Logo
< 15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi

Siyasal sınıf çalışması ve kalıcı mevziler kazanma sorunu


 

Siyasal sınıf çalışması ve kalıcı mevziler kazanma sorunu

 

Komünist hareket ortaya çıktığı andan itibaren sınıf yönelimi doğrultusunda net bir perspektife sahip oldu ve her dönem bu doğrultuda sabırlı ve soluklu bir çalışma yürüttü. Ülkemizde sınıf çalışması alanındaki deneyim yetersizliği ve uzun bir dönem kadro adaylarının önemli bir bölümünün saflarımıza geleneksel küçük-burjuva akımların bünyesinden akması, önemli bir güçlük alanıydı bizim için. Buna rağmen ısrarlı bir yönelişle ve kendi öz deneyimlerimizle ilerledik. Sınıf hareketine müdahalenin sorunları her dönem en çok tartıştığımız sorun oldu. Gelinen yerde küçümsenmeyecek bir deneyim biriktirmiş bulunuyoruz.

Sorunun özü kavranmış, gerekli
yönelime girilmiştir

Bugün değişik alanlardaki parti güçlerimizin önemli bir bölümü bizzat fabrikalarda çalışmaktadırlar. Öteki bir bölümü ise en azından bir dönem fabrikalarda çalışmışlar, böylece sınıf içinde çalışmanın sorunlarıyla yüzyüze kalmışlardır. Küçük-burjuva kökenli kadro ve militanlarımız da dikkatlerini sınıf çalışması yöneltmekte, öğrenci militanlar yaz döneminde sanayi siteleri ya da atölyelerde sınıf çalışmasına ilk adımlarını atmaktadırlar. Partiye başvuru yapan genç yoldaşlarımız örgüt alanında ve sınıf çalışması içinde konumlanmak istediklerini vurgulamaktadırlar. Bu, ideolojik-siyasal çizgimizin içselleştirildiğinin açık bir göstergesidir.

Öte yandan, mevcut güç ve olanaklarımız çerçevesinde, çalışma yürüttüğümüz alanlarda gündeme gelen direnişlere müdahale çerçevesinde anlamlı bir pratiğin sahibiyiz. Yayın organlarımızdan bültenlere, özel sayılardan bildirilere, kültür kurumlarından platformlara, yürütüğümüz tüm çalışma sınıfa etkin bir müdahale hedefine bağlanmış bulunuyor. Bu çalışma gelinen yerde yaygın ve kesintisiz bir biçimde yürütülüyor.

Kalıcı başarılara ihtiyacımız var

Tüm bunlar önemli kazanımlar olmakla birlikte, sınıf çalışmamızın belli hedefler çerçevesinde yüklenici bir çalışma düzeyine henüz gereğince yakalayamadığı da bir gerçektir. Israrla öncelikli alanlar üzerinden derinleşen ve sınırlı da olsa belli mevziler yaratan bir çalışma başarısından henüz uzağız. Yer yer buna yaklaşmış bulunsak da durum henüz bu değil.

Burada elbette bizi aşan, sınıf hareketinin mevcut zayıflığı ile doğrudan bağlantılı olan nesnel zorlanma alanları var. Bunun kendisi, içinden geçilen dönemde sınıf içinde çalışmanın ihtiyaçlarına yanıt verecek kadro tipini yetiştirip yetkinleştirme gibi öznel plandaki zayıflık ve yetersizliklerimizi aşmamızı da güçleştiren bir etken. Fakat tam da bu, öznel planda bilinçli ve hedefli bir yüklenmeyi her zamankinden daha önemli bir sorumluluk alanı haline getiriyor. Dolayısıyla, sınıf çalışması pratiğimize ilişkin değerlendirmelerimizde, nesnel zorlanma alanları konusunda tam bir açıklığa sahip olmakla birlikte, öncelikle öznel zaaflarımızı ve zayıflıklarımızı sürekli irdeleyip üzerine gidebilmek durumundayız. Zira, nesnel alandaki zayıflıklara ilişkin açıklıklar, kısa dönemde soluğunu yitirip tökezlememek için önemli olmakla birlikte, bu kimi zaman öznel zayıflıklarımızın üstünü örten ya da bunu görmeyi güçleştiren bir rol oynayabiliyor. Rutinleşmiş bir faaliyet tarzı giderek egemen hale gelebiliyor.

