Logo
< Meslek liseliler kurultaya hazırlanıyor...

Politik gençlik örgütlenmesi adımı...


Birleşik ve kitlesel bir devrimci gençlik hareketi!

Partimizin V. Kongresi’ne sunulan Gençlik hareketi ve partinin gençlik çalışması” başlıklı değerlendirmede, partinin gençlik çalışması ile politik gençlik örgütlenmesi arasındaki ilişki bir kez daha ele alınmakta, politik gençlik örgütü adımının birleşik-kitlesel-devrimci bir gençlik hareketi politikasının dolaysız bir ürünü ve devamı olduğu vurgulanmaktadır.

Dolayısıyla, politik gençlik örgütlenmesi bizim için yeni bir tartışma değil. Daha en başından itibaren gençlik hareketine, mücadelesine ve örgütlenmesine dönük net bir bakışa ve politikaya sahibiz. Bugün atmış bulunduğumuz adım da bu bakış ve politika üzerinden şekillenmiş bulunuyor.

Burada, V. Kongre’de de vurgulandığı gibi, geçmişten bugüne yaptığımız tartışma ve değerlendirmelerin esası yönüyle farklılık taşımadığını ortaya koymaya çalışacağız. Zira böyle ele alınmadığında, mevcut politik gençlik örgütlenmesini yerli yerine oturtmada zorlanma yaşanmaktadır. Nasıl ele alınması gerektiğini yayın organlarımızda değişik vesilelerle ortaya koymuş olmamıza rağmen, pratikte yaşadığımız zorlanmalarda, bakış planındaki bulanıklıklar da rol oynamaktadır.

Ekim’in ilk sayılarında yayınlanan Devrimci Gençlik Hareketi başlıklı yazımızda, “Dev-Genç, gençlik hareketine paralel olarak sürekli güç kazandı ve dönemin tek kitlesel politik gençlik örgütü oldu. Gericilerin ve reformistlerin elindeki gençlik örgütleri hızla tecrit oldular” deniliyor. Dev-Genç’i dönemin “kitlesel politik gençlik örgütü” olarak tanımlıyoruz. Yükselen gençlik hareketine politik müdahale içerisinde şekillenen FKF, TİP ve MDD etkisinden adım adım kopuyor, gençlik hareketini devrimci temellerde kucaklıyor ve Dev-Genç’e dönüşüyor, işleyişinden eylem biçimlerine kadar bu temelde kendini var ederek, dönemin tek kitlesel politik gençlik örgütü haline geliyor.

Elbette bir örgütlenmenin kitlesel politik bir gençlik örgütü haline gelebilmesi, doğru bir politik bakışa ve çizgiye, örgütsel yapılanma ve işleyişe sahip olmasıyla bağlantılıdır. Buna uygun bir çaba ve pratik sorunudur.

Aynı yazının ikinci bölümünde şunlar söyleniyor: “Temel devrimci görev, öğrenci hareketinin politik niteliğini geliştirmek, temel devrimci şiarları öğrenci hareketi içinde yaymak, öğrenci hareketini sermaye egemenliğine karşı mücadele ve devrim ufkuyla donatmaktır. Bu yoğun bir politik propaganda ve ajitasyon demektir. Ve kuşkusuz bu faaliyet, Türkiye’nin gündemindeki tüm temel toplumsal ve siyasal sorunlar temeli üzerinde yükselmelidir. Bırakalım, öğrenci hareketini ‘öğrencilerin öğrenci olmaktan kaynaklanan sorunları’ reformcu eksenine oturtma çabalarını revizyonistler sürdürsün.

“Biz bu sorunlardan yalnızca sermaye egemenliğine karşı özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde proletaryadan yana saf tutacak devrimci bir öğrenci hareketi geliştirmek için yararlanacağız. Özgürlük bilincini her yolla öğrenci hareketi içinde yayacağız.”

Burada gençlik çalışmamızın oturması gereken politik zemin net bir şekilde ortaya konulmuştur. Attığımız politik gençlik örgütü adımı da bu temel eksen üzerinden yükselmek durumundadır. Ancak şu nokta unutulmamalıdır. Bizler kendi dar örgütsel ihtiyaçlarımız için değil, gençlik hareketinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek, devrime hazırlık çerçevesinde geniş gençlik kesimlerini mücadeleye kazanmak hedefiyle bu adımı atıyoruz.

Politika ve örgüt tartışmaları ekseninde, Şubat ‘95’te, “... gençlik hareketinin politikleştirilmesinde ve gelişiminde mesafe alınamadığı sürece, onun örgütlenmesinde de mesafe alınamaz” vurgusu yapılıyor. Kasım ‘95’te de, “Komünist gençlik ise, soruna daha ilk andan itibaren ‘kitleselleşmenin politikleşmeden geçtiği’ temel perspektifi ışığında yaklaşmıştır” deniliyor. Gençlik hareketine müdahalede sürekli olarak, hangi araçlarla olursa olsun, politik müdahale ve gençlik hareketini politikleştirme vurguları yapılıyor.

