Logo
< Partimizin düşünen önderleri savaşan neferleri -II

“Emeğe ve insana saygı bu direnişe omuz vermeyi gerektiriyor!..”


Hatice Yürekli yoldaşın ailesine yazdığı mektup…

 

“Emeğe ve insana saygı bu direnişe omuz vermeyi gerektiriyor!..”

Sevgili annem, babam, kardeşlerim;

Ortak olarak hepinize dönük bu mektubu yazma nedenim, yeni bir Açlık Grevi sürecine girmiş olmamızdır. Neden böyle bir eyleme başladığımıza ilişkin, sizi doğrudan bilgilendirmenin bir sorumluluk olduğu düşüncesiyle yazıyorum.

Ölüm Orucu’na dönüştüreceğimiz Süresiz Açlık Grevi eylemimizin sonuçları, başta ailelerimiz olmak üzere, tüm toplumu etkileyecek sonuçlara yolaçacaktır. Bu yanıyla ‘96 yılında kıyaslanmayacak kadar çetin geçecek bir süreçtir içinde bulunduğumuz.

..... ..... ..... .....  F (hücre) tipi cezaevi saldırısıyla karşı karşıyayız. 1990’ların başından bu yana yaşama geçirmeye çalıştıkları, ama biz devrimci tutsakların direnişlerle, ölüm pahasına dişe diş bir mücadeleyle karşı çıkması üzerine geri çekilen bir uygulamaydı bu. Ama bir yıl önce, planlı bir saldırı olarak gerçekleştirdikleri 26 Eylül Ulucanlar katliamı ve on arkadaşımızın bu operasyonda vahşice katledilmesi, bu saldırıya geçişin de bir adımı oldu.

Biliyorsuzun, sağ kurtulabilen bizler, aynı akşam atıldığımız hücrelerde 25 gün kaldık ve Açlık Grevi direnişimizle çıktık hücrelerden. O günden bu yana, birçok cezaevinde hak gaspları ve keyfi uygulamalar iyice arttı. Medyadan da izlemişsinizdir, Burdur .... ardından Bergama saldırısı gündeme geldi. Bunlar, aynı yolda atılan, teslim alma, göz korkutma, tehdit, baskı ve .....  yıldırma adımlarıydı hücrelere doğru uzanan.

“Terör örgütleri cezaevlerini yönetiyor” yalanları, önemli bir hücre karşıtı mücadeleyle karşılaşınca bir süre geri çekildi devlet. Bugün, mafyalara ve çetelere gerçekleştirdikleri provokatif eylemlerle -bunların devletin .... ....  olduğundan kuşku duymamak gerekir- sözde cezaevleri sorununun çözümünün F (hücre) tiplerine geçişte olduğu yeniden dillendirilmeye başlandı. Adalet Bakanı’nın hedeflerinde bu öncelikli olarak ele alınmakta, yasal düzenlemelerde yapıldıktan sonra, hücrelere geçileceği söylenmektedir. Bu provokatif eylemlerin, bizlerin Açlık Grevi eylemimizle aynı süreçte gündeme getirilmesi ayrıca dikkat çekicidir!

Söylenenlerin ... hedef biz devrimci .... arama/tünel bahaneleriyle on arkadaşımızı katleden, onlarcamızı …. sonra …. …. aynı devlet, bir çete reisinin göz göre göre insan doğramasını izlemiş, artı onu Uşak’tan krallar gibi çıkararak, ‘uygun’ bir cezaevine sevk etmiştir. Evet, söylediklerinin ..... Çetelerin provokatif eylemlerini bahane ederek F (hücre) tipi cezaevlerine meşruluk kazandırılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda biz devrimci tutsaklara dönük yeni operasyon ve katliamların yolu yapılmaktadır.

Bizler de, siyasi kimliğimizi, devrimci kişiliğimizi ve insan onurumuzu teslim almaya dönük bu kapsamlı saldırıya karşı, ölümüne bir direnişi başlatmış bulunuyoruz. Devrimci değerlerimizin varoluş nedeni, insanlığın geleceği ve bu barbar sistemden kurtuluşu içindir.

Bu yanıyla emeğe saygı,  insana saygı bu direnişe omuz vermeyi gerektiriyor. Sadece kendimiz için değil, yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davasını savunmak için direniyoruz. Çünkü saldırı hepimizedir, bizim şahsımızda insanlığın geleceği teslim alınmak istenmektedir. Bu yanıyla, hepimizin ortak bir karşı duruş içinde olması gerekmektedir.
Bu çerçevede, desteğinizi benden/bizden esirgmeyeceğinize inanıyor, hepinizi ayrı ayrı hasretle kucaklıyor, görüşebilmek umuduyla sevgi yüklü yüreklerinizden öpüyorum.

Sevgi ve saygılarımla
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!...
12 Kasım 2000

Hatice Yürekli

 (Not: Mektupta ... biçiminde boşluk olarak bırakılan yerler, cezaevi idaresi
tarafından üzeri çizilen ve hiçbir biçimde okunamayan ifadelerdir… )


Üste