Logo

IV. Kongre sunumları: Liseli gençlik hareketi ve çalışması üzerine


TKİP IV. Kongresi sunumları...

Liseli gençlik hareketi
ve çalışması üzerine

TKİP IV. Kongresi, saptanmış gündemlere bağlı olarak kongre öncesi süreçte Kongre Hazırlık Komisyonları tarafından hazırlanan sunumlar üzerinden çalışmalarını yürütmüştür. Sunumlar parti kongresine bir ön tartışma platformu oluşturmak üzere hazırlanmıştır. Dolayısıyla kongrenin kendi değerlendirme ve kararlarına yalnızca bir ilk hareket noktası oluşturmak işlevine sahiptirler. Burada yayınladığımız metin Gençlik hareketinin sorunlarını konu alan birden fazla sunumdan biridir...

1. Liseli gençlik hareketinin durumu:

Bugün için liseli gençlik hareketi ile esasta bu alanda etkinlik gösteren politik gençlik gruplarının eylem ve etkinliklerini kastediyoruz. Bunu aşan bir gençlik hareketi henüz bir istisnadır. Bu kapsamda bir hareketi biz geçtiğimiz yıl yaşanan şifre skandalı vesilesiyle görmüş olduk. Politik gençlik gruplarının büyük ölçüde peşinden sürüklendiği bu hareket ülke çapında dalga dalga yayılan kendiliğinden bir öfke dalgası biçiminde gelişti. Sürecin ilerleyen safhasında politik özneler inisiyatif göstermeye ve harekete yön vermeye çalışsalar da pek başarılı olamadılar. Bu müdahale çabası kendiliğinden güçler ile özneler arasında bazı gerilimlere de yol açtı. Doğal ve anlaşılır olan bu gerilim dışında özneler hareket içerisinde ona yön verecek bir konum kazanmadılar. Dolayısıyla bu kendiliğinden öfke patlaması bir noktadan sonra kırılmaya uğrayarak geri çekildi. Hareket bu süreçte ulaştığı kapsam, yoğunluk ve etkinlik düzeyine bir daha ulaşamadı.

Elbette bu sürecin politik özneler üzerinde olumlu etkileri oldu ve bunun sonuçları geçtiğimiz yılın 1 Mayıs tablosunda fazlasıyla görülebildi. Birçok devrimci ve sol kortejdeki belirgin liseli ağırlığı ile liseli gençlik gruplarının kitlesel katılımı bunun ifadesiydi.

Liseli gençlik hareketi bunun dışında varlığını karakteristik biçimde 1 Mayıs gibi politik eylemler vesilesiyle ortaya koyabiliyor. Bunun dışında zaman zaman paralı eğitim uygulamalarına karşı politik öznelerin başını çektiği eylem süreçlerine tanık oluyoruz. Ancak bunların da yaygın ve süreklileşen bir düzey kazandığını söylemek zor. Ama liseli gençliğin nesnel dinamikleri politik bakımdan enerjik ve yüzü devrime dönük güçler çıkarmaya devam ediyor. Bağımsız liseli örgütlenmeler olmasa da, liseli gençlik kendisini siyasal aidiyetler-kimlikler üzerinden ortaya koyuyor. Genel olarak devrimci hareketin toplum düzeyinde etkili olmamasına karşın devrimci özlemler ve arayışlar, alandaki ciddi engellere rağmen canlılığını koruyor. Bu nedenle sistemli, kararlı bir politik yönelim bu alanda karşılık bulmakta zorlanmıyor. Bunun için geçtiğimiz yılla aynı düzeyde olmasa da liseli gençlik grupları önemli bir devrimci dinamik olarak varlığını sürdürüyor.

Dolayısıyla liseli gençlik çalışması toplam parti çalışması içerisinde özel bir önem taşıyor. Alan hem başlı başına bir toplumsal mücadele odağı potansiyeli olması bakımından, hem de işçi sınıfı ve üniversiteli gençlik çalışmasının kadro rezervi olarak büyük önem taşıyor. III. Kongre ve sonrasında merkezi parti platformları alanın dinamikleri ve önemi üzerinde fazlasıyla durmuş, partinin önüne net ve somut görevler koymuştur. Ancak buna rağmen liseli gençlik çalışmamızda hedeflerimizin oldukça gerisindeyiz.

