Logo
< “Emeğin korunması” için sınıfa karşı sınıf!

Sınıf çalışması, kolektivizm ve kadroların rolü


Devrimci siyasal faaliyetimizde sınıf çalışması en temel halkayı oluşturuyor. Her marksist hareket, sınıf içinde güç olmadan, sınıfı devrimci bir temelde mücadeleye çekmeden yaşanan sorunların köklü çözümünün mümkün olmadığını bilir. Bu bakışla hareket etmeyenler, Marksizmi devrimci özünden, sınıf karakterinden koparmaktadırlar.

Gelişen toplumsal sorunlardan yaşadığımız iç sorunlara ve zayıflıklarımıza kadar her meseleye buradan bakmalıyız. Gerçek çözüm yolunu ancak böyle bir bakışla açabilir, devrimci siyasal faaliyetimizi böylesi bir yaklaşımla günün ihtiyaçlarına yanıt veren bir çalışmaya dönüştürebiliriz.

 

Fabrika eksenli bir çalışma!

Devrimci bir sınıf hareketi yaratmanın en önemli ayaklarından birini fabrika çalışmaları oluşturuyor. Fabrikalar zeminine güçlü bir biçimde basmadan devrimci sınıf hareketini geliştirme iddiası gerçekleştirilemez.

Partimizin V. Kongre’si “devrimci sınıf hareketi” yaratma görevinin altını bir kez daha çizmiştir. Parti örgütlerinin önünde duran görev, bu iddiayı hayata geçirmek için fabrikalarda örgütlü mevziler yaratmaktır. Greif direnişi fabrika zemininde yaratılan mevzilerin önemini ve bunun nasıl başarılabileceğini bütün somutluğuyla ortaya koymuştur. Sınıfın örgütlenme ve bilinç düzeyini yükseltmek, sistematik bir çabayla mümkündür. Atacağımız her adım, söyleyeceğimiz her söz sınıfın bilinç ve eylem düzeyini ileri çekmeye hizmet edebilmelidir.

Çalışma yürüttüğümüz her fabrikada “söz, yetki ve karar”ın işçilerde olduğu örgütlülükler yaratmak öncelikli görevlerimiz arasında yer alıyor. Sınıfın devrimcileşmesi bu gibi adımların doğru temelde atılmasıyla mümkün olacaktır. Fakat atmamız gereken adımlar bunlarla sınırlı kalmamalıdır. Öncelikli görevlerimizden biri de ileri çıkan işçileri parti saflarına kazanmak hedefiyle hareket etmek olmalıdır. Öncü işçilere devrimci bir partinin önemini ve sınıfın kurtuluşu mücadelesindeki rolünü kavratarak, onları saflarımıza çekmeyi başarabilmek durumundayız.

 

Başarılı bir sınıf çalışması için!

Devrimci bir çalışmanın başarısı ise, harcanan emeğin ne ölçüde kolektifleştirilebildiğine bağlıdır. Kolektif çalışmanın olmadığı yerde, ileriye doğru anlamlı adımlar atılsa da, bunun sınırları olacaktır. Kolektif çalışmanın zayıf olduğu yerde kişilerin gelişimi de sorunlu ilerleyecektir. Alta doğru yayılması gereken örgütsel yapılanmanın yerini zamanla kişisel inisiyatifler almaya başlayacaktır. Bu da yapılan hataların artmasına neden olacaktır.

Devrimci kimliği güçlü, eğitimli ve inisiyatifli kadrolar ancak güçlü kolektif çalışmalar içinde yetişebilir. Kolektif çalışmanın örülemediği, kolektif müdahalenin hayata geçirilemediği yerlerde, kazanılan insanlar pek çok zaafla birlikte parti saflarında yer alıyorlar. Zaaf ve zayıflıklarını aşması yönünde yapılan müdahalelere karşı gerici bir direnç gösterebiliyorlar. Küçük-burjuva kimlik ve alışkanlıkların ürünü bu zaafiyetler kişide ve etki ettiği örgütsel zeminlerde devrimciliğin aşınmasına, oportünist eğilimlerin gelişmesine neden olabiliyor. Partiye açıklık ilkesi yerini giderek “kişisel meselelerim” liberalizmine bırakıyor.

