Logo

TKİP V. Kongresi sunumlarından - Liseli gençlik çalışmamız üzerine


1- Liseli gençlik hareketinin durumu

Liseli gençlik son yıllarda hareketli süreçlerden geçti. Bu süreç içerisinde kendi eylem tarzını ve biçimlerini yaratıp geliştirdi. Toplumsal muhalefetin yükseldiği her dönem sesini ve soluğunu okul sıralarından meydanlara akıttı, kimi durumlarda bunun öncüsü oldu.

Liseli gençliğin özellikle siyasal gündemlere refleksi ve alanlara kitlesel çıkışı gözardı edilemez bir mücadele dinamiğini ifade etmektedir. Günümüz gençlik hareketinin önemli bir öğesini oluşturan liseli gençlik, uzun yıllardan beri hep önemsediğimiz, sınırlılıkları olsa da hep bir yüklenme alanı olarak ele aldığımız bir gençlik kesimi oldu.

Toplam süreçlerimize geçmeden önce liseli gençlik hareketinin genel durumuna ve geride kalan dönemdeki tablosuna bakalım.

Yap boz tahtasına dönen sınav sistemine ve kopya rezaletlerine yönelik açığa çıkan öfke liseli gençliği sokaklara itti. Liseli gençliğin büyüyen bu öfkesi sonrasında Haziran barikatlarına taştı. Haziran sürecinin başlangıcı eğitim-öğretim yılının son dönemine denk geldiği için, okul içlerinden daha çok alanlarda hareketli liseliler vardı. Bu dönem açısından liseli gençlik toplumsal muhalefetin parçası olmayı ve barikatlarda çatışmayı öğrendi.

Berkin Elvan’ın katledilmesine duyulan öfkenin sokakları sardığı günlerde, gerek liselerden, gerek ortaokullardan ve hatta ilkokullardan yansıyan öfke dikkate değerdi. Nitekim Berkin Elvan’ın cenazesine en büyük katılım da bu yaş grubundan geldi. Yer yer okullarda kapıları zorlayan bir eylemlilik yaşandı. Ardından gelişen her toplumsal durumda liseliler, okullarında gerçekleştirdikleri eylemsel tepki ile gündeme geldiler. Soma madenci katliamı, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, kadın cinayetleri sistemin kirli yüzünü bir kez daha geniş kitlelere gösteriyorken, liseli gençliğin de kendi cephesinden öfkesini kabarttı. Benzer bir süreç Özgecan Aslan’ın katledilmesinde duyulan geniş çaplı öfkede de açığa çıktı.

Liseli gençliğin düzen kurumlarına ve dolayısıyla düzenin kendisine olan güvensizliği günden güne artıyor, böylece bu onu öfkesini ortaya koyabileceği alanlara daha fazla yöneltiyor. Toplumsal süreçler açısından, Berkin Elvan’ın katledilmesi ve yolsuzluk operasyonları, köken olarak sola yatkın kesimlerdeki liselileri harekete geçirirken, Soma madenci katliamı ve Özgecan Aslan’ın katledilmesi ise soldan öteye toplamda yaygın bir yankı buldu.

Yine de toplam üzerinden baktığımızda, bugün henüz bütünlüklü bir liseli gençlik hareketinden bahsedemiyoruz. Son üç yılın genel tablosu üzerinden hareket, belirli talepleri olan, bu talepler uğruna eyleme geçen ve yayılan bir hattan henüz çok uzaktır. Ancak aynı süreç, toplumsal muhalefetin yükseldiği her durumda, liseli gençliğin bu muhalefetin en diri parçası olabildiğini göstermiştir. Burada devrimci bir liseli gençlik hareketinin ayak seslerini duyabiliyoruz.

Bütün bunların ışığında ele alındığında, yakın yıllarda liseli gençlik hareketine dair yaptığımız vurguların önemi bugün çok daha fazla artmış ve doğal olarak bazı bakımlardan muhtevası da değişmiştir.

