Logo
< Bütünselliği gözeten bir devrimci sınıf çalışması! - B. Coşkun

Devrimci politika ancak devrimci örgüt zemininde üretilebilir! - D. Demir


Burjuvazinin kendi çıkarlarını toplumun geniş kesimlerinin çıkarı gibi gösterebilme başarısı, onun iktidarda kalmasını sağlayan temel olguların başında geliyor. Bu olgu bugünün dünya ve Türkiye tablosunda çok daha önemli bir içerik kazanıyor. Dünya ölçeğinde her geçen gün derinleşen çok yönlü kriz ve bu krizin ülkelere yansımaları ağırlaşıyor. Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bir dizi boyutu olan kriz, Türkiye'de olduğu gibi, ülkelerin iç dinamikleriyle de birleşerek derin sonuçlar ortaya çıkartacak bir mahiyet taşıyor.

Kapitalizmin yapısal sorunlarının doğal bir sonucu olan bu tabloyu aşabilecek bir sınıf ve emekçi kitle hareketinin yokluğu, temel bir açmaz. İşçi sınıfı ve emekçilerin derinleşen yoksulluğu ve sefaleti, ağır çalışma koşulları ve ortaya çıkan yağma savaşları kapitalizmin kendini yeni dengeler üzerinden onararak nefes almasını sağlıyor.

Bugün dünya ölçeğinde giderek ağırlaşan bir tabloyla karşı karşıyayız. Yine bir sınıra dayanan kapitalist sistem yarattığı krizi aşmak için yollar arıyor. Klasik yöntemlere başvurulması zayıf olmayan bir olasılık olsa da “kimin batacağı, kimin çıkacağı” kesinlik taşımıyor ve gerilimin temel kaynaklarından birisini oluşturuyor.

İşçi sınıfı kendini devrimci bir taraf olarak ortaya koyamadığı, kapitalizmi aşabilecek bir devrimci savaşım geliştirilemediği koşullarda, insanlığı bekleyen barbarlık içinde çöküştür.  Burjuva dünyası çürürken, kendisiyle birlikte insanlığı da büyük bir yıkıma sürüklemektedir.

Türkiye'de son yıllarda yaşananlar bu temel gerçekliği daha açık bir biçimde ortaya koyuyor. AKP gericiliği şahsında atılan adımlar sermaye düzeninin krizini derinleştirirken, ülkeyi büyük bir uçurumun kıyısına getirmiş bulunuyor. İç ve dış politikada yaratılan yıkım ve açmaz, ekonomik çöküntü, toplumda yaratılan gericileşme, kültürel dejenerasyon, ardı arkası kesilmeyen baskı ve zorbalık, ilerici-devrimci güçleri hedef alan sistematik baskı ve yok etme operasyonları, düzen muhalefetine dahi nefes alacak alan bırakmama çabası vb., sermaye düzeninin ne kadar derin bir kriz yaşadığının göstergeleri.

Devrimci örgüt yaşamsaldır!

Böylesi bir süreçte işçi sınıfına devrimci müdahalenin sürekliliğinin sağlanabilmesi, kapitalizmin çelişkilerini ve ortaya çıkarttığı ağır tabloyu devrimci sonuçlarına götürebilmek, devrimci örgüt konusunda daha güçlü adımlar atmayı zorunlu kılıyor. Sınıf devrimcileri, içinden geçilen “bunalımlar ve savaşlar” döneminin eninde sonunda devrimler dönemiyle tamamlanacağı konusunda açık bir bilince sahipler. Gündelik yaşamda bu bilincin şekillendirdiği pratik temel eksen haline getirilmeye çalışılıyor. “Devrimci örgüt yaşamsaldır!” vurgusu da bu açıklığın en özlü bir ifadesi.

