Logo
< Devirmeyen darbe güçlendirir!

Yeniden inşa süreci


 

Yeniden inşa süreci

 

Partimiz bir yeniden inşa süreci içindedir. Kuruluş Kongresini izleyen yeni dönem doğallığında bizim için bir yeniden inşa süreci olacaktı. Kongrede politika ve çalışma tarzı, örgütsel sorunlar, önderlik ve kadro sorunları, örgütsel güvenlik sorunları, tüzüğe dayalı bir örgütsel yaşama geçiş vb. konularda yapılmış kapsamlı tartışma ve değerlendirmeler, bunun ortaya çıkardığı sonuçlar, kuruluşu izleyen sürecin neden bir tür yeniden inşa süreci olması gerektiğini yeterli açıklıkta ortaya koymaktadır.

Bir bütün olarak parti örgütümüz, partimizin Kuruluş Kongresinde belirlenmiş çizgi temelinde, kendini anlayış ve uygulama planında tepeden tırnağa gözden geçirmek ve yenilemek sorunuyla yüzyüzeydi. Kongrede sık sık yinelenen; artık partili bir döneme giriyoruz, bundan böyle herşey partili kimliğe ve düzeye uygun olmak zorunda; tüm kadrolar ve bir bütün olarak parti örgütü, buna uygun bir değişim ve yenilenmeden geçmek zorunda türünden düşünce ve belirlemeler, kuruluş sonrasının, anlayış ve uygulama planında yeni bir düzeyi yakalamak anlamına geldiğini ortaya koymaktaydı. Bu anlamda ve çerçevede partimizin kuruluşunu izleyecek süreç örgütsel yapı, yaşam ve işleyiş ile pratik çalışma tarzı planında bir yeniden inşa dönemi olacaktı.

Kuruluş Kongresinin kendisi örgüt yapımız ve yaşamımızda, çalışma tarzımızda birikmiş zaaf ve zayıflıklarımıza köklü, etkili, sonuç alıcı bir müdahalenin de platformuydu. Parti inşa sürecinde katettiğimiz tüm mesafeye rağmen hala da partili kimlik ile mevcut düzeyimiz arasında varolan ve aşılması gereken mesafe, bizzat kongre platformunda yapılacak radikal ve kapsamlı bir müdahaleyle, kongreyi izleyen ilk dönem içinde ortadan kaldırılacaktı. (Sorunun bu yönü, Eylül ‘97 tarihli parti kuruluş kongresi çağrısının son bölümünde de ortaya konulmuş, kongreyi toplayacağımız bir aşamda örgütsel alanda hala sürmekte olan zaaf ve yetersizliklere özellikle dikkat çekilmişti).

Bütün bunlardan hareketle Kuruluş Kongresinin toplam çalışması, kongreyi izleyecek bir yeniden inşa düşüncesi çerçevesinde, örgütsel anlayış ve uygulama planında bir köklü yenilenme perspektifi içinde yürütüldü. Yakında peşpeşe kitaplar halinde yayınlanacak Kuruluş Kongresi materyali yeniden incelendiğinde bu yeniden inşanın anlamı, kapsamı ve gerekleri de bütün açıklığı ile bir kez daha görülecektir.

***

Fakat Kuruluş Kongresinin hemen sonrasında partimize yönelen sistematik polis saldırıları, bu saldırıların yarattığı tahribat ve ortaya çıkardığı gerçekler, karşı karşıya bulunduğumuz örgütsel yeniden inşa sorununa apayrı bir anlam, önem ve kapsam kazandırdı. Örgütsel alandaki zaaf ve yetersizliklerimizin daha köklü ve derine inen bir müdahaleyi gerektirdiği; ve dahası, saflarımızda hala da yaşama gücü bulabilen örgütsel oportünizme karşı mücadeleyle birleştirilmediği sürece bu müdahalenin gerekli sonuçları veremeyeceği de ortaya çıktı.

