Logo
< Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!..

Metal TİS sürecinin ardından...


Geride bıraktığımız TİS sürecinin deneyim ve dersleri, sınıf mücadelesi açısından dikkatle değerlendirilmesi ve pratik olarak yüklenilmesi gereken noktalara ışık tutmaktadır. Sınıfa devrimci müdahalede izlenmesi gereken yolu göstermektedir.

İşçi sınıfının örgütlenme ve mücadele isteğinin güçlendiği, giderek kendini daha hissedilir bir biçimde ortaya koyduğu bir süreci yaşıyoruz. Bunu metal işkolu üzerinden daha doğrudan gözlemleyebiliyoruz. Bugün için yakıcı görülen kimi talepler üzerinden kendini ifade eden hareketlilik, çok yönlü sorun ve saldırıların mayaladığı bir mücadele potansiyeline işaret ediyor.

Geride bıraktığımız metaldeki TİS süreci, bilinç ve örgütlülük planında yaşadığı zayıflık ve engellere rağmen metal işçilerinin biriken enerjisini gösteren bir süreç olmuştur. Metal işçileri, işçi sınıfının lokomotifi olarak değerlendirilir. Bu, metal işkolunun Türkiye kapitalizminde tuttuğu yer, metal patronlarının konumu, metal işçilerinin mücadele deneyimi vb. ile doğrudan bağlantılıdır. Metal işkolunda yaşanan gelişmeler, TİS süreçleri vb. sınıfın diğer bölüklerini de etkilemekte, temel bir referans olarak alınmaktadır. Metal TİS’leri örgütlü-örgütsüz bir dizi sektörde ücretlerden sosyal haklara kadar temel bir belirleyen olmaktadır. Metal patronları yıllardır Grup TİS’lerine bu bakışla hazırlanmakta, kendi sınıfı adına masaya oturmaktadır.

Metal işçileri bugün bilinç ve örgütlülük planında oldukça zayıf bir konumda. Burjuva gericiliğinin güçlü etkisi altında harekete geçmekte zorlanıyor. Buna ihanetçi-işbirlikçi, uzlaşmacı sendikal düzenin etkisi ekleniyor.

Yıllardır ardı arkası kesilmeyen çok yönlü saldırıların sonucu olan bu tablo, içinden geçtiğimiz sürecin ortaya çıkarttığı kimi örneklerin de gösterdiği gibi giderek değişiyor. İşçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaşması ile bilinçlerdeki önyargıların yarattığı hareketsizlik arasındaki gerilim her geçen gün artıyor. Bugün için kendiliğinden olarak tanımlanabilecek hareketlenme eğilimi işçileri bir yere kadar getirebiliyor, ancak mevcut olanı aşabilecek bir güç ortaya konulamadığında, bir ileri aşamaya sıçrayacak adımları atılamıyor.

Metal TİS süreci bu gerçeği daha görünür hale getirdi. 2015 Metal Fırtına’yı yaratan dinamikler öncelikle Türk Metal çetesine yönelmişti. Hareket anlamlı bir çıkış yakalamış, onlarca fabrikayı kapsayan bir eylemsel süreç örgütlenebilmişti. Fakat bilinç ve örgütlülük planındaki zayıflık, mücadele potansiyelini güvenceleme, mevcut sendikal düzeni aşma, MESS düzeni karşısında iradeyi güçlendirme noktasında en önemli engeldi. Metal Fırtına’nın deneyim ve birikimi ile 2017 TİS süreci karşılandı. Metal Fırtına’yı yaratan dinamikler bu TİS sürecinde de önemli bir basamaktı. MESS, her renkten sendikal bürokrasi ve hükümet, metal işçilerinin güçlenen mücadele isteğini frenlemeye, oyalamaya, kafa karıştırmaya yönelik bir süreç işlettiler. Metal işçisinin en büyük açmazı olan bilinç geriliğini ve örgütsel zayıflığını hareket noktası yaptılar. Şoven propagandanın yanı sıra grev yasağı önemli bir araç olarak kullanıldı. Beklentileri düşürme doğrultusunda çaba harcandı. Sonuçta atılan bir dizi adım istenilen etkiyi yaratmadı. “Geriye gidişi bir parça yavaşlatan” rakamlara imza atmak zorunda kaldılar.

Sözleşmenin ardından kopartılan gürültü, başarı ve kazanım söylemleri bir anlam ifade etmiyor. Kimi fabrikalarda imzalanan TİS olumlunsa da, gerçeklik ve ihtiyaç tüm somutluğuyla ortada duruyor. “Ölümü gösterip, sıtmaya razı etme” hamleleri işçiler nezdinde asgari bir karşılık bulmuş gibi görünse de, kazanım yaygarasının etkisi uzun sürmeyecektir. Zira gerçekler tüm katılığıyla orta yerde durmaktadır. Alınan zammın pratikte bir karşılığının olmadığı çok geçmeden görülecektir.

