorununu bugüne kadar bir dizi tartışmaya konu ettik. Parti kongreleri dahil, bir dizi platformun temel gündemi olan, parti yayınlarında çeşitli yönleriyle irdelenen darlık sorunu hala da önümüzde durmakta ve somut adımlarla aşılmayı beklemektedir.

Soruna yaklaşım

Siyasal ve örgütsel çalışmanın seyrini doğrudan etkileyen darlık ya da süreç içerisinde daralma sorunu, birbiriyle ilişki içerisinde ve birbirini belirleyerek ilerleyen çok yönlü gelişmelerin dolaysız bir sonucudur. Bu nedenledir ki, meseleyi tek bir halkasından yakalayarak çözmeye çalışmak çoğu zaman sonuç üretmemektedir.

Siyasal çalışmanın giderek belli alanlara sıkışması, yeterli sayıda kadrodan yoksunluk, mevcut güçlerin sınırları, içerisinden geçilen siyasal süreç ve nesnel koşulların belirlediği sınırlar, çalışma tarzındaki tekdüzelik, kullanılan araç ve yöntemlerde kısırlaşma, maddi imkanların kısıtlılığı, ufkun ve yaratıcılığın körelmesi, yerleşik alışkanlıkların aşılamaması vb., tümü bir arada parti çalışmasında yaşanan darlık sorununun kapsamına girmektedir. Siyasal-örgütsel yaşamda her birini kendi içerisinde çözüme kavuşturmak ise olanaklı değildir. Zira diyalektik olarak birbiriyle ilişki içerisinde ortaya çıkan olgulardır söz konusu olan.

Öte yandan, yukarıda sıralanan sorunlar tek tek ele alındığında dahi, temel tutum ve yaklaşım bakımından partimizin açıklık sağlamadığı ya da politikasının olmadığı tek bir alan bulmak mümkün değildir. Tüm bu başlıklar gerek bütünlüğü üzerinden gerekse kendi içerisinde bir dizi tartışmaya ve değerlendirmeye konu edilmiştir. Dahası, her bir parti kongresinde somut politikalara ve müdahale planlarına bağlanmıştır. O halde, nesnel koşulların zorlukları dışta tutulursa, parti çalışmasında yaşanan darlığın aşılması bağlamında partinin temel sorun alanı nedir? Sorunun kalıcı çözümü için yakalanması gereken temel halka hangisidir? Tüm somutluğu ve gerçek boyutu üzerinden yanıt vermemiz gereken bu iki soru önümüzde durmaktadır.

Darlık sorunu ve parti kadroları

Partimiz, mücadele sahnesine çıktığı günden bu yana sayısız kez sınanmış olan ideolojik-teorik bir üstünlüğe sahiptir. Bunun ürünü olan devrimci bir programız var. Aynı şekilde, tüm temel toplumsal-siyasal sorunlara karşı berrak bir bakış açısına sahibiz. Devrimci ideolojiyi örgütsel yaşam alanında somutlayan devrimci bir tüzüğümüz bulunuyor. Bunlar partiye dönük temelsiz övgüler değil kendi payımıza tartışmasız gerçeklerdir.

Tüm bu üstünlüklerine rağmen partimizin mevcut darlığı, bir başka ifadeyle partimiz şahsında ortaya çıkan ve uzun bir süredir aşılmayı bekleyen bu çelişkiye yol açan en temel etken nedir? Bu sorunun en özlü yanıtı, sadece niceliksel yetersizlik üzerinden değil, temelinde onu da aşmanın önünde bir engele dönen niteliksel yönüyle kadro gerçekliğimizdir. Başta temel kadrolarımız olmak üzere, toplam kadro birikimimizin parti çizgisi, birikimi ve düzeyi ile arasındaki belirgin mesafedir. Bu temel çelişki asgari oranda çözüme kavuşmadan parti çalışmasının şu ya da bu alanında yaşanan darlık sorununa gerçek ve kalıcı müdahalelerde bulunmak da mümkün olmayacaktır. Zira, niteliksel zayıflık eşyanın doğası gereği gelişimin seyri üzerinde dolaysız sonuçlar yaratmaktadır. Şu veya bu alanda başarılı bir çalışma yürütseniz, şu ya da bu soruna anda çözümler üretseniz ya da belli koşullarda nicel olarak genişleseniz de, tüm bunlar nitelikli kadrolar ve dolayısıyla organlar şahsında güvencelenemediği sürece kalıcı olmaz.