Kongre sonrasında peşpeşe saldırılarla yüzyüze kalan parti için en öncelikli iş, saldırıların önünü kesmek, bunun gerektirdiği ilk acil önlemleri almaktı. Bunun hemen ardından ise, vakit yitirmeksizin, saldırıların nedenlerine ilişkin çok yönlü bir inceleme, soruşturma ve sorgulama çabası içine girmekti. Saldırıların gerçek nedenlerini açığa çıkaracak çok yönlü ve derinlikli bir çabaya girişmeksizin, polis operasyonlarını görünürdeki nedenlerle ve yüzeysel açıklamalarla geçiştirmek bizde geçmiş dönemde kendini gösteren, tüm eleştiri ve uyarılara rağmen varlığını sürdüren kötü bir alışkanlık idi. Fakat partimiz bu kez böyle davranmadı, partili kimliğin ciddiyeti kendini bu alanda da göstermek zorundaydı. Ayları bulan bir inceleme, soruşturma ve değerlendirme çabası içine girildi. Çeşitli güçlükleri aşmak için gerekli zaman ve enerji kullanıldı ve gelinen yerde önemli açıklıklara ulaşıldı.
Partimiz, saldırıları izleyen evrede kamuoyuna yaptığı açıklamada, yaşananlara bakışını “Devirmeyen Darbe Güçlendirir” sözüyle özetlemişti. Ne var ki bunun güzel ama boş bir söz kalıbı olarak kalmaması, devirmeyen darbenin gerçekten güçlendirici sonuçlara yolaçabilmesi için, öncelikle saldırıların deneyim ve derslerini toparlamak, bunu yeniden inşa çabası açısından değerlendirmek, yeniden inşayı bu temel üzerinde gerçekleştirmek gerekirdi. Yapılan ve hala da yapılmakta olan bu oldu. Bu çabanın kendisi kendimizi, düşmanımızı ve “iç düşman”ımızı tanımada bize paha biçilmez açıklıklar sundu.

Ayları bulan çabalar, bunun ortaya çıkardığı bilgi ve deneyimler, Kuruluş Kongremizin hayati önemdeki değerlendirmelerine yeni bir güç ve çok daha somut-pratik bir anlam kazandırmıştır. Köklü bir yeniden inşa için şimdi çok daha güçlü bir konumdayız, çok daha berrak bir bakışaçısına sahibiz. Düşünce ile davranış arasındaki uyumu partimiz için sarsılmaz bir kimlik haline getirmek, örgütsel oportünizme aman vermemek, bunun taşıyıcısı olmakta ısrar eden öğeleri geri plana itmek ve iflah olmazlık çizgisini sürdürürlerse saflarımızın dışına süpürüp atmak için şimdi her zamankinden çok daha açık bir bilince ve uygulama kararlılığına sahibiz. Kongreyi izleyen dönemdeki güç ve zaman kaybını bu kazanımlarımız zaman içinde fazlasıyla dengeleyecektir. Partimizin yeniden inşası süreci, köklü bir anlayış ve zihniyet yenilenmesi temeli üzerinde, büyük bir güç ve kararlılık eşliğinde başarıyla ilerleyecektir.

***

Partinin yeniden inşası, bir dizi saldırının, bu saldırıların yarattığı tahribatların ardından, elbetteki öncelikle güçlerin tepeden tırnağa bir yeniden düzenlenmesi demektir. Yine de bu sorunun en pratik ve dahası nispeten en kolay olan yanıdır. Önemli olan ve bu yeniden düzenlemeye de bir anlam ve kalıcılık sağlayacak olan, köklü bir anlayış ve zihniyet yenilenmesidir. Partinin örgütsel yeniden inşasına asıl anlamını veren bu olacaktır. Bu sorunun esasını ve özünü ise partinin kongrece belirlenmiş örgütsel çizgisini özümsemek ve uygulamak oluşturmaktadır.

Kuruluş Kongresinin yaptığı değerlendirmelerin hayati önemi ve isabetliliği yaşananların ışığında bugün çok daha berrak bir biçimde ortaya çıkmıştır. Yakın dönemde başka vesilelerle de ifade ettiğimiz gibi tüm sorun, bu çizgiyi uygulamakta gösterilecek titizlik ve kararlılıktadır. Öte yandan, örgütsel oportünizm diye tanımladığımız ve saflarımızdaki sorumsuz küçük-burjuva yarı-aydın öğeler tarafından temsil edilen eğilimin üstesinden gelmek de, tam da partinin belirlenmiş örgütsel çizgisi ile uygulama arasındaki her türlü tutarsızlıkları gidermekle, düşünce ve davranış arasındaki birliği örgütsel yaşamımızın temel davranış kuralı haline getirmekle olanaklıdır.

Kuruluş Kongresinde ortaya konulan çizgiye parti üyeliğinin gerektirdiği bir asgari sadakat gösterilebilseydi, akılalmaz pratik davranış tutarsızlıkları ve zaafiyetleri gösterilmemiş olsaydı, siyasi polisin saldırıları hiç de bugün yaratmış bulunduğu tahribatı yaratamazdı. Oysa bu alanda gösterilen ve zaaftan öteye partiye karşı ağır bir suç oluşturan sorumsuzluklar ve sadakatsizlikler saldırılar için yer yer adeta zemin düzlemiş, objektif olarak düşmana hizmet işlevi görmüştür. Saldırıyı ele alan değerlendirmelerimizdeki “iç düşman” nitelemesi bu açıdan yersiz ve nedensiz değildir. Kendi öz deneyimlerimiz, sorumsuz küçük-burjuva yarı-aydın öğelerin anlayış ve davranışlarında kendini uç biçimlerde gösteren “iç düşman” yenilmedikçe dış düşmana karşı başarılı ve sonuç alıcı bir mücadelenin olanaksızlığını da bir kez daha bize açıkça göstermiştir.

