Logo
< TKİP Newroz ateşini tutuşturmaya çağırıyor!

Kanlı ve kirli ellerinizi Libya'dan çekin!


TKİP işçi sınıfını ve emekçileri emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı mücadeleye çağırıyor!..

Kanlı ve kirli ellerinizi Libya'dan çekin!

 

Irak'a yönelik saldırı ve işgalin 8. yıldönümünde emperyalist savaş makinası bir kez daha Ortadoğu'ya ateş ve yıkım kusuyor. Başını ABD, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi devletlerin çektiği emperyalist haydutlar koalisyonu, Libya’ya karşı haftalardır hazırlanmakta oldukları askeri saldırıyı nihayet başlatmış bulunuyorlar. Sivilleri katliamdan korumak bahanesiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden çıkarılan saldırı kararı, Kaddafi rejiminin ateşkes ilanına rağmen vakit geçirilmeksizin uygulamaya konuldu.

Partimiz bunu emperyalizmin Libya şahsında Ortadoğu halklarına yönelik yeni bir haydutça saldırısı olarak değerlendirmekte, bu çerçevede işçi sınıfı ve emekçi kitleleri aşağıdaki hususlar üzerinden uyarmayı ve eyleme çağırmayı acil bir sorumluluk olarak görmektedir:

1) Libya'ya yönelik savaş tepeden tırnağa bir emperyalist saldırganlık girişimidir. Hiçbir haklı nedene ve meşru temele sahip değildir. Gelinen yerde BM tüm kurumsal yapısı ve işleyişi ile emperyalist dünya sisteminin hizmetindedir. Kirli pazarlık ve uzlaşmaların sonucunda buradan çıkarılan bir karar açık bir emperyalist saldırganlık eylemine zerre kadar bir haklılık ve meşruluk kazandıramaz.

2) Libya'ya müdahalenin sivilleri korumak, Libya halkının özgürlüğünü güvenceye almak gerekçelerine dayandırılması, o çok iyi bilinen emperyalist riyakarlığın yeni bir örneğidir. Emperyalistler özgürlük değil fakat her zaman egemenlik ve köleleştirme, işgal ve yağma peşindedirler. Tüm tarih ve yakın zamanın tüm olayları bunun tanığıdır. Emperyalist haydutlar çetesinin Libya'da güvenceye almak istedikleri sivil halk ve isyancı güçler değil, fakat başta petrol kaynakları olmak üzere kendi sefil çıkarlarıdır.

3) Özgürlük ve sivil halkı koruma söylemi aynı zamanda iğrenç bir ikiyüzlülük örneğidir. Bugünkü saldırıda emperyalist canavarın sivri dişi olarak parlayan Fransa Cezayir halkının özgürlük ve bağımsızlık savaşını boğmak için bin bir türlü zulme başvurmuş, büyük kitlesel katliamlar yapmış, toplamında bir milyonu aşkın sivili katletmişti. Aynı şeyi bugünkü saldırıya katılan ve ona üs görevi gören İtalya Libya’da yapmış, bağımsızlık ve özgürlük uğruna savaşan Libya halkı kitlesel kıyımlardan geçirilmişti. Bugünkü haydutluğun mızrak ucu olan Fransa daha yakın zamanlarda, '90'lı yıllarda gerçekleşen ve bir milyona yakın insanın katledilmesiyle sonuçlanan Ruanda soykırımının baş sorumlusudur. Libya'ya yönelik saldırının başmimarı ABD emperyalizmi Irak'ta bir milyonu aşkın sivilin ölümünden sorumludur. Emperyalist koalisyon ve onların savaş örgütü NATO Afganistan'da binlerce, onbinlerce sivilin ölümünden sorumludurlar.

