Logo
< Deneyimler ışığında siyasi poliste, mahkemede ve zindanda tutum

Devirmeyen darbe güçlendirir!


 

Devirmeyen darbe güçlendirir!

 

Kuruluş kongresini izleyen haftalardan itibaren partimiz bir dizi saldırıyla yüzyüze kaldı. Siyasi polis partimizin kuruluşu ve ilanıyla yapılan büyük tarihi çıkışı bir saldırılar dizisiyle karşıladı. Bunu kurulu düzen bekçilerinin partimizin kuruluşuyla atılan tarihi adımın politik anlamını isabetle değerlendirdiklerine bir gösterge sayıyoruz. Bu nedenle buna şaşırmıyoruz, tersine olağan bir davranış tarzı olarak değerlendiriyoruz.

Saldırılara ve sorgulamalara ilişkin bilgiler gösteriyor ki, sınıf düşmanlarımız örgütsel varlığımızdan çok büyük moral gücümüzü, saflarımızdaki kökleşmiş özgüveni hedef alıyorlar. Buna da şaşırmıyoruz, bunu da düşmanın bilincine, deneyimine ve değerlendirme isabetliliğine bir gösterge sayıyoruz. Birbirini izleyen iki yenilginin yarattığı güçsüzlük ve umutsuzluk atmosferinde biz yoktan komünist bir hareket yarattık ve onu partiye büyüttük. Geleneksel sol akımların son birkaç yıldır maddi ve moral açıdan geriledikleri, güç kaybettikleri bir evrede, biz parti inşa sürecimizi başarılı bir kuruluş kongresiyle taçlandırdık. Böylece en yüksek bir moral ve özgüven duygusuyla partili döneme adım attık.

Elbette ki bu deneyimli ve bilinçli sınıf düşmanlarımızın dikkatini herkesten çok çekecek, onları fazlasıyla rahatsız edecekti. Elbette ki adına siyasi polis denilen ve düzenin bekçi köpekliğini yapan işkenceci-katliamcı çete takımı harekete geçecekti. Ve elbette ki onlar örgütsel varlığımıza yönelirlerken bu alandaki bazı başarılarını bize karşı moral ve psikolojik bir saldırının zemini olarak kullanacaklardı. Olanaklı olursa eğer bazı oyun ve provokasyonlarla saflarımızda karışıklık yaratmayı da deneyeceklerdi.

Bütün bunlara şaşırmıyoruz; bütün bunları olağan sayıyor, büyük bir sukünetle karşılıyoruz. Bu sukünetin gerisinde de bizim sınıf bilincimiz, ideolojik görüş keskinliğimiz, yüksek moral gücümüz ve kendimize duyduğumuz derin özgüven duygusu var. Düşmanımızın bizi bu açıdan henüz yeterince tanımadığı anlaşılıyor. Ama tanıyacaklar, buna vakitleri olacak; karşılarında alışıldık türden bir hareket olmadığını görecekler, bunu yaşayarak öğrenecekler.

İşkenceci güruhun şefleri, “parti oldunuz da ne oldu, size aman vermeyeceğiz, sizi yaşatmayacağız” diyorlarmış. Sermayenin bu bekçi köpekleri, parti olmamızın ne demek olduğunu da yaşayarak öğrenecekler. Parti olmamızın, henüz çok sınırlı olan fiziki bir örgütsel varlık demek değil, ama herşeyden önce geleceği kucaklayacak bir ideolojik-politik ve moral kimlik olduğunu, bunun ise yıkılmaz olduğunu, yaşayacak ve öğrenecek bu işkenceci çete takımı. Biz artık partiyiz; bizim artık bir adımız, bayrağımız, programımız, çizgimiz, değerler sistemimiz, geleceği kucaklama azmimiz ve işkenceci takımının bir kısmını şu günlerde ayrıca tanıma olanağı bulduğu davada sarsılmaz kadrolarımız var. Bu bir kimlik, bir kültür, sarsılmaz bir moral kuvvet, geleceği kucaklama iradesi ve hırsı demektir. Bu dokunulamaz ve yıkılamaz bir kuvvettir, bu partidir. Parti olmak herşeyden önce budur ve düzenin bütün bir saldırı ve şiddet aygıtının bunun karşısında yapabileceği bir şey yoktur. Bu olduğu sürece, aldığımız örgütsel darbeleri, yaşadığımız fiziki kayıpları kısa sürede misli ile telafi ederiz biz. Dahası yaşananların sağladığı paha biçilmez derslerle daha bilinçlenmiş, güçlenmiş ve bilenmiş olarak...

