Logo

Fabrika çalışmasında mesafe almadan sınıfla birleşmeyi başaramayız


Fabrika çalışmasında mesafe almadan sınıfla birleşmeyi başaramayız!

Sınıf çalışmamızda kalıcı mevziler yaratma ihtiyacı partimizin ulaştığı düzey bakımından da öncelikli sorunlardan biri durumundadır. “Sınıf eksenli partiye geçiş” şiarıyla somutladığımız yeni sürecin esaslı yönlerinden biri de bu ihtiyacın karşılanabilmesini gerektirmektedir.

Sınıfla devrimci temellerde birleşme hedefinin maddi zeminleri fabrikalardır. O halde sınıf içinde kök salabilmek, örgütsel bileşenimizi sınıf içerisinden besleyebilmek fabrika çalışmasında alınacak mesafeye bağlı olacaktır. 

Bugüne kadar sürdürdüğümüz siyasal faaliyetin hedefi ve yönü sanayi havzaları ve üretim alanları üzerinden yine sınıf kitleleri olmuştur. Fakat artık ihtiyaç, daha somut hedeflere kilitlenen ve buradan sonuç almaya dönük daha sistematik ve planlı bir çalışma, bu çalışmayla giderek alanlarda derinleşen bir faaliyetin örgütlenebilmesidir. Kısacası çalışmada elle tutulur somut kazanımlara ulaşılmasıdır. Bu ise ancak, çalışma yürütülen bölgelerdeki güçleri de gözeten bir tarzda hedef daraltan, bu hedef/hedefler doğrultusunda sonuç almaya dönük ısrarcı bir müdahaleyle başarılabilir.

Bu tespit organlarımızda/birimlerimizde peşin kabul gören doğrulardır. Sorun, pratiğimizi bu doğrular temelinde yeterince örgütleyememizden doğmaktadır. Her çalışma biriminde bir takım hedef/hedefler belirlenmekte ve buralara dönük zaman zaman çeşitli yüklenmelerde bulunulmakta, fakat somut ve anlamlı ilk bağlar yakalanamadığı veya gelişme sağlanamadığı bir durumda buralara dönük ilgi ve müdahalenin düzeyi zamanla zayıflayabilmektedir. Sonrasında ise rutinin dışına çıkamayan bir faaliyete dönülmektedir.

Çalışmaya uzun soluklu bakamamanın da yansıması olan bu irade zayıflığın gerisindeki nedenlerden biri, söz konusu organ ve birimlerin ideolojik-politik donanım zayıflığıysa, diğeri de örgütlenen faaliyette kullanılan yol ve yöntemler, toplamında çalışma tarzımızdır.

Şüphesiz sınıf çalışmasında yıllara dayanan bir deneyime sahibiz. Fakat az önce de belirttiğimiz gibi, bu deneyimlerin dersleri çoğu zaman genel geçer doğrular düzleminde alınmakta, faaliyetimiz bu gerçekler ışığında yeterince irdelenmeyebilinmektedir.

İlgili birim ve organlarda bölge ve alan çalışmalarına ilişkin yapılan planlamaların, partimizin sınıf hareketinin sorunlarına ilişkin temel değerlendirmeleri ve dönemsel politikalarıyla ne ölçüde örtüştüğü yeterince sorgulanmayabilmektedir. Ya da alanlarda özel yüklenme konusu edeceğimiz hedefler saptanırken, bu politikaların bölge ve alan özgülünde somutlanması üzerinden bağı yeterince kurulamayabilmektedir.

Bölge ve alanlara ilişkin planlamaları çok yönlü ve bütünlüklü bir değerlendirme sonucunda, bölgeye özgü politikalar ışığında yapabilmemiz gerekiyor. Bunu başaramadığımız koşullarda, planlama ve hedefler var olan imkânlar ve ilişkiler üzerinden belirlenebiliyor. Elbette bir fabrikada imkân ve ilişkiler doğduğunda burayı gözardı edecek değiliz. Vurgulanmak istenen, hedef fabrikaları saptamada kıstasımız, bize mevcut durumda sağladığı imkânlardan çok, dönemsel ihtiyaçlarımız ve sistematik planlarımız üzerinden yapılan değerlendirmeler olmalıdır. Bunun yapılmaması, hem planlı ve hedefli bir çalışmanın hayata geçirilememesini, dolayısıyla kendiliğindenci bir çalışma tarzını getirecektir. Hem de yer yer yaşandığı gibi, kendi güçlerimizi gözetmeyen, her yere ulaşma adına güçlerimizin ve enerjimizin dağılmasına yol açan bir tarza neden olacaktır. Her iki durumda da verimsiz ve kısır bir faaliyetin ötesine geçilemeyecektir.