 

2- Düzenin liseli gençliğe yönelik saldırıları

Düzen çok yönlü bir kuşatmayla liseli gençliğin taşıdığı dinamizmi denetim altına alarak bastırma çabasındadır. Haziran Direnişi sürecinin ardından devamsızlığın 10 güne düşürülmesi, geçme notunun 50’ye yükseltilmesi saldırıların pratik yönüyken, buna paralel olarak kurulu düzen liseli gençliğe yönelik saldırılarının “ideolojik” arka planını da güçlendirmektedir.

Eğitim müfredatında yapılan köklü değişiklikler ve eğitim sisteminde var olan uygulamalarla, bilinçlere yönelen bir müdahale kesintisiz olarak devam ediyor. Sermaye düzeninin çıkarları doğrultusunda şekillenen değişiklikler, bir yandan belli kesimlerde kafaları bulandırsa da, bir yandan da mevcut sisteme güvensizliği pekiştirmektedir. Dershaneler kapatılıp özel okullara teşvik arttırılırken, böylece eşitsizlik daha da derinleştiriliyor. İlkokullardan liselere, değişen eğitim müfredatındaki dinci gerici uygulamaların, imam-hatiplere dönüşen okulların, liselerde baskıların daha arttığı bir dönemi geride bıraktık.

Bu yıl gerçekleştirilen “Eğitim Şurası”nın içeriği ve sonuçları, eğitim sistemi alanında gelinen son noktayı göstermek açısından anlamlıdır. Eğitim Şurası’nda alınan kararlar içerisinde en göze çarpanı, Osmanlıca eğitimi oldu. Şura’da çok da gündemleşmeyen meslek liselerine yönelik tartışmalar ise, sermayenin toplam hedeflerinin bir parça başarılı sonuçlar ürettiğini gösterdi.

Meslek liselerine yönelik “memleket meselesi” tartışmalarının yaşandığı dönemden bugüne atılan adımlar somutlaştırıldı. Ucuz emek gücü yaratıp sermayeye peşkeş çekmenin ötesinde, eğitim alanında artık sermaye ile ortak adımların atıldığı bir dönemdeyiz. Büyük firmaların birçoğunun meslek liselerinde kendilerine ait bölümleri bulunmaktadır. Şirket CEO’ları bu bölümlerden hem “işçi” seçme, hem de “not verme” yetkisi aldılar. Yani son Şura kararları ile birlikte, meslek liseleri artık büyük firmaların taşeronu olma işlevine yasal olarak da kavuşmuş olacak.

Yanı sıra geçmiş dönemlere nazaran fazlasıyla artan meslek liseleri ve bölümleri ile de karşı karşıyayız. Değişen sınav ve eğitim sisteminin sonucu olarak, çorap dikiciliğinden ağaç yetiştirmeye kadar meslek liseleri çeşitleniyor ve sayıları sürekli artırılıyor. Böylece birçok alanda sermaye için eğitimli ama ucuz işgücü yetiştirme olanağı genişliyor.

Eğitimin niteliksel olarak yaşadığı değişimin bir boyutu “gericilik” ise, diğer bir boyutu da eğitimli “ucuz işgücü” kaynağı olan meslek liseleridir. Bu bakımdan bir hayli değişen ve değişmeye de devam eden bir tablo ile karşı karşıyayız. Meslek liseleri bu özellikleriyle sanayiye, özellikle de büyük fabrikalara sürekli genç işçi grupları akıtan birer kaynak durumundadır. Parti olarak meslek liseleri çalışmasına buradan bakmak, onu genel sınıf çalışmamızın bir ön hazırlık alanı olarak ele almak, sermaye düzeninin bu alana yönelik olarak genişleyen icraatını devrimci sınıf çalışmamızın çok önemli bir avantajına dönüştürmek görev ve sorumluluğu ile yüzyüzeyiz.

 

3- Liseli gençlik çalışmamızın tablosu

Liseli gençlik hareketinin son döneminin genel ve kısa bir değerlendirmesini yapmaya çalıştık. Sistemin liseli gençliğe yönelik saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde, bu saldırılara karşı duracak bir dinamiği örgütlemek sorumluluğu liseli genç komünistlerin omuzlarında duruyor. Komünistler olarak sürece, biriken öfkeyi ve dinamiği örgütlü bir güç haline dönüştürme, böylece devrimci bir liseli gençlik hareketi yaratma hedefi ile yaklaşıyoruz.

