Logo

Her imkanı örgütlenmeye dönüştürmeliyiz!


Çalışmalardan verim alamadığımız, kitleyi harekete geçiremediğimizde suçu genellikle çalışmanın araçlarına yükleriz. Özellikle sol saflarda yer yer araçlar üzerinden dönen tartışmalar yaşanır. Tartışmanın özü şudur: Kitlelere ulaşmak için yeni araçlar bulmak gerekir! Yılların ajitasyon-propaganda araçlarının miadını doldurduğu ifade edilir. Hatta yer yer uç noktalara varılarak, ajitasyon veya propagandanın, yani kitlelere seslenmenin karşılık bulmadığı için gereksiz olduğuna kadar uzanır bu tartışmalar.

Elbette işlevsel yeni araçlar bulmak yanlış değildir. Elbette günün gelişen imkanlarına bu gözle bakılmalıdır. Ama hızla gelişen iletişim dünyasında hayranlıkla gözümüzü diktiğimiz herhangi bir araçla ilgili de bir süre sonra aynı tartışmaları yapmamamız için sormamız gereken öncelikli soru, araçların işlevli kullanılıp kullanılmadığıdır.

Araçlara dönük sorgulama en çok ne zaman yapılmaktadır? Canlı ve üretken bir çalışmayı örgütlemeyi başaramadığımızda, somut maddi sonuçlar elde etmekte zorlandığımızda... Yürüttüğümüz seslenme faaliyeti, örgütlenmek için attığımız adımlar karşılıksız kaldığında... Oysa, hep söylemekten vazgeçmediğimiz doğrularımızdan biri olan “yapılan hiçbir şey boşa gitmez”i aklımızdan çıkarmamalıyız. Yapılan günde anlık sonuçlar üretmeyebilir, etkisi görülemeyebilir ama devrimci mücadelenin toplamına, partimize biriktirdiğini asla unutmamalıyız.

 Sonuçlarını göremememizin bir nedeni sınıf mücadelesinin, toplumsal dinamiklerin, kitlelere hakim bilincin bugünkü tablosudur. Bir nedeni ise ajitasyon-propaganda faaliyetini taşıdığımız fabrikalarla, mahallelerle, sanayi bölgeleriyle, liselerle, üniversitelerle organik bağımızın zayıflığı, içeriden konumlanamama sorunu, içerideki ilişkilerimizi harekete geçirme noktasındaki eksikliklerimizdir. Tam da bu nokta sorunun çok önemli bir yanını oluşturmaktadır. Altını çizmeye çalıştığımız, bu noktalardaki eksikliklerimiz veya zayıflıklarımız yürüttüğümüz çalışmanın etki alanını, yarattığı sonuçları görmemizi, değerlendirmemizi engellemektedir.

Çalışmamızı uzun yıllar içerisinde değerlendirdiğimizde, yaygın kitle çalışması yaptığımız dönemlerin hem etki alanımızı genişletmek hem de daha çok kitle ilişkisi bulmak anlamında olumlu sonuçlar ürettiğini görmüşüzdür. Kısa bir kesit üzerinden baktığımızda da, birkaç örnek bile sistematik ve hedefli seslenmenin ne anlama geldiğini gösterebilmektedir.

Bir meslek lisesi ile bir metal fabrikasında yaşanan iki örneğe bakalım...

Meslek lisesi çalışmasına yoğunlaştığımızdan bu yana meslek lisesi çalışmamızın her türlü aracını taşıdığımız bir meslek lisesi var. Daha önceki dönemlerde lise çalışmamızın materyallerinin de düzenli taşındığı, belli dönemlerde tanıdığımız öğrencilerin de olduğu bir meslek lisesi. Meslek liselilere dönük özgün çalışmaya başladığımız dönemde, okulda hiç tanıdığımız olmamasına rağmen bölge açısından meslek liseleri açısından önemli bir yer tuttuğu için hedef lise olarak belirledik. Yoğunlaşan bir çalışma, ısrarla bir seslenme faaliyeti yürütüldü. Bir süre sonra farkedildi ki, lisedeki faşist-gerici öğretmenler tarafından kara propaganda yürütülüyor. Bir süre sonra da, okulda örgütlü olmayan solcu öğrenciler tarafından hem bülteni hem de sol değerleri sahiplenen tutumlar alındığını öğrendik. Okuldan atılma pahasına, kendi düzeyleri ve algıları üzerinden yanıtlar vemeye çalışan gençlerdi bunlar.

Bir diğer örnek, metal fırtınasından etkilenmiş işçilerin olduğu bir fabrika. Bu süreçte yürütülen seslenme çalışmaları nedeniyle fabrika yönetimi diken üstündeydi, her türlü saldırıyı yapmaya hazırdı. Bildirilerin fabrikada farkedilmesi üzerine tehditler savurmuşlar. Buna rağmen işçiler cüretli bir sahiplenme ortaya koymuşlar. Bu fabrikada da tanıdığımız işçi yok. Hatta burası metal fırtınası öncesinde sistematik seslenilen bir fabrika da değil, yani tanınmamız geçmişe dayanmıyor. Buna rağmen sahiplenme iradesi ortaya koyan işçiler çıkabiliyor.

Bu iki örnek bize bazı temel gerçekleri yeniden hatırlattı. Sistematik ve hedefli bir yönelim kritik bir halka. Eğer bir fabrika ya da okul önemli bir yerde duruyorsa, içerde tanıdık olup olmaması önemli olsa da, esasa ilişkin bir sorun değil. Çalışma taşındığında karşılık bulan bir kitle oluşabiliyor. Ya da duyarlı, harekete geçmeye hazır insanlara ulaşılıyor.

Bu meslek lisesi ve fabrikadaki gelişmelerin öğrenilmesi ve birileri ile tanışılması yine buralara sistematik bir şekilde gidilmesi sonucunda mümkün oldu. Seslenmek için gidildiğinde öğrenciler ve işçiler yaşananları anlatıyorlar, hem bilgi alma hem de tanışma vesilesi oluyor.

Lisesi, fabrikası kadar yaşam alanlar üzerinden de bu öğrencilere ve işçilere ulaşma imkanları doğabiliyor. Het türlü seslenme aracını kullanarak kitle çalışmasını tüm çalışma ve yaşam alanlarında yapmak daha fazla kanal açabiliyor, daha çok imkan yaratabiliyor.

Ajitasyon-propaganda faaliyetinin ve kitle çalışmasının kalıcı sonuç bırakan ayağı örgütlenme, örgütsel zeminler oluşturabilmedir. Bu örneklerin en önemli eksik kalan yanı bu. Kalıcı ilişkiler kurmak, çıkan imkanlar üzerinden örgütsel zeminler yaratmak alanında yeterince başarılı değiliz. Seslenme araçlarının işlevsizliğini tartışmak yerine örgütçü yanı geliştirmek, örgütlenme ayağına çözümler bulmak durumundayız. Daha çok tartışmamız ve daha çok çaba harcamamız gereken alan bu.


Üste