Böylelerinin belirgin özelliklerden biri de, kendisinden birikim ve deneyim olarak zayıf gördüğü yoldaşları üzerinde gerici bir tahakküm kurmak oluyor. Zamanla üstenci bir tarz ve ilişki biçimleri ortaya çıkıyor. Örgütsel işleyiş, sorumluluk, inisiyatif vb.’nin ardına sığınılabiliyor. Oysa daha deneyimli ve birikimli olmak bir devrimcinin kendi görevlerini başından savması ve üsttenci bir yaklaşım içine girmesi anlamına gelmiyor. Aksine daha fazla yük altına girmesini gerektiriyor.

 

Devrimci bir temelde yenilenme!

Partimiz tüm değerlerini Marksizm’e bağlılığı, iradi çabası ve devrimci sorumluluk bilincinin bir sonucu olarak yaratmıştır. Ancak bu yeterli değildir. Partinin ortaya koyduğu irade, her kadro ve militanın iradi planda atacağı adımlarla daha güçlü sonuçlar yaratacaktır. Kişilerin gelişim düzeyi neyse devrim mücadelesine sunacağı katkı da o sınırlılıktadır. Örgütlerin nitel ve pratik düzeyini, örgütün parçası olan her bir yoldaşın düzeyi ve çabaları belirler. Bunun için sürekli olarak kendimizi devrimci temelde yenilemeliyiz. Yenilenmenin bir yanı kendimizi her açıdan eğitip geliştirmekken, diğer bir yanı ise kolektif çalışma bilincimizi ve kültürümüzü güçlendirmektir.

Devrimciliğin temel kriterlerinden biri sürekli olarak kendimizi devrimci tarzda yenilemektir. Zayıflıklarımızın üzerine kararlılıkla gitmektir. Bunu yapmadığımızda zayıflıklarımız bizi içten içe çürütür. Devrimci iddia ve irademizi yok eder. Sürekli sorun çıkaran gevezelere dönüşürüz. Sol cenahta ve çeperimizde böyle pek çok insan var. Keskin “devrimci” bu kişiler devrimci değerlere saldırıyor, kendi geriliklerini doğru olarak göstermek için bin dereden su getiriyorlar.

Partimizin saflarında bu gibi eğilimlerin tutunabileceği bir zemin yok. Fakat zaman zaman kimi yoldaşlar şahsında bazı zaafiyetler ortaya çıkabiliyor. Güçlü bir kolektif çalışmanın olduğu örgütlerimizde bu tür zaafiyetler zamanında müdahalelere konu ediliyor.

Ancak iç örgütlülüğün, yoldaşça ilişkilerin, sorumluluk bilincinin zayıf olduğu, eleştiri-özeleştiri mekanizmasının gerektiği gibi işletilmediği örgütlerde, zaafları zamanında görmek ve devrimci müdahalenin konusu etmede zayıflıklar kaçınılmazdır. Buralarda bireycilik gelişir. Herkes birilerinden bir şey bekler, sorunlar karşısında müdahalesiz kalır. İş işten geçtikten sonra “ben söylemiştim” gibi, sorumluluktan kaçan ve başka suçlular arayan tutumlar sergilenir.

Devrimci bir örgüt yaşamında bu tür tutum ve yaklaşımların yeri olamaz. Her yoldaşımız alanın sorunlarına kafa yormak ve faaliyeti ileriye taşımak sorumluluğu ile hareket etmek durumundadır.

Devrimci sınıf faaliyetimizin güçlenmesi kadroların her açıdan gelişimiyle doğru orantılıdır. Kendini sürekli olarak yenileyen kadrolar ve örgütler gelişmelerin gerektirdiği kıvraklığı ve inisiyatifi koymayı başarabilirler. Bunu yapmakta ayak direyenler ise mücadelenin dışına düşeceklerdir.


Üste