Bugün devrimci örgütün daha güçlü bir temelde inşası, içinden geçilen dönemin ihtiyaçların karşılayabilmek açısından temel bir yerde duruyor. Bu, devrimci siyasal mücadelenin sürekliliğini sağlayabilmek, devrimci örgütü burjuva zor aygıtları karşısında koruyabilmek açısından olduğu kadar, kitleleri devrimci politikanın tarafı haline getirebilmek açısından da olmazsa olmazdır. Çünkü günün ihtiyacına yanıt üretebilecek, işçi sınıfı ve emekçi kitleleri doğru eksende hareketlendirebilecek devrimci politikanın güvenceleneceği alan, devrimci örgüt zeminidir. Aynı zamanda bunun taşıyıcısı kadroların da şekillenip yetiştiği zemindir. Devrimci politika ve devrimci kadro ancak ve ancak bu zeminde varedilebilir.

Komünistler siyaset sahnesine çıktıkları günden bugüne bu temel gerçekliği hep vurgulaya geldiler. Küçük-burjuva devrimci hareketle yürütülen tartışmalarda bunun altını kalınca çizdiler. Devrimci örgüt zeminini kaybedenlerin eninde sonunda devrimciliklerini yitirecekleri vurgusu, pratiğimize yön veren temel bir nokta oldu. Nitekim sol hareketin uzun yıllardır yaşadığı tasfiyeci savrulmada bu temel gerçeklik, devrimci örgüt zemininin terkedilmesi vardı aynı zamanda.

Partimizin sıklıkla vurguladığı devrimci örgütün inşası sorunu, bu temel bakış açısının ürünüdür. Hızla değişen gündemlere, çelişkilere, sınıf kitlelerinin biriken mücadele potansiyeline ve gelişen hareketine devrimci politikalar zemininde yanıt üretmek ihtiyacını tanımladığınızda, bu sizi ister istemez devrimci örgüt konusunda ne kadar mesafe aldığınıza götürecektir. Dışımızdaki süreçler, işçi ve emekçi kitlelerin tablosu, ilerici-sol hareketin içinde bulunduğu durum vb. saflarımızı da etkiliyor. Güncel politikada, kimi hareketli süreçlerde politik hata ve zayıflıklara yolaçıyor. Bu hata ve zayıflıklar, devrimci örgütün inşasında hedeflenen mesafeyi alamamakla doğrudan bağlantılı. Nesnel zorluklara rağmen kendimizi güçlendirecek, devrimci kadro sorununda mesafe almamızı kolaylaştıracak zeminlerimizin zayıflığı koşullarında, bu doğallığında yaşanıyor.

Evet, bugün işçi sınıfı daha çok ekonomik talepler üzerinden hareketlenebiliyor. Devrimci sınıf çalışmamız elbette bu temel gerçekliği gözetmek durumunda. Ancak bu “gözetme” çabası devrimci siyasal müdahalede zorlanmaya yolaçıyor. Bakışaçısı planında yaşadığımız açıklıklara rağmen, güncel sınıf çalışmasında “ekonomik-sendikal mücadele” yönü ağırlık kazanabiliyor. Siyasal mücadele ile bütünlüğü yeterince kurulamadığında, “ekonomizm”, “sendikalizm” tehlikesiyle yüzyüze kalabiliyoruz.

Devrimci politika ekseninde yaşandığımız zayıflık, ancak bu eksende kazanabileceğimiz “öncü işçilere” müdahaleyi, onları kadrolaştırmayı, dolayısıyla devrimci örgütün gelişimini de zora sokuyor.

Sorunun çözümü nesnel süreçlerle bağlantılı olsa da, parti çubuğu iradi çabaya bükmek zorundadır. İradi yüklenmeyle devrimci örgütün inşasında alacağımız mesafe, ilkeli, kurallı, disiplinli bir örgüt yaşamı, bunun üzerine inşa edilecek devrimci politika ve kadrolaşma, yarın sınıf hareketinde yaşanacak gelişmeleri hazırlıklı karşılamak açısından hayati bir önem taşımaktadır.


Üste