(...)

3. Liseliler birliği çalışması ve örgütlenmesi:

Liseli çalışmamızı III. Kongre’den bu yana liseliler birliği olarak sürdürüyoruz. Liseliler birliği ile liseli çalışmasında ileri düzeyde bir yüklenme, bir politik-moral ve örgütsel sıçrama hedefleniyordu. Bugüne kadar bazı dönemlerde ve bazı yerellerde elde edilmiş başarıların genelleştirilmesi, giderek bizi liseli gençlik hareketinde ileri bir politik-örgütsel odak haline getirecek bir aşamaya geçmek anlamına gelecekti. Bu görev ilgili parti platformlarda somutlanmış ve atılacak ilk adımlardan başlayarak planlanmıştır.

Ancak geçen sürecin ardından açık yüreklilikle belirtmek gerekir ki, parti bir bütün olarak saptanmış görevi yerine getirmekte yetersiz kalmıştır. Birçok alanda oturmuş çalışmalarımız yok, yayınımız düzenli çıkmıyor, merkezi olarak da düzenli-sürekli bir politik çalışmadan sözedemiyoruz. Elbette bazı çabalar, dönemsel yüklenmeler olmuştur, ama bunlar pek az sonuç yaratmıştır.

Önümüzde bu ara dönemin deneyiminden de en iyi biçimde yararlanarak, liseli gençlik hareketi içerisinde politikası, örgütlenmesi, kitleselliği ve moral değerleriyle liseli birliğini bir odak haline getirebilmeliyiz. Bu amaca ulaşmak için politika, örgütlenme, araçlar ve yöntemler bakımından tam  açıklık sağlamalı, genel çerçevesiyle de olsa bir somut hareket planı oluşturmalıyız. Burada bu amaçla yapılmış ön tartışmalar üzerinden saptanmış bazı görüş, düşünce ve önerilerimizi sıralayalım.

Çalışmanın gündemleri:

Liseli gençlik çalışmasının gündemleri politik süreçlerden akademik-demokratik sorunlara kadar geniş bir kapsamdadır. Evet liseli gençlik kitleleri bugün kendilerini daha çok siyasal aidiyetler-kimlikler üzerinde göstermekte ve politik-devrimci gündemlere özel bir ilgi duymaktadırlar. Ancak bundan liselilerin akademik-demokratik sorunlara ilgi göstermediği-göstermeyeceği sonucu çıkmaz. Aksine, şifre skandalı vesilesiyle görüldüğü üzere liseli gençlik hareketinin, siyasal öznelerin hareketi dışında, kendi sorun ve talepleriyle eyleme geçirilebilecek geniş bir kitlesel tabanı vardır. Bunun için çalışmada bu sorunlara ilişkin özel ilgi ve yüklenmeyi muhakkak başarmak, bu ilgiyi de genel geçer formüller ve biçimlerle değil alanlarda derinlemesine ilerleyebilecek bir esneklik ve kuvvette politik çalışmalar biçiminde örgütlemek gerekiyor.

Bu temel vurgudan sonra liseli çalışmasının gündemlerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:

- Siyasal gündemler: Uludere katliamı, Sivas'ın katillerinin aklanması, Filistin gibi gündemlere ilişkin cüretli ve inisiyatifli bir çalışmanın nasıl sonuçlar doğurabileceğini biliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde de emperyalist savaş, faşist terör, gericilik gibi gündemlere gereken ilgiyi göstermeli, bu gelişmelere dair sadece süreklileşen bir ajitasyon-propaganda çalışmasını değil, doğru zamanda yapılmış eylemsel çıkışları da örgütlemeliyiz.

- Liselerdeki devlet terörü özel bir gündem olmalıdır. Liseli gençliği ezen, onun öncülerini biçmeye yönelik sistemli-azgın teröre karşı etkili bir teşhir faaliyeti yürütülmeli ve aktif mücadele verilmelidir. X Lisesi, bunun nasıl yapılabileceğiyle ilgili somut bir örnektir.

