Logo
< Tunus ve Mısır: Devrim için dersler

1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!


TKİP, işçileri ve emekçileri 1 Mayıs’ta devrim mücadelesini büyütmeye çağırıyor!..

1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!

 

İşçiler, emekçiler!

İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. İşçi sınıfı ve emekçiler bu yıl da dünyanın dört bir yanında baskı, sömürü ve kölelik düzenine karşı mücadele bayraklarını yükseltecekler, eylem alanlarını dolduracaklar. Çıkarları birbirine temelden karşıt iki dünya, işçi sınıfı ve emekçiler dünyası ile sömürücü asalaklar dünyası, bir kez daha karşı karşıya gelecek.

İşçi sınıfı ve emekçilerin eylemliliğinin büyüyüp yaygınlaştığı, ezilen halkların ayağa kalktığı bir dönemden geçiyoruz. Dünya ölçüsünde sermayenin sonu gelmeyen saldırı politikalarına karşı emekçi kitleler daha geniş kesimleriyle mücadele yolunu tutuyorlar. Bütün bir Ortadoğu çürümüş ve kokuşmuş diktatörlüklere karşı halk ayaklanmaları ile sarsılıyor.

İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halklar dünyanın dört bir yanında mücadele yolunu tutsalar da, birlik ve örgütlülük planında halen ciddi zayıflıklarla yüzyüzedirler. Bugün emekçiler cephesinin örgütlenmeye, birliğe ve uluslararası dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bunun içindir ki bu yılın 1 Mayıs’ı, her zamankinden daha yakıcı bir biçimde, işçileri ve emekçileri birlik ve dayanışma içinde mücadeleyi yükseltmeye çağırmaktadır.

 

Emekçi kardeşler!

Sömürü ve baskı, eşitsizlik ve kölelik üzerine kurulu bir düzende yaşıyoruz. Adına kapitalizm denilen bu insanlık dışı düzende, işçiler ve emekçiler tarafından yaratılan toplumsal zenginliğe bir avuç asalak tarafından el konulmaktadır. Servet sömürücü asalakların elinde birikirken, milyonlarca emekçinin yoksulluğu ve sefaleti günden güne büyümektedir. Bir avuç haraminin saltanatına dayanan bu sömürü düzeninin çarkları ancak böyle dönebilmektedir. İşçi sınıfı ve emekçilerin çalışarak yarattıkları muazzam zenginliklere rağmen, onlara yokluk, yoksunluk ve kölelik koşullarında bir yaşam dayatılmaktadır.

Bunun gerisinde, bu düzenin kapitalist özel mülkiyet üzerinde yükselmesi vardır. Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçiler tarafından yaratılan zenginliklerin küçük bir azınlık tarafından özel mülk olarak gaspedilmesi vardır.

Üretim araçları ve zenginlikleri elinde toplayan burjuvazi, bu sayede siyasal gücü de tekeline almıştır. Mevcut kapitalist devlet bu sınıfın devletidir. Baskı ve sömürünün egemenlik aygıtı olarak ona hizmet etmekte, onu koruyup kollamaktadır. Ordu, polis, bürokrasi, parlamento, hükümet, mahkemeler ve hapisaneleri ile bu devlet, sermaye sınıfının zor ve baskı aygıtı olarak örgütlenmiştir, işçilere, emekçilere ve tüm ezilenlere karşı kullanılmaktadır.

Özel mülkiyete dayalı bu düzen ve onun devleti hedef alınmadan, işçi sınıfı ve emekçilerin baskı, sömürü ve kölelikten kurtuluşu mümkün değildir.

 

İşçiler, emekçi kardeşler!

Bu yıl Türkiye'de 1 Mayıs, sermaye düzeninin yeni bir seçim oyununun hazırlıklarını yoğunlaştırdığı bir dönemde kutlanacak. Baskı ve sömürü düzeninin temsilcileri olan sermaye partileri, bir kez daha yalanlar ve sahte vaadlerle işçi ve emekçilerin karşısına çıkacaklar. Onların dikkatlerini örgütlü mücadeleden uzaklaştırmaya, tüm sorunların çözüm yolu olarak parlamentoyu göstermeye çalışacaklar.

Oysa, kölelik koşullarında çalıştırılıp yoksulluk ve sefalete mahkum edilen işçilerin ve emekçilerin kurtuluşu, tam da bu düzeni yıkmaktan geçmektedir. Sermaye düzeni yıkılmadan, iktidar her düzeyde işçilerin ve emekçilerin eline geçmeden, kuşaklar boyudur acısını çektiğimiz hiçbir temel toplumsal sorunun çözümü mümkün değildir. Bu, biricik çıkış yolunun toplumsal devrimden geçtiği anlamına gelmektedir. Toplumsal devrimle sermaye sınıfının mülkiyet tekeli parçalanacak, üretim araçları ile birikmiş zenginlikler tüm toplumun ortak mülkiyeti haline getirilecek, böylece tüm toplumun hizmetine sunulacaktır. Bu sosyalizm demektir! Ve sosyalizm, kurtuluşumuzun biricik gerçek çözüm yoludur.

