Logo

IV. Kongre sunumları: Yayın cephesi sorunlar ve görevler


TKİP IV. Kongresi sunumları...

Yayın cephesi
Sorunlar ve görevler

Ekim’in Haziran 2004 tarihi taşıyan “Partinin yayın cephesindeki sorunları ve görevleri” başlıklı başyazısı, partinin yayın organlarına bakışını ve sorun alanlarını tüm kapsamıyla ele alan, bu çerçevede görev ve sorumluluklara işaret eden temel önemde bir değerlendirme. Yayın faaliyeti alanındaki bugünkü sorunlarımıza ve çözüm yoluna ışık tutmakla kalmayan, gelecekte de yol göstermeyi sürdürecek olan bir değerlendirme olması nedeniyle kongre platformunda temel bir metin olarak ele alınmış, yanı sıra sorunun güncel boyutlarını ele alan ve yaşanan sorunların aşılmasında çözücü halkaya işaret eden aşağıdaki metin sunulmuştur. Bu nedenle bu metin sözünü ettiğimiz başyazı ile birlikte incelenirse tam olarak anlaşılabilir...

* Parti uzun bir dönemdir kapsamlı bir yayın faaliyeti sürdürmektedir. Ancak, bir bütün olarak yayın cephesi (son dönem üzerinden kısmen MYO bunun dışında tutulabilir) ciddi zayıflık ve yetersizliklerle yüzyüzedir.

* Bugün yayın cephesindeki en temel sorun, yayınları güçlendirmek ve işlevlerine uygun bir içeriğe kavuşmalarını sağlamaktır. Diğer yayınların da yol göstericisi olarak özellikle merkezi yayınların bu açıdan öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir. PYO, “eli kalem tutan” kimi güçlerin süreç içerisinde düşmelerine de bağlı olarak, son yıllarda giderek belirgin bir biçimde zayıflamıştır. Tersinden MYO’da son yıllarda belli bir mesafe alınmış olmakla birlikte, özellikle önderlik kadrolarının sistematik katkıları planındaki zayıflık halen de sürmektedir.

* Yayın organlarına ilişkin tüm sorunlar, yaşanan zayıflıklar, yeterli sayıda eğitimli/donanımlı kadroya sahip olamamakla, politik önderliğe dayalı çalışma tarzını oturtamamakla, politik-örgütsel faaliyet alanındaki zayıflıklar vb. ile doğrudan bağlantılıdır. Dolayısıyla kendi içinde bir yayın tartışması üzerinden soruna gerçek ve kalıcı bir çözüm üretilemez.

Fakat bu hiç de yayın organlarının güçlendirilmesi, işlevlerine uygun bir içerik kazanması doğrultusunda önlemler alınamayacağı anlamına gelmemektedir. Zira partinin mevcut birikimi, güç ve olanakları üzerinden bakıldığında, yayınlardan yansıyan tablo olması gerekenin gerisindedir. MYO örneği bu konuda oldukça açıklayıcıdır. Kadrosal birikimimizde dünden bugüne fazla bir değişiklik olmadığı halde, uzun dönem kesintiye uğrayan MYO’nun artık çıkarılabilmesinde, bir dizi etmenin yanı sıra katkıların örgütlenmesi çerçevesindeki ısrarlı müdahaleler önemli bir rol oynamıştır.

* Dolayısıyla, yayın organlarındaki mevcut zayıflık partimizin gelişmişlik düzeyiyle ilgilidir, verili koşullarda bu kadar olabiliyor denilemez. Örneğin uzun bir dönemdir PYO’ya “katkı” sunanlar, merkezi ve yerel planda önderlik kadrolarından çok yazı yazma konusunda belli bir yeteneği olan güçlerdir. Sorun sadece “verili düzeyimiz”den değil, aynı zamanda, gerçek düzeyimizi yansıtacak yoldaşlarımızın sorumluluklarının gereklerini yerine getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. Bunun gerisinde, soruna bakıştan, alışkanlıklardan, sınırları zorlamamaktan, varolanla yetinmekten gelen zayıflıklar vardır.

* “Yayın kendi içinde bir amaç değil, çalışmaya ve mücadeleye hizmet eden bir araçtır.” Merkezi yayınlarımız yürütülen faaliyetin etkili araçları olarak, eğitim aracı, propaganda aracı, müdahale aracı olarak kullanılabilmek durumundadır. Bu açıdan işlevlerini yerine getirebilmeleri ise, başta MK olmak üzere partinin en birikimli ve deneyimli kadrolarının onlara sahip çıkabilmeleri ile mümkündür.

