Logo
< Parti faaliyetlerinden...

Meslek liseliler kurultaya hazırlanıyor...


Sermayenin karşısında işçi sınıfının safındayız!

Kapitalist sistem çok yönlü bir krizden geçiyor. Kapitalist dünyanın dengelerini derinden sarsan bu kriz, hemen tüm ülkeleri doğrudan etkiliyor. Sistemin yaşadığı tıkanma bunalımı her geçen gün derinleştirirken, emperyalistler arası rekabeti kızıştırıyor, savaş ve saldırganlık politikaları ağır sonuçlara yol açıyor. Dünyanın birçok coğrafyası kan gölüne çevriliyor, milyonlarca insan göç yollarında ölüme terkediliyor.

Tırmanan savaş ve saldırganlık politikalarını ekonomik ve sosyal yıkım programları tamamlıyor. Dünyanın birçok ülkesinde işçi ve emekçiler, baskı ve zorbalık uygulamaları eşliğinde kazanılmış hakların gaspedilmesi saldırısıyla karşı karşıya bulunuyor. Avrupa’nın refah devletleri olarak propaganda edilen ülkelerinde de kapitalist krizin sonuçları yaşanıyor, işçi ve emekçilere kölelik yasaları eşliğinde yoksulluk ve sefalet dayatılıyor.

Türkiye’de de yıllardır aralıksız sürdürülen bu saldırı dalgası toplumsal yaşamın tüm alanlarını kesiyor. Yoksulluk ve sefalet her geçen gün derinleşirken, kölece çalışma koşullarını her türlü sosyal haktan yoksunluk tamamlıyor. Şu sıralar hükümet gündeminde olan ve yakın zamanda meclise gelmesi beklenen kıdem tazminatı hakkının gaspı, bölgesel asgari ücret, özel istihdam büroları vb. yasalar, işçi sınıfı ve emekçilerin elde kalan kırıntı haklarını da ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Fiili güncel saldırıların yanı sıra sermaye devleti uzun vadeli hedefleri ve çıkarları doğrultusunda da adımlar atıyor. “Dünya ile rekabet edebilmek”, “yabancı sermayeyi ülkeye çekmek”, “üretimi ve ihracatı artırmak” vb. argümanlarla gerekçelendirilen bu saldırılarda temel vurgu, Türkiye’nin genç nüfus potansiyelini sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda kullanabilmeye yapılıyor. Sermaye örgütlerinin uzun dönemdir yaptıkları bu yönlü açıklamalarının gerisinde, yeni üretim tekniklerine uygun kalifiye eleman ihtiyacı bulunuyor. Bu ihtiyaca yanıt verecek kitlesel yığınlar yaratarak, ucuz işçilik maliyeti ile “minimum maliyet-maksimum kar” işleyişinin oturtulması hedefleniyor.

Sermaye devleti uzun bir süredir mesleki eğitimi sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirebilmek için yasal ve fiili düzenlemeler gerçekleştiriyor. 2000’li yılların başlarında Koç Grubu’nun “Meslek liseli memleket meselesi” kampanyasıyla hızlanan ve AKP hükümetinin eğitime yönelik saldırı düzenlemeleriyle devam eden bu şekillenme girişimi, önümüzdeki dönemde de sermayenin temel gündem maddelerinden biri olacak.

Sermayenin meslek liselerine ve meslek yüksek okullarına biçtiği misyona uygun olarak atılan adımlarla, yıllar içinde alınan önlemlerle, sınav sistemleriyle, kimi “teşviklerle” meslek lisesinde okuyan öğrenci sayısı giderek arttırıldı, kimi zaman öğrenciler bu okullara gitmek zorunda bırakıldı.

Meslek lisesi öğrencileri hem “uygulamalı eğitim” adı altında üretime sokularak ücretsiz işçilik uygulamaları yaygınlaştırıldı, hem de “staj” adı altında sembolik ücretlerle sömürü dişlilerinin arasında daha yoğun olarak ezilmeye başlandı.

“Staj” adına fabrika ve atölyede mesleği dışında iş yapmaya mecbur kalma ve asgari ücretin üçte biri ile çalışma yaygınlaştı. Uzun ve yorucu çalışma koşulları ile daha lise sıralarında kölelik uygulamaları dayatıldı, bunun sonucu meslek liselerinde iş cinayetleri yaygınlaştı.

Yeni yönetmelikler ve sınav sistemleriyle üniversitede okuma hakları neredeyse ellerinden alınıyor, MYO’lara sınavsız geçiş tartışmalarıyla bu da ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Dahası, meslek liselerinin giderek sadece fabrikaların ihtiyacını karşılayacak içerikte eğitim vermesi, hatta tek tek fabrikaların özgünlükleri üzerinden meslek liseleri oluşturmak hedefi bulunuyor. Bunun ilk adımları “iş garantili eğitim” propagandasıyla birçok bölgede atılmaya başlandı.

Sorun alanları daha da uzatılabilir. Hayata geçirilen ve planlanan bir dizi saldırıyla bir yandan eğitim hakkı gaspedilirken, diğer yandan daha lise sıralarında kölece çalışma koşulları dayatılmaktadır. Meslek liselerine gelecekleri açısından stratejik bir misyon atfeden sermayedarlar, katmerli sömürü zincirini tamamlayan bir gerici ideolojik kuşatmayla, bunun için gerici örgütlenmelerin önünü açarak da, hedeflerini hayata geçirmeye çalışmaktadırlar.

Meslek lisesi öğrencileri işçi sınıfının bir parçasıdır. Kapitalizmin dayattığı kölelik saldırılarıyla daha lise sıralarında karşılaşmakta, sömürü dişlilerinin arasına sokulmakta, geleceğin fabrika işçileri olarak gerici bir ideolojik kuşatmanın hedefi haline gelmektedirler. İşçi sınıfının mücadelesini zayıflatmak için sermayenin ideolojik, siyasal ve kültürel kuşatmasına maruz kalmaktadırlar.

Emperyalist savaş ve saldırganlıktan, ekonomik yıkım ve sömürüden, kültürel dejenerasyon ve gerici kuşatmadan kurtuluşun ancak işçi sınıfının devrimci siyasal mücadelesi ile mümkün olduğunun bilincinde olan devrimci liseliler, işçi sınıfının genç neferlerinin hakları ve gelecekleri için mücadelesini güçlendirme hedefiyle hareket etmektedirler. Gündelik çalışmalarını bu bilincin yön verdiği bir pratik ile şekillendirmekte, meslek liselerine yönelik çalışmalarını yoğunlaştıran bir hat izlemektedirler.

Devrimci liseliler, meslek liseli öğrencilerin mücadelesini güçlendirmek ve örgütlenmesini sağlamak hedefiyle yoğunlaştırdıkları çabalarını düzenleyecekleri kurultaylarla yeni bir aşamaya taşımayı hedefliyorlar. Meslek liselerinde yaşanan sorun alanlarının ve örgütlenme sorunlarının tartışılacağı kurultaylar, sınıf mücadelesini kendi alanlarından omuzlama iradesinin ifadesi olacaktır.

Liseli Genç Komünistler


Üste