Yukarıda, siyasal çalışmanın belli alanlara hapsolması, çalışma tarzındaki tekdüzelik, yerleşik alışkanlıkların aşılamaması, araç ve yöntemlerin kısırlaşması, ufkun ve yaratıcılığın körelmesi, maddi imkanların kısıtlılığı vb. üzerinden parti çalışmasında yaşanan darlık sorununun farklı boyutlarına işaret edilmişti. Bunlar tek tek irdelendiğinde dahi, her birinin parti çizgisi ile bütünleşmiş nitelikli kadrolar-organlar sorunu ile sıkı sıkıya bağlı olduğu rahatlıkla görülebilir. Buradan hareketle, Stalin’in“doğru bir politika belirlendikten sonra, onu yaşama geçirecek olan kadrolardır” tespitini, kadroların niteliği sorunu üzerinden ele almak fazlasıyla önem taşımaktadır. Zira, partinin tartışmasız teorik-ideolojik üstünlükleri, temel toplumsal-siyasal sorunlara dönük berrak bakış açısı ve gündelik çalışma üzerinden saptadığı politikalar, tüm bunları kendi pratiğinde ve çalışmasında cisimleştirebilen nitelikte kadrolarla ancak sonuç üretilebilir. Bir dizi başka sorun alanında olduğu gibi parti çalışmasında yaşanan darlık sorununun aşılması da buna bağlıdır.

Dolayısıyla, siyasal-örgütsel yaşamın canlılığı ve pratiği içerisinde, karşımıza çıkan çok yönlü sorun alanlarıyla bir arada kadrosal nitelik sorununa dönük somut müdahaleler gerçekleştirmek, kadroların ve organların niteliğini toplam parti düzeyine taşımak için sistematik bir çaba ortaya koymak günün en temel görevidir. Bu bağlamda, mevcut kadro gerçeğimiz üzerinden partimizin günün koşullarına uygun kadro politikaları belirlemesi, öte yandan her bir parti kadrosunun kendi gerçekliğine bu gözle bakıp ihtiyaç duyduğu niteliksel gelişim sorununu somutlayabilmesi büyük önem taşımaktadır. Devrimci bir kadro açısından gelişim teorik, politik, örgütsel, pratik ve kültürel boyutları olan çok yönlü bir süreçtir ve hepsi bir arada süreklilik arz ettiği oranda niteliksel sonuçlar yaratır. İçinde bulunduğumuz dönemde parti çalışmasında yaşanan darlığın ilk kırılması gereken halkası, kadrolarımızın gelişim sürecinde yaşadığı kısırlığı-darlığı ve tek yanlılığı kırmak olmalıdır. Kadrolarımızın niteliksel olarak ve sıçramalı gelişimleri bununla mümkün olacaktır ve bu diğer bir dizi alanda yaşanan darlığı parçalayıp atmanın da güvencesi anlamına gelmektedir.

Darlık sorunu ve politik kitle çalışması

Siyasal yaşamda önümüze çıkan her gerçek sorunun kökleri ve kalıcı çözümleri gerçek yaşamın içerisinde saklıdır. Dolayısıyla gerçek yaşamın içerisinde girmeden, sorunlara dosdoğru dokunmadan mevcudu kavrayamaz, aşamaz ya da değiştirmezsiniz.

Peki partimiz adına “gerçek yaşam” alanı neresidir? Tek cümle ile, sınıf ve emekçi kitleler… Komünistler daha en başından parti sorununu sosyalizm ile sınıf hareketinin birliği üzerinden tanımlamışlardır. Bu, komünistler şahsında nitel olarak somutlanan partinin kendi toplumsal tabanı ile bütünleşmesi anlamına gelir. Elbette bu inişli çıkışlı bir süreç işidir, fakat yıllar içerisinde partiyi kendi toplumsal tabanına asgari oranda oturtamamak, bugün önümüzde duran darlık sorununun en belirgin görünümüdür. Günümüz koşullarında işçi sınıfının, emekçi kesimlerin, gençlik dinamiklerinin mücadeleci unsurları ile buluşmadan, bu unsurlara dayalı örgütsel zeminler oluşturmadan darlığı bir yerinden kırmak bir yana, mevcut olanakları koruyup güvencelemek de mümkün olmayacaktır.