- Tarihsel devrimci gündemler, doğal olarak alanın başlıca gündemlerinden biri olmaya devam edecektir.

- Bugün diğerlerinden daha fazla güncel önemi olan eğitim sistemiyle ilgili düzenlemeler, önümüzdeki dönem özel bir mücadele gündemi olacaktır. 4+4+4 sistemi, eğitim sisteminin dinsel gericiliğin ihtiyaçlarına göre yapılandırılması, “dindar nesil” yetiştirme çalışmaları gibi konular, özel ve derinlikli biçimde ele alınmalı ve çalışmalarımızın öncelikli gündemi yapılmalıdır.

- YGS ve sınav sistemi de özel bir gündem olmaya devam edecektir.

Nasıl yapmalı?

Çalışmalarımızın kesintili, dar, belli bakımlardan yüzeysel ve merkezi araçların kullanımıyla sınırlı olduğunu söylemek mümkündür. Çalışmayı omuzlayabilecek liseli güçlerden büyük ölçüde yoksun durumdayız. Oysa böyle kadrolara sahip olunamadan, liseli gençlik çalışmasında yüzeysellik ve darlığı aşmak çok zordur.

Durum böyleyse, o halde ne yapmalı? Kadrosal birikimimizin bir çalışmayı olağan sınırlarda örgütlemeye yetmediği yerde elbette elimizi kolumuzu bağlayıp oturmayacağız? Ya da genel politik etkimiz sonucunda tesadüflere bağlı olarak ileri liselilerin bize uğramasına beklemeyeceğiz.

Nitekim bu anlayışla geçtiğimiz dönemde liseli çalışmasında bölge örgütlerimizin gücüne yaslanarak ve seçilmiş liselere yüklenerek bu sorunu önümüze koyduk. Böylece liseli kadronun çıkmasını beklemeden partinin örgütsel gücünü alan çalışmasına seferber etmeyi hedefledik. Ancak mevcut tablo bu bakımdan istenilen sonuçlara ulaşamadığımızı göstermektedir.

Elbette bir dönemdir liselere seslenmeye başladık, bölge örgütlerimiz belli bir yönelim içerisine girdiler. Ama sonuçta alanlarda belli liseli güçlerine dayanmak, onları liseli birlik çalışmasına kazanmak mümkün olmadı.

Öyleyse hatayı nerede hata yaptık, ya da daha doğrusu neyi eksik bıraktık? Eksiklik, bu yönelimin daha sistematik, yoğun ve sürekli bir düzey kazanamamasındandır. Merkezi olarak çıkarılmış materyallerin, ya da politik gündemlere dayalı çağrıların hedef liselere ulaştırılmasıyla sınırlı bir çalışma, ya da liseli ilişkileri toparlamaya yönelik örgütleyici çabalar, yoğunlaşmış bir emek olmadığı ölçüde sonuç vermemiştir.

O halde öncelikle yapılması gereken açıktır: Yine bölge çalışmalarının örgütsel güç ve imkanlarına dayanarak seçilmiş liselere yüklenmeliyiz. Ama bunu diğer işler içerisinde yapılan bir iş olmaktan çıkarmalı, bağımsız-özel bir sorumluluk alanı haline getirmeliyiz. Bu demektir ki, parti örgütlerinde liseli çalışmasıyla ilgili özel görevlendirmeler yapılmalı, aynı zamanda görevlendirilen kadrolara elden geldiğince onları dağıtacak başka işler verilmemelidir. Zira bu alan temel önemde bir çalışma alanıdır ve toplam planlamada bu gözetilmek durumundadır. Bu partinin en ileri platformunda bu biçimde tanımlanmalı ve bu çerçevede net bir irade konulmalıdır.

