Logo
<  Greif Direnişi işçi sınıfı hareketinin devrimci geleceğidir!

TKİP, Kürt halkıyla dayanışmayı büyütmeye çağırıyor!


Emperyalizme ve gerici taşeronlarına karşı

Kürt halkıyla dayanışmayı büyütelim, devrimci mücadeleyi yükseltelim!

İşçiler, emekçiler,

Türk sermaye devleti AKP iktidarının öncülüğünde yeni bir savaş tezkeresi çıkardı. Irak ve Suriye’de gerici terör çetesi eliyle süren savaşa her an müdahil olmanın yolunu açan bu tezkere, hükümet yetkililerinin açıklamalarında ve satır aralarında da itiraf edildiği gibi başta Kürt halkı olmak üzere, bölge halklarına düşmanlığın yeni bir belgesidir. Hedefte IŞİD değil, dosdoğru Kürt halkının kazanımları ve bölge halkları bulunmaktadır.

Kürt halkının Rojava inisiyatifi ve özerklik adımı en baştan beri Türk sermaye devletinin en büyük kabusu olageldi. AKP iktidarının bölge halklarına düşman, bölgesel güç olma hayalleriyle emperyalizme kölece taşeronlukta ifadesini bulan dış politikası en büyük iflası Kürt halkının Rojava çıkışıyla yaşadı. O yüzdendir ki 2012 yazından beri ne yapıp edip Kürt halkının Rojava kazanımını boğmaya çalışmaktadır. Suriye’deki kanlı savaşın piyonları konumundaki dinci-gerici çeteleri bu uğurda defalarca Kürt halkının üzerine saldırtan Türk sermaye devletidir. Bunun için, batılı emperyalist merkezlerle elbirliği içinde Suriye’de kirli savaşa sürülen dinci-gerici çetelerle her türlü kirli ve karanlık işbirliği mubah sayılmıştır. Başta AKP iktidarı olmak üzere bölge halklarına düşman güçler askeri eğitim, üs, silah-mühimmat, istihbarat, lojistik, sağlık hizmeti vb. desteklerin hiçbirini çetelerden esirgememişlerdir. Gelinen yerde Irak ve Suriye’nin bir bölümünde kontrolü ele geçirmiş olan IŞİD bu sürecin dolaysız bir ürünüdür. Dolayısıyla bu hunhar gericilik odağı en başta AKP iktidarının ve batılı emperyalistlerin eseridir.

Kardeşler,

Artık denetimden çıkmış olan IŞİD çetesinin vahşeti bir kez daha Kürt halkı üzerinde yoğunlaşmış bulunuyor. Şengal ve Mahmur’da PKK çizgisindeki silahlı birlikler tarafından püskürtülen gerici çete, haftalardır, Kürt halkının en önemli kazanımlardan biri olan Rojava’ın kalbi durumundaki Kobane’ye saldırmaktadır. Kürt halkının PYD-YPG önderliğindeki destansı direnişi bu vahşi saldırıya geçit vermeyerek bir kez daha gericiliğin heveslerini kursağında bırakmaktadır.

En az IŞİD kadar hüsrana uğrayan güçlerden biri de AKP yönetimindeki Türk sermaye devletidir. Türk devletinin bu saldırıya aktif olarak destek verdiği, gerek Rojavalı yetkililer, gerek Kuzey Kürdistan ve Rojava’daki halk, gerek yerel ve uluslararası gözlemciler tarafından döne döne ifşa edilmiştir. Trenlerle-tırlarla gizli gizli silah-mühimmat ikmali yapılması, çetelerin sınırdan serbestçe geçebilmesi, çetecilerin içinde Türk ordu mensuplarının yer alması boşuna değildir. Keza Türt devletinin tutumu, konsolosluk rehinelerinin serbest bırakılması pazarlığında Kobane’ye saldırının da temel bir husus olduğuna işaret etmektedir. Zira Rojava’nın düşmesi ve dolayısıyla Kürt halkının kaybetmesi, PKK eksenli Kürt hareketinin ağır bir yara alması en başta Türk devletinin amacıdır. Kobane’ye yönelik saldırıların yoğunlaştığı günlerde çıkarılan yeni savaş tezkeresi, emperyalist efendilerden henüz onay bulmamış “tampon bölge”, “güvenlik kuşağı”, “uçuşa yasak bölge” vb. adlar altında gerektiğinde bu amaç doğrultusunda saldırıya geçmenin, işgale girişmenin yasal dayanağını oluşturmaktadır.

Türk sermaye devletinin desteğini alan IŞİD çetelerinin Kobane’ye yönelik son saldırısı, AKP iktidarı ile Abdullah Öcalan arasında yürütülen “çözüm süreci”nin iç yüzüne de yeniden ışık tutmuştur. Türk devleti, bir yandan Türkiye’de Kürt hareketini “çözüm süreci” ile oyalamayı sürdürürken, diğer yandan başta Rojava olmak üzere Kürt halkının kazanımlarını yok etmeye kilitlenmiştir. 2012 yazından bu yana izlediği siyasetin özü-esası budur. Öcalan’ın iradesi doğrultusunda Kürt hareketinin AKP iktidarının elini rahatlatan onca adımına ve kritik anlardaki tutumuna rağmen ve üstelik ancak iki yıldan sonra istemeye istemeye yapılan yasal düzenleme ve oluşturulan kurullar, oyalamanın sürdürülebilmesini sağlamak içindir.

İşçiler, emekçiler, kardeşler,

IŞİD çetelerinin Kobane’ye yönelik saldırısı ve bu saldırının şiddetlendiği günlerde çıkarılan savaş tezkeresi aynı politik-askeri amaçlara sahiptir. İster hunhar çete, isterse resmi devlet görünümünde olsun, bu politikanın sahipleri başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına kan kusturmak, yaşamı cehenneme çevirmek, bölgeye gericiliğin karanlığını hakim kılmak istemektedirler. Buna karşı Rojava-Kobane’de yiğitçe direnen Kürt halkına her türlü desteği sunmak, bulunduğumuz alanlarda emperyalistlerin, Türk devletinin ve onların beslemesi olan IŞİD’in saldırganlığına ve kirli savaş politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmek günün en acil devrimci sorumluluğudur.

Yaşanan tüm bu gelişmeler bir kez daha göstermektedir ki, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin halklara daha fazla yıkım, ölüm ve acıdan, daha katmerli kölelik ve karanlıktan başka sunabileceği bir gelecek yoktur. Tüm işçi ve emekçilerle birlikte ezilen halkların da yegane kurtuluş yolu sosyalizm bayrağı altında yükseltilecek birleşik devrimci mücadeleden geçmektedir.

TKİP, tüm milliyetlerden işçi ve emekçileri, gençleri ve kadınları, emperyalist güçler ile onların yerli uşakları konusunda hiçbir yanılsamaya düşmeden, Kürt halkının haklı ve onurlu direnişini sahiplenmeye ve halkların birleşik devrimci mücadelesini büyütmeye çağırıyor.

Yaşasın halkların kardeşliği ve devrimci dayanışması!

Biji Berxwedana Kobanê!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

TKİP
(Türkiye Komünist İşçi Partisi)

3 Ekim 2014

 

 


Üste