Logo

Çok yönlü kriz ve devrimci çıkış yolu


“Kriz bölgeleriyle çevrili günümüz Türkiye’si kendi de kriz içinde bir ülkedir. Çok boyutlu bu bütünsel kriz toplumsal yaşamın hemen tüm alanlarını ve uluslararası ilişkileri bir arada kapsamaktadır. Halen resmi dış politika genel bir çöküntü içindedir. Kararsız bir dengede ifadesini bulan rejim krizi şu sıra geri plana düşmüş görünse de gerçekte onu yaratan tüm sorunlar yerli yerinde durmaktadır. Türkiye değil bir ‘hukuk devleti’, kanun devleti bile olmaktan çıkmıştır. Kendi yasa ve kurallarını bile hiçe sayan bir keyfi yönetim işbaşındadır ve yarattığı faşist polis rejimiyle toplumu, özellikle de toplumsal muhalefeti, ölçüsüzce terörize etmektedir. Toplumu dikey olarak kesen dinsel gericilik-laiklik gerilimi, yanı sıra dinci iktidar döneminde daha da ağırlaşan Alevi sorunu, siyasal krize ideolojik-kültürel boyutlar kazandırmaktadır. Ve nihayet, yıllardır ‘çözüm süreci‘ aldatmacasıyla denetim altında tutuluyor gibi görünen Kürt sorunu bugün bir kez daha bütün ağırlığıyla ve çok yönlü ağır faturasıyla toplumun gündemindedir.”  (TKİP V. Kongresi Bildirisi, Aralık 2015)

***

“... AKP’nin yaratmakta olduğu siyasal düzen, evrimi içinde burjuva cumhuriyetinin bugün vardığı yerdir. Bundan dolayıdır ki, AKP’ye karşı mücadeleyi cumhuriyeti savunmak mücadelesi olarak ele almak, tükendiği ve dolayısıyla aşılmayı beklediği bir aşamada onu yeniden diriltmeye çalışmak, gerici bir ütopyadır. Çürüme süreci içinde tükenen burjuva cumhuriyetinin gerçek alternatifi sosyalist işçi-emekçi cumhuriyetidir. Olduğu kadarıyla burjuva cumhuriyetinin kuruluşu sürecinden gelen kazanımları yaşatmanın ve geleceğe taşımanın da bundan başka bir yolu yoktur.”

“Tükenen bir cumhuriyetten sözümona bir ‘demokratik cumhuriyet’ çıkarmak peşinde koşmak da aynı ölçüde hayalci ve dolayısıyla gerici bir ütopya ile oyalanmaktır. Bu beklenti dünya olaylarının genel seyrine, girmiş bulunduğumuz tarihsel dönemin genel eğilimlerine, bunun bulunduğumuz bölgeye yansımalarına da aykırıdır. Kendi geçmişinden gelen ilerici değerlerden bile kopan, toplum yaşamının tüm alanlarını ortaçağ artığı bir ideoloji ve kültüre göre yeniden şekillendirmeye çalışan, iç politikada polis rejimini kurumlaştıran ve dış politikada militarizmi ve saldırganlığı bir politika haline getiren bugünkü cumhuriyet, demokratikleşmeyi değil fakat yıkılmayı, yerini sosyalist bir cumhuriyete bırakmak üzere köklü bir biçimde aşılmayı beklemektedir.”

“Bugünün Türkiye’sinde mevcut gerici dengeleri altüst edebilecek biricik toplumsal güç işçi sınıfıdır. Gericilik atmosferini dağıtmak, kent ve kır yoksullarının hoşnutsuzluğunu düzen karşıtı bir mecraya taşımak, böylece devrimci süreci ilerletmek, devrim davasını büyütmek ancak bu sınıfa dayanmakla olanaklıdır. Kürt sorununu bugünkü kısır döngüden kurtarmak, ulusal özgürlük ve eşitlik mücadelesini devrimi büyütmenin bir olanağına çevirmek de ancak işçi sınıfı hareketinin devrimcileşmesiyle, toplumda etkin bir güç olarak öne çıkmasıyla olanaklıdır. Bu kuşkusuz kolay değildir; ama başka bir yol, başka bir çıkış, başka bir çözüm yoktur. ‘Ulusal cumhuriyet’ ya da ‘demokratik cumhuriyet’ projeleri, toplumsal temelden yoksun, devrimin potansiyellerini düzenin çatlakları içinde eritmekten başka bir sonuç vermeyecek olan gerici ütopyalardır.” (TKİP IV. Kongresi Bildirisi, Kasım 2012)


Üste

Değerlendirmeler