Logo

Kadın işçi çalışmasında ajitasyon ve propagandanın önemi


“Proleter kadınların büyük kitlesini proletaryanın kurtuluş mücadelesine katmak,
sosyalizm fikrinin zaferinin, sosyalist toplumun önkoşullarından biridir.”

 Clara Zetkin

Kadın işçi ve emekçileri politik olarak bilinçlendirme ve örgütleme çalışmalarımızın henüz istenilen düzeyde olmadığı ortadadır. Kuşkusuz bu konuda çalışma alanlarında anlamlı müdahaleler yapılmakta, buna rağmen pek çok zorlanma yaşanabilmektedir.

Bunun nedenleri üzerinde döne döne durmakta fayda vardır. İşin en önemli yanı “kadın sorununa” doğru politik temelde yaklaşma meselesidir. Bir diğer önemli yanı ise, bu doğru politika üzerinden kadın işçi ve emekçilere yönelik ajitasyon-propaganda çalışmalarının niteliği ve yeterliliği ile ilgilidir.

İşçi ve emekçi kadınlar sermaye düzenin çok yönlü kuşatması altındadır. Kadın kitleleri toplumun en eğitimsiz, politikadan ve toplumsal yaşamdan dışlanmış, geri kesimlerini oluşturmaktadır.  Düzenin her türden gerici propagandasına açıktır. Emekçi kadın kitlelerini aydınlatma/bilinçlendirme ve örgütleme çalışmalarının önünde pek çok engel bulunmaktadır. Zaten işçi-emekçi kadın çalışmasının daha özel bir yoğunlaşmayı gerektirmesinin gerisinde de bu vardır. Kadınların çifte prangalardan kurtulabilmesi, bilinçli mücadeleye çekilmesi için özel propaganda ve ajitasyon yöntemleri bir ihtiyaçtır.

Burjuvazinin her türlü kitle iletişim aracıyla yaydığı gerici propagandadan kadınların kurtarılması için bizim de propaganda ve ajitasyonumuzu yaratıcı, sistemli ve sürekli hale getirmemiz gerekmektedir. Bu açıdan kullanılan araçlar oldukça önemli bir yerde durmaktadır.

 

Yazılı propagandanın önemi

Propaganda-ajitasyon çalışmasında pek çok araç kullanılabilir. Bu araçlardan biri yayınlardır.  Bildiriler, broşürler, gazete, bültenler, kitaplar en çok kullandığımız araçlarıdır.

Basının önemine ilişkin Komünist Enternasyonal’in IV. Kongresi’nde “Kadınlar Arasında Komünist Çalışma” üzerine yapılan 24. Oturumda şu vurgu yapılmaktadır: “Basın, örgütlenmemiş geniş kitleleri toparlamak ve onları komünist anlamda etkilemek için en önemli araçlardan biridir.” 

Basının bu “toparlayıcı“ rolü kadınların örgütlenmesinde önemli bir yerde durmaktadır.

Bu açıdan devrim sonrası Sovyet Birliği deneyimin de oldukça zengindir. Sovyetler Birliği’nde kadınlara yönelik propaganda ve ajitasyonda sadece günlük basın ve dergiler kullanılmıyor, yanı sıra “kadın kitapları” önemli bir yer tutuyordu. Sadece 1930 yılında, özel olarak kadınların ilgi alanına yönelen, her biri 3 milyon 200 değişik kitap basılmıştı. Gazete ve dergilerde ise işçi-emekçi kadınların deneyimlerine, yazılarına, röportajlara ve okur mektuplarına yer veriliyordu.

 

Uygun dilde siyasal ajitasyon

Yazılı basın yoluyla yürütülen ajitasyon ve propagandanın hedef kitlesinin işçi-emekçi kadınlar olduğunu, çok yönlü engellerle kuşatıldıklarını gözeterek meseleye yaklaşmalıyız. Kullanılan dilin anlaşılır olması, onların gündemlerine uygun ancak düzen karşıtı siyasal ajitasyona bağlanan bir içerikte olmasına dikkat etmek gerekmektedir. Kadınların bunları okuyabilmesi için özel çaba sarf etmemiz gerektiğini de unutmamalıyız.

İşyeri dışında kadınlara yüklenen ev işleri ve çocuk bakımı gibi etkenler onların sosyal yaşamla bağ kurma imkanlarını ellerinden almaktadır. Bu nedenle kadınlara yönelik yazılı ya da sözlü ajitasyon ve propagandamızı evde ya da işyerinde bir şekilde gündemlerine sokmayı başarmamız, bu konuda daha yaratıcı ve sabırlı olmamız gerekir. Özlü ve sade bir anlatımla, iyi hazırlanmış görsellerle ve olayın özüne işaret ederek kadınlara seslenmeliyiz.

Ajitasyon ve propagandayı sistemli, planlı ve günceli kaçırmadan yapabilmek gerekmektedir. Her şeyi bir seferde veremeyeceğimizi unutmamalıyız. Yerinde bir vurgu, düşünce uyandıran bir soru daha etkili olabilecektir. Sabırla, sistemli bir şekilde göstereceğimiz çabalar muhakkak ki karşılık bulacaktır.

Öte yandan kadın işçi ve emekçileri harekete geçirmeyi başarabilmek, inisiyatiflerini geliştirmek, özgüven sağlayabilmek çok önemlidir. Bu sistem koşullarında kadınların kendilerine olan güvenleri sürekli baskılanmaktadır. Çeşitli eylemsel aktiviteler içinde bunu aşmasını, güven kazanmasını sağlamak gerekmektedir. Bu açıdan kimse hiçbir zaman “hazır” olmayacaktır. Pratik içinde gelişecek ve güçlenecektir. Bu bir çalışma için mahallesinde, işyerinde imza toplamaktan yayınlarımıza yazı yazmaya, bir tiyatroda yer almaya ya da bir eyleme, devrimci faaliyete katılmaya ya da lojistik bir destek istemeye kadar değişebilecek genişlikte olabilir. Herkesin bu dava için yapabileceği bir şeyler vardır. Yeter ki o enerjiyi açığa çıkarmasını bilelim. Ayrıca davanın ihtiyaçlarından gelen bir meşrutiyetle istemeyi de başarabilmek gerekir.

Altı çizilmesi gereken bir diğer nokta, bu çalışmalar esnasında daha ileriden kazanılabilecek öncü nitelikteki kadın emekçilerle ilgilenme meselesidir. Bu potansiyele sahip olanlara daha özel bir emek harcamak, eğitim çalışmaları vb. ile gelişimleri ile yakından ilgilenmek ayrıca gereklidir.

Son olarak vurgulamak gerekir ki, “Hareketin içine çekilmemiş kadın kitleleri, kayıtsız koşulsuz, sermayenin bir dayanağını ve karşı devrimci propagandanın bir nesnesini oluştururlar.” (1921, Komünist Enternasyonal, 3. Kongre)

Bu nedenle işçi ve emekçi kadını yegane kurtuluşu olan sosyalizm davasına kazanmak için daha sistemli ve yöntemli bir çalışmaya kilitlenmeliyiz.


Üste