Bugün sivilleri korumaktan söz eden bu emperyalist haydutlar çetesi, siyonist İsrail'in sistemli biçimde Filistin'de kitlesel kıyımlar yapmasını izlemekle kalmıyor, anlayışla karşılayıp el altında destekliyorlar da. “Dökme Kurşun” operasyonunda binlerce sivil Filistinli katledilirken, Lübnan'da sivil hedefler yakılıp yıkılırken, yüzlerce masum insan katledilirken sivillerin hakkı ve hukuku bu riyarkarların aklına gelmiyordu. Tarihe ve düne uzanmamıza da gerek yok. Yemen'deki, Bahreyn'deki amerikancı diktatörler halen de kitlesel olarak özgürlük isteyen sivilleri katlediyorlar, emperyalist efendilerin açık ve örtülü desteği ile üstelik.

Özetle, dünü ve bugünü, baştan başa tüm tarihleri, en barbar yöntemlere dayalı sayısız kitlesel katliamlarla dolu olanların bugün sivilleri korumak adı altında kirli emperyalist hesap ve çıkarlarına haklılık kazandırmaya çalışmaları, tam da onlara yakışan çirkin bir ikiyüzlülük, en iğrenç türünden bir riyakarlık örneğidir.

4) Libya'ya yönelik bu barbarca saldırının en sinsi ve tehlikeli yönü ise, Tunus’la başlayan halk isyanları dalgasının hızını kesmek, bu arada isyanların haklılığına ve meşruluğuna gölge düşürmek, bu büyük halk hareketlerinin tüm dünya halkları nezdinde yarattığı umudu ve sempatiyi zaafa uğratmaktır. Ortadoğu'ya dalga dalga yayılan halk ayaklanmaları, emperyalizmin uzun yıllardır süren çok yönlü neo-liberal saldırı politikalarının siyasal ve sosyal alanda yarattığı tepkinin dışavurumu oldular. Tepkiler doğal olarak sömürünün, baskı ve köleliğin, bu koşullar üzerinden büyük bir çürüme ve kokuşmanın simgesi haline gelen diktatörleri hedeflemiştir. İsyanları engelleme çabaları boşa çıkınca, emperyalist efendiler uşaklarını harcayarak ayaklanmaları kontrol altına alacak manevralara başvurdular. Böylece, geçmişte de örnekleri yaşandığı üzere, diktatörler harcanarak diktatörlükler ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Bu arada bu ülkelerde sistem yeniden yapılandırılarak emperyalist egemenlik ve kölelik ilişkilerinin daha uzun yıllar sorunsuzca sürdürülmesi hedeflenmektedir.

Halen Tunus ve Mısır'da yapılmak istenen budur. Tunus ve Mısır'da isyanların ehlileştirilmesi ve sinsi yöntemlerle denetim altına alınması yoluyla yapılmakta olan, şimdi Libya'da en kaba ve barbarca yöntemlerle yapılmaktadır. Savaşla boyun eğdirilecek Libya'da tam denetim altına alınmış işbirlikçi bir yeni yönetim hedeflenmekte, bu başarılamazsa eğer aynı şey parçalanacak bir Libya üzerinden yapılmak istenmektedir.

5) Emperyalistlere bu açık ya da örtülü kirli oyunları sergileme güç ve olanağını veren, halk isyanlarının yapısal zayıflığıdır. Devrimci önderlik ve yönelimden, dolayısıyla da açık bir anti-emperyalist tutum ve söylemden yoksunluk, başlangıçta ayaklanmaları korku ve kaygı içinde karşılayan emperyalistleri çok geçmeden cesaretlendirmiş, isyanları denetim altına alma manevralarını kolaylaştırmıştır. Libya'daki durum ise bu açıdan çok daha vahimdir. Gerçek durum hakkında yeterli bir açıklık olmamakla birlikte, isyancıların en azından bir bölümünün emperyalist müdahaleye umut bağladıklarına, buna çağrı çıkarttıklarına dair bazı işaretler mevcuttur. Doğruluğu ölçüsünde bu durum, Libya'daki kokuşmuş Kaddafi rejimine karşı başkaldırıyı lekelemekle kalmaz, onun haklı ve meşru temelini de ortadan kaldırır. Özgürlük uğruna girişilen, böyle olduğu iddia edilen bir mücadele, Libya'yı köleleştirmenin, başta petrol olmak üzere tüm zenginliklerini emperyalistlere dolaysız olarak sunmanın bir olanağı haline gelir. Bu arada uzun zamandır emperyalizmin kucağına oturmuş bulunan Kaddafi türü kokuşmuş diktatörlerin sahte anti-emperyalist söylemlerine de güç kazandırır.