Çalışma yürüttüğümüz alanlarda işçi sınıfı ve emekçilerle küçümsenmeyecek bağlara sahibiz. Yürüttüğümüz faaliyet, yaygınlığı, sürekliliği ve çeşitliliği ölçüsünde, geniş bir ilişki alanı açıyor. Fakat kurulan bağlar harekete geçirebileceğimiz bir kitle tabanı haline getirilemiyor, şekilsiz ilişkiler olarak kalıyor. Dahası, ileri unsurlarını ileri çekip örgütlemede de zorlanıyoruz.

Sınıf ve emekçi hareketinin mevcut geriliği koşullarında bunun anlaşılır nedenleri var ve bu durum yürüttüğümüz faaliyetin boşa gittiği anlamına gelmiyor hiç kuşkusuz. Elbette güç ve olanaklarımız çerçevesinde sınıf ve emekçilerin en geniş kesimlerine ulaşmayı hedefleyen bir çalışmayı her dönem sürdüreceğiz, faaliyetimizi salt bugün için ya da kısa dönemli olarak yarattığı sonuçlar üzerinden değerlendirmeyeceğiz. Fakat tam da bunun kendisi, öncelikler/yüklenme alanları olarak tanımlanabilecek, buralarda derinleşip belli dayanaklar/mevziler yaratmayı hedefleyen bir çalışmanın önemini ortaya koyuyor.

Burada karşımıza öncelikle, özellikle içinden geçilen dönemde sınıf içinde çalışmanın ihtiyaçlarına yanıt verebilecek deneyimli kadrolar sorunu çıkıyor. Bu tür kadrolarımızın sayısının sınırlı olduğu ve sınıf hareketinin bugünkü geriliği koşullarında bunların hızla yetişemeyeceği yeterince açık bir gerçektir. Sınıfın öncülerinden beslenme imkanlarının sınırlılığı ise bir diğer önemli güçlük alanı olarak duruyor karşımızda. Bu ise önümüze, elimizdeki güç ve imkanları, saptanmış somut hedefler üzerinden en isabetli bir biçimde değerlendirme sorumluluğu koyuyor.

Yoğunlaşma sorununu
doğru kavramalıyız

Her yerel çalışma alanının raporunda, bölgesindeki fabrikaların dökümleri, bunlardan öncelikli olanlar vb. üzerinden değerlendirmeler vardır genellikle. Yayınlarımız, bültenlerimiz, özel sayılarımız, bildirilerimiz de öncelikli olarak buralara ulaşmaktadır doğal olarak. Pratik faaliyet dökümleri bu konuda yeterli bir fikir vermektedir. Bu alanda yeterince güçlü bir pratiğin sahibiyiz ve bu bizim en önemli kazanımlarımızdan biridir. Fakat gelinen yerde bununla yetinemeyeceğimiz de açıktır. Bu yoğun emeğin sonuçlarını alabilmek için belli mevziler/dayanak noktaları yaratmaya dönük bir planma içine girmeli, yükleneceğimiz alanları somut olarak saptamalı, sürekli, sistemli ve derinleşen bir pratik faaliyetin konusu haline getirebilmeliyiz.