Parti faaliyetinin taşıyıcısı olan ileri kadrolarımız bu sorumluluğu üstlenmedikleri, bunu kendilerinin asli görevi olarak görmedikleri, bu bakış açısıyla kendilerini geliştiremedikleri sürece, işlevlerine uygun yayın organları çıkarmakta hep zorlanma yaşanacaktır.

* Bu sorumluluğun yerine getirilememesinin hep de bir takım “pratik yükler”le gerekçelendirilmesi gelinen yerde artık hiçbir biçimde kabul edilemez. “Pratik yükler” gerekçesi, dar pratik içinde boğulmanın, örgütsel ve siyasal faaliyetin gerçek sorunları üzerine yoğunlaşamamanın ifadesidir ve partide mutlak biçimde aşılması gereken bir başka temel önemde zaaf alanıdır.

* “Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı” ile yayın organlarına “katkı” sorunu arasındaki kopmaz ilişkiye, son birkaç yıldır yapılan pek çok değerlendirme ve tartışmada önemle ve döne döne işaret edilmiştir. Bugün yayın organlarındaki zayıflığın sürmesi, politik önderliğe dayalı çalışma tarzının partiye egemen kılınamadığının en dolaysız bir göstergesidir. Zira bu tür bir önderliğin taşıyıcısı parti içi yazılar da dahil her biçimiyle parti yayınlarıdır.

Çalışma tarzında anlamlı adımlar atabilmek, yayın organlarının etkili bir biçimde kullanılmasıyla mümkündür. Bu bizi gündelik pratik sorunlarla uğraşmanın yarattığı darlıktan kurtaracak, daha temelli sorunlar üzerine düşünme imkanı verecektir. Siyasal faaliyetin ve mücadelenin sorunları ve ihtiyaçları üzerine yoğunlaşan, karşı karşıya kaldıkları sorunları irdeleyen kadrolar yayınları beslemekte zorlanmayacaklardır.

* Parti faaliyetine yön vermede, güçlerin eğitiminde yayın araçlarının en dolaysız müdahale ve etkileme araçları olması, özellikle Merkez Komitesi’ne bu çerçevede önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı öncelikle partinin politik araçlar/parti yayınları üzerinden yönlendirilmesi ile gerçekleşebilir. Merkezi önderlik sorumluluğu esasta yayın araçları üzerinden yerine getirilebilir. Eğer MK yayın organlarını kullanmıyorsa, partiye önderlik edemiyor demektir. Söz yayın araçları üzerinden (MYO, PYO, genelgeler, raporlar vb...) tüm partiye söylenmelidir. Kollektif olan budur, etkili ve işlevli olan budur, kalıcı olan da budur.

* Parti kongresi, yayınlara katkı sorunu ile politik önderliğe dayalı çalışma tarzı arasındaki bağ üzerinde önemle durmalıdır. Önderlik sorumluluğu çerçevesinde MK’nın ve İK’ların yayınlara katkısının öncelikli olduğu doğrultusunda karar almalıdır. Gelecek kongrelerde MK adayları bu konuda sergiledikleri pratik üzerinden de değerlendirilmelidir.

* Yayınların güçlendirilmesi sorununun bir yanı, başta MK olmak üzere partinin deneyimli ve birikimli kadroların yayınlara sistematik katkısı iken, büyük bir önem taşıyan bir diğer yanı ise partide ideolojik-politik düzeyin sürekli olarak yükseltilmesidir. Kadroları niteliksel olarak geliştirmekle bağlantılı olan bu sorun alanında mesafe alınamadan yayın organlarını güçlendirme doğrultusunda da gerçek çözüm yolu açılamaz.

Özellikle merkezi yayınlara temel katkıları sunacak ileri kadroların; marksist bakışaçısına sahip olmaları, parti çizgisine hakim olmaları, partinin dönemsel çizgisi ve hedefleri, bu çerçevede görev ve öncelikleri konusunda açıklık taşımaları gerekmektedir.

* Kadroları sadece nitelik olarak geliştirmek değil, kadro sayısını artırmak gibi de temel önemde bir sorunumuz var. Mevcut kadrolarla yayınları güçlendiremediğimiz sürece yeni kadrolar çıkaramayı da başaramayız.

