Logo
< Daha güçlü bir gençlik yayını için!..

Doğru ve zamanında müdahalenin önemi


Fabrika çalışması deneyimlerinden...

Doğru ve zamanında
müdahalenin önemi

Dünya ölçeğinde kapitalist kriz derinleşirken, daha fazla sömürü hırsı ile yanıp tutuşan kapitalistler ile işçi sınıfı arasında çelişki ve çatışmalar da yoğunlaşıyor. Bu çelişkileri doğru bir tarzda saptamak ve bundan kalıcı kazanımlar elde etmek görevimiz.

Örgütsüz olan fabrikalara baktığımızda, genelde işçi profili, uzun dönem çalışan eski işçiler ile kısa dönemli çalışan yeni işçiler olarak karşımıza çıkıyor. Fabrikada oluşacak bir mücadele atmosferinde, o alanın mevzi haline gelmesinde belirleyici konumda olanlar eski işçiler. Ancak uzun dönem çalışmanın getirdiği bir ortamda eski işçiler mücadeleye daha uzak duruyorlar. Mücadeleye daha eğilimli olan yeni işçiler ise fabrikaya dönüştürmekten çok, daha iyi bir iş bulup gitme hevesi taşıyorlar. Fabrikaların genel durumu bu olunca, mücadele eğilimi taşıyan işçileri mücadeleye kazanmak, geride duran eski işçileri de mücadelenin bir parçası yapmak hedefiyle yola çıkmak daha sonuç alıcı oluyor.

Hareketlilik gelişmeye açık olanı ileri iter, olmayanı ise geriye götürür. Çalıştığım fabrikada işçiler arasında yabancılaşma ve yozlaşma had safhada idi. Sorunları konuşmaya başladığımda, herkes sağına soluna bakıyor, kimsenin olmadığı tenha yerlerde konuşuyorlardı. Birçoğu birbiriyle konuşmuyor, aldıkları ücretin düşük olmasının sebebi birbirleriymiş gibi davranıyorlardı. İlk işe başladığımda, işçilerin benim gibi yeni başlayan işçileri ezmeye çalışmalarını anlayamamıştım. Patron karlarına kar katarken, işçiler birbirlerini boğazlayacak dereceye gelmişlerdi.

Bir gün bir işçi yanıma geldi, yaşadığı sorunları anlatmaya başladı. Çok çalıştığından ama bir türlü patronun gözüne giremediğinden, bir değerinin olmadığından, sürekli azar işittiğinden yakındı ve işi bırakıp başka bir iş bakacağını söyledi. Ben de burada kalmasını, başka yerlerin de buradan farklı olmadığını söyledim. Mücadele etmek ve burayı değiştirmek gerektiğini, her işçiye anlattığım gibi ona da anlatım.

Hiç beklemediğim bir sonuçla karşılaştım. O kadar uğraştığım halde o güne kadar bir sonuç alamamıştım. Sıradan bir sohbetle bunun yolu açıldı. İşçi doğru söylediğimi, neler yapmamız gerektiğini sordu. Ben de bu iş için tanıdığı sağlam işçileri toplaması gerektiğini anlattım. Arkadaş çevresindeki güvendiği işçileri toparladı. Komite oluşumu başlamıştı. İlk başta bu işin doğru bir şekilde kavranması gerektiğini anlattım. Haklı olduğumuza inanmalarını, yoksa kimseyi buraya katamayacağımızı söyledim.

Yan yana gelen işçilerde birbirlerine güven problemi başlamıştı. İşçiler mücadelenin sonuçlarını (işten atılma) bildikleri için ilk başta temkinli yaklaştılar. Onlara hemen mücadeleyi başlatıyoruz diye patronun karşısına çıkmayacağımızı anlattım. İllegal olarak çalışacağımızı, bizi bizden başka kimsenin bilmeyeceğini söylemem işçilere güven verdi. Önce işçilerin sorunları nelerdir, kimlerin bu sorunlara karşı tepkileri var, tepkileri nasıl örgütlü güce çevirir, bizim lehimize nasıl yazarız tartışmaları yapıldı.

Bir komite oluştururken en dikkat edilmesi gereken noktalardan biri eleştiri-özeleştiri mekanizmasının oturtulması. Çünkü işçilerde bu konuda açıklık yaratmak, daha sonra yaşanacak sorunlara önden müdahaleyi, onların geri yönlerine müdahale etmeyi ve gelişmelerini sağlar. İşçiler önce bir şevkle başlıyorlar, ancak sınıf bilinci geri olduğu için, diğer işçilerle konuşmaya başladıklarında, en ufak terslikte moralleri bozulabiliyor, motivasyonlar kırılabiliyor. Bu tür durumlarda karamsarlığa düşmemeleri için önceden eksikliklerini anlatmak gerekiyor.

Eleştiri noktasında açık olan arkadaşlara kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini, bunun işçiler üzerindeki etkilerini artacağını anlatmam olumlu sonuçlar verdi. Sürekli işin olumlu yönünden baktığımızda, değişmez dediğimiz bir yerde bir şeyler değişmeye başlamıştı bile. İşçileri eğitim çalışmalarına katmakta zorlanma yaşıyoruz. Ben bunu mekanik bir biçimde değil daha farklı yoldan uyguladım. Yaptığımız pratikler üzerinden sınıfsal sorunları ele alarak işçilerin sınıf bilincini geliştirmeye çalıştım.

Bizler işçilerin ileri çıkmasını zamana bırakamayız. Doğru bir müdahale ile tepkileri örgütsel bir güce çevirip, onların mücadele içinde gelişmelerini sağlamak durumundayız.