Belirlenen hedef fabrikalara ilişkin çalışma hattı da dönemsel taktik hattımız üzerinden somutlanabilmelidir. Örneğin, sendikal örgütlenmenin öne çıkan mücadele eğilimi olduğunu tespit ettiğimiz yerde, belirlediğimiz hedef fabrikaların bu eğilimle ilişkisi ne düzlemdedir? Ya da sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin sendikal çalışmanın öncelikli alanlarından biri olduğunu vurguladığımız bir dönemde, hedef fabrikaya dönük çalışmamızda bunu nasıl bir somutlukta işleyebiliriz? Bu ve benzeri sorular üzerinden, belirlediğimiz hedef fabrikalara ilişkin faaliyetin sınıf çalışmamızın dönemsel politik hattıyla bağını kurabilmeliyiz.

Başarılı bir faaliyet için öncelikle fabrikanın özgül sorunlarına hâkim olabilmeli, buna karşı hangi talepleri ileri süreceğimize dair net bir bakışa oluşturabilmeliyiz. Örneğin ücret sorunu mu, ağır çalışma koşulları mı, yöneticilerin aşağılayıcı ve baskıcı tutumları mı, hak gaspları mı, sendika veya temsilcilerin işbirlikçi tutumu mu? Hangi sorun veya sorunlar işçiler tarafından daha çok önemseniyorsa, buna karşı somut talepler üzerinden seslenen bir çalışma örebilmeliyiz. Bunun için de hedef olarak belirlediğimiz fabrikaları çok iyi tanıyabilmeliyiz.

Fabrikaya dönük çalışmamız dönemsel hedefler üzerinden yürüyen bir planlama dâhilinde gerçekleşmelidir. Çalışmamızın yönünü tayin edebilmek için ilk olarak fabrika hakkında bir bilgi havuzu oluşturabilmeliyiz. İşçilerin profilinden patronun siyasal eğilimi ve kimliğine, fabrikanın bölgedeki ve sektördeki konumundan üretim esnasında kullandığı yöntemler ve teknolojisine kadar bir dizi ayrıntıdan oluşturulacak bu havuz bizler için ne kadar dolu olur ve güncellenirse, o ölçüde de hangi dönemde veya durumda nasıl hareket etmemiz gerektiğine dair somut bir fikrimiz olabilir.

Yanı sıra, içerden müdahale imkânı bulunmadığı koşullarda, ilk ilişkilerin, temasın nasıl kurulacağına dair bir planlamayı içermelidir. Bu temas nasıl kurulacaktır? Propaganda-ajitasyon materyallerimizin fabrika önündeki dağıtımıyla mı, işçilerin oturduğu semtlerin tespit edilmesi ve buralara dönük gazete satışının planlanmasıyla mı, işçilerin gittiği kahve veya yöre dernekleri üzerinden mi, sendika veya kitle örgütlerinin imkânları üzerinden mi, sosyal kültürel aktivitelerle mi? Bu çerçevede hangi yol ve yöntemlerin izleneceğine dair bir planlama yapılabilmelidir.

Bu planlamaları mutlaka somut dönemleri kapsayacak bir şekilde yapabilmeli ve buna ilişkin pratiği etkin bir denetime tabi tutabilmeliyiz. Örneğin ilk iki ay içinde şu şu yöntemleri izleyerek ilişki kurmaya çalışacağız diyebilmeli ve bunun hayata geçirilip geçirilmediğini sürekli denetleyebilmeliyiz. Zira bizde sorun, müdahalenin nasıl yapılması gerektiği üzerinden değil ama bunun sistematik bir tarzda uygulanmaması ve yeterince denetlenememesi üzerinden çıkmaktadır. Alınan kararlar ya yeterince hayata geçirilmemekte ya da birkaç denemenin ardından anlamlı bir sonuç elde edilmeyince unutulmaya yüz tutmaktadır.      