Merkez Yayın Organı:

* Partiyi dolaysız olarak temsil eden MYO’yu “parti önderliğinin kürsüsü” olarak tanımlıyoruz. Buradaki önderlik kavramı dar anlamda merkezi önderliği değil, İK’lar üzerinden yerel önderlik kadrolarını da kapsamaktadır. Kuşkusuz MK, sözkonusu olan bir bütün olarak partiye yön veren bir yayın organı olduğu ölçüde, önderlik sorumluluğu çerçevesinde MYO’ya karşı daha ayrı bir sorumluluk taşımaktadır.

* MYO işlevi net bir biçimde tanımlanmış bir yayın organıdır. Partinin temel görüşlerini, politik sorunlara ve gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini, bu çerçevede taktik çizgisini, dönemsel politik-örgütsel hedef ve görevlerini, ve illegal bir yayın organı olarak partinin örgütsel durumu ve çalışma tarzına ilişkin sorunlarını ele alır. Dolayısıyla MYO esas olarak parti çalışmasına yön veren, onu temel ve dönemsel sorunlar konusunda aydınlatıp yönlendiren, hedef ve görevlerini somutlayan, deneyimlerini toparlayan, zaaflara ve zayıflıklara müdahale edebilen bir yayın organı olabilmek durumundadır.

* Buradan bakıldığında, MYO’nun, üzerine gidilmesi gereken sorunlarla yüzyüze olduğu açıktır. Zira hala da üstlendiği işlevler üzerinden, başta MK olmak üzere partinin ileri güçleri tarafından etkin bir biçimde kullanılamamaktadır. Kuşkusuz belli bir mesafe alınmıştır, anlamlı katkılar da sunulmaktadır. Fakat bu henüz yeterli düzeyde olmadığı gibi istikrar kazanmış, dolayısıyla güvenceye alınmış da değildir.

Bugün konferansların ürünü yazılar olmasa, halihazırdaki yazı katkıları üzerinden aylık bir MYO çıkarmakta bile zorlanma yaşanabilecektir. Sayfa sayısı açısından değil, daha önemlisi yayının iç dengesi açısından bu böyledir. Katkı yapan yoldaşların sayısı artmıştır fakat yapılan katkıların bir kısmı çok zayıf olduğu için kullanılamamaktadır. Fazlasıyla redaksiyon gerektiren yazıların çokluğu da ayrı bir sorundur ve bu da yayını zayıflatmaktadır.

* MYO’nun işlevine uygun güçlü bir yayın organı haline gelebilmesi tüm ileri kadroların sahiplenmesine, fakat öncelikle de MK’nın önderlik sorumluluğunun gereklerini yerine getirebilmesine, politik önderliği dayalı çalışma tarzını hayata geçirebilmesine bağlıdır. Özellikle MYO’nun basitçe “yazı katkıları”ına değil, partinin ve mücadelenin sorunlarına yoğunlaşan, yolaçıcı işlevsel yazılara ihtiyacı vardır. Gerçek sorunlar saptanmalı, bunlar üzerine yoğunlaşılmalı, açıklıklara ulaşılmalı, böylece kaleme alınacak yazılarla MYO güçlendirilmelidir. Bu açıdan yazı konusu olabilecek sayısız gündem vardır.

Halen bu gereğince yapılamadığı için, MYO partinin gerçek örgütsel-politik düzeyini, çalışma ve mücadele kapasitesini de yeterince yansıtamamaktadır.

* Tasfiyeciliğin egemen olduğu bir dönemde düzenli bir illegal yayın organı çıkartmak ayrı bir önem taşımaktadır. Parti, bugün ülkede çıkan tek illegal yayın organına sahip olmanın avantajını çok iyi kullanmak durumundadır. Yayının tanıtılması, dağıtılması/iletilmesi için her yol ve yöntemden etkin bir biçimde yararlanılmalıdır. MYO sol hareketin ve toplumsal muhalefetin hemen tüm kadrolarına bir biçimde sunulabilmelidir. Bu onu her yolla (fiziki ve sanal tüm yol ve yöntemlerle) etkin biçimde dağıtıp yaymak demektir.