6) Amerikancı diktatörlük rejimlerine karşı dalga dalga yayılan görkemli isyanları ile onurlu bir sınav veren ve tüm dünya halklarının haklı sempati ve desteğini kazanan Arap halkları, Libya'ya yönelik haydutça saldırının ardından şimdi yeni bir sınav ile yüzyüzedirler. Kitlesel hareketlilikler bu gelişmenin de etkisi altında bundan böyle açık anti-emperyalist bir çizgiye oturursa eğer, bu isyan hareketlerine yeni bir güç, ivme ve yön kazandırır, böylece emperyalistlerin sinsi manevraları da zora girer ve boşa çıkarılır. Tersi bir durumda ise isyan dalgası hız kesmekle ve böylece kokuşmuş diktatörlük rejimleri ile onları arkalayan emperyalist dünya rahat bir nefes almakla kalmaz, büyük kitlesel ayaklanmaların Arap halklarına sağladığı maddi ve moral kazanımlar da zaafa uğrar.

Partimiz durumun tüm karmaşıklığına ve öznel koşulların yarattığı zaafiyetlere rağmen Arap halklarının büyük tarihsel birikimine, deneyimine ve sağduyusuna güvenmektedir.

7) Türkiye'nin işbirlikçi yönetimi, BM Güvenlik Konseyi'nin kararını gerekçe göstererek, emperyalist dünyanın Libya'ya haydutça müdahalesini meşru gördüğünü açıklamış bulunmaktadır. Fakat öte yandan bunu, Türkiye ve Ortadoğu halklarının hassasiyetlerini gözeterek, ikiyüzlülük örneği bazı söylemlerle dengelemeye çalışmaktadır. Tıpkı emperyalist müdahaleye utanç verici bir açık çağrı yapan işbirlikçi Arap Birliği'nin halen yapmakta olduğu gibi. Yine de Türkiye'li işbirlikçilerin temeldeki kaygısı halklar nezdindeki sahte imajdan çok Libya'da tehlikeye giren çıkarlarıdır. Libya'da halen sahip oldukları önemli avantajlarını yarın koruyup koruyamayacaklarıdır. Onların tutum ve davranışlarını buna ilişkin hesapları ile emperyalist dünyayla ilişkileri belirlemektedir. Halihazırdaki kıvranmalar bunları bağdaştırmadaki güçlüklerden gelmektedir. Ama temelde tutumları açık ve nettir. Onlar halklara karşı emperyalist haydutların safındadırlar. Halen Balkanlar'da, Afganistan'da ve Irak'ta olduğu gibi. Bunu emperyalistlerinkini aratmayan bir riyakarlık ve ikiyüzlülükle gizlemeye çalışmaları olayların seyrine bağlı olarak daha da güç olacaktır.

8) Libya'ya yönelik emperyalist saldırganlığın durdurulması ve emperyalist hesapların boşa çıkarılması, Libya halkının ortaya koyacağı direnç kadar tüm dünyada işçi sınıfı ve emekçilerin göstereceği eylemli tepki ve dayanışmaya sıkı sıkıya bağlıdır.

Bu çerçevede TKİP, Türkiye işçi sınıfını ve emekçilerini emperyalist haydutluğa karşı harekete geçmeye, başta Libya halkı olmak üzere Ortadoğu halkları ile eylemli dayanışmayı büyütmeye çağırıyor!

Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaş!

Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!

Bütün dünya işçileri ve ezilen halklar, birleşiniz!

Türkiye Komünist İşçi Partisi

20 Mart 2011

 


Üste