Bunu böylece ortaya koyup altını kalınca çizerken ne yediğimiz darbelerin önemini ve ne de buna yolaçan kendi zaaf ve yetersizliklerimizi küçümsüyoruz. Bu en budalaca bir davranış, daha da ötesi saldırıya konu olan kendi öz emeğimize karşı affedilmez bir sorumsuzluk olur. Yanısıra, kendi zaaf ve yetersizliklerimizin yaşanan saldırılardaki belirleyici önemini görmezden gelmek, böylece yeni saldırılar için elverişli zemini süreklileştirmek olur.

Parti kuruluş kongresi ön hazırlık tartışmaları, kendi öz maddi emeğimize karşı gösterdiğimiz büyük hassasiyete, ona verdiğimiz öneme, bu çerçevede kendi zaaf ve yetersizliklerimizin ifade ettiği büyük tehlikeden duyduğumuz derin kaygıya tanıklık etmektedir. Örgütsel güvenlik sorunları kuruluş kongresi ön hazırlık tartışmalarında ilk olarak ele alınan, programdan da önce tartışılan konu olmuştur bizim için (Bkz., TKİP Kuruluş Kongresi Belgeleri/Örgütsel Güvenlik Sorunları). Bu da bir rastlantı değildir, tersine, açık bir değerlendirmenin, o günkü mevcut durumdan duyulan derin kaygının, acil ve kesin bir müdahale için duyulan ihtiyacın bir ifadesi ve göstergesidir.

Buna rağmen saldırıların önü kesilememişse bunun temelde birbirine bağlı iki nedeni vardır. Birincisi, bu bilinç ve kaygı ileri kadroların tümünde ortaklaştırılamamıştır. İkincisi, dolayısıyla bazı kadrolar, partimizin bu alanda kongrece belirlenen çizgisini ve iradesini uygulamak yerine, eski anlayış ve alışkanlıklarında ısrar etmişler, böylece partiyi kolay ve tahrip edici bir saldırıyla yüzyüze bırakmışlardır.

Ortada düşmanın özel bir yeteneği ve bunun ürünü bir başarı yoktur. Düşman yalnızca akılalmaz hatalarımızı, kongre öncesi ve platformunda sert eleştirilere konu olan ve kesin bir biçimde terkedilmesi talep edilen yanlış anlayış ve alışkanlıklarımızı, bunun yarattığı açıkları ve boşlukları değerlendirmiştir. Bu anlamda düşman, gerçekte içimizdedir! Düşman, zaaflı anlayış ve uygulamalardır! Düşman, bunları sürdürme anlayışı ve sorumsuzluluğudur! Ve bu masum görünüşlü ama sinsi düşman, şu son dönemde yaşananlardan sonra artık daha kesin ve uzlaşmaz bir iç mücadelenin konusu ve hedefi olmak durumundadır.

Kongreyi hemen önceleyen özel hazırlık sürecinde gündeme alınan ilk konu tam da örgütsel güvenlik sorunları oldu. Konu en temel ve kritik noktalardan kongrede ayrıca tartışıldı. Son olarak kongreyi izleyen Merkez Komitesi toplantısının temel gündem maddelerinden biri olarak ve en somut bir biçimde tartışıldı ve zayıf noktalar tartışılarak bazı somut kararlara konu edildi. Ekim’in bu sayısıyla birlikte konuya ilişkin tüm kongre tutanakları yayınlanmış bulunmaktadır. Komisyon adına kongreye sunulan “Örgütsel Güvenlik Notları” ise önümüzdeki sayıda yayınlanacak. Tüm bu kongre materyalinin toplu içeriği, partimiz adına ve kuruluş kongresi şahsında söylenilebilecek herşeyin söylendiğini gösteriyor. Son saldırıların somut bilgisi ve ve bu bilginin Merkez Komitesi tarafından yapılmakta olan değerlendirmesi, bu konuda durumun ve sorunların, görevlerin ve sorumlulukların önden başarıyla değerlendirildiğini, söylenecek çok az yeni şeyin bulunduğunu gösteriyor.