Geçtiğimiz dönemlerde, liseli gençliğin kitlesel olarak alanlara çıkmadığı süreçlerde bile, parti kongreleri başta olmak üzere, konuya ilişkin tüm değerlendirmelerimizde bu dinamiğe vurgulu biçimde dikkat çekmiştik. Liseli gençliğin, toplumsal muhalefetin dibe vurduğu dönemlerde dahi “politik bakımdan enerjik ve yüzü devrime dönük güçler çıkartmaya” devam ettiğinin altını çizmiştik. Liseli gençliğin her dönem, en ileri kesiminden en geri kesimine kadar, kendini aradığı bir siyasal aidiyet vardı, bugün de var. Devrimci özlemleri ve arayışları olan ileri kesimleri farklı sol yapıların saflarına akabiliyordu. Bundan kaynaklı bu alana yüklenen özneler açısından karşılık bulmak, ciddi sorunlara rağmen fazlası ile olanaklı idi ve hala öyle. Tam da bu nedenle liseli gençlik çalışması, toplam parti çalışması içerisinde fazlası ile tartıştığımız bir gündem olmaktadır.

Liseli gençlik hem başlı başına bir toplumsal mücadele potansiyeli olması bakımından, hem de işçi sınıfı ve üniversiteli gençlik çalışmasının kadro rezervi olarak büyük önem taşıyor. III. Parti Kongresi ve sonrasında merkezi parti önderliği, alanın dinamikleri ve önemi üzerinde fazlasıyla durmuş, partinin önüne net ve somut görevler koymuştur. Onu izleyen IV. Parti Kongresi aynı konu üzerinde daha somut olarak durmuş, çalışma deneyimlerimizi irdelemiş ve mevcut parti çalışmasının eleştirisini de içeren daha somut hedefler tanımlamıştır.

Bütün bunlara rağmen bugün liseli gençlik çalışmamızda ortaya konulan hedeflerin henüz oldukça gerisindeyiz. Elbette aynı durumda değiliz, kimi yerellerde bu süre içerisinde önemli deneyimler elde ettik, ortaya anlamlı pratikler koyabildik ve bazı yerlerde somut mevzilere elde ettik. Ancak alınan mesafenin kendisi bizim için bir anlam ifade etse de, liseli gençlik hareketinin genel durumu üzerinden ele alındığında henüz çok sınırlı bir başarı anlamına geliyor. Var edilen anlamlı çıkışları kalıcılaştırmak, deneyimleri süzerek genelleştirmek ve partinin toplamına mal edebilmek durumundayız.

 

4- Deneyimler ışığında önümüzdeki dönem

Önümüzdeki dönem açısından, yeni tarihsel dönem tespitimiz üzerinden de vurguladığımız üzere, hareketli bir süreç bizi bekliyor. Bu, liseli gençlik kitlelerinin de daha dinamik bir biçimde harekete geçebileceği anlamına geliyor. Parti olarak liseli gençlik çalışması çerçevesinde bu süreçlere önderlik edebilme sınavı ile yüzyüze olacağız.

Bunun yanı sıra lise çalışmasını oturtabilmemiz, bizim için temel önemde olan sınıf çalışmamız ve diğer çalışma alanlarımız açısından bir kadro “rezerv”i olması bakımından ayrıca önem taşıyor. Son dönemin sınıf hareketliliği, sınıf içerisindeki dinamik ve genç işçilerin çoğunun meslek liselerinden çıktığını gösterdi. Sınıfı kazanabilmenin, “yeni Greif’ler” yaratabilmenin, metalde yeni fırtınalar estirebilmenin önkoşullarından biri meslek liselerinde var olabilmekten geçiyor. Lise çalışmamızın hedeflerinin sınıf çalışmamızın alanları ile kesişmesi, bu alanda mesafe almayı kolaylaştırıcı bir etken olacaktır.

