“Büyük Ortadoğu”da büyük bir toplumsal sarsıntı yaşanıyor. Halklar çürümüş rejimlere ve onları simgeleyen diktörlere karşı ayağa kalkıyorlar. Sömürüye, yoksulluğa, işsizliğe, aşağılanmaya, köleliğe, hiçe sayılmışlığa, emperyalizme uşaklığa isyan ediyorlar. Tunus’ta ve Mısır’da diktatörler devrildi, tüm ötekilerse benzer bir akibetin korkusunu yaşıyorlar...
Hatice’nin örgütlü yaşamı da benzer çizgidedir; kesintisiz, pürüzsüz ve soluk soluğa bir profesyonel devrimcinin yaşamıdır bu. Örgütlü çalışmaya profesyonel bir kadro olarak İzmir’de başlamış, ardından İstanbul’a geçmiş, ‘95 baharındaki bir operasyonda (aynı evden yoldaşı Habip Gül ile birlikte) yakalanmış, poliste direnmiş, hapisten çıktıktan sonra...
Özellikle III. Parti Kongresi’nin altını önemle çizdiği doğru çalışma tarzı sorunu, temelde politik önderlik sorunu olarak tanımlanmaktadır. İdeolojik-politik bakışaçısının yön verdiği bir önderlik pratiğinin tayin edici önemi vurgulanmakta, bu alanda başarı sağlanamadan diğer sorun alanlarında mesafe almanın güçlüklerine işaret edilmektedir. Doğru bir çalışma...