Sınıf ve emekçi kitlelerin öne çıkan mücadele dinamikleri ile buluşmak ise başarılı bir politik kitle çalışması ile mümkün olabilir. Mevcut darlığa, imkanların kısıtlılığına ve nesnel koşulların zorluğuna rağmen, iradi, hedefli ve yaratıcı bir çalışmayla mücadele dinamikleri ile bağ kurulabilir. Bir kısmı parti saflarına ve çeperine kazanılabilir. Unutulmamalıdır ki, devrim mücadelesinin ihtiyaç duyduğu hemen her şey emekçi kitleler içerisinde fazlasıyla bulunmaktadır. Partinin ve devrim davasının ihtiyaç duyduğu devrimci kadro adayları, maddi imkanlar, mekanlar ve araçlar kitleler içerisindedir ve bunlara ulaşmak inisiyatifli, hedefli, yaratıcı ve başarılı bir kitle çalışması ile mümkün olabilir. Örneğin, bazı alanlarda yaşanan maddi sıkıntılar zaman zaman kimi kadro ya da kadro adaylarının işe girmesi ile çözülmeye çalışılmaktadır. Bu, bariz bir amatörlüğün yanı sıra geçici olmaya mahkum bir çözümdür. Oysa, kitlelerin desteğini arkasına almayı başaran bir parti örgütü maddi imkanlar yaratmakta zorlanmaz.

Devrimci politika, devrimci özne tarafından kendi gücünün ötesinde bir kuvveti devrim davasının çıkarları doğrultusunda harekete geçirmek için uygulanır. Dolayısıyla politika buna uygun belirlenmeli, araçları ona göre seçilmeli ve hayata geçirilmelidir. Partimizin yaşam alanı emekçi kitlelerin içerisi ise, parti politikaları da içeriğiyle, diliyle, araç ve yöntemleriyle dolaysız olarak bu alana dokunmalı ve tam da orada hayat bulmalıdır.

Politika aynı zamanda eldeki güçlerin, olanakların ve araçların da en doğru şekilde ve hedefe yönelik seferber etme sanatıdır. Hangi alanda ve konuda olursa olsun, politika sanatında enstrümanlar ustalıkla ve uyum içerisinde kullanıldığı oranda ortaya bir sonuç çıkar. Bu bağlamda, bir kez daha çalışma tarzı sorunlarına yüzümüzü dönmemiz, politik kitle çalışmamızın içeriğini, niteliğini, dilini, araç ve yöntemlerini eleştirel bir gözle sorgulamamız ve somut sonuçlar çıkarmamız ertelenemez bir görevdir.

İşçi sınıfı ve emekçiler içerisinde sürdürülen politik kitle faaliyeti hem yeni güç ve kadrolar kazanmanın hem de mevcut kadroların devrimci dönüşümünün en dolaysız ve somut alanıdır. Bu alan, özellikle küçük-burjuva kökenli kadroların devrimci dönüşümünde belirleyici önemdedir. Zira politik kitle çalışması, muhtevası doğru kurulduğunda çok yönlü bir içeriğe kavuşur. Ajitasyon-propaganda faaliyetinden eylem ve etkinliğe, denetim dışı hareket etmekten sınıf ve emekçilerle gündelik temasa kadar, bir dizi boyutu olan kitle çalışması tam da bu nedenle eğitici ve dönüştürücüdür. Dahası bu alan hem parti politikalarının hem de parti kadrolarının nesnel ölçütler üzerinden sınandığı ve bugün için temsiliyet sınırlarında da olsa sınıfların karşı karşıya geldiği en dolaysız alandır.

Partimiz ve kadrolarımız, önümüzdeki dönemde politik faaliyetini bu kapsamı üzerinden ele alıp çalışmasını buna göre şekillendirebilirse, sadece darlığı kırmakla kalmayacak, hem mevcut kadroların dönüşüm süreçlerini hızlandıracak hem de bu çaba içerisinde yeni güç ve kadrolara kavuşmanın imkanlarını yaratacaktır. Mevcudun devamı ise döne döne darlık sorununu önümüze çıkaracaktır. Einstein’ın deyimi ile, hep aynı yöntemi kullanarak farklı sonuçlar elde etmeyi beklememek gerekir.


Üste