Logo
< Sınıf çalışmasının sorunları-I / Parti Okulu Habip Gül Devresi

Bahar süreci ve kitle çalışması üzerine


Bahar süreci ve
kitle çalışması üzerine

Yeni bir bahar dönemi içerisine girmiş bulunuyoruz. Önümüzde yoğun ve birbirini takip eden bir dizi gündem var. 8 Mart’la başlayan ve içiçe geçerek birbirini takip eden bahar gündemleri üzerinden başarılı bir kitle faaliyeti yürütmek, partinin önüne koyduğu çok yönlü hedefler doğrultusunda yol alabilmenin önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Öyle ki, bu bahar dönemi parti çalışmamızın çok yönlü sınanacağı bir yerde durmaktadır.

Dolayısıyla kısa sayılabilecek bir süreç içerisinde bir dizi alanda somut kazanımlar elde edebilmenin yolu, öncelikle politik kitle faaliyeti ekseninde yakalanacak başarı ile dolaysız bir ilişki içerisinde olacaktır. Bir başka ifadeyle, bahar dönemi üzerinden ortaya konulacak toplam kitle çalışması pratiği, yeni dönem hedeflerimizin kazanılmasında önemli bir yer tutacaktır.

Kitleleri kazanmayı hedefleyen bir pratik

Bahar sürecinde yürüteceğimiz faaliyet üzerinden partimizin çeperinde anlamlı bir genişleme yaratabilmek, bunu en başta sınıf faaliyeti üzerinden başarabilmek, tüm faaliyet alanlarının önünde duran önemli bir görevdir. Bunun yolu ise sınıf ve emekçi kitleleri kucaklayan bir faaliyet düzeyi ortaya koymaktan geçmektedir.

İçerisinden geçilen süreç buna belli olanaklar da sunmaktadır. Zira geçtiğimiz dönemlerde hayata geçirilen kapsamlı yıkım saldırılarının kitlelerin yaşamında doğrudan sonuçlar üretmeye başladığı, buradan hareketle hoşnutsuzluğun tepkilere dönüşme potansiyelinin çoğaldığı bir dönemden geçiyoruz. Buna örnek GSS saldırısıdır. Sağlıkta yıkım programı sermaye tarafından adım adım hayata geçirilmekte ve her adımında kitlelerin karşısına yeni problemler çıkarmaktadır. Bu ve benzeri gelişmelerin önümüzdeki süreçte sık sık gündeme geleceğinden kuşku duymamak gerekiyor. İşte UİS adı altında gündeme getirilen sosyal ve iktisadi yıkım programı da adım adım işletilmekte, emekçi kitleler bunun sonuçları ile parça parça yüzleşmektedir. Bir başka somut olgu ise artan baskı ve devlet terörü gerçeğidir. Azgın kapitalist sömürüyü tamamlayan bir süreç olarak sistematik baskı ve devlet terörü kesintisiz bir şekilde ve tüm somutluğu ile kitlelerin yaşamında sonuçlarını üretmektedir.

Bahar dönemini tüm bu saldırıların bütünlüğü içerisinde ama somutluğu ile kitle çalışmasına konu edilmesi, bu eksen üzerinden kitlelerin hoşnutsuzluğunun örgütlenmesi, önemli bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Burada asıl önemli halka, bir kez daha çalışmanın yaratıcı bir şekilde yerelleştirebilmesi noktasıdır ve sorumluluklar çerçevesinde vurgu partinin yerel örgütlerinedir.

Bahar dönemi üzerinden ifade etmek gerekirse, yöntemsel olarak yerellerde yürütülecek kitle faaliyeti elbette “en geniş işçi ve emekçi kitlelerini kucaklayacak” bir çerçevede ele alınmalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus çalışmanın salt “araçların kullanımı” çerçevesine sıkıştırılmamasıdır. Elbette parti materyallerinin böylesi bir süreçte etkin ve yoğun kullanımı, güçlü bir propaganda-ajitasyon, faaliyetin önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Bu açıdan yukarıdaki vurgu bir yanılsamaya yol açmamalıdır. Burada önemli olan kitle çalışmasının bu sınırlara takılıp takılmadığı, ötesine geçilip geçilemediğidir.

Bu açıdan faaliyet içiçe geçen halkalar şeklinde, bir başka ifadeyle en dar alandan, yani hedef fabrikalardan başlayarak genişletilerek planlanmalı ve yürütülebilmelidir. Yerellerde faaliyet planlanırken, en başta fabrika çalışmaları üzerinden hareket edilmeli, ardından bunu tamamlayacak şekilde diğer halkalara geçilmelidir. Ama bir kez daha hatırlatmakta fayda var; özellikle bahar süreci gibi bir dönem içerisinde bunların hiçbirisi ötekine feda edilmemeli, biri diğeri adına zayıflatılmamalıdır.

Planlı ve hedefli bir faaliyet

Kitle çalışmasında sonuç elde etmenin birinci koşulu, faaliyetin somut hedeflere dayanıyor olmasıdır. İkincisi ise bu hedefler üzerinden planlı bir çalışmayı hayata geçirebilmektir. Yani toplamında derinlemesine ele alındığında, faaliyetin hiçbir boyutunda ve genişliği üzerinden değerlendirildiğinde ise hiçbir alanında boşluk bırakmamak başarının en temel halkalarıdır.

Genelde politik kitle faaliyetinin sonuç üretememesinin gerisinde bu iki yön üzerinden gündeme gelen belirsizlikler, kendiliğindencilik ve rutin yaklaşımlar yer alıyor. Bu yönüyle en başta yerel parti örgütleri süreç boyunca politik faaliyeti döne döne masaya yatırmalı, faaliyetin her adımını gözden geçirmeli ve müdahale gerektiren yerleri tespit edip büyük bir inisiyatifle sürece dâhil olabilmelidir.

