Logo
< “Taleplerimiz bütünüyle yaşamsal, insani, haklı, meşru ve demokratik taleplerdir”

“Teslimiyeti değil direnmeyi tercih ettik, ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz!..”


Devrimci tutsaklardan ortak açıklama:

“Teslimiyeti değil direnmeyi tercih ettik, ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz!..”

 

Halkımıza!..

19 Aralık 2000 tarihinde 20 hapisahaneye birden devletin resmi güçlerince operasyonlar yapıldı. Bu düpedüz bir katliam amaçlı operasyondu. Bu operasyondan dolayı üstelik hakkımızda dava açılıyor. Talimat üzeri Edirne Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşma vardı, ancak ifade veremeyecek durumdayız. Çünkü avukatlarımızla görüşemiyoruz. Gerek 3’lü protokol ve gerekse son dönemlerde bulunduğumuz mekanda tamamen keyfi olarak, onur kırmaya yönelik dayatılan ayakkabı aramasından dolayı avukatlarımızla görüşememekteyiz. Dolayısıyla davanın, dosyanın hukuki yönünü avukatlarımıza danışamadığımız için, davaya ilişkin belge ve bulguları getiremediğimizden dolayı savunma yapamayacak duruma geliyoruz.

Bu keyfiyete ilişkin şu açıklamayı yapmak durumundayız ve bilgilerinize sunuyoruz.

Faşizmin hapishanelerdeki tecrit-izolasyon uygulamaları her geçen gün yeni baskı ve dayatmalarla devam ediyor. Yapılan “yasal düzenleme” ve değişikliklerle tecrit politikası iyice sistemleştirildi. Çıkarılan genelge ve uygulamalarla bu pekiştirilmek isteniyor. Yeni baskı metodları devreye sokuluyor.

Bir gün önce avukat gidiş dönüşlerinde yapılan aramalara ek olarak, onur kırıcı şekilde ayakkabı araması devreye sokularak savunma hakkımız iyice gaspedildi. Yanısıra hücre içinde “hücre cezası” olarak havalandırmaya çıkarmamak, mektup ve görüş cezaları, sayımlarda zorla ayağa kaldırıp bekletme girişimleri ve işkenceler bu uygulamalardan sadece birkaç tanesidir. En son olarak da aile görüşüne gidiş ve dönüşlerde tamamen keyfi onur kırıcı bir uygulama olarak ayakkabı araması dayatılmaya başlandı. Oysa zaten görüşe gidip gelirken üstümüz aranmaktadır, hem de kapalı görüş yaptığımız halde görüşçülerimizle ve gidip gelirken hiç kimseyle fiziki bir temas alınmamasına rağmen. Böylesi gayri insani koşullarda 30 dakika ile sınırlı görüş yapılıyor ve bu yeni dayatılan ayakkabı araması vb. onur kırıcı davranışlarla (bize ve ailemize) bu da tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Bizler, faşizmin F tipi terörüyle ve buna yeni yeni eklenen genelge ve uygulamalarıyla neyi hedeflediklerini çok iyi bilmekteyiz. Boyun eğmemiz isteniyor. Bütün faşist uygulamalar bunun içindir.

Ama bunu asla başaramayacaklardır! Kanıt onlarca şehidimiz ve sakat kalanlarımıza rağmen ÖO direnişimizin yeni katılımlarla kararlıca sürüyor olmasıdır. Sonuna değin de sürdüreceğiz.

Avukat görüşünden sonra aile görüşüne de onur kırıcı aramanın dayatılması, zaten tecritle işkenceye dönüştürülmüş görüşlerin, böylece “iyileştirme programları”nın da ne anlama geldiğini gözler önüne sermiş oluyor. Ayrıca bu yeni baskılar, hak gaspları, “disiplin cezaları” ile ”ıslah etme” vb. Programı hayata uygulama çabalarıdır. Bu uygulamalar, faşizmin hücre tecriti mantığını bütünleyen parçalarıdır.

Bunca ağır bedele rağmen, kamuoyu ve kitlelerin bilinç düşüklüğü ve örgütsüzlüğünün sonucu yeterli düzeyde tepki verememelerinden de güç aldığını unutmamak gerekir.

Bizler, büyük bedellerle sürdürdüğümüz ÖO direnişinin yanısıra, bu tür keyfi, onur kırıcı, boyun eğdirici “ıslah etme” uygulamalarına karşı da direneceğimizi ilan ediyoruz.

Ayrıca; ailelelerimizin yüzlerce km. uzaklıktan gelişini de gözönünde bulundurarak görüşe çıkmamazlık yapmayacağız ama, onur kırıcı aramayı ayakkabısız görüşe çıkarak protesto edeceğiz. Yine sayımlarda askeri mantıkla ayağa kaldırılıp bekletme uygulamalarına bedeli ne olursa olsun uymayacağızı ve bütün bu keyfi uygulamaları, çıkacağımız duruşmalarda da teşhir edeceğimizi ve suç duyurusunda bulunacağımızı de belirtiyoruz.

Teslim alma politikası asla başarılı olamayacaktır. Çünkü teslimiyeti değil direnmeyi tercih ettik, ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.

Ercan Kartal, Cemal Çakmak, Muharrem Kurşun,
Nezahat Turan, Can Ali Türkmen,
Ramazan Sadıkoğulları, M. Aytunç Altay,
Yunus Aydemir, Nizamettin Doğan,
Hasan Yüksel, Ziya Büyükışık (DÇS)


Üste