Logo
< Kolektif çalışma tarzı ve devrimci inisiyatif

Çözülemeyen eğitim sorunu üzerine


Çözülemeyen eğitim sorunu üzerine

 

Yürüttüğü politik faaliyet üzerinden gelişen bir hareket için, saflarındaki güçleri teorik -ideolojik olarak yetkinleştirmek her zaman için güncel bir sorundur. Nitekim parti adına yapılan birçok değerlendirmede sorunun önemi üzerinde bütün açıklığı ve kapsamı ile durulmakta, bu alandaki yetersizliğimizin, süregiden faaliyetimizde ne türden zaaflara yol açtığının altı çizilmektedir. Faaliyet kapasitemizden siyasal çalışmamızın içeriğine, örgütsel sorunlara yaklaşımdan bunların çözüm gücüne kadar birçok alan ve başlığın bu konudaki yetersizlikle bağlantısı ortaya konulmaktadır. Gene aynı değerlendirmelerde, kadroların teorik-ideolojik gelişiminin, partinin ideolojik-politik birliğini sağlamlaştırıp geliştirmenin olmazsa olmaz koşullarından biri olduğu da belirtilmektedir.

Konunun önemini kavramak, özümsemek için bu yazınsal birikimin döne döne incelenmesi her zaman için gereklidir kuşkusuz. Süregiden faaliyetimize ve buralardan yansıyanlara bakıldığında, kadrolarımızın da bu konunun önemi hakkında belli bir bakışa sahip olduğu söylenebilir. Birçok kişisel değerlendirme, güçlü ve sistematik bir teorik -ideolojik eğitim pratiğinden mahrum olmamız gerçekliği üzerinde durmakta, bu alandaki eksikliği dile getirmektedir. Yerel organlarımız, ama daha çok da bu organlarda görev alan tek tek yoldaşlarımız, çalışmada ya da kendi gelişim süreçlerinde ortaya çıkan yetersizlikleri teorik donanım eksikliği ile ilişkilendirmektedir. Gerçekten de, sözkonusu değerlendirmelerde de döne döne vurgulandığı gibi, gerek etkili ve başarılı bir politik faaliyeti örgütlemek, gerekse zor dönem devrimciliğinin hakkını veren güçlü devrimciler olabilmek ile, teorik-ideolojik yetkinlik arasında çok güçlü bir bağ vardır. Her türlü politik ve örgütsel zorlanmada bu alandaki zayıflık belirgin bir yer tutmaktadır.

Partimizin net perspektiflerine ve kadrolarımızın asgari açıklığına rağmen, ne yazık ki sistematik bir teorik-ideolojik eğitim pratiğine hala da sahip değiliz. Partinin şu ana kadar yaptığı müdahaleler ve uygulamalar, henüz mevcut durumda belirgin bir ilerleme sağlayamamış, kalıcı sistematik bir tarz olarak süreklilik kazanamamış durumdadır.

Parti değişik vesilelerle bu alandaki yetersizliğe çubuk bükmekte, güçlerini teorik-ideolojik olarak eğitmek için pratik yönelimlere girmekte, ama sorunun çözümünde kapsamlı bir gelişme sağlayamamaktadır. Bu müdahalelerin dışında kadrolarımızın kendi çabaları ise, sistematik olarak sürdürülemeyen parçalı yoğunlaşmalar olmanın ötesine pek fazla geçmemektedir.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, merkezi olarak partinin bu alanda yapabileceği müdahalelerin belli sınırları vardır. Teorik ve ideolojik eğitim; pratik, politik ve örgütsel eğitimle içiçe, bütünlüklü şekillenmesi gereken ama çok özel sistematik bir çabaya ve planlamaya konu edilemediğinde, siyasal çalışmanın öğreticiliği içerisinde kendiliğinden çözülemeyecek bir sorundur. Bu açıdan konunun mahiyetini tanımlamak, önemini döne döne anlatmak, kadrolarını sürekli olarak kendini geliştirmeye sevk etmek, buna uygun planlamalar yapmak, araç ve yöntemler devreye sokmak, partinin öncelikli bir merkezi görevidir. Buna tek tek kadroların bu konudaki praktiklerini denetlemek de eklenebilir.

 Yukarıda da ifade edildiği gibi, parti değişik vesilelerle teorik-ideolojik eğitim sorununu gündemleştirmekte, bir takım yöntemlerle soruna müdahale etmektedir. Seminerler, konferanslar, şu veya bu politik gündem üzerinden yapılan toplantılar, öne çıkan gündemler üzerinden kadroların önüne konulan okumalar, hatta yer yer belirlenmiş somut eğitim programları... Özelikle son dönemde neredeyse öne çıkan her gündem üzerinden bir okuma perspektifi sunulmakta ya da değişik konular üzerinden toplantılar, seminerler örgütlenebilmektedir.