O halde sorun nereden çıkıyor? Sorun, kongre şahsında ortaya konulmuş bulunan parti iradesi ve çizgisinin pratikte çiğnenmesinden çıkıyor. Sorun, düşünce ve davranış arasındaki büyük açıdan, bu alandaki akılalmaz sorumsuzluk ve tutarsızlıklardan çıkıyor. Sorun, kritik konumdaki bazı yoldaşlarımızın pratikte örgütsel oporünizmin taşıyıcıları olmalarından çıkıyor. Kongre sonrası kısa süreç buna tanıklık etmektedir; örgütsel güvenliğimiz için ciddi tehditler ve tehlikeler oluşturan bu eğilimin hala altedilemediğini göstermektedir.

Bu tutarsızlık partimizin saflarında örgütsel oportünizmin hala belli bir etki alanına sahip olduğunun bir göstergesidir. Ve bunun taşıyıcısı bazı kritik konumlardaki örgüt kadroları olduğu ölçüde sonuçta yarattığı tahribat da o denli büyük olabilmektedir. Kuruluş kongresinde, bu alandaki zaafiyetin de açık bilinciyle, bu kritik noktaya döne döne dikkat çekilmiştir. Örgütsel güvenlik alanındaki sorunumuzun en başta ileri ve yönetici yoldaşların örnek, titiz, yolgösterici pratiği ile çözümlenebileceğine işaret edilmiş, örneğin bu konuda şu denli açık vurgulamalar yapılmıştır:

“... bu hareketin başta en ileri kadroları olmak üzere, yukardan aşağı doğru hiyerarşi indikçe, örnek ve yolgösterici bir önderlik pratiği gereklidir. Doğruların temsilcisi herşeyden önce bu hareketin ileri kadroları olmalı ve onlar örnek pratikleriyle bu önerdikleri şeylerin örgüte hakim olmasını, onun yaşamını belirlemesini sağlayabilmelidirler.”

“...Eğer bir örgütün önerdiği davranış tarzını herşeyden önce onun ileri kadroları temsil etmiyorlarsa, önder kadrolar kendi pratiklerinde bu konuda örnek bir tutum sergilemiyorlarsa, onu bütün örgüte maletmek zaten mümkün değildir.” (TKİP Kuruluş Kongresi Belgeleri/Örgütsel Güvenlik Sorunları, s.99-100).

Bazı yoldaşlarımız, “cüret”, “cesaret”, “ataklık”, “risk alma” vb. masum, dahası pek çekici sözler ve gerekçelerle cilalayarak, örgüt güvenliği için ciddi riskler yaratan anlayış ve alışkanlıklarını kongre sonrası kısa dönemde de sürdürebilmişlerdir. Son saldırıların toplu incelemesi ve değerlendirmesini sürdüren partimiz, bu anlayışı yıkmak için daha kesin bir iç mücadele açmak kararlılığındadır.

“Örgütsel güvenlik sorunu devrimci bir örgüt için her zaman en temel sorunlardan biridir. Bu devrimci bir örgütün karşısına maddi açıdan varlık yokluk meselesi olarak çıkabilen bir sorundur. Siyasal mücadelede süreklilik esastır diyoruz. Siyasal mücadelenin sürekliliği ise ancak sürekliliği korunan bir örgütle sağlanabilir. Kurulu düzene karşı mücadele eden illegal bir örgütün sürekliliğini koruması ise, örgütsel güvenliğe ilişkin sorunlarda gösterebildiği başarı ölçüsünde mümkündür.” (age., s. 19)

Yaşanan saldırıların, ortaya çıkan tahribatın ve buna karşı alınan zorunlu önlemlerin bugün için partimizin siyasi faaliyet kapasitesinde meydana getirdiği daralma, konuya ilişkin tartışmaların açılış sözlerinde dile getirilen bu gerçeğin anlamını ve önemini bir kez daha göstermiştir. Partimiz, kuruluşuna ilişkin tanıtım kampanyasını önden planlanan kapsam ve saptanan hedefler çerçevesinde yürütemediği gibi, seçim ve bahar dönemine etkin bir örgütsel çalışmayla girmeyi de başaramamıştır. Bir kez daha görülmüştür ki, siyasal faaliyet ve mücadelenin sürekliliğinin temel önkoşulu ve güvencesi, tam da illegalitenin gerekleri çerçevesinde sürekliliği korunan bir örgütsel varlıktır.