Burada vurgulamaya çalıştığımız hiç de “temel sektörler”e ilişkin perspektifimize uygun uzun vadeli bir planlama değil, fakat çalışma yürüttüğümüz alanlardaki “öncelikli” fabrikalara dönük son derece somut ve planlı bir çalışmadır. Genel seslenme faaliyetinin dışına çıkan, içerde çalışan yoldaşlarımız olmasa bile o fabrikaya/fabrikalara çok değişik araçlarla ve özgün sorunları üzerinden somut müdahalenin sürekli gündemimizde olduğu bir çalışma olabilmelidir bu. Elbette bu öncelikle, o fabrikaya ilişkin bilgi ve gelişmelere hakim olabilmeyi gerektirir. Bunu sağlayacak bir faaliyet ve ilişki tarzının geliştirilmesini gerektirir. Bu, bu sayede, somut sorun ve gelişmeler üzerinden bu fabrikanın sürekli bir müdahalenin konusu olabilmesi demektir. Örneğin kölelik yasasını işleyen genel bir bildiri, bülten ya da broşürü bu fabrikaya ulaştırmak, bir süre sonra savaş gibi yeni bir gündem üzerinden gitmek hiç de yüklenen ve yoğunlaşan bir faaliyet demek değildir. Bu, bu haliyle hala genel bir seslenme faaliyetidir. Yapmamız gereken bu “genel”liği aşmak, son derece somut-pratik bir yöneliş içine girmektir.

Örneğin X bölgesinde A ve B fabrikalarında yoldaşlarımız çalışmakta iseler, bölge raporlarının konusu da öncelikle bu fabrikalar olmaktadır. Bunların dışında hedef alınması gereken fabrikalar saptanmış olmakla birlikte, somut yönelişe ilişkin planlama ya da adımlar çok az yer almaktadır. Elbette yukarıda işaret ettiğimiz yoğun faaliyet çerçevesinde ulaşılmakta, işçi temsilcileri üzerinden ilişkiler kurulmakta, bültenler üzerinden bu tür fabrikalara ilişkin somut yazılara da zaman zaman rastlanmaktadır. Fakat bunun yüklenen, kuşatan, giderek derinleşen, giderek dayanak noktaları oluşturmamızı sağlayan bir faaliyet olmadığı da açıktır.

Yarının öncü devrimci işçisini
bugünden hazırlamayız

Artık sınıfa dönük somut faaliyette, yoldaşlarımızın girdiği fabrikaların çerçevesini aşmak, kimi direnişlerin patlak vermesiyle yoğunlaşan bir müdahale olmanın ötesine geçmek durumundayız. Deneyimli kadrolarımızın sınırlılığı ve işçi hareketinin durgunluğu koşullarında bu tür bir çalışmayı örgütlemek elbette kolay değil. Bu, ısrarlı bir yönelişle birlikte yoğun bir emek harcamayı, yaratıcı ve inisiyatifli bir çalışmayı gerektiriyor.

Somut bir yönelişe olanak sağlayacak ilişkileri kısa dönemde geliştirmek zor olsa da, bugün dünden farklı olarak, değişik alanlar üzerinden ve değişik araç ve kurumlarla ulaşabilme olanaklarına sahibiz. Bu bize ayrıca, bu alanlardan ve araçlar üzerinden yüklenme, çok yönlü olarak kuşatıp etkileme olanağı sağlayacaktır. X bölgesindeki C ve D fabrikaları bizim için böyle bir hedef ise, bu araç, kurum ve propaganda faaliyetimiz üzerinden hedefli bir yönelişle yaratacağımız etki, geliştireceğimiz ilişkiler, daha güçlü bir müdahalenin olanaklarını sağlayacaktır bize.

Eğer yarının sınıf hareketliliğinin öne çıkarıp eğiteceği devrimci öncü işçiler bugün potansiyel olarak sınıfın bağrında iseler, bugünden onları komünist öncüler haline getiremesek de, bugünden onlarla kalıcı ilişkiler kurarak ilerletmenin önemi yeterince açıktır. Hedefimiz yarının sınıf hareketliliğine önderlikse, bunu sağlayacak kalıcı bağlara, belli dayanak noktalarına bugünden sahip olabilmek, en azından “öncelikli” olarak değerlendirdiğimiz işletmelerde bunu başarabilmek durumundayız.

Somut hedefler üzerinden yüklenme, bugüne kadarki birikimlerimiz üzerinden artık kritik önemdedir. Faaliyetimizin başarısının ölçütü, geniş fakat şekilsiz işçi bağları değil, fakat somut hedeflere yönelik adım adım geliştirilerek kalıcılaştırılacak ilişkiler, bu sayede uzun vadede kazanılacak mevziler olacaktır.

(Ekim, Sayı: 235, Mart 2004)


Üste