Merkezi olarak partinin önünde bunları artırmak, sistematiğini ve niteliğini daha da geliştirmek, uygulamaları daha sıkı denetlemek ve deneyimleri toparlayıp sonuçlarını daha iyi değerlendirmek gibi görevler durmaktadır.

Ancak bu çabaların ya da bunların geliştirilmiş halinin kadroların eğitim sorununu kendi başına çözemeyeceği konusunda da bütün yoldaşlar açık bir fikre sahip olmalıdır. Çünkü, nihayetinde teorik-ideolojik eğitim partinin, onun organlarının yönlendirmesi ve denetimi altında, ama esas olarak da bireysel çaba ve disiplinle çözülebilecek bir sorundur. En azından bugünkü siyasal mücadele koşullarında ve partinin mevcut örgütsel düzeyinde bu böyledir.

Açık yüreklilikle ifade etmeliyiz ki, bizde esas aksayan alan da burasıdır. Çok az yoldaş bu konudaki eksikliklerini bilinçli bir çaba ile gidermeye çalışmaktadır. Böyle bir çabanın olmadığı ya da sınırlı kaldığı yerde ise, yukarda sayılan müdahaleler de kendi sonuçlarını üretememektedir. Teorik ve ideolojik yetkinliğin öneminin aşağı yukarı bilindiği yerde yaşanan bu atalet tablosunu mazur gösterebilecek çok az şey olabilir. Ve birçok kadro da aslında bu durumun farkındadır.

Pratik yoğunluğun yarattığı zorluklar... Sınıf mücadelesinin süregiden geriliğinin kadroların bu alana ilişkin ilgisini zayıflatması... Parti içi düşünsel yaşamın çok canlı olmaması ya da son dönemde ideolojik çalışma ve mücadelede yaşanan zayıflığın etkileri vb... Bunlar ve benzeri sorunların atalet tablosunda belli bir etkisi olduğu açıktır. Fakat bu etki belirleyici olmadığı gibi, bu sayılan sorunların çözümünün de parti kadrolarının ideolojik-teorik düzeyinin yükseltilmesi ile doğrudan bağı vardır.

 Normal koşullarda yoğun bir pratik faaliyet teorik ilgiyi artırır, dahası bu alanda gelişmek için kadroları zorlar, adeta mecbur bırakır. Sonuçta partinin politikaları ancak devrimci teorinin ışığında kavranabilir, yaratıcı ve sonuç alıcı bir pratiğe konu edilebilir.      

 Sınıf mücadelesinin mevcut geriliğinin kadroları etkilenmesi de nesnel bir olgudur. Son tahlilde devrimci teori sınıf mücadelesinin doğrudan ürünüdür. Onun deneyimleri ile üretilir ve genişletilir, doğruluğu onun tarafından sınanır. Onun yarattığı görevler ve sonuçları üzerinden gerçekten kavranıp sindirilebilinir. Fakat gerisin geri ona da yön verir. Sorunlarını aydınlatır. Biz sınıf mücadelesinin gidişatına yön vermeye çalışan öncü devrimcileriz. Bu noktada silahımız tam da teorik- ideolojik kuvvet ve onun sağladığı kavrama ve değiştirme gücüdür. Tam da bu geri tablonun kendisi teoriye ilgiyi artırabilmelidir. Onu değiştirmenin de, onun bugünkü zorlukları karşısında yılmamanın da yolu budur.

Parti içi düşünsel yaşamın canlandırılması, teorik-ideolojik eğitimin ve ideolojik-politik birliğin güçlendirilmesinin önemli bir aracıdır. Fakat kadroların bu yaşama işlevsel bir şekilde katılabilmeleri, böylece bu atmosferin canlanmasına katkı yapabilmeleri de bu açıdan asgari bir donanıma sahip olmalarıyla mümkündür.

 İdeolojik çalışma ve mücadelemizdeki zayıflamanın da tartışılan konuya etkisi vardır kuşkusuz. Fakat bu gerilemenin ortadan kaldırılması da yine ideolojik-teorik açıdan yetişmiş yeterince kadroya sahip olmakla ilişkilidir. Dahası, bugüne kadar ortaya konulan birikimin kavranması bizde hala da esas sorunu oluşturmaktadır.

