Logo
< Sektörel çalışma ve örgütlenme üzerine

Güçlü bir faaliyet için inisiyatifli yerel örgütler!


Güçlü bir faaliyet için inisiyatifli yerel örgütler!

Parti uzun bir dönemdir inisiyatifli, dinamik ve güçlü yerel örgütler ihtiyacına işaret etmekte, hem kadrolaşmanın hem de faaliyetin alanlarda başarıyla yürütülebilmesinin temel koşullarından biri olarak, kendine yetebilen yerel örgütlere vurgu yapmaktadır.

Partinin toplam birikimi ve deneyimi düşünüldüğünde, bu açılardan elbette bir takım zorluk alanları bulunmaktadır. Bu sorunların başında belli bir deneyimden geçmiş, ideolojik-politik olarak partinin çizgisini yeterince kavramış, yetenekli ve becerikli kadrolardan yoksun olmak gelmektedir. Sonuçta güçlü yerel örgütler yaratmanın yolu aynı zamanda güçlü kadrolar yetiştirmekten geçmektedir. Partinin bugünkü gelişmişlik düzeyinde bu alanda belli sorunlar yaşandığı bilinmektedir.

Halihazırda parti, örgütü ve faaliyeti politik olarak yönlendirmek ve yönetmek için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışmakta, faaliyetin politik hedeflerini ve yönelimini sistematik hale getirerek önümüzdeki dönemi karşılamaya çalışmaktadır. Geriye politik olarak belirlenen hedeflerin yerellerde kendi özgünlüklerini de kapsayacak şekilde somutlanması, genel siyasal çalışma temposunun yükseltilmesi, çevre-çeper ilişkilerinin kuşatılması ve derlenip toparlanması kalmaktadır.

Ancak bu noktada henüz istenilen düzeyde bir faaliyet kapasitesi sergilendiğini söylemek olanaklı değildir. Mevcut durumda yaşanan sorunların başında, faaliyeti yönlendirmesi ve örgütlemesi gereken yerel örgütlerin, halihazırda kendisini dahi gereğince örgütleyememe sorunu gelmektedir. Yerel örgütlerimiz faaliyeti kendi darlıkları üzerinden düşünmekte, planlamakta, aksayan işleri gündelik ve dar pratik içerisinde çekip çevirmeye çalışmaktadırlar. Çalışma alanlarında biriken güç ve imkanları politik ve örgütsel zeminlerde derleyip toparlamak, faaliyeti bu mekanizmalar üzerinden örgütlemek ve yönlendirmek yerine, gündelik koşuşturmaca içerisinde ve dağınık bir çalışma tarzıyla gündelik işleri kotarma yolunu tutmaktadırlar. Bu durumda ise çalışma alanının yönelimi, hedefleri, imkanları, güçleri vb. başlıklar altında ortaya çıkan sorunlara hızla müdahale etme yetisi kazanılamamaktadır. Yerel örgütlerimiz aksayan işlerin peşinden sürüklenen değil, tüm imkan ve güçleri belirlenmiş hedefler etrafında derleyip toparlayan bir bakış, konumlanış, refleks ve müdahale gücüne kavuşamadığı oranda da kendini tekrar eden sorunlar zinciri altında bunalmaktadırlar.

Yerel örgütlerimizin bu kısır tablodan çıkabilmesi için, siyasal çalışmanın gücü ve etkisi oranında faaliyet etrafında birikmiş güç ve imkanları politik ve örgütsel zeminlerde (komite, komisyon, birim vb.) toparlayabilmesi, işlev ve misyonunu iyi tanımlayabilmesi, buna uygun bir işleyişe kavuşturabilmesi gerekmektedir. Bugün için en temel ihtiyaçlarımızdan birisi, düzeyi ne olursa olsun, çalışma alanlarında tanımlı, belli bir işleyişe kavuşmuş, faaliyeti politik, pratik ve örgütsel olarak tartışıp planlayan ve uygulayan mekanizmalara kavuşmaktır. Yerel örgütlerimizin temel misyonlarından biri de bu tür ekipleri oluşturmak, bir işleyişe kavuşturmak, çalışmanın genel ve yerel hedefleri doğrultusunda faaliyeti güçlendirmek ve güçlerimizi eğitmek, bu zeminde açığa çıkan her türden soruna anında müdahale etmek olmalıdır. Ancak halihazırda saflarımızda görülen en temel eksiklik, bu türden tanımlı zeminlerin önemini yeterince kavrayamama, bileşenlerinin niceliğine ya da niteliğine bakarak faaliyetin ihtiyacını karşılayamadığını düşünme ve bu türden zeminlerin iş yapabilme kapasitesini artırmak, politik ve pratik düzeyini yükseltmek, buralara örgütsel işleyiş kazandırmak yerine oranın misyonunu kendisi üstlenme vb. şekilde yaşanmaktadır.

Güçlü yerel örgütlere kavuşmanın bir diğer temel alanı da, güçlerimizin sistematik olarak ideolojik-politik eğitimden geçirilmesidir. Ancak bu alanda yaşanan en temel sorunumuz, çevre-çeperimizi de kuşatarak, böylesi bir eğitimden geçirmesi gereken temel güçlerimizin asıl olarak eğitilmesi gerektiğidir. Partinin kadrolaşma ve eğitim sorunu üzerine bugüne kadar ifade ettikleri, konuya verdiği önem biliniyor. Ancak bu konuda yaşanan en temel sorun, bu öneme uygun bir pratik çabanın gösterilemeyişidir. Bu açıdan asıl çabanın kadrolara düştüğü de açıktır. Toplu eğitim çalışmaları, seminerler, okuma grupları vb. yöntemlerle yapılan müdahalelerin de bir sınırı olduğu ortadadır. Özellikle güncel ve toplumsal gelişmeleri marksist-leninist bir bakışaçısıyla yorumlayabilmek, politik algı, kavrayış ve bakış kazanmak, parti çizgisini kavramak ancak ideolojik-politik eğitimle mümkündür.