Alana yönelik ayrılmış bağımsız-nitelikli kadrolar, sadece tek tek bölgelerdeki çalışmayı yürütmek için değil, aynı zamanda bölge çalışmalarının da gelişimi açısından olmazsa olmaz bir rol oynayan alanın politik koordinasyon ekibi için de gereklidir. Öyleyse politik koordinasyon ekibini, zamanını ve enerjisini alan için değerlendirecek nitelikte kadrolardan oluşturmak yoluna gitmeliyiz. Aksi halde ne olacağını geçtiğimiz dönem yaşadıklarımız yeterince açıklamaktadır. Merkezi politik yönlendirme ve araçlardan yoksunluk, bir boşluğa, kendiliğindenciliğe ve giderek moral-motivasyon bakımından kırılmalara yol açmaktadır.

Bu temel örgütsel-siyasal koşulları sağlamak çalışmanın gelişip serpilmesi bakımından olmazsa olmazdır. Bundan sonrası ise sürekli-sistemli bir çalışma ile yüklenme demektir. 

Çalışmamızın hedefleri, yöntemleri ve araçları

Alanda temel örgütsel hedeflerden birincisi, gençlik içerisinde etkili, popüler, diri güçlere ulaşmak olmalıdır. Deneyimlerimiz de gösteriyor ki, liseli gençliğin örgütlenmesinde böylesi etkili kişilikler özel bir rol oynuyorlar. Onlara ulaşmak hem kısa sürede onların çevresine ulaşmak sonucunu veriyor, hem de onlara dayanarak politik-örgütsel çalışmayı genişletme ve derinleştirme kanalları bulunabiliyor. Böylelikle çalışmamız hızla kadrosal dayanaklarını yaratmış olacaktır.

Elbette liseli gençliğin öncüleri diyebileceğimiz bu unsurlara nasıl ulaşacağımız sorunu önem kazanıyor. Tek bir yanıtı olmamakla birlikte, bir çekim alanı haline gelmek bu bakımdan son derece belirleyicidir. Bu da demektir ki, liseli birliğimiz alanda kendisini güçlü bir biçimde gösterebilmelidir. Liseli gençlik baktığı her yerde liseli birliğimizi görmeli, harekete geçmek isteyene kendisini bir adres olarak göstermeli, aynı zamanda buna uygun kanallar açmalıdır. Bu da herşeyden önce sürekliliği olan yaygın, aynı zamanda yoğun bir çalışma demektir. Dev-Lis çalışmaları bu bakımdan bir örnektir. Dev-Lis imzalı çeşitli materyalleri liselerin çevresinden başlayarak kent merkezlerine kadar sürekli görmek mümkündür. Yeni dönemde benzer bir sürekliliği ve yoğunluğu sağlamalıyız.

Diğer taraftan yoğun ve sürekli bir propaganda aynı zamanda bir kimlik ve tarz oluşturmak için özellikle gereklidir. Bu aynı zamanda tek tek öncü ve duyarlı liselilerin kazanılmasını kolaylaştıracaktır. Yani tek tek liselilerin ve genel olarak da devrimciliğin ötesinde liseli birlik çalışmamız üzerinden bir ruh ve kimlik oluşturmak gerekmektedir. Bu ise çalışmanın sürekliliği, yoğunluğu yanında liseli birliğin örgütsel bir işleyiş-omurga kazanması demektir aynı zamanda. Bunun için yakalanılacak her liseli bağ birliğin örgütlülüğü-ruhu-tarzı içerisinde değerlendirilmeli, böyle yetiştirilmelidir.

Bu esasta liseli birliği inşa etme sürecidir. O halde birliğin kuruluş sürecinde baştan planlanan ancak gerçekleşmeyen düzeyde bir propaganda-örgütlenme süreci-kampanyası yürütülebilir. Elbette kendi başına bu yeterli değildir. Liseli birliğin liseli gençlik içerisinde çekim alanı güçlü bir politik merkez haline getirebilmek hedefidir sözkonusu ettiğimiz. Bu da politikada, çalışmada, örgütlenmede yoğunlaşma ve süreklilik demektir.

Çalışmalarımızda militan biçimlerden yararlanmalıyız. Çünkü özellikle devrimci olmak iddiasında ve arayışındaki potansiyel kitlenin ihtiyacına yanıt verebilmeliyiz. Bu konuda elbette zamansız yüklerle genç omuzları kırmamaya özen göstermeliyiz.

