Logo

Devrimci illegalite üzerine


İllegalite bir dünya görüşü sorunudur

Devrimci illegalite temelde bir dünya görüşü sorunudur. Dünyaya, toplumsal ilişkilere, karşınıza çıkan sorun alanlarına hangi sınıfın penceresinden bakıyorsanız pratikte de ona göre konumlanırsınız. Davranış çizginizi ve sosyal pratiğinizi tam da bu konumlanış belirler. İşte devrimci bir parti için illegalite sorunu her şeyden önce böylesi bir programatik temele sahiptir.

İllegalite bu temel üzerinden kavranamadığı koşullarda, teknik bir sorun ya da biçimsel kurallar dizini olarak ele alınır. Bir parti açısından illegal faaliyetin kimi teknik yönleri ve hayati kuralları olsa da, gerçekte tüm bunlar dünya görüşü ve programatik yaklaşım tarafından belirlenir.

Bugün bizler, üretim ilişkileri temelinde iki karşıt sınıfa bölünmüş kapitalist sistemin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Siyaset ve toplumsal yaşam bu temel üzerinde şekilleniyor. Yasalar, toplumsal ilişkileri düzenleyen diğer üstyapı kurumları kapitalist üretim ilişkileri üzerinden kendisini üretiyor.

Egemen sınıf olan burjuvazi, verili toplumsal koşulların sürekliliğini sağlamak için tepeden tırnağa örgütlüdür. Bunun en görünür ve cisimleşmiş hali sermaye devleti olarak karşımıza çıkar. Bir başka ifade ile devlet, kapitalist düzenin devamlılığı için çalışmakta, bunun önüne çıkabilecek her türlü engele karşı, yasal ya da yasa dışı her türlü yol ve yöntemi kullanmaktadır.

 

İllegalite ve burjuva düzenden kopuş zorunluluğu

Marksist dünya görüşü toplumsal ilişkilerin devrimci eleştirisinin dolaysız ürünüdür. Kurulu düzene, sınıf ilişkilerine ve bunun ortaya çıkardığı çelişkilere açıklık getirir. Elbette verili koşulların nasıl değiştirileceğine de!

Dünyayı değiştirme iddiası ise, üretim ilişkileri üzerinden sınıflara bölünmüş ve burjuvazinin egemen olduğu toplumsal düzeni zor yoluyla yıkma eyleminde cisimleşmektedir. Zira toplumsal bir devrim gerçekleşmeksizin ve kapitalist sömürü düzeni temellerinden yıkılmaksızın, dünyamızı ve insanlığı yokoluşa sürükleyen koşullar ortadan kaldırılamayacaktır. Bu gerçek, her şeyden önce yıkmayı hedeflediğiniz kapitalist sistemden, onun kurumlarından, onun ideolojik cereyanından ve alışkanlıklarından köklü bir kopuşu ve siyasal mücadeleyi düzenin belirlediği alanların dışında örgütlemeyi zorunlu kılmaktadır.

Çünkü, burjuva düzenin her an denetiminde olan ve barbarca saldırılarının hedefinde duran güçler, düzenin ihtiyaçları gerektirdiğinde, kendilerini imhaya yönelen saldırılardan kurtulamayacaklardır. Türkiye ve dünya tarihi bu türden çok sayıda trajik deneyime tanıklık etmiştir.

Bu nedenle devrimci illegalite sorunu yaşamsal bir önem taşımaktadır. Komünistlerin, devrimci illegaliteyi soyut kurallara indirgemeksizin bir yaşam tarzı olarak ele almasının gerisinde de bu yatmaktadır. Kaldı ki, her şeyden önce, yaşamımıza ve mücadelemize yön veren parti programımız, ilkelerimiz, değerler sistemimiz, hedeflerimiz ve kurmayı amaçladığımız yeni toplumsal sistem bu düzenin sınırlarına sığmamaktadır.

İşte bu nedenle, pratikte kurulu düzenden köklü bir kopuş yaşanmaksızın, gerçek anlamda devrimci bir illegalitenin hayat bulma şansı yoktur. Çünkü böylesi bir durumda söylem ile eylem hep çelişik kalacak, tanımlanan devrimci ilke ve kurallar biçimin içerisine hapsolacak, hesaplaşılamayan düzen zeminlerinde her türlü oportünizm döne döne kendisini üretecektir.