Planlı çalışma denetim demektir. Faaliyetin bir rotaya sahip olması ve buradan yaşanan sapmaların daha rahat görülebilmesi demektir. Dolayısıyla bahar süreci şimdiden tüm parti örgütleri tarafından somut bir planlamanın konusu haline getirilmeli ve bu konuda tam bir bilinç açıklığı ile sürece yüklenilmelidir. Başarının yolu büyük oranda böylesi bir çalışma ile açılacak, faaliyetin gelişim seyri çok daha istikrarlı olacaktır.

Olanakların güce, güçlerin niteliğe dönüştüğü bir çalışma!

Bahar dönemi kitle faaliyeti üzerinden ifade edilmesi gereken bir başka nokta ise, mevcut birikimin büyütülmesi ve ileriye çıkarılması sürecidir. Böylesi dönemlerde tüm güçler bir adım daha ileri taşınmalı, hiçbir olanak ve ilişki boşa çıkarılmamalıdır. Zira seferberlik böylesi bir şeydir. “Savaşın kazanılması” için tüm güç ve olanakların sürece dâhil edilmesidir.

Böylesi bir yüklenme süreci mevcut olanakların önümüzdeki dönemin güçleri haline gelmesine vesile olacak, dahası yeni imkânların kapılarını aralayacaktır. Kaldı ki siyasal yaşamın seyri böyle ilerlemekte, süreç düz bir çizgi üzerinde değil sıçramalı olarak gelişip şekillenmektedir. Burada sorun sürecin gerekliliğine uygun halkaları yakalayabilmek ve bunları doğru bir şekilde değerlendirebilmektir. Rutin bir kitle faaliyeti üzerinden bu asla başarılamaz. Dinamik, gözünü çalışmanın ya da nesnel süreçlerin yarattığı olanaklara dikmiş, bu olanaklardan en doğru bir şekilde yararlanmaya bakan bir ruh ve pratik tutumla ancak bunu başarabiliriz.

Salt koşuşturan değil ama sonuç üreten, bunları birikime dönüştüren bir çalışma tarzı niteliksel gelişimin de önemli bir koşuludur. Böylesi süreçlerde çoğu zaman işin bu tarafı gözden kaçırılabiliyor ya da “yoğunluklar” üzerinden niteliksel gelişim süreci perdelenebiliyor. Oysa ki sürecin en kritik halkası budur ve çoğu zaman politik kitle faaliyetinin bir sonraki döneme geriye bıraktığı en önemli birikim nitelik planında ortaya çıkarılan kadarı oluyor. Dolayısıyla kitle çalışmasının her aşamasında işin bu yönü titizlikle gözetilmeli, bu yönlü sonuçlar genel ve soyut değerlendirmelerin ötesinde ele alınabilmelidir. Ancak böylelikle olanaklar güce, güçler niteliğe dönüşebilir.

Bir kez daha altını çizmek gerekirse, bu dönem boyunca “herkesi bir adım öne çıkarmayı” başarabilmeliyiz. Bunun koşullarını yaratmakta parti olarak büyük bir çaba içerisinde olmalı, dikkatli ama cüretkâr davranabilmeliyiz.

Kitle çalışmasında devrimin olanakları ve gücü ile buluşabilmeliyiz!

Parti olarak dünyanın içerisine girdiği süreci bilimsel bir yaklaşım üzerinden ve açık bir bilinçle tanımlamış bulunuyoruz. Bunalımlar, savaşlar ve devrimler dönemi! Evet, dünyanın içerisine girdiği bu dönem giderek kitlelerin sosyal ve toplumsal pratiği ile de doğrulanmakta, olayların seyri döne döne partinin tespitlerini haklı kılmaktadır.

O halde komünistler olarak dönemin görev ve sorumlulukları üzerinden kitle çalışmasını ele almalı, yaşanan son gelişmeler ve olgular ışığında döne döne pratiğimizi sorgulayabilmeliyiz. Zira devrimin olanaklarının giderek kitlelerde mayalanmakta olduğunu ifade ettiğimiz, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan gelişmeler bunu tartışmasız bir şekilde doğrulamaktadır dediğimiz bir aşamada, devrimci partinin tarihsel önemini öne çıkardığımız bir dönemde, kitle çalışmasının mahiyeti de ona göre şekillenmek durumundadır. Bugün komünistler olarak dünyanın içerisine girdiği sürecin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir kitle çalışması pratiğini önümüze almak, geride kalan yılların bu yönlü devrimci eleştirisi üzerinden hareket etmek, her türlü rutini kırıp atarak devrime hazırlanmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

Devrimin bütün imkânları sınıf ve emekçi kitlelerin bağrında fazlasıyla bulunmakta, dahası bu olanaklar tarihsel olarak içerisine girmekte olduğumuz dönem itibarıyla çok daha olgunlaşmaya başlamaktadır. Devrimin partisi tam da bu olanaklarla buluşabildiği ölçüde büyür, gelişir ve bütün bir harekete önderlik edebilecek düzeye ulaşır. Bizler de kitle çalışmamızı büyük bir cüret, yaratıcılık, inisiyatif ve devrimi örgütleme bilinci üzerinden ele almalıyız. Zira biz devrime hazırlanan bir partiyiz. Biz devrimin partisiyiz.

Önümüzde uzanan bahar süreci boyunca yürütülecek olan kitle faaliyetini bu bakış ve ruh haliyle, bu bilinç ve kararlılıkla, buna uygun bir tempo ve inisiyatifle hayata geçirmeliyiz.