Logo
< Sorunlara zamanında müdahale!

Ajitatör ve propagandistin özelliklerine dair


Partimizin teorik-programatik üstünlüğünü pratikteki çalışmalarımıza ne denli başarılı bir şekilde yansıtabiliyoruz? Sınıf, kadın ya da gençlik alanlarında yürüttüğümüz ajitasyon ve propaganda çalışmalarını ne denli iyi yapabiliyoruz? Bu sorular çerçevesinde birer ajitatör ve propagandist olarak her yoldaş başta kendi pratiği olmak üzere konuya eleştirel bur gözle yaklaşmalıdır. Bu alanda kendimize misyon biçmeli, bu konuda en iyiyi elde etme çabasında olmalıyız.

 

Deneyimlerden öğrenmeliyiz!

Bizzat pratiğin içinde, işçi ve emekçilerle yüz yüze gelindikçe bu alanda elde edilen deneyimler öğreticidir. Ancak bu konuda marksist literatürde yer alan deneyimleri de özel olarak incelemeli, bugüne sonuçlar çıkarabilmeliyiz.

Marksist bakış açısına göre ajitatör ve propagandistin özelliklerine dair Kalinin’nin “Bolşevik Ajitasyon Üzerine” başlıklı kitabı bu açıdan oldukça öğreticidir. Bolşevik partisi propaganda-ajitasyon faaliyetlerine her dönem gereken önemi vermiş, ajitatör ve propagandistlerin eğitimine özel bir ilgi göstermiştir. Kalinin de örnek ajitatörlerden biridir. Kalinin bir ajitatör ve propagandistte bulunması gereken özellikleri şu şekilde ifade etmektedir:

“Politik ajitasyonun fikirsel içeriği, büyük ölçüde ajitatörlere bağlıdır. Propagandacı ve ajitatör, ideolojik olarak yüksek düzeyde bulunmak, Komünist Partisi'ne kopmaz bağlarla bağlı olmak zorundadır. Propagandacı ve ajitatör, partimizin tarihini iyi bilmek, partimizi, işçi sınıfına, Sovyet halkına iyi tanıtmak zorundadır. Eğer ajitatör, şu ya da bu sorun üzerinde davayı esaslı bir biçimde anlatamıyorsa, konuşmasında hiçbir ideolojik ajitasyona da rastlanamaz. Dolayısıyla ajitatör, davanın doğruluğu ve haklılığı konusunda, hiç kimseye bir şey anlatmamış demektir.”

Yine Kalinin, “Cephedeki ajitatörün sözü” başlıklı söylevinde ajitatörün özelliklerine şöyle tanımlamaktadır: “Ajitatör, düşünsel olarak gelişmiş bir insan olmalıdır. Çok okuması ve sürekli kendini yetiştirmesi gerekir. Ajitatörün bütün boş zamanlarını, kitaplar üzerine çalışmaya ayırması gerektiğini söyleyebilirim. Bizim klasiklerimizi okuyun. Lenin'in, Stalin'in yapıtlarını okuyun!”

Kalinin eğitim ve yetkinleşmeye yaptığı vurgu kadar, yapılan işin öneminden kaynaklı şu özel vurguyu da ihmal etmez: “Konuşmalara her zaman hazırlıklı olmalısınız. İyi öğrenim görmüş, bilgili ve savaşı bilen bir insan olsanız bile, ajitatör olarak hazırlanmalısınız. Ne de olsa, bilgimiz sınırlıdır, herkesin de bilgilerimizden yararlanmasını sağlayabilmemiz için esaslı bir şekilde hazırlanmamız gerekir...”