* Devrimci örgüt, devrime hazırlık dediğimiz yerde, MYO özellikle güçlendirilmeli, bu açıdan ayrıcalıklı bir yayın haline gelmelidir. İşlevine uygun güçlü bir MYO, sol hareketin ve toplumsal muhalefetin kadroları tarafından da ilgiyle izlenecek, giderek aranan bir yayın haline gelecektir.

Politik Yayın Organı:

* PYO, halen belirgin bir biçimde zayıflamış, ciddi bir müdahale gerektiren bir yayın organı durumundadır. Katkı sunanlar, ağırlıklı olarak, parti faaliyetine merkezi ya da yerel planda önderlik eden kadrolar değil, daha çok yazı yazma konusunda belli bir yeteneği olan güçlerdir. Bu da onun gerçek işlevinden uzaklığının dolaysız bir göstergesidir.

* Burjuvazinin gündemlerinin peşinden sürüklenmek, PYO’nun yer yer yaşadığı zayıflıklardan birisidir. Kendi gündemimizi ve önceliklerimizi gözeten bir yayın çizgisi izlemeyi gereğince başaramamak, burjuva düzenin gündemlerinin kendi ekseni içinde ele alınmasına yolaçmaktadır.

* PYO kendi gündemlerimizi öne çıkaran bir yayın çizgisi izlemeli, ağırlıklı olarak devrimci siyasal mücadelenin, işçi sınıfı ve emekçi hareketinin sorunlarını ele almalıdır. Devrimci politik mücadelede yol gösterici olabilmelidir. Döneme ilişkin politikaların/taktik çizginin çok yönlü sorunları, ne yapılması ve nasıl yapılması gerektiği üzerine yoğunlaşabilmelidir.

* Siyasal değerlendirmelerimiz fazlasıyla güncel ve yüzeyseldir. Siyasal sorunları ilkesel çerçevesi, teorik anlamı ve tarihsel arka planı ile birlikte ele almakta zayıf kalmaktadır.

* Propaganda, ajitasyon ve siyasal teşhir de yine çok yüzeysel ve genel kalmakta, adeta kendini tekrarlayan yazılar izlenimi vermektedir.

* Tarihsel deneyimlerden de yararlanarak sosyalizmin etkili ve sistematik bir propagandası yapılamamakta ve bir ideolojik mücadele silahı olarak kullanılamamaktadır.

* PYO genel ve yüzeysel bir propaganda ve ajitasyonun ötesine geçebilmeli, teşhir ve yorum yazılarının ağırlık taşıdığı bir yayın olmaktan çıkmalı, devrimci politik mücadelenin yolgöstericisi olma işlevini yerine getirebilmelidir. Güncel sorunlar teorik ve tarihsel bir perspektifle ele alınabilmeli, parti politikaları ve çizgisi yazılara yedirilebilmelidir.

Bu açılardan PYO ciddi bir yetersizlik taşıdığı içindir ki, devrimci militanın eğitimi/donanımı ile işçi ve emekçilerin bilincinin geliştirilmesi açısından oynaması gereken rolü gereğince oynayamamaktadır.  

* Bunu yapabilmek marksist bakışaçısına, tarihsel arka plana ve ideolojik çizgiye hakimiyeti gerektiriyor ve bu konudaki güçlüklerimiz biliniyor. Bu nedenle birikimli ve yetenekli bazı kadrolarımızın PYO’ya sürekli katkısı önem taşıyor. Yeni MK bu çerçevede somut görevlendirmeler yapabilmeli, PYO’nun temel yazıları bu kalemlerden çıkabilmelidir.

* Belli konular üzerinden işbölümü-uzmanlaşma ve giderek kapsamlı bir arşiv oluşturmak kısa vadede mesafe almayı kolaylaştıracaktır. (Düzen ve devlet gerçeği, Kürt sorunu, kadın sorunu, sendika bürokrasisi, sosyal-demokrasi, düzen medyası vb...).

PYO için kaleme alınan yazıların temel teorik gerçekler ile partinin düşünsel birikimi ve çizgisini yansıtmadaki başarısızlığını aşabilmek için bu gereklidir. Geçmişte bunu yapabilen kimi güçler vardı. Burjuvazinin saldırılarını teşhir eden yazılarda dahi partinin temel değerlendirmelerine işaret ediliyor ya da gerektiğinde bunlardan anlamlı aktarmalar yapılıyordu. Bugün bu açıdan belirgin bir zayıflık yaşanıyor. Katkı sunan güçlerimiz temel değerlendirmelerimize dönüp bakmıyorlar, dağarcıklarında ne kaldıysa, onun üzerinden kaleme alıyorlar.