İşçi sınıfı ve emekçiler, gerçek kurtuluşlarının yolunu açabilmek için, dikkatlerini seçim sandıklarına değil fakat mücadele alanlarına çevirmelidirler. Böylece bu yılın 1 Mayıs kutlamalarını düzeninin seçim oyununa önden verilmiş bir cevap haline getirmelidirler.

 

Emekçi kardeşler!

İşçi sınıfı ve emekçilere baskı, sömürü ve köleliği dayatan Türkiye'nin kapitalist düzeni ve devleti, bu topraklarda yaşayan çeşitli milliyetlerden kardeş halklara da ulusal baskı ve zulmü reva görmektedir. Çünkü bu düzen, aynı zamanda ulusal baskı ve eşitsizlikler üzerine kuruludur. Kürt halkının tümüyle haklı ve meşru ulusal özgürlük ve eşitlik istemlerini zorbalıkla boğmaya yönelik politika da bunun ifadesidir.

Sermaye düzeni birlikte yaşadığımız kardeş halklara karşı döne döne düşmanlık, ırkçılık, inkarcılık ve şovenizm üretmektedir. Bunun içindir ki sözde “ Kürt açılımı” aldatmacalarına, sistemli biçimde baskı ve zorbalık eşlik etmektedir. Kürt halkının örgütlü mücadelesini boğabilmek için her türlü yola ve yönteme, olmadık hileye ve aldatmacaya başvurulmaktadır.

Halen yaşananlar bir kez daha göstermektedir ki, sermaye iktidarı altında halkların gerçek eşitliğe ve özgürlüğe dayalı gönüllü birliğini gerçekleştirmek mümkün değildir. Sınıfları ve sömürüyü yoketmenin olduğu kadar, halklar arasında özgürlüğe ve eşitliğe dayalı kardeşçe ilişkiler kurabilmenin yolu da, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmekten geçmektedir.

Bu çerçevede, Türkiye'nin çeşitli milliyetlerden işçi sınıfı ve emekçileri, kardeş Kürt halkının mücadelesine gereken desteği sunmalı, 1 Mayıs alanlarında “Kürt halkına özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” şiarını yükseltmelidirler.

 

İşçiler, emekçi kardeşler!

Kapitalist sistem dünya ölçüsünde halen büyük bir ekonomik krizin pençesinde kıvranmaktadır. Ve bunun faturası, her zaman olduğu gibi, tüm dünyada ve Türkiye'de işçi sınıfına ve emekçilere ödetilmektedir. Buna rağmen krizden bir çıkış yolu görünmemekte, tersine her an daha da ağırlaşması beklenmektedir. Kapitalist dünya düzeninin efendileri de bunu çok iyi bilmekte, hazırlıklarını da buna göre yapmaktadırlar. Sömürü, yağma ve talana dayalı düzenlerini ayakta tutabilmek için, baskı ve zorbalığa dayalı polis rejimlerini tahkim etmektedirler.

İşçi sınıfı ve emekçiler de kendi hazırlıklarını buna göre yapmak zorundadırlar. Safları sıklaştırmak, birleşmek ve örgütlenmek, zorlu mücadelelere hazırlanmak durumundadırlar. 1 Mayıs bunun bir vesilesi olabilmeli, işçi sınıfı ve emekçilerin kitlesel ve örgütlü bir biçimde, temel talepleriyle eylem alanlarına çıktığı bir mücadele günü olarak kutlanabilmelidir.

 

İşçiler, emekçiler, tüm ezilenler!

1 Mayıs, işçi sınıfının kapitalist sömürü, baskı ve kölelik düzenine karşı ayağa kalkmasını, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik dünyası için kavgaya atılmasını simgeleyen tarihi önemde bir gündür. “Ya kapitalist barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!” ikileminin kendini her zamankinden daha yakıcı bir biçimde dayattığı günümüzde, 1 Mayıs’ın kurulu düzeni hedefleyen mücadele çağrısı büyük bir önem taşımaktadır.

Bu çağrıya güçlü bir biçimde yanıt verelim! 1 Mayıs’ın direnme ruhuyla mücadele alanlarını dolduralım! Emperyalist haydutluğa ve kapitalist barbarlığa karşı mücadele şiarlarını hep bir ağızdan haykıralım! Baskıdan, sömürüden ve eşitsizlikten arınmış bir dünya için, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltelim!

Yaşasın 1 Mayıs!
Ya
şasın proletarya enternasyonalizmi!
Ya
şasın devrim ve sosyalizm!

 

Türkiye Komünist İşçi Partisi

19 Nisan 2011

PDF'ni indiriniz!

fileadmin/PDF/1_mayis_2011.pdf


Üste