Logo
< Değiştirici sosyal ilişkiler ancak güçlü bir politik faaliyetin ürünü olabilir

Bir fabrika çalışması deneyimi


Bir fabrika çalışması deneyimi

 

Devrimci sınıf çalışması uzun soluklu, kararlı ve sabırlı olmayı gerektiriyor. Hele de günümüzde işçi sınıfı örgütsüz ve dağınık bir durumdayken, deyim uygunsa yaprak kımıldamıyorken, sınıfı örgütlemek ve politikleştirmek için sistemli-planlı bir çalışmayı yürütebilmemiz gerekiyor. İşçi sınıfının devrimci partisi ve bu partinin kadroları olarak,  işçi sınıfı içinde güç olmaya, sınıfla et-tırnak gibi bütünleşmeye uğraşıyorz. Devrime giden yolda en temel halka bu çünkü.

En temel çalışma alanlarımız olan fabrikalarda, sanayi havzalarında devrimci sınıf çalışması yürütürken, deneyimin, yerinde ve zamanında müdahalenin sınıfı örgütlemedeki yerini ve önemini yaşayarak bir kez daha öğrenmiş oldum. En son çalıştığım fabrikada sergilediğim bireysel tutumdan dolayı işten çıkarıldım. Bu nedenle kendi özeleştirimi de yaparak, çalışmanın deneyim ve derslerini yansıtmak istiyorum.

***

 Biz sınıf devrimcileri hedeflediğimiz fabrikaya girdiğimizde, özellikle çalıştığımız bölümde, işçiler arasında ilerici işçilerin olup olmadığına bakar, varsa onlarla ilişkimizi geliştirmek için uğraşırız. Benim de yaptığım ilk işlerden biri bu oldu. Diğer işçileri de gözlemlemeye ve hayata bakışlarını anlamaya çalışıyordum. Fabrikada çalışan tüm işçilerin genel profili, fabrikanın mücadele deneyimleri, fabrikanın ülke ve bölge ekonomisindeki yeri, patronların izlediği politikaya hakim olmak ve güncel gelişmeleri yakından takip etmek, çalışmamızın ilk temel ayaklarıdır. Bültenimizi ve politik yayınımızı uygun işçi ilişkilerimize verebilmemiz ve bu ilişkileri politikleştirmemiz, çalışmamızın devamlılığı ve niteliği açısından son derece önemlidir.

Ancak tüm bunları yapsak bile, işçilerin ilk bakacağı şey, bütün bu işleri yapanın kimliği ve kişiliğidir. İnsani ilişkilerinden insanlarla konuşma tarzına, hal ve hareketlerinden çalışırken sorumluluk alma ve yerine getirip getirmediğine kadar, işçiler bütün bunları gözlemlerler. Bir sınıf devrimcisi fabrikaya başladığı ilk günden itibaren kimliğiyle, yardımseverliğiyle, paylaşımcılığıyla, disipliniyle farklılığını ortaya koyabilmeli, böylece işçiler arasında bir saygınlık yaratabilmelidir. Bu saygınlık yaratılmadan, bizlerin anlattıklarının işçiler tarafından ciddiye alınması ve ilgi konusu edilmesi mümkün değildir.

Devrimci sınıf çalışmamızın uzun soluklu olması, sabırlı, kararlı ve  sistemli bir çalışmanın yürütülmesi gerektiğini belirtmiştim. Fabrikaya girdiğimizde heyecanla çalışmaya başlar ve genelde en kısa zamanda işçileri örgütlemeyi düşünürüz. Sınıf çalışmasında deneyimsiz  yoldaşlar böylesi düşünce ve beklentilere sahip olabilmektedirler. Ancak bu bakış, ilerleyen süreçte bizim işçilere yönelik müdahalemizin sonuçsuz kalmasıyla birlikte bizi atalete ve kişisel tutum almaya sürükleyebilmektedir. Bu tutumun yanlış olduğunu bildiğim halde bu yanlışı yapmak benim de en büyük eksikliğim olarak ortaya çıktı.

İşçilerle kısır tartışmalara neden olacak konular üzerinden inatlaşmaya-zıtlaşmaya gidilmemeli, ancak zıtlaşmama adına da ilgili konu ve sorun üzerine gerçekleri söylemekten geri durulmamalıdır. “Bunu nasıl yapacağız” diye bir soru aklımıza gelebilir doğal olarak. İşte burada üslubumuz ve müdahale tarzımız belirleyicidir. İşçilere yönelik hiçbir müdahale sonuçsuz kalmaz. Bugün olmasa bile işçinin beyninin bir köşesinde kalan bu müdahale, zamanı gelince onu harekete geçirir. Emeğimizin-çabamızın karşılığını zamanla mutlaka alırız.