 Bazı başka olgulardan da söz etmekte mümkündür. Ama bu işin esasını değiştirmeyecektir. Kadrolarımızda belirgin bir ideolojik-teorik zayıflık vardır ve bunun arkasındaki temel neden, konuya verilen tüm öneme rağmen, çözüm noktasında güçlü bir iradenin ortaya konulamamasıdır. Bu iradenin temel öğelerinden biri partinin bu açıdan yönlendirici ve denetleyici olması ise, şu anki koşullarda belirleyici diğer yanı, kadroların meseleyi kendi gündemlerine yeterince sokmamaları, kararlılıkla çözmeye çalışmamalarıdır. Bu gerçekle yüzleşmeden ve buradan güçlü bir bireysel irade çıkarmadan yapılabileceklerin, alınabilecek tedbirlerin sonuçları sınırlı kalacaktır.

Bu gerçeği bir kez daha hatırlatmakla birlikte belirtilmelidir ki, parti kendi adına bu soruna sistemli bir tarzda yüklenmeye, gerekli uygulamaları hayata geçirmeye ve bu uygulamaları denetleme düzeyini artırmaya kararlıdır. Ama bu kararlılık kadroların iradesi ve kendini aşma isteği ile birleşmezse, kalıcı ilerlemeler sağlayamaz.

Burada kişilere düşen çok özel bir sorumluluk alanı vardır. Organlarımızın yapabileceği ise, hiç vakit kaybetmeden bütün yoldaşlarımızın dikkatini bu konuya çekmek ve herkesin meseleye gereken yoğunlaşmayı gösterebilmesi için gerekli tedbirleri almaktır.

Bu kapsamda;

1- Bütün yerel organlarımız en kısa zaman dilimi içinde, sorumluluğu altında bulunan bütün yoldaşların teorik-ideolojik düzeyinin ne durumda olduğuna dair bir tartışma yapmalı ve kadroların bu düzeyi yükselmek için gösterdiği çabanın düzeyini sorgulamalıdır. Gerekirse her bir yoldaştan bu açıdan ne durumda olduğuna dair özel değerlendirmeler (daha önce yapılıp yapılmadığına aldırmadan) alınmalıdır.

2- Bu değerlendirmeler ışığında bir eğitim programı oluşturmalı (gerekirse kişilere özel), bu programın gereğince okunup, incelenmesi sağlanmalı, her bir yoldaş bu açıdan sıkı bir denetime tabi tutulmalıdır.

3- Her türlü yoğun çalışma ve kampanya sürecinin kendine özgü bir teorik eğitim ayağı olabilmeli, bu toplam çalışmanın olağan bir parçası kabul edilmelidir. Ve çalışmanın diğer parçalarında olduğu gibi pratik yükümlülükleri muhakkak yerine getirilmelidir. Bunu böyle belirleyip uygulamayan her bir çalışma, aldığı başka sonuçlarından öte başarısız kabul sayılmalıdır.  Çalışmaya ilişkin değerlendirmede, bu alanda neler yapıldığı, bu yapılanların çalışma ve kadrolar açısından ne gibi sonuçlar ürettiği mutlaka yer almalıdır.

4- Yoğun pratik faaliyetten kaynaklı okumaya ve yazmaya yeterli vakit bulamadığını söyleyen yoldaşlara gerekli zaman sağlanmalı, gerekirse planlamalar yapılırken bu söylem gözetilmeli, ama bu zaman dilimlerinin nasıl kullanıldığı titizlikle denetlenmelidir.

5- Yeni görevlerdirmelerde ya da aday üyelik gibi özel süreçlerde söz konusu kadronun teorik-ideolojik düzeyi irdelenmeli, eksikliklerin giderilmesi için belli bir zaman dilimine sığdırılabilen özel çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin her aday üyeye, ilgili organ tarafından muhakkak bir ek eğitim programı verilebilmeli ve bu programın gereklerini yerine getirmesi kesin olarak talep edilmelidir.

6- Parti yazınımızda yeralan teorik-ideolojik eğitimle ilgili değerlendirmeler hızla bütün yoldaşların önüne konulmalı, tekrar incelenmesi sağlanmalıdır.

Saflarımızdaki her bir yoldaş, sorumluluğu altında bulunduğu organlardan en kısa zamanda yukarıda ifade edilenler üzerinden somut adımlar atılmasını talep etmelidir. Ve her bir organ, kendi sorumluluğu altında çalışan yoldaşlardan, siyasal çalışmanın diğer alanlarında olduğu gibi, bu alanda da sorumluluklarını yerine getirmelerini kesin bir biçimde istemelidir.