Komite toplantılarında işçilerle alan analizi yaptık. Patronun işçiler üzerinde yoğun bir baskısı vardı. Bu doğrudan patronun yaptığı bir saldırı değil bir sistem şeklinde işliyordu. Eski işçiler birer ajan gibi çalışıyor, patronun koruyucusu gibi davranıyorlardı. Hasta olduğu için işe gelmeyen bir işçiye patron bir şey demiyor, eski çalışanlar hesap soruyordu. Sayısal olarak kalabalık değiller ama işçilerin toplu bulunduğu yerlerde müdahale ettikleri için bütün işçiler üzerinde olumsuz etki yaratıyordu.

Sorunlardan bir tanesi de işçiler arasında yapılan dedikodulardı. Herkes birbirinin arkasından konuşuyor, bu da işçilerin güven problemi yaşamasına neden oluyordu. Komitede bulunan arkadaşlarla bu tespiti yaptıktan sonra, dedikodu yapılmaması, yapanların uyarılması kararını aldık. Bu hem komitedeki işçilerde güven duygusu yarattı, hem de çevremizde duran işçiler üzerinde etkili oldu. Sosyal alana müdahale işçilerin sosyal yaşamına da müdahale oluyor. Söylediklerimiz daha ciddiye alınmaya başlandı, işçiler üzerindeki saygınlığımız arttı. Patronun yalakalarının öğle istirahatinin yapıldığı yerde işçiler üzerinde etki yarattıklarını gözlemledik. Bize yakın duran işçilerle ayrı bir topluluk oluşturduk. Bu toplulukta sorunlarımızı çok rahat konuşabiliyor, çözüm yollarını tartışabiliyorduk. Aramıza gelen diğer işçileri ikna etmede ortak hareket ediyorduk. Bunu gören işçiler üzerindeki etkimiz daha da artıyordu. Sorunlardan konuşmaya başlayan işçi sayısı artınca, biz de daha rahat hareket edebiliyor, gizlenmemiz kolay oluyordu.

Komitenin belli toplanma günlerinin dışında, yan yana geldiğimiz her yerde, yemekhanede, serviste tartışmalar yapıyor, kişilere ilişkin olarak nerelerden yüklenilmesi gerektiğini konuşuyorduk. Hızlı ilerlemenin mantığı hızlı kararlar alıp uygulamaktan geçiyor. Komitedeki işçiler milliyetçi ve muhafazakar kökenli işçilerdi. Bizim kimliğimizi bilmeleri onlar için pek sorun olmuyordu. Gerçeklerin devrimci olması ve yaşadıkları ağır sömürü koşulları, işçilere doğruyu gösterenlerin kim olduğundan daha belirleyici oluyor.

Kişiler üzerinde kararlar verirken, komitedeki herkesin fikrini alıyorduk. Bir işçiye yüklenirken, kimin ilişkileri daha kuvvetliyse onu tercih ediyorduk. Ben bir işçiyi önermiştim. O işçiyle komiteden bir işçi daha önce sorun yaşamışlar. Komitedeki işçi arkadaş onun işimize yaramayacağını söyledi. Bir araya gelip konuyu tartıştığımızda, bu gibi konularda bizlerin kazanmaya dönük hamleler yapması gerektiğini belirttik. Bu yapılan yorumun kişisel olduğunu, patrona hizmet edeceğini anlattık. Herkes aynı şeyi söyledi. İşçi arkadaş da daha sonra, yaptığının yanlış olduğunu, onu da kazanmamız gerektiğini belirtti. Eleştiri-özeleştiri mekanizması bize hep kazandırdı.

Komitede ortak iradeyi, ortak aklı oluşturmanın ve varolan harekete yön vermenin en önemli araçlarından bir tanesi de iç bülten. İşçi sınıfının genelde sınıf bilincinden yoksun olduğu koşullarda, mücadeleye katılacak işçilere müdahale etmenin ve dönüştürmenin bir aracı da bültenler. Bülten üzerinden yürütülen çalışma, işçilerin mücadeleyi sahiplenmeleri ve onun bir parçası olmaları açısından önemli bir işlev yerine getiriyor. Sözlü propaganda yerine yazılı propaganda yapılması, işçilerin işin ciddiyetini kavramalarına neden oluyor. Mesela verilen bildirileri yırtıp atmıyor, cüzdanlarının en korunaklı yerine koyuyorlar.

İnsanların sorunlarını birbirine anlatmaktan bile çekindiği bu alanda, birkaç işçinin yan yana gelmesiyle çok şey değişmişti. Ortamın hakimi artık bizdik, zaman bekleniyordu. Sorunlarını hep kendilerine saklayan bu işçiler, herkesin yalaka olduğunu, sadece kendisinin doğru olduğunu düşünüyordu. İçerideki hareket mücadeleci gözüküp zayıf olanları da ayrıştırıyordu. Bir din tartışmasında, komiteden bir işçi dinin gereksiz olduğunu anlatıyordu. Bize düşman olan bir işçi açığı yakalamıştı, oradan yüklenip diğer işçilerin gözünde bizden olan işçileri karalıyordu. Komitede bulunan diğer muhafazakar işçiler komitedeki arkadaşa sahip çıktılar. Herkesin kendi düşüncesidir, kimse engelleyemez dediler. Sınıf kavgasının bütün sorunların çözüleceği yer olduğunu bu örnek de pratik olarak gösteriyor.

İşçilere büyük Ekim Devrimi’ni anlatırken, işçilerin devleti olduğunu söylediğimizde çok şaşırmışlardı. Nasıl yaptıkları üzerine tartışırken, komiteden işçilerin böyle bir şey yapmak zor değil demeleri, geleceğin bizim olduğunu gösteriyor. Bir işçinin de dediği gibi, “yeni Ekimler olup çoğalacağız”! Kavgamız zafere kadar!

Komünist bir metal işçisi


Üste