İşçilerle sadece fabrika içerisinde zaman geçirmek, onlarla daha sıkı bağlar kurmanın ve kaynaşmanın önünde engeldir. Bu nedenle işçilerin sosyal ortamlarına da girebilmeliyiz. Oturduğu semtte bir kahvede, bir çay ocağında ya da evinde... Bununla birlikte fabrikadaki işçi ilişkilerimizle futbol oynamak, birlikte bir kır gezisi organize etmek, ya da düğününde-cenazesinde yanında olmak, dayanışma amaçlı para toplamak vb. gibi işlere de bizim öncülük yapabilmemiz gerekir. Bu süreç içinde kollektif yapılan her iş işçileri birbirine daha da yakınlaştırır ve birbirine olan güvenlerini arttırır.

 

Yayınların kullanımı ve fabrika temelli bir bültenin çıkarılması!

 

Fabrikanın, çalışma koşullarının  ve sorunlarının işlendiği, içerideki atmosfere hakim olan, izlenmesi gereken yolu gösteren fabrikaya özel bir bültenin çıkarılması, sorunlara müdahale ve sonuç olma açısından önemlidir. Biz de bu ihtiyacı gözeterek fabrikaya yönelik özel bülteni üç ay düzenli çıkardık. Genel bültenin aksine bu bülten işçilerde olumlu bir etki bıraktı. Ancak işçilerden bu bültene yazı katkısı alamayışımız bir eksiklikti. Çünkü bu bültene fabrika içerisinden başka işçilerin yazı yazması, işçilerde bir aidiyet hissi uyandırır, bültenin daha işlevli olmasını sağlardı. Ayrıca yerel işçi bültenimizi ve politik yayınımızı da işçileri örgütlemede etkin bir şekilde kullanabilmeliyiz.

Bülteni fabrika içerisinde ilk kullanmaya başladığımda bu amaca daha uygun bir şekilde hareket ediyordum. Ancak işçilerle kurulan ilişkiler politik olarak gelişmedikçe, bu durum rutin bir işmiş gibi yürümeye başlıyor. Bu durumda bu bülteni daha geniş işçi kitlesine ulaştırmam gerekirdi. Ancak bunda başarılı olamadım.

Fabrikaya ilk girdiğimizde en kısa zamanda işçileri örgütlemeyi ve sonuç almayı düşünmemeliyiz. Sürece uzun soluklu bakabilmek ve sağlam adımlarla ilerleyebilmek, deyim uygunsa çalışmayı ilmik ilmik örmek, fabrika çalışmasının sürekliliği ve geleceği açısından hayati bir önem taşımaktadır.

Benim yaptığım en büyük yanlış, bunun bilincinde olduğum halde bu bilince uygun davranamamak ve yaptığım bireysel çıkışlar sonucu temel bir fabrikadan atılmak oldu. Bazen düşünüyorum, işçilere mücadeleden, örgütlü olmanın gücünden bahsediyoruz. Yeri geldiğinde bireysel tutum almak, kimi işçilerde bize olan güveni arttırabilir. Ancak biz sınıf devrimcileri en ufak ve basit işlerde bile işçilerle birlikte hareket etmenin yolunu bulabilmeliyiz. Bu gibi bireysel çıkışlar çoğunlukla sınıfa hiçbirşey kazandırmadığı gibi, örgütsüz olduklarından dolayı işsizlik korkularını daha da arttırır.

Bu deneyim sonucu eksik gördüğüm-yetersiz olduğum bir başka nokta ise işçilerin sosyal yaşam alanlarına giremeyişimdir. Sosyal aktivitelerde bulunmadan, bir takım işleri kollektif bir şekilde yapmadan, işçilerle kaynaşmak çok zordur. Fabrikaya ilk girdiğim günden itibaren bunun bilincindeydim. Ancak bu konuda da yetersiz kaldım.

Yanlışlar, eksiklikler ve hatalar olacaktır, ancak bunlar reflekslerimizi geliştirir, bizi kavgada ustalaştırır. Bizler geçmişe takılarak mücadeleyi sürdürmeyiz. Yaşadığımız  deneyimlerinden dersler çıkarmak, yanlışlarımızı düzelterek geleceğe umutla bakmak biz sınıf devrimcilerinin en üstün özellikleridir.

Z. Çelik