Kalinin’nin ajitatör ve propagandistin özelliklerine dair yaptığı başka vurgular da var. Bunlar arasında ajitatörün alçak gönüllüğüne ve hedef kitleyle empati kurabilme yeteneği öne çıkmaktadır. Bu çerçevede, “Parti eylemcisi kitlelere nasıl ulaşır?” sorusuna Kalinin şu yanıtı verir: “İlkin, yıllar boyunca süren kendi deneyimimden söz etmem gerekirse, derim ki, parti yöneticisi hiçbir zaman böbürlenmez ve asla kibirli biri değildir. Eğer siz, işçilerle ve sade parti üyeleriyle konuşurken, çalımlı bir ses tonuyla, önemsiz, belki de rasgele bir sözcükle, kendinizi onlardan daha akıllı saydığınızı, onlardan daha çok şey bildiğinizi sezdirirseniz, o zaman bitmişsiniz demektir...”

Kalinin şöyle devam eder: “İkincisi, bir propagandacının, bir yöneticinin kitleyle ilişkisinde, sadece öğretmenlik rolü oynamaya kalkışması güzel bir şey değildir...” “Eğer bağırıp çağırmadan, hatipliğe özenmeden, öğüt vermeye ve öğretmeye çalışmadan ajitasyon ve propaganda söylevi verecek olursanız, ajitasyon ve propagandanızın çok daha etkili olacağından kuşkum yoktur.”

Lenin ise bir ajitatörde tutarlılığa dikkat çekerek, “Ajitatörde, söz ve eylem, hiçbir zaman birbiriyle çelişmez. Bir ajitatör, yüksek bir fabrika disiplini, yüksek bir iş verimliliği için, örnek bir kişi olmalıdır, en ön saflarda bulunmalı ve nasıl iş yaptığını kişisel davranışlarıyla göstermelidir.” demektedir.

Yazılı olarak yapılan propaganda için ise Mao’nun önerileri şu şekildedir:

“Propaganda yapmayı gerçekten isteyen komünistler, okurlarını dikkate almalı, makalelerini ya da sloganlarını kimlerin dinleyeceğini asla akıllarından çıkarmamalıdırlar. Aksi takdirde, bunları ne okuyan olur, ne de dinleyen. Birçokları, yazdıkları ya da söyledikleri her şeyin herkes tarafından kolayca anlaşılabileceğini sanıyorlar, oysa durum hiç sandıkları gibi değildir.” (Mao, Seçme Eserler, Cilt. III)

Aynı konuda Dimtrov ise şöyle uyarmaktadır: “Yazarken ya da konuşurken, seni anlaması, senin çağrına inanması ve seni izlemeye hazır olması gereken sıradan işçiliği hiçbir zaman aklından çıkarma! Kimin için yazdığını ve kimin için konuştuğunu hiçbir zaman aklından çıkarma.”

 

Kendimizi her açıdan geliştirmeliyiz!

Ajitasyon ve propagandamızın hedefine ulaşması ve partimizin bu alandaki  ihtiyaçlarına yanıt olmak için ajitatör ve propagandist olarak kendimizi her açıdan geliştirmeliyiz. Başta savunduğumuz dünya görüşüne hakim olmak için ideolojik-teorik eğitim konusunda daha fazla çaba harcamalıyız.

Öte yandan çalışma yürüttüğümüz alanı ve kitleyi tanımak, sorunları ve ihtiyaçları anlamak konusunda özel bir çaba ve yoğunlaşma önemlidir. Bunu tamamlayan bir şekilde gerek dünyadaki ve ülkedeki gelişmeleri, gerekse tek tek alanlar özgülünde kitleleri ilgilendiren her gündemi takip etmek gereklidir. Ayrıca işçi ve emekçilerin  “yaşamına girmek” konusunda  daha girişken olmalıyız. Bunlar bizim dogmatik, kalıpçı ve genel-geçer bir ajitasyon ve propagandanın önüne geçmemizi sağlayacaktır.

Devrim ve sosyalizm davasını işçi ve emekçilerle buluşturmada oynadığı kritik rolden kaynaklı ajitatör ve propagandistlere çok iş düşmektedir. Partinin bu ihtiyacına yanıt olabilmek için her yoldaş, iyi birer ajitatör ve propagandist olma noktasında çaba harcamalı, kendini her açıdan yenileyebilmelidir.


Üste