İdeolojik eğitim, çok yönlü ve uzun soluklu bir çabayı zorunlu kılmaktadır. Elbette bu aynı zamanda, belli bir süreç isteyen bir zaman sorunudur da. Buradan gelen zorluklar anlaşılabilir. Ancak saflarımızda görülen bir diğer temel sorun da, belli bir dönemdir saflarımızda faaliyet yürüten, partinin temel konularda asgari de olsa çizgisini kavramış olması gereken güç ve kadrolarımızın politik algı ve kavrayışında görülen eksikliktir. Bu sorun sınıfın örgütlenme sorunundan sendikal bürokrasiye, genel politik hedeflerin kavranmasından araçların işlevine uygun belirlenmesi ve tanımlanmasına kadar bir dizi alanda kendini göstermektedir. Kuşkusuz bunun saflarımızdaki ideolojik gelişmişlik düzeyimizle alakası vardır ancak bu sorun tek başına bununla açıklanamaz. Bu sorun, güç ve kadrolarımızın partinin dönemsel yönelimlerini ve hedeflerini özümsemek, taktik politakaları üzerinde düşünmek, tartışmak, deneyimlerimizi süzmek, parti yayınlarını bu gözle incelemek, temel değerlendirmelerimizi yeniden yeniden okumak vb. çabasına girmediğini de göstermektedir. Bizde görülen en yaygın davranış biçimi, yayınlarımızın ve temel değerlendirmelerimizin “acaba bu konuda ne diyoruz” yaklaşımı sınırlarında incelenmesi ve okunması şeklinde olmaktadır. Partinin ortaya koyduğu yaklaşım ve değerlendirmeleri bulunduğu alanda kitleleri bir tutuma çağırmaya ve örgütlemeye, buna uygun araç, yol ve yöntemler geliştirmeye, özgünleştirmeye çalışmayan güç ve kadrolarımız (doğal olarak yerel örgütlerimiz) politik olarak da kendini geliştirememekte, parti çizgisini anlamak ve kavramak noktasında bir çabaya girmemektedir. Kendisine sunulanı olduğu gibialmakta, kitle ilişkileriyle yapılan sohbetlerde “malzeme” olarak kullanma sınırını aşamamaktadır.

Sınıf ve kitle hareketinin geri, toplumsal mücadelenin düşük olduğu bir dönemden geçiyoruz. Elbette buradan gelen bir dizi sorunla da uğraşmak zorunda kalıyoruz. Sınıf kitlelerinin mücadele ve örgütlenme arayışı içerisinde olmadığı, gericiliğin tüm toplumu kuşattığı bir dönemde devrimci mücadeleyi büyütmeye ve örgütü inşa etmeye çalışıyoruz. Gericilik ve durgunluk dönemi olarak da tanımladığımız böylesi bir atmosferde kitlelere sınıf bilinci ve kimliği kazandırmaya, sınıf kitlelerini örgütlemeye ve mücadeleye çekmeye çalışıyoruz. Bugün için sınıf içerisinde yükselttiğimiz her türden çağrının, yürüttüğümüz politik faaliyetin ve gösterdiğimiz çabanın karşılığını da istediğimiz düzeyde alamıyoruz. Sınıf kitlelerinin bir arayış içerisinde olmadığı durumda, toplumsal ve siyasal gelişmeler karşısında sınıfa kazandırmaya çalıştığımız politikbakışın ve tutumun, taktik şiarların uygulanabilme ve karşılık bulma gücü ve etkisi de sınırlı olmaktadır. Bu durumun kendisi başta yerel örgütlerimizde konumlanmış güç ve kadrolarımız olmak üzere saflarımızda kendisini ideolojik ve politik olarak geliştirme ve güçlendirme çabasına girmeme sonucunu doğurmakta, zaafa uğratmaktadır.

Bugünkü koşullarda ve mevcut tablomuzda bu haliyle “durumu idare” ettiğimiz düşünülebilir. Ancak böylesi durgun dönemlerde kendisini bu açılardan geliştirip güçlendirmeye çalışmayan kadro ve organlarımız yarın sınıf hareketinin yükselişe geçtiği, toplumsal mücadelenin geliştiği bir dönemde “sudan çıkmış balık” gibi yolunu aramaya çalışacak, kitle hareketine yön veren değil kitlelerin verili bilincinin peşinden sürüklenen özne olma riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Yarın kitleler politik olarak bir arayışa girdiğinde, düzene karşı politik bir taraf olarak çıkmaya başladığında, bugün için önemli gibi görünmeyen politik tutum ve çağrılar, taktik politikalar kitlelerin peşinden gittiği şiarlar olarak karşımıza çıkacaktır.

Bugün için bu sorunun daha kısa vadede çözümü, parti yayınlarının ve değerlendirmelerinin temel-dönemsel, ideolojik-politik, stratejik-taktik bağlantısı içinde incelenmesinden, saflarımızdaki tüm güçlerimize gündelik faaliyetle bağı içerisinde kavratılmasından, bunun bir eğitime konu edilmesinden geçmektedir. Eğitim sorunu tek başına bugünün değil, bu haliyle geleceğin de en temel sorunu olarak karşımızda durmaktadır. Yerel örgütlerimiz halihazırda saflarımızda çeşitli düzeylerde açığa çıkan ve en temel iki yanına işaret ettiğimiz güçlü yerel örgütler yaratma sorununa bu zeminden de bakmalı, başta kendisi olmak üzere somut müdahalelere konu etmelidir.