Logo
< Başyazı: Ortadoğu’da daralan kıskaç ve büyüyen çatışma

Birlik, mücadele ve dayanışma için 1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!


 

Kapitalist sömürüye ve soyguna,
Emperyalist saldırganlığa ve savaşa,
Şovenist kudurganlığa ve gericiliğin karanlığına karşı,

Birlik, mücadele ve dayanışma için 1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!

İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Dünya işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ın öngünlerindeyiz. Kapitalist düzenin çıkarları uzlaşmaz iki temel sınıfı, proleterler ve burjuvalar, yüzyılı aşkın bir süredir her 1 Mayıs’ta karşı karşıya geliyorlar. Bu 1 Mayıs’ta iki karşıt dünya, işçi sınıfı ve emekçiler dünyası ile kapitalist asalaklar dünyası, bir kez daha karşı karşıya gelecek.

Dünya işçi sınıfı ve emekçileri için apayrı bir önem taşıyan şanlı 1 Mayıs geleneği, burjuvazinin tüm oyunlarına, baskı, zorbalık ve katliamlarına rağmen, öneminden hiçbir şey yitirmeden günümüze kadar yaşatılmıştır. Asalak burjuvazinin ve onun silahlı bekçilerinin gücü, şimdiye kadar bu şanlı geleneği engellemeye yetmediği gibi bundan sonra da yetmeyecektir.

Yüzyılı aşkın bir süreden beri dünyanın dört bir yanından milyonlarca işçi ve emekçinin özverili mücadelesiyle ve ağır bedeller ödenerek günümüze kadar yaşatılan bu şanlı geleneğin önemi bugün her zamankinden daha büyüktür. Çünkü kapitalist barbarlığın bugün emekçileri düşürdüğü durum her zamankinden daha ağır, bir bütün olarak insan soyunu karşı karşıya bıraktığı sorunlar ve felaketler her zamankinden daha büyüktür.

Servet/sefalet kutuplaşmasının vardığı boyut milyarlarca insanın işsizlik, açlık, yokluk, yoksunluk, sefalet ve salgın hastalıkların pençesine itilmesi anlamına gelirken, emperyalist saldırı, savaş ve işgallerle ülkeler yakılıp/yıkılıyor, halklar ileri teknoloji ürünü silahlarla katliamlardan geçiriliyor. Kapitalist emperyalizmin sınırsız ve kuralsız sömürü, soygun ve talana dayalı mekanizmaları, yolaçtıkları çevre felaketleriyle emekçilerden öteye insanlığı, insanlıktan öteye tüm canlılar dünyasını, bir bütün olarak gezegenimizi tehdit ediyor.
Bütün bunlardan kurtulmak için tek çıkış yolu sosyalizmdir! “Ya barbarlık içinde yokoluş, ya sosyalizm!” şiarı mevcut durumun en iyi ifadesidir ve bu şiar bugün her zamankinden daha günceldir. Bugün dünyamızda emekçilerin ve insanlığın tüm sorunlarına çözüm sağlayabilecek zenginlik, bilgi ve teknolojik birikim fazlasıyla vardır. Fakat bütün bunlar üzerindeki kapitalist mülkiyet tekeli, bu birikimi emekçiler ve bir bütün olarak insanlık için kullanmanın önündeki en temel engeldir. Emekçilerin, insanlığın ve gezegenimizin kurtuluşu bu engelin aşılmasına, kapitalist mülkiyet tekelinin parçalanmasına, kapitalist-emperyalist düzenin yıkılmasına bağlıdır.

İşçi ve emekçi kardeşler!
Türkiye’de durum farklı olmak bir yana birçok bakımından daha da kötüdür. Bugünün Türkiye’sinde dolar milyarderlerinin sayısındaki sürekli artışa, çalışma ve yaşam koşullarının milyonlarca emekçi için günden güne daha çekilmez hale gelmesi eşlik ediyor. Açlık, yoksulluk ve işsizlik daha geniş emekçi katmanlara yayılarak sürekli büyüyor. İşçilere kölece çalışma koşulları dayatılıyor, 12 saatlik işgünü fiili uygulama haline getiriliyor. Sendikal örgütlenme zora dayalı olarak engellenirken, zaten son derece sınırlı ve güdük olan sosyal haklar sistemli biçimde gaspediliyor.

Bu onur kırıcı köleliğe karşı isyanı engellemek için seferber olan sermaye düzeninin bekçileri, bir yandan baskı ve terörün dozunu artırırken, öte yandan emekçilerin bilincini ırkçı-şovenist zehirle felç etmek, şeriat karanlığı ile körleştirmek için her türlü yola ve yönteme, hileye ve araca başvuruyorlar.

İşçi sınıfının örgütlü devrimci bir güç olarak davranamadığı bu koşullarda, işbirlikçi burjuvazi meydanı boş sayıyor ve emekçilere karşı pervasızlıkta sınır tanımıyor. Demokratik hak ve özgürlükler ortadan kaldırılıyor, devlet terörü azgınlaştırılıyor. Şovenizm azdırılarak öteki halklara düşmanlık körükleniyor, faşist çeteler kullanılarak linç kültürü meşrulaştırılıyor.  Özgürlük ve eşitlik isteyen kardeş Kürt halkına karşı kirli savaş tırmandırılıyor.

Ve elbette bütün bunlara, Türkiye’yi bölge halklarına karşı emperyalizmin ve siyonizmin saldırı ve savaş üssü haline getirmek eşlik ediyor. Türk burjuvazisi emperyalizmin ve siyonizmin hizmetinde, Ortadoğu halklarına karşı yeni suçlar işlemeye hazırlanıyor.

Emekçi kardeşler!
Tüm bunlara seyirci kalamayız, tüm bunlara katlanmak zorunda değiliz. Sınıflar mücadelesi tarihinin ve şanlı 1 Mayıs geleneğinin sayısız kere gösterdiği gibi, sömürü ve yağma düzeninin her gün yeniden ürettiği hiçbir felaket kader değildir. Yeter ki, işçi sınıfı 1 Mayıs’ın birlik, dayanışma ve direniş ruhu ile kapitalistlerin karşısına dikilebilsin.

Hiçbir onurlu işçi ve emekçi, günümüzü ya da geleceğimizi emekçiye ve halklara düşman ellere terk etme hakkını kendinde göremez. Bu nedenle, 1 Mayıs’ın direnme ruhunu kuşanarak kavga alanlarına inmeli, sömürü ve yağma dünyasına karşı devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütüp güçlendirmeliyiz.

Kuşaklar boyu yaşatılan şanlı 1 Mayıs geleneğini bugün de yaşatmak,
1 Mayıs 1977 katliamının hesabını sormak,
1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesini sağlamak,
Emperyalist saldırganlık ve savaşa hayır demek,
Irkçı-faşist histerinin yaydığı karanlık sisi dağıtmak,
İMF-TÜSİAD saldırılarını püskürtmek,
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği şiarını haykırmak için,

1 Mayıs’ta kavga alanlarında olalım!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!

Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP)
Nisan 2007


Üste