Dolayısıyla, sözleşmenin ardından ortaya çıkan görece durağanlık geçicidir. Her renkten sendikal bürokrasinin sonuçta aynı kapıya çıkan anlayışları metal işçisinin ihtiyaçlarına yanıt üretmenin çok uzağındadır. Mevcut sendikal düzen sarsılmıştır. Metal işçilerinin zayıflıkları ve sendika ağalarının manevraları süreci uzatsa da, artık eskisi gibi bir düzen kurma şansları bulunmuyor. Her hareketlilik süreci, en sıradan bir talebi dahi kazanabilmek için mevcut sınırları aşabilecek bir bakış, bilinç ve örgütlülük ihtiyacını ortaya koyuyor.

Metal işçilerinin bu ihtiyacı karşılayabilecek potansiyelleri her zamankinden fazla. TİS sürecindeki onca karşı saldırıya rağmen grev yasağını tanımama eğilimi, şoven propagandanın hareketliliğe yeterince sirayet edememesi, bu potansiyeli gösteriyor. Bu potansiyelin akacağı kanalı yaratamamanın, açığa çıkartıp örgütleyememenin de yeniden durağanlığa yol açtığını gösteriyor. Biriken mücadele potansiyeli karşısında klasik yöntemler etkisiz kaldığında, sermaye düzeni tavizler vererek mücadelenin gelişmesinin önünü kesmeye çalışıyor.

Ekonomik mücadelenin bugün işçi sınıfı açısından önemi yeterince açık. Ancak kırıntıları aşamayan rakamlara sıkışan bir mücadele, sınıf hareketinin gelişmesinin en önemli engellerinden birisi. Metal işçilerinin saflarında biriken potansiyele dayanarak bu darlığı aşmasını sağlayabilecek bir müdahale bugünün temel bir ihtiyacı. İçine sıkıştığı kabuğu kırıp çıkabilme si, mevcut sendikal bakışı aşabilmesi için bu adımların atılması gerekiyor.

Fabrikalarda taban iradesini açığa çıkartacak örgütlülükler, bunlar arasında koordinasyon, buna yön verecek devrimci sınıf bakışaçısı günün somut ihtiyacı. Bunun için de sınıfın öncülerinin devrimcileştirilmesi ve örgütlenmesi, komünistlerin temel hedefi olmak zorunda.

***

Komünistler metaldeki TİS sürecine, toplam birikim ve deneyimlerinin yol göstericiliğinde müdahale etmeye çalıştılar. Taleplerden mücadeleye bakışa, örgütlenme hattından kazanma iradesine kadar bir bütünlük kurmaya çalıştılar. Metal işçileri şahsında işçi sınıfının mücadelesini güçlendirme hedefiyle hareket ettiler. Sistematik olarak sürece müdahale etmeye, bir dizi aracı kullanarak yol göstermeye çalıştılar. Yıllardır kesintisiz sürdürülen çalışmaların da doğal bir sonucu olarak TİS sürecinin doğrudan bir tarafı oldular. Dost ve düşman tarafından açık kabul gören bu gerçeklik, metal işçileri tarafından da bir sahiplenme olarak karşılık buldu. TİS sürecinde birçok fabrikadan gelen “bu kadarını sizin sayenizde aldık” mesajları, artan etki düzeyinin göstergesidir.

Fakat bu temel ihtiyacı karartmamalıdır. Bir taraf olmak, ortaya konulan politikaların geniş kesimlere ulaşması ve etkilemesi önemlidir. Ancak daha önemli olan, söylenen sözün fabrika zeminlerinde örgütlülüklerle ete-kemiğe bürünmesidir. Yeni öncüleri bulup çıkartmak, var olanların niteliğini güçlendirmek, bu bütünlük üzerinden devrimci politikaların taşıyıcısı fabrika merkezleri yaratabilmek, ana hedefimiz ve yoğunlaşma alanımız olmalıdır. Metal işçilerinin en temel eksikliği olan bilinç ve örgütlülük planındaki zayıflık ancak bu yönlü müdahalenin güçlendirilmesiyle aşılabilecektir. Sınıf mücadelesinin gelip dayandığı ve bir türlü aşamadığı sınır, ancak öncülerin devrimcileştirilmesi, devrimci saflarda örgütlenebilmesi ve bu örgütlülüklerin fabrikaları hareket ettirebilmesi ölçüsünde olanaklı olabilecektir.

Gündelik faaliyette yaşadığımız zayıflıklara bu gözle bakabilmeliyiz. Politika ve hedeflerde daha güçlü bir bütünlük kurmalı, fabrika merkezlerinde örgütlenme çabasını güçlendirmeliyiz. Yaşadığımız her deneyim bu ihtiyacı yakıcı bir biçimde göstermektedir. Giderek güçlenen genel etkiyi toparlayıp örgütleyecek yol, yöntem ve araçları yaratabilme kaygısı esas olmalıdır.

***

Komünistler olarak tüm adımlarımızı devrimci bir sınıf hareketi yaratma hedefiyle atıyoruz. Bizim için karşımıza çıkan her gelişme ve sonuçları ancak bu ihtiyaç ve hedef ekseninde değerlendirilebilir. Bir sürecin ya da gelişmenin başarısı ya da başarısızlığı devrimci bir sınıf hareketi yaratma ile bağı üzerinden tartışılabilir. Bugün için bu kapsamda attığımız adımlarda zorlansak da, geleceği kazanmak ancak bu konuda sergilenecek ısrarlı çaba ile mümkün olacaktır.

Komünist Metal İşçileri


Üste