(Örneğin, Kürt sorunu üzerine kalem oynatacak yoldaşlarımız, hem ulusal sorun konusundaki temel marksist klasiklere hem de partinin Kürt sorununa ilişkin değerlendirmelerine hakim olabilmek, bunlara döne döne bakabilmek, sıradan bir teşhir yazısı bile olsa temel gerçeklere işaret edebilmek durumundadırlar.)

* PYO’da belli yazılar kısa ve popüler bir dille, işçileri eğitecek bir tarzda kaleme alınabilmelidir. Elbette bu siyasal içeriği zayıflatmadan, düzeyi geriletmeden yapılmalıdır. Bu PYO’yu işçi ve emekçilere taşımamızı kolaylaştıracaktır.

* PYO kendini tekrarladığı ölçüde hantallık yaratan yazılardan arındırılmalı, bu çerçevede sayfa sayısı da düşürülmelidir. Tekrarlar içeren, ayrıntılarda boğulan yazılar dikkatli bir redaksiyondan geçirilmeli, tüm fazlalıklardan özenle arındırılmaldır.

Bültenler:

Yılları bulan deneyimlerimiz, işlevine uygun bir tarzda kullanıldığında, bültenlerin siyasal sınıf çalışmamızda etkili bir yerel müdahale aracı olduğunu göstermektedir.

Bültenler, sınıfa dönük müdahalede, temel sorun ve gerçekler ile somut özgün gerçekler arasındaki bağı başarılı bir biçimde kurması gereken popüler propaganda, ajitasyon ve teşhir araçlarıdır. İktisadi-sendikal bir yayın değil, politik çalışmanın temel önemde bir yerel aracıdır.

Yerel çalışmanın bir aracı olduğu ölçüde, çalışmanın pratik hedeflerini ve önceliklerini gözetebilmeli, yerel gelişmeler karşısında etkili ve sistemli bir müdahale aracı olarak kullanılabilmelidir. Bu onun yerelde yürütülen faaliyetin aynası olması anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla, bir bültenin başarısının temel ölçütü, genel politik propaganda ve ajitasyonun ötesine geçebilmesi, özgülleşen bir çalışmanın aracı olarak kullanılabilmesi, bu çerçevede bölgeye ilişkin plan ve hedeflere uygun bir içeriğe sahip olabilmesidir. Hedeflenen fabrikalarla bağ kuramayan, bölge/havza/sektördeki gelişmeleri yansıtamayan, daha önemlisi, müdahalenin etkin bir aracı haline gelemeyen bir bülten, işlevini yerine getiremiyor demektir.

Tüm bu açılardan bakıldığında, onca yıllık deneyime rağmen, gelinen yerde bültenlerimiz ciddi bir yetersizlik içerisindedir. Sınırlı başarılı örnekler dışında, genelde işlevlerine uygun bir tarzda kullanılabildiğini söylemek mümkün değildir.

* Bültenler bölgedeki gelişmeleri yansıtmaya çalışsa da, etkili bir yerel müdahale aracı olarak kullanılamamaktadır.

* Sınıf hareketiyle/fabrikalarla canlı bağlar kurulamamaktadır. Bültenler üzerinden belirlenmiş hedeflere dönük nasıl bir müdahale pratiği sergilendiği anlaşılamamaktadır.

* Bölge ya da fabrikalardaki gelişmeler haber verme sınırlarını fazla aşamamaktadır. Bazı bültenlerde bu basından derlemeler üzerinden yapılabilmektedir.

* Yerel gündemlerin yanısıra burjuvazinin genel saldırı gündemlerine de yer verilmekte, fakat bu yazılar yüzeysel bir teşhirin ötesine geçememektedir.

* Sosyalist propaganda ise en zayıf kalınan alandır. Öyle ki, son birkaç ayın bültenlerinde bazı 1 Mayıs yazılarının sonuna eklenen “Yaşasın sosyalizm” şiarının dışında sosyalizm kelimesi bile geçmemektedir. Bu haliyle bültenlerimiz ekonomizm ve demokratizm zaafiyeti taşımaktadır.