İçerden müdahale imkânlarımızın olduğu yerler için de benzer dönemsel hedefleri önümüze koyabilmeliyiz. Kaç işçiyle ilişkimiz var, bu ilişkilerin düzeyi ne, fabrikaya ilişkin ne somutlukta bilgimiz var gibi sorunların cevabı üzerinden sürekli yeni hedefler saptayabilmeli, planlamalar yapabilmeliyiz.

Üzerinde önemle durulması gereken bir başka nokta, söz konusu fabrikaya ilişkin müdahaleyi tek başına içerden konumlanan yoldaşımızın veya ilişkimizin bireysel inisiyatifine bırakamayacak oluşumuzdur. Eğer bir fabrikaya bölgemizde veya alan çalışmamızda özel bir önem atfediyorsak, süreçlerine ve fabrikaya dönük müdahaleye ilişkin toplam bir ilgi göstermeli ve yüklenme konusu edebilmeliyiz. Yer yer yapılan işbölümü vb. gerekçelerle buraya dönük planlama ve müdahaleye ilişkin sorumluluklara sahip çıkılmayabilinmektedir.

Fabrikaya dönük hangi taleplerle ve nasıl bir hatla çalışma yürüteceğimize karar verdikten sonra, hangi araçları kullanacağımıza dair de planlama yapabilmeliyiz. Örneğin, dışarıdan özgün bildirilerle sürekli ve sistematik bir müdahalenin fabrika işçisi üzerindeki etkisi ne olmaktadır? Sınıfın genelini ilgilendiren sorunlara ilişkin müdahalelerimizde nasıl yaklaşıyorlar? Yerel bültenlere ilgileri ne orandadır? Ya da fabrika bültenin çıkarılmasının çalışmaya katkısı ne olabilir? Bu türden sorular çalışmamızın her safhasında kullanacağımız araç ve yöntemlerin sorgulanması ve çeşitlenmesi bakımından sürekli gündemimizde olmalıdır.  

Sınıfa dönük sürdüğümüz genel faaliyetin hedef olarak belirlediğimiz fabrikalarda derinleşme amacıyla ilişkisini de güçlü bir tarzda kurabilmeliyiz. Örneğin asgari ücret gibi sınıfın genelini ilgilendiren sorunlara karşı yürüttüğümüz faaliyetin ya da çeşitli vesilelerle gündemleştirdiğimiz kampanya faaliyetlerinin materyallerini, araçlarını bu fabrikalara taşıyabilme çabası rutinin ötesine geçebilmelidir.

Hedeflenen fabrikalara yönlelik müdahaleler, gerek görsellik, gerek çeşitlik, gerekse de kuvveti açısından diğer fabrikalara göre bir farklılık taşıyabilmelidir. Kurum, dernek, platform vb. araçlar üzerinden de hedef işçi kitlesini etkilemeye önem vermeliyiz. Yani çok değişik gündemler ve araçlar üzerinden gerçekleştireceğimiz sürekli ve sistematik bir müdahaleyle onları kuşatmaya çalışmalıyız. Belki kısa vadede bunun etkisi bize yansımayabilir ama yarın bir hareketlilik yaşandığında, bu yüklenmenin somut karşılığı kendisini bir şekilde orta koyacaktır. Burada önemli olan, seçilmiş hedefler üzerine toplam bir yüklenmeyi başarabilmek, sürekli ve sistemli bir faaliyeti örebilme ısrarı ve iradesini sergileyebilmektir.

Bu aynı zamanda içeriden müdahalemizi güçlendirecek ve ona yeni olanaklar sunacak bir etkide bulunacaktır. Sürekli ve sistematik müdahalenin fabrika içinde anti propagandası ya da desteklenmesi üzerinden bir gündem haline gelmesi, işçilerin yaşadıkları sorunları tartışmalarına zemin yaratacaktır. Buradan yakalanacak ilişkiler üzerinden bir ilk komite girişimini başlatma imkânı doğabilecektir.

Sonuç olarak, bugün geldiğimiz aşamada, seçilmiş fabrikalar üzerinde yoğunlaşan sonuç almaya dönük ısrarcı bir müdahaleyi gerçekleştiren ve bu müdahaleyi bölge/alan çalışmalarında toplam bir yüklenmeye konu eden bir faaliyete ihtiyacımız vardır. Bu çalışmada sağlayacağımız başarı bize sınıf çalışmasında derinleşme, sınıf kitleleriyle daha temelli bir birleşme imkânı sunacaktır.


Üste