 

Önümüzdeki dönem hedefleri

 

* Çalışmamızın kendi güçlerine dayanması

Lise çalışmamızın bu hedefler doğrultusunda mesafe alabilmesi, çalışmamızın liseli güçlere dayanabilmesinden geçmektedir. Parti olarak izlediğimiz politik hattın hayat bulacağı zeminde çalışmanın kendi güçlerini üretebilmesi, bu alanda kadrolaşabilmesi ile mümkün olacaktır.

Lise çalışmamızın kendi güçlerine dayanmasının bir nebze hayat bulacağı alan okulların kendisidir. “Okul odaklı çalışma” tarzı, hem lise çalışmamızı kendi güçlerine dayanmasını, hem de çalışmanın sürekli ve kalıcı olmasını sağlayacaktır.

 

* Hedefli bir çalışma hattı

Politik tercihlerimizden ötürü “okul odaklı çalışma” hedefinin bir ayağı meslek liseleri olmak durumunda. Halen stratejik hedefler kapsamında bilinçli bir yönelimden çok nerede somut bir olanak varsa oraya yönelmeye eğilimli bir tarzımız var. Yeni dönemde bunu aşacak bir yönelim, çalışmamızı da amaca uygun biçimde rayına oturtacaktır. Bu arada sınıf çalışmamızla eş güdümlü, onun orta vadeli ihtiyaçlarını da gözeten bir lise çalışması hedefiyle hareket etmeliyiz.

* Merkezi lise ekibi

Lise çalışmamızın toplam gençlik çalışmamızdan ayrı bir merkezi olmakla birlikte, bunun daha iyi işletilebilmesi sorunu ile yüzyüzeyiz. Var olan çalışma hattının başarısı yerellerin pratikleri ile orantılı olsa da, merkezi bir politik yönlendiriciliğin önemi ortadadır. Yerellerden beslenen ve politika üretebilen bir hat ortaya koymak çalışmayı güçlendirecektir.

Lise çalışmasında politika üretecek güçlerimizin kendi alanlarında yoğunlaşmaya ihtiyacı var. Genel bir koşturmaca ve sıkışıklık devreye girdiğinde, ilk bırakılan alan lise çalışması olabiliyor. Giderek yerellerden daha fazla beslenen bir hat izlemekle birlikte, daha iyi işleyen bir merkezi örgütlülük, birlik politikamızın yayılmasını sağlayacaktır.

* Yerel çalışmada inisiyatifli, ısrarlı ve hedefli bir yönelim ihtiyacı

Merkezi politikaları yerelde uygulayacak inisiyatifli bir çalışma hattı, lise çalışmamızı geliştirecek en temel unsurdur. Bu ise yerele bırakılacak bir mesele değil, genel planda zorunlu tutulması gereken bir konudur.

* Çalışmaya ayrılan güçlerin seçimi ve örgütsel zeminleri güçlendirme

Çalışmaya ayrılan güçlerin seçimi önem taşıyor. En azından çalışma kendi güçlerine bırakılana kadar bu konu önemini koruyacaktır. Daha önceki kongrelerde tartışılan bir nokta olduğu için burada yalnızca hatırlatıp vurgulamakla yetiniyoruz.

* Liseli genç komünistlerin devrimci kimliğini ve inisiyatifini güçlendirme

Tartışmamızın bir başka boyutunu ise liseli genç komünistlerin devrimci kimliğini ve inisiyatifini güçlendirme, buna bağlı olarak da bu alanda kadrolaşma sorunu oluşturuyor. Daha özelde lise çalışmamızda kadrolaşma sorunu yerel örgütlerimizin sorumluluğunda bulunuyor. Bunun kendisi kapsamlı bir donanım ve özel bir emek ile gerçekleşebilir ancak. Yerel örgütlerimizin bu meseleyi öncelik olarak önüne alması gerekmektedir.

 

5- Meslek liseleri

Meslek liselerine yönelik planlı somut adımlar atmak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Yıllardır önemini döne döne vurguladığımız bu alanda mesafe almanın imkanlarına artık çok daha fazla sahibiz. Bugün birçok çalışma alanımızda ilişkiler yarattığımız birimler daha çok meslek liseleridir. Yayınımızda bir süredir ağırlıklı olarak meslek liselilerin sorunları üzerinde duruyoruz. Ancak birlik çalışmamız açısından özgün bir alan açmamız gerekiyor.