* Bültenlerin politik müdahalenin etkili birer aracı olarak kullanılması, genel bir düzen teşhiriyle, sermayenin baskı ve sömürü politikalarına karşı genel mücadele ve örgütlenme çağrılarıyla başarılamaz. Temel teorik gerçekler, dünya görüşümüz ve politik çizgimiz sade ve popüler bir dille bülten yazılarına da yedirilebilmelidir. En sıradan bir teşhir yazısı bile sınıflar, düzen, devlet vb.’ne ilişkin temel gerçekleri ele alabilmelidir.

* Tüm yerel organlar, bültenlere ilişkin kaleme alınmış yazıları dönüp yeniden incelemeli ve kendi bülten pratiklerini gözden geçirmelidirler.

* Bültenleri yerel faaliyetin etkili ve işlevsel bir aracı haline getirmek için;

- Bültenin her sayısı bölge organı tarafından temel bir gündem maddesi yapılmalı, içeriğinden vurgularına, kullanılan dil ve üsluptan görsel düzenleme vb.’ne kadar ayrıntılı olarak tartışılmalıdır.

- Siyasal gelişmeler, sınıfı dönük genel saldırılar vb., tüm bültenlerde kullanılacak tarzda özel görevlendirmelerle hazırlanabilir. Bunlar güncel gelişmeler ve olaylardan hareketle temel gerçekleri açıklayan özlü, sade ve çarpıcı yazılar olmalıdır.

- Çıkarılan tüm bültenler raporlarla birlikte düzenli olarak parti merkezine iletilmelidir. Yeni dönemde MK bültenleri incelemeli ve zamanında müdahalelerde bulunmalıdır.

Öteki yayınlar

Günlük site:

Günlük sitenin yayın faaliyeti kapsamında taşıdığı önem yeterince açıktır. Faaliyeti güçlendiren bir rol oynamakta ve sol güçlerin parti faaliyetini dolaysız olarak izlemesini sağlamaktadır. Ancak bu alanda konumlandırılan güçlerin sayısal ve nitelik olarak yetersizliği nedeniyle siteyi etkin bir şekilde kullanamıyor, politik çizgimiz üzerinden bir günlük site politikasını hayata geçiremiyoruz.

Günlük siteye ciddi bir müdahalede bulunmak, kendi bakışaçımız ve önceliklerimiz üzerinden bir site yayınını başarabilmek için somut tedbirler almak durumundayız.

Gençlik Yayın Organı:

Gençlik yayınımız kendi güçleri üzerinden çıkıyor. Bu alandaki zayıflığımız yayına da yansıyor. Yayının gençlik tartışmasına bağlı olarak ele alınması daha doğru olur. Parti olarak bu yayını yazı katkıları üzerinden güçlendirebilecek durumda değiliz. Ancak yayın MK’nın denetiminde çıkmalı ve redaksiyon sorunu çözülmelidir. Gençlik güçlerinin birikimsizliği ciddi hatalar yapmalarına yol açabiliyor.

Liseli Gençlik:

Bu yayın organını çıkarabilecek liseli gençlik güçlerine sahip değiliz. Bugün bölgelerin katkıları üzerinden çıkarılıyor. Bir dönem alabildiğine zayıflamıştı. Fakat özellikle son iki sayısı liseli gençliğin gündemlerini ele almak açısından nispeten daha başarılı. Yeni dönemde de bölgelerin katkıları üzerinden yayının düzenli olarak çıkarılmasının imkanlarının olduğu anlaşılmaktadır.

Günlük yayın:

Günlük gazete projesi şimdiden somutlanabilmeli, bir hedef konulabilmelidir. Eğer parti büyüyecek, iddiasına uygun davranacaksa, günlük gazeteyi şimdiden gündemine almak durumundadır. Haftalık yayınların giderek işlevini yitirdiği yerde günlük gazete büyük bir önem kazanmaktadır. Solda bir güç odağı haline gelmek aynı zamanda buna bağlıdır.

Broşürler: 

İşçilerin eğitimi açısından önemi yeterince açık olan broşürleri de artık gündemimize almalıyız. Eğitimli güçlerin sınırlılığı düşünüldüğünde, kısa dönemde sonuç almak mümkün olmasa da, birikimi ve yeteneği uygun güçler üzerinden planlamalar yaparak orta vadede sonuç verecek somut adımları atabilmeliyiz.

MK belli başlıkları saptayıp görevlendirmeler yapmalıdır.

Yayın Organları Komisyonu

Temmuz 2012


Üste