Nasıl ki bu iç zaafiyet alanına karşı mücadele başarılı bir yeniden inşa çabasının önkoşuluysa, aynı şekilde bu zaafiyetin ve onun taşıyıcısı olan öğelerin altedilmesi de yeniden inşa sürecinin başarısı ölçüsünde olanaklı olabilecektir. Bir başka vesileyle de ifade ettiğimiz gibi; “içimizdeki düşman sayılması gereken küçük-burjuvaziyi, onun temsil ettiği örgütsel oportünizmi; devrimci iç örgütsel yaşamı oturtarak, etkili ve sistematik bir politik çalışması süreklileştirerek, bu çaba içerisinde işçi sınıfı ve emekçilerle birleşip kaynaşarak, onların en iyi öğeleriyle parti örgütlerini sürekli besleyerek yenip altedebiliriz.”

Önümüzdeki günlerde halihazırda büyük bir bölümü kamuoyuna sunulmuş kongre materyalimiz bir dizi halinde kitaplaştırılacaktır. Bu, yeniden inşa süreci için daha kolay değerlendirilebilir bir kaynak işlevi görecektir. Daha da önemlisi, partimizin programı ve tüzüğü bunlara ilişkin kongre tartışmalarıyla birlikte yayınlanacaktır. Parti programının ve tüzüğünün yayınlanması yeniden inşa sürecimize ayrı bir düşünsel ve moral güç katacaktır. Yeniden inşa süreci aynı zamanda, parti programı temelinde ideolojik birliğimizin ve parti tüzüğü temelinde örgütsel birliğimizin güçlendirilip pekiştirildiği bir süreç olarak ele alınmak ve anlaşılmak durumundadır.

Program ve tüzükten öteye, parti kongremizin tüm materyali baştan aşağı, en temel teorik sorunlardan en basit gibi görünen pratik ayrıntılara kadar, satır satır yeniden incelenmeli, partinin politik platformlarında değerlendirilip tartışılmalı, bundan politik çalışma ve örgütsel yaşam için pratik sonuçlar çıkarılmalıdır. Yaşamakta olduğumuz yeniden inşa süreci, her açıdan kongrece belirlenmiş parti çizgisi temeli üzerine oturmak zorundadır. Başarı ve kalıcılık mutlak biçimde buna bağlıdır.

Örgütsel plandaki sorunlarına ve yetersizliklerine rağmen partimizin birikimi ve bunun oluşturduğu avantajlar doğru anlaşılmak durumundadır. Gücünü salt ideolojik çizgisinden alan bir siyasal akım olma dönemini biz çoktan geride bıraktık. Bugün artık belirgin bir politik kimliği, gücü, etkisi ve itibarı olan bir hareketiz. Tam da bundan dolayı gerçek bir siyasal partiyiz. Sağlam bir ideolojik çizginin bu politik güç ve etkiyle birleştiği bir yerde, örgütsel alandaki zayıflıklar ve güç kayıpları geçici olacaktır. Bunun bilincinde olduğumuz, bu bilincin verdiği güç ve moralle hareket ettiğimiz ölçüde, partimiz örgütsel olarak kendini hızla toparlayacak ve sınıf mücadelesi alanında etkin bir biçimde yerini alabilecektir.

Türkiye hızla yeni bir döneme girmektedir. Daha üç ay önce şovenizm zehirini körükleyerek kitleleri aldatma ve etkisizleştirme olanağı bulabilen bir rejim, bugün iktisadi ve sosyal saldırıların, onu izleyen depremin yığınlarda yarattığı derin hoşnutsuzluğun ağırlığı altında ezilmektedir. Kürt hareketinin içine sürüklendiği teslimiyet batağı ilk planda umutsuzluk etkileri yaratıyor gibi görünse de, Temmuz ayındaki yeni işçi ve emekçi hareketi dalgasının da gösterdiği gibi, gerçekte Türkiye sosyal çatışmanın ve devrimci sınıf mücadelesinin önplana geçeceği bir umutlu döneme girmektedir. Bu dönem işçi sınıfını, onun hareketini ve mücadelesini belirgin bir biçimde önplana çıkaracaktır. Gelişmeler daha şimdiden bunu göstermektedir.

Partimiz, sınıfın devrimci partisi, yeniden inşa sürecini, bu yeni dönemin ve bu yeni gelişmenin kendisine yüklediği büyük devrimci sorumlulukları hakkıyla omuzlamaya güçlü bir hazırlık olarak kavramak durumundadır.

(Ekim, Sayı: 207, Ağustos 1999)


Üste