 

Devrimci illegalite ve zorlanma alanları

Devrimci illegal yaşam ve pratiğin zaafa uğradığı her durum, çoğu zaman kurulu düzenden kalan alışkanlıklar ve yaşam tarzından kaynaklanmaktadır. Zira, marksist dünya görüşü içselleştirilemediğinde, bu dünya görüşünün zorunlu kıldığı devrimci yaşam tarzı oturtulamadığında, yanlışa ve zaafa düşmek kaçınılmaz olmaktadır.

Bugün her zaaflı pratiğin kabuğunu kaldırın, gerisinde düzen gerçeğini ve onun yaşam tarzını açıkça görürsünüz. Bir başka ifadeyle, düzenden kalan ve sökülüp atılamayan her alışkanlık ve yaşam tarzı, devrimci ilke ve kuralların kolayca bir kenara bırakılmasına yol açmaktadır. İlke ve kurallara uygun olmayan davranış çizgisi ve zaaflı tutumlar, anın “ihtiyaçları” yada “gereklilikleri” ile izah edilmeye çalışılmakta, temel olan kolayından bir kenara bırakılabilmektedir. Marx ve Engels'in Gotha ve Erfurt Programının Eleştirisi kitabında oportünizme dair yaptığı şu tanımlama, aslında anlatmak istediğimiz durumu da özlü bir şekilde ifade etmektedir: “Oportünistler yalnızca anın pratik gereğini kabullenmişlerdir”.

Siyasal mücadelede kolaycılık, ezbercilik, rutin ve oportünizm düzenden beslenmekte, gerisin geri düzeni beslemektedir. Bu kapsamda ele alınarak acımasız bir hesaplaşma içerisine girilmediği koşullarda, zaaflar ve hatalar yıllarca varlığını sürdürmekte, giderek olağanlaşmakta ve ağır ağır öldürmektedir. Kısacası “düşman” uzakta değil “içeride”dir!

Partimiz bu nedenle devrimci illegalite sorunu üzerinden her seferinde “tutarlılık” vurgusu yapmaktadır. Yani söylem ile eylem birliği ilkesini en başta devrimci illegalite sorunu üzerinden tanımlamaktadır.

 

Yeni dönem, devrimci illegalite ve savaşçı kimlik

Siyasal koşulların her geçen gün daha da ağırlaştığı bir dönemin içerisindeyiz. Sermaye devleti ilerici ve devrimci güçlere pervasızca saldırıyor. Düzen karşısında beliren tüm direnç noktalarını ezmek üzerine hareket ediyor.

Durumu anlamak için son 4-5 ayın olaylarına bakmak yeterli aslında. Kürt gençliği ve hareketi kendisine dayatılan kirli savaş politikası karşısında bir direniş hattı oluşturuyor, sermaye devleti buna karşı dört bir koldan saldırıyor. Cizre'de olduğu gibi toplu imha dahil olmak üzere, barbarlığın sınırlarını zorluyor. Ses çıkaran ve sokağa inen her kesimi katliamla tehdit ediyor. Dizginsiz ve kuralsız bir devlet terörü tırmandırılıyor...

Devrimci illegalite ve ihtilalci-savaşçı kimlik sorunu, bu yönüyle de yaşamsal bir önem taşıyor. Zira devrimci bir partinin her koşul altında mücadele edebilmesinin başka bir olanağı yok. Devlet elinin ulaştığı her alanı bertaraf etmek için hiçbir yasa ve kural tanımıyor.

Böylesi koşullarda devrimci illegal faaliyeti esas almayan, bu konuda ustalaşmayan ve bu zeminde yetişmiş savaşçı-militan kadrolara sahip olmayan bir siyasal öznenin yaşam şansı bulunmuyor. Öyle ki düzen kendi zemininde duran güçlere bile pervasızca saldırıyor.

Gün be gün tırmandırılan emperyalist saldırganlık ve onun ortaya çıkardığı bir dizi olgu, önümüzdeki süreçte koşulların çok daha sertleşeceğini gözler önüne seriyor. Sadece sermaye devleti ve onun sırtını dayadığı emperyalist güçler değil, her türden kirli savaş aygıtı, gerici çeteler, kontra yapılanmalar yaşanacak bir iç savaşa durumuna göre yapılandırılıyor. Bu açıdan Suruç'tan günümüze uzanan dönemde yaşanan gelişmelere bakmak yeterlidir.

Tüm bu nedenlerle partimiz, devrimci illegalite ile savaşçı-militan kimlik sorununu bir arada ele almakta, bu kapsama giren sorumlulukları her koşulda mücadele etmesini başarabilen devrimci örgüt ihtiyacına bağlamaktadır. Zira devrimci örgüt ve devrimci illegalite yaşamsaldır.


Üste