Çalışmamızda meslek liselerinin çoğalması eğitim sisteminin toplamdaki tablosuyla da ilintili. Emekçi mahallerinde artan meslek liseleri gerçekliği var. Bizim de çalışma alanlarımız olduğu oranda, bu doğal bir sonuç. Ama bunun ötesinde bizim için artık hedefli bir çalışma hattı olması gerekiyorsa, bu doğal gerçekliği bir yönelim avantajına dönüştürebilmeliyiz. Sınıf çalışmamızın hedefli fabrikalarına “genç işçi” gönderen meslek liseleri, çalışmamızın hedefinde olmak durumunda. Metal sürecindeki eğitimli genç işçilerin büyük ölçüde bu liselerden çıktığını unutmamalıyız.

Gerçekleştirdiğimiz son kampta bu alanda somut politikalar belirledik.

(Parti güvenliği bakımından yayınlanamaz bölümler...)

 

6- Eğitim

Eğitim boyutu özellikle eğilmemiz gereken bir alan. Elbette bu eğitimin salt ideolojik boyutu değil yanı sıra pratik boyutu da önemli bir halkayı oluşturuyor.

Eğitim çalışmaları iki başlığa ayrılabilir: İlki lise çalışmamızda ileriden kazanacağımız güçlerin eğitimi, ikincisi ise genel liselilerin eğitimi.

Liseli genç komünistlerin eğitimi kadrolaşma politikamız açısından özen göstermemiz gereken bir alan. Daha özel bir tarzda ilgilenmeyi başarabilmeliyiz. Liseli genç komünistler buluşmaları, birebir eğitim çalışmaları vb. liseli güçlerimizin gelişim süreçlerini hızlandıracaktır. Marksizme dair, partiye dair, devrimciliğe dair eğitim planlamaları yapabilmeliyiz.

Genel liseli kitlemizin eğitimi çerçevesinde uzun zamandır devrim okulları pratiğimiz var. Devrim okullarının niteliğini yükseltmek, genel siyasal-toplumsal sorunlardan teori alanına kadar, liseli gençliğin devrimci eğitim ihtiyacını karşılayacak bir program oluşturmak önemli bir yerde duruyor. Devrim Okulları’nın hazırlığında liselilerin aktif rol almasını sağlamak liseli güçlerimizin inisiyatifini genişletecektir.

 

7- Yayın

Liseli gençlik yayını çalışmamızın en temel aracı. Bunu güvenceye alacak bir çalışma hattının önemi açık. Bu konuda yayının politik içeriğinden liseli katkılarına dek birçok yönde gelişme kaydettiği söylenebilir. Kullanımının yaygınlaşması ve amaca uygun kullanımı doğrultusunda  yerellerde tartışmalar yürütmemiz ve pratik hattı önümüze koymamız gerekiyor.

Lise çalışmamızda kullandığımız bir diğer önemli araç yerel yayınlar. Yerel yayın, çalışmanın kendi güçlerine dayanması ve örgütleme işlevini yerine getirmesi bakımından önemli bir araç. Yanı sıra merkezi lise yayınını, dolayısıyla çalışmamızı da güçlendiren bir rol oynuyor.

Birçok deneyim gençlik alanında sosyal medyanın etkili kullanımının önemli olanaklar sunabildiğini, dolayısıyla gündemimize almamız gerektiğini gösteriyor.

Çalışmamızda ayrıca hem yayını besleyecek hem de güçlerimizin eğitimini kolaylaştıracak broşürler bir ihtiyaç.

 

8- Mali tablo

Devrimci bir partide her bir alanın kendi mali ihtiyaçlarını karşılamasının önemi açık. Liseli çalışmamızda da bu kültürün oturmak gerekiyor. Gereğince yüklenildiğinde, fazlasıyla olanak barındıran bir alan.

Liseli Gençlik Çalışması Komisyonu


Üste