‘91 yılı başlarında toplanan Ekim I. Genel Konferansı’nın Değerlendirme ve Kararlar’ında yer alan “Devrimci gençlik hareketi” başlıklı bölümde ortaya konulanlar da, aradan geçen 25 yıla rağmen farklı bir yaklaşım içinde olmadığımızı gösteriyor.

Yapılması gereken öğrenci hareketinin politikleştirilmesidir”. “Sorun geniş öğrenci kitlesindeki ideolojik karmaşaya uygun araçlarla müdahale edebilmek ve kitlenin toplumsal  sorunlara duyarlılığını arttıracak ortak tartışma ve eylem platformları yaratabilmektir”. “Tüm bunlara karşın öğrenci hareketini sarsacak ve kitlesel bir eylemlilik sürecine sokacak temel unsur, her şeyden önce gelişen genel toplumsal mücadelenin kendisi olacaktır.”

Henüz toplumsal üretim sürecinin dışında yer alan gençlik, toplumda kendisine ait olmasını istediği özgür ve güzel bir gelecek arar. Bu arayış onu mevcut düzenle karşı karşıya getirir”. “İşte öğrenci gençliği proletaryaya yakınlaştıran da bu gerçektir, öyle ki, gençliğin aradığı geleceği yalnızca proletarya verebilir.” Tam da bu yüzden gençlik mücadelesini sınıf mücadelesinin bir parçası olarak ele almak ve politik gençlik örgütlenmesini bu eksende hayata geçirmek önemli bir yerde durmaktadır.

25 yıl önce gençlik hareketine müdahale sorununu sınıf hareketi ve toplumsal hareketle bağı içerisinde ve devrimci müdahale ekseninde ele almıştık. Bugün de esasa ilişkin olarak farklı bir tartışmamız yok.

III. Parti Kongresi Gündemi’nde Gençlik Çalışması başlığı altında, Genç-Sen deneyimi üzerinden “gençliğin kitlesel örgütlenmesi sorunu”, “Genç Sen içinde birleşik bir devrimci muhalefetin olanakları”, “İlerici-devrimci gençlik hareketinin birliği sorunu”, “Birleşik devrimci gençlik hareketinin anlamı ve bunu geliştirmenin sorunları”, “gençlik çalışması içinde uzun yıllardır başvurduğumuz ‘esnek platformlar’ deneyiminin muhasebesi” gibi başlıkların tartışmaya açılması da, gençliğin politik örgütlenmesi tartışmasının yeni bir tartışma olmadığını ortaya koymaktadır. Tersine bu tartışmalar, pratik süreçlerin ve gençlik hareketine müdahalenin somut ihtiyaçları olarak karşımıza çıkmaktadır.

IV. Parti Kongresi üzerinden somut bir politika olarak ortaya koyduğumuz politik gençlik örgütlenmesinin ilk adımlarını atmış  bulunuyoruz. V. Kongre vesilesiyle yayınlanan gençlik sunumu da iki kongre arası dönemi ve görevlerimizi yeterli açıklıkla ortaya koymaktadır.

Gençlik çalışmasını yürüten güçlerimiz partinin bu alandaki birikimine dönüp bakabilmeli, gençlik hareketine ve politik gençlik örgütlenmesine dair tartışmaları yeniden incelemelidir.

Son olarak şu noktayı da bir kez daha vurgulamak yararlı olacaktır. Politik gençlik örgütü çalışmasının komünist gençlik çalışmamızın yerine geçmesi gibi bir çarpıklığın önüne geçilmelidir. Güçlerin sınırlılığı koşullarında ilk dönemde bir darlık yaşanması doğaldır. Ancak bunun süreç içinde aşılamaması politik gençlik örgütlenmesi adımını sakatlayacaktır.

Politik gençlik örgütlenmesi kendi zeminine oturabilmeli, kendi işleyişini oluşturabilmeli ve bizler de bunun güvencesi olabilmeliyiz. Ancak bunu yaparken, öne çıkan güçleri daha ileriden kazanma hedefini gözden kaçırmamalıyız. Bunu gözden kaçırdığımızda, pratik süreçler bizi politik gençlik örgütlenmesi ve çalışması ekseninde bir yoğunluğa hapseder ve öne çıkan güçlerin daha ileriden kazanılmasını engeller. Tersinden bir bakışla ise, mevcut politik gençlik örgütlenmesi çalışması parti çalışmamızın bir uzantısı haline gelir ve geniş gençlik kitlelerini kazanma ve harekete geçirme misyonundan uzaklaşır. Dolayısıyla politik yaklaşımımızın bilince çıkartılması önem taşımaktadır.

Son olarak belirtelim ki, burada bir dizi noktaya tekrara düşmek pahasına vurgu yapılmaya çalışıldı. 30 yıla yakındır gençlik alanına dair söylediklerimizin dışında esasa dönük bir şey söylememiş olmakla birlikte, toplam parti birikimimizi ve güncel sorumluluklarımızı bilince çıkartma ve pratikte ete-kemiğe büründürme sorumluluğuyla karşı karşıyayız.


Üste