Son saldırıların ortaya çıkardığı gerçekler büyük derslerle doludur. Partimiz kuruluş kongresinde gündeme getirilen müdahaleyle başarılamayanı bu kez kesin bir biçimde başarmak kararlılığındadır. Sorunun geçici ve yüzeysel tedbirlerle geçiştirilemeyecek denli ciddi olduğu, parti saflarında köklü bir zihniyet ve davranış değişikliğinin mutlaka oturtulması gerektiği açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Son operasyonların her birinin nedenleri dikkatle incelenmekte, toplam olarak saldırıyı kolaylaştıran ve tahribatı büyüten nedenler üzerine değerlendirmeler yapılmaktadır, ki buna ilişkin sonuçlar partiye ayrıca sunulacaktır.

Tüm bu nedenlerle partimizin pratik çalışması bir süre daha sınırlanmış halde sürdürülecektir. Kuşkusuz bu geriye doğru bir adımdır. Fakat ileriye doğru atılacak güçlü ve kalıcı adımların da zorunlu bir gereğidir. Kuruluş kongresinde konuya ilişkin olarak gösterilen aşırı hassasiyete rağmen kongreyi izleyen dönemde ortaya çıkan sonuçlar, bu kez işi sıkı tutmamız gerektiğini, eksik müdahale ve yarım tedbirlerle yola devam edemeyeceğimizi göstermektedir.

Kongre tartışmaları partimizin bu alanda büyük bir deneyim birikimine sahip olduğunun somut bir göstergesidir. Bu materyal temeli üzerinde, bunu son saldırıların dersleri ve deneyimleri ile de birleştirerek, parti içerisinde ve çeperinde yoğun ve sistematik bir eğitim faaliyeti yürütmek günün en acil ve önemli görevlerinden biridir. Bu sorun ve buna dayalı eğitim parti örgütlerinin değişmez gündem maddelerinden biri olmak durumundadır. Bunu siyasi poliste, zindanda ve mahkemelerde partili kimlik ve tutum üzerine bir eğitimle birleştirmek durumundayız.

Son saldırıların bu açıdan son derece yararlı sonuçları da olmuştur. Tüm bu konularda partinin ve partili kadroların duyarlılığı artmış, partinin konuya ilişkin olarak ortaya koyduklarının çok yönlü olarak anlaşılması ve derinlemesine kavranması kolaylaşmış, illegalitenin ve iç illegalitenin gerekleri, kurallı ve disiplinli örgüt yaşamı, düşman karşısında direnişçi militan kimlik vb. konular parti organ ve kadrolarının özel ilgi ve hassasiyet alanları haline gelmiştir. Partimiz bu avantajı en iyi biçimde değerlendirmeye çalışacaktır.

Son saldırılar, sorgulamalarda polisin ortaya koyduğu davranış tarzı ve sergilediği oyunlar, polisin maddi varlığımız ötesinde asıl olarak moral gücümüzü ve özgüven duygumuzu hedef aldığını göstermektedir. Düşmanın esas yüklendiği nokta bu olmuştur. Partiye ve davaya ihanet eden, alçalarak düşmana sığınan ve bu nedenle partimiz tarafından kesin bir tutumla cezalandırılacak olan bir hainin partimize kara çalan iddia ve iftiraları da bu amaç çerçevesinde kullanılmaya çalışılmıştır.

Tüm bunlara şaşırmamak gerektiğini yineliyoruz. Polis deneyimleri ışığında çok iyi biliyor ki, devrimci bir örgütün en büyük güç kaynağı, onun sahip olduğu moral, kendine ve davasına olan büyük güvenidir. Bu kırılmadığı müddetçe hiçbir fiziki saldırı devrimci bir örgütün ileriye doğru yürüyüşünü durduramaz. Partimiz bu açıdan fazlasıyla güçlü ve düşmanın buna yönelik çabalarını kolayca boşa çıkaracak kadar deneyimlidir. Partimiz düşmanın bu tür saldırıları altında, onları göğüsleyerek ve paha piçilmez derslerini en iyi biçimde sindirerek gelişecek, güçlenecek ve çelikleşecektir.

(Ekim, Sayı: 202, Mart 1999, Başyazı)


Üste