Sosyal-kültürel araç ve biçimlerin kullanılması ihmal edilmemelidir. Zira liseli gençlik kitlelerinin bu bakımdan ilgisi ortadadır. Bu, şu ya da bu vesileyi değerlendirmek, kendi başına sanatsal etkinlikler düzenlemekten çeşitli sportif organizasyonlar gerçekleştirmeye kadar uzanan bir alanda iş yapmak demektir.

Bu bakımdan kurumsal olanaklarımızı en etkin biçimde kullanmalıyız. Yine dışımızdaki imkanların da etkin biçimde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu arada ÖDP’nin Gençlikevi türünden alana özgü kurumlarının deneyiminden de yararlanabiliriz. Öte yandan Dev-Lis örneğinde olduğu gibi liseli birliğimiz de bazı alanlarda kendi adına mekanlar açabilmelidir. Kuşkusuz bu biraz da alanlarda örgütsel-siyasal gelişme ve güçlenmeyle ilgilidir. Ama unutmamak gerekir ki, bazı durumlarda böyle bir mekan tersinden siyasal ve örgütsel çalışmanın önünü açabilir. Bunun uygulamada nasıl olacağı somut bir değerlendirme sorunudur.

Çalışmayı liseli kadrosal birikime dayanarak yürütebilmek esas olmakla birlikte, çalışmanın her aşamasında, alanın bölge-il örgütüyle siyasal-örgütsel bütünlüğünün kurulması önem taşımaktadır. Bu çalışmanın imkanlarının partinin ihtiyaçları ve hedefleri bakımından değerlendirmesini kolaylaştıracak, aynı zamanda özellikle alan çalışmasına yönelik siyasal-örgütsel desteğin tam olarak gerçekleştirilmesinin zeminini sağlayacaktır.

Liseli çalışmasını örgütleyecek yeterince kadro olsa dahi, partili kadroların katkısının alınabileceği alanlar vardır. Özellikle eğitim çalışmaları, çeşitli konularda verilecek seminerler işlevsel olacaktır. Dışımızdaki örgütlenmelerin deneyimi de bunu doğrulamaktadır. (...)

Liseli gençlik teoriye ilgisi göstermektedir. Devrim Okulları pratiği bu bakımdan öğreticidir. Bunun için marksist teorik eğitimi sistematik hale getirmeliyiz. Sadece ara dönemlerde değil, bunu giderek çalışma tarzımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Ayrıca tek tek liselilerle de bu bakımdan özel olarak ilgilenmeliyiz. Onları yetiştirmeyi özel bir parti işi olarak görmeliyiz.

Tarihsel devrimci gündemlerin liseli çalışmasındaki önemi ortadadır. Denizler, Erdal Eren, parti şehitlerinin anmaları, bahar döneminin gündemleri çalışmamızın her dönem olağan gündemi olacaktır. Ancak bu gündemlere müdahaleyi daha organize, daha planlı ve daha etkin biçimde örgütlemeyiz. İyi düşünülmüş, ön süreci ve etkinliğiyle iyi planlanmış, zengin içerikli, politik olarak güçlü çalışmalar demektir bu.

Çalışmalarımızda merkezi araçlara bağımlılığa son vermeli, yerellerde politikayı özgünleştirebilmeli (örgütsel gelişimimize de bağlı olarak okul politikaları saptayabilmeli), kullanılan araçları zenginleştirebilmeli, yaratıcı ve esnek biçimleri daha etkin biçimde kullanabilmeliyiz. Bu anlayışla yerel bültenleri çıkarmayı hedef olarak gözetmeliyiz.

Alanda partinin politik ve moral gücüne de yaslanmak durumundayız. Bu partinin adıyla alana seslenmek olduğu gibi, partiyi kazanılan güçlere tanıtmak, onları partili bir ruh ve kimlikle donatmak anlamına gelmektedir.

Yayın:

Liseli gençlik çalışmasının merkezi yayın organı bir süredir aksamış, son dönemde birkaç sayı dışında çıkarılamamıştır. Kuşkusuz bu, alan çalışmasının siyasal ve örgütsel düzeyinin zayıflığının bir sonucudur. Bununla birlikte her şeye rağmen örgütleyici bir işlev gören böyle bir organın sorumluluğunu alan ekibin zayıflığı da temel bir rol oynamıştır. Çünkü her şeye rağmen alan çalışmalarımızın durumundan bağımsız olarak bu yayın çıkarılabilir ve çalışmanın toparlanmasına yardımcı olabilirdi. Ancak geride bıraktığımız dönemde çalışmamız bu temel araçtan önemli ölçüde yoksun kalmıştır.

Bunun için amaca uygun işlevsel bir liseli gençlik yayınını çıkarmak öncelikli ve kesinlikle ihmal edilemez bir görev sayılmalıdır. Bu nedenle ihtiyacı karşılayabilecek nitelikte bir politik koordinasyonun oluşturulması gerekmektedir. Bunu yaptıktan sonra işlevsel bir yayın organının gereklerine ilişkin adımlar atabiliriz. Örneğin bu durumda da yerel katkıların örgütlenmesi sorunu üzerinde durabiliriz.

Liseli gençlik yayını temelde liseli birlik örgütlenmesinin kimliği ve ruhunun oluşturulmasının temel aracı, politikalarının taşıyıcısı, örgütleyici silahı, aynı zamanda ideolojik eğitimin temel bir aracıdır. Dolayısıyla yayının içeriğinin ve biçiminin de buna uygun olarak planlanması gerekmektedir.

Yayınımız yeni dönemde daha tok bir devrimci içeriğe kavuşturulmalıdır. Bu biçiminden içeriğine kadar yayına düzen karşıtı devrimci ruhun egemen olması demektir. Yani sözümüz dolandırmadan söylenmeli, içe dönük analiz ve tespitlerden elden geldiğince arındırılıp düzene ve devlete karşı militan bir tavır içermelidir.

Bununla birlikte, yüzeysel ve kuru bir ajitasyona da düşmemeliyiz. Sözümüzü mutlaka somut  olgulara dayandırmalı, yazıları kaleme alırken konulara derinlik kazandıracak bir özen göstermeliyiz. Şu haliyle yayınımız benzer tonlar ve vurgular ile söylemlerin yüzeysel bir tekrarı olmanın ötesine geçmemektedir.

Yüzeyselliği aşmak, marksist teoriyi daha güçlü bir biçimde kavramayı gerektiriyor. Böyle bir kavrayışla sosyalist propagandayı güçlü, ikna edici bir düzeyde yapabilmeliyiz. Yayınımızı diğerlerinden ayıran da temelde devrimci ruhu ve bu şekilde oluşturulacak güçlü marksist kimliği olacaktır.

Yayınımızın konu seçimi zayıftır. Öyle ki her sayıda hemen hemen aynı konular aynı vurgu ve sığlıkta işlenmektedir. Bunun için aynı konuları daha özel ve iyi bir hazırlıkla kaleme almalı ve konularımızı çeşitlendirmeliyiz.

Bunun için;

Mizahı etkili biçimde kullanabilmeliyiz. Örneğin düzenli bir mizah sayfamız olabilir.

Sanat ve edebiyata gereken ilgiyi göstermeliyiz. Şiir, kitap tanıtımları, röportajlar, sanatçıların yaşamlarına dair düzenli katkılar almalıyız.

Devrimci mücadele tarihi düzenli olarak yer verilecek başlıklardan olmalıdır.

Ölüm yıldönümlerine bakmadan devrim tarihine malolmuş kişiliklere dair yazılara düzenli olarak yer vermeliyiz.

Diğer yandan, sanal medya alanını daha etkili biçimde kullanabilmeliyiz. Bu ise her şeyden önce bir internet sitesini kurmak demektir, ki yeni dönem hedeflerimizden birisi de bu olmalıdır.

Son olarak belirtelim ki, yeni dönemde partiye yakışır güçte bir liseli gençlik çalışması ve örgütlenmesi için tüm alanlarda yüklenmeli, geleceğimizi kazanmalıyız. Bu anlayışla tok bir iddia ortaya koymalıyız.

Mayıs 2012


Üste