Logo
< Sınıf eksenli partiye geçiş bağlamında önderlik sorunu

Tekstil işçileri birliği tartışması üzerine - A.Ekin


Tekstil işçileri birliği
tartışması üzerine

A. Ekin

Sınıf çalışmamızın temel yönelimlerinden birini sektörlere yönelik çalışmalarımız oluşturuyor. Özelikle son birkaç yılda derinleşilen bu yönelimler, birçok açıdan zorlanmalar yaşasa da, zamanla sektörlere dönük özel bir yoğunlaşmayı, belli bir hakimiyetin oluşmasını, deneyim ve birikimlerimizi güçlendirmeyi sağladı.

En temel çalışma alanı olması nedeniyle en fazla yoğunlaşılan metal çalışması oldukça anlamlı deneyimler biriktirdi, biriktirmeye devam ediyor. Bu deneyimler arasında işçi birliği çalışması özellikle dikkat çekiyor. Birlik çalışmasının en önemli kazanımlarından biri, alanlardaki metal fabrikaları ile kendi dar gündemlerinden ziyade sektörün genel tablosu üzerinden ilgilenilip müdahale edilmeye başlanması. Bu, metal sektöründe örgütsel gücümüzü aşan bir politik güç olmamızı sağladı.

Bu deneyim diğer sektörel çalışmalarımızın da bu tür birlikler etrafında örülmesi tartışmasını beraberinde getirdi. Örneğin tekstil sektörel birliği parti tarafından tartışılmak üzere örgütün gündemine sunuldu.

Dünden bugüne tekstil çalışmamız

Tekstil çalışması uzun zamandır partinin çalışma alanlarından biri olmuştur. Parti merkezi olarak metal, petro-kimya gibi daha stratejik alanlara yönelmiş olsa da, sektörün hareketliliği ve nispeten daha kolay yol alınabilen yapısı, tekstil çalışmasını da sürekli partinin gündeminde tutmuştur. III. Konferans belgelerine baktığımızda, tekstil çalışmasının tartışmalara konu olduğu, örneğin İstanbul çalışmasının “öncüler düzeyinde taraf” olabilecek bir gelişme yaşadığı, sektörün nesnel zorluklarına, yaşadığı daralmaya ve işçi tipolojisinin durumuna dikkat çekildiği görülmektedir. Bu tartışmaları izleyen dönemde tekstil sektöründeki çalışmamız, merkezi bir yüklenmeden ziyade yerellerde önümüze çıkan imkanların değerlendirilmesi biçiminde devam etmiştir.

Buna rağmen bugün sınıf çalışmamızın yoğunlaştığı alanlara baktığımızda, tekstil çalışmasının azımsanmayacak bir yer tuttuğu görülmektedir. Son dönemde gerçekleşen dört ayrı kurultayın tekstil işçileri birliğinin kurulmasını karar altına alması da bunun bir göstergesidir. Tekstil çalışması sınıf çalışmamızın esas ağırlığını oluşturan metal çalışmasından sonra en yaygın ve sürekli çalışma alanıdır. Bu durumda tekstil çalışmasının merkezi bir birlik etrafında örgütlenmesi önerisi mantıklı görünmektedir.

Metal deneyimi ve merkezi bir tekstil işçileri birliği önerisi

Ancak tekstil sektörü ile metal sektörü arasında ve bizim tekstil çalışmamız ile metal çalışmamız arasında önemli farklılıklar vardır. Bu farklılıkların birlik politikasına da yansıması olacaktır.

Sektörel metal birliğinin esas rolünü tek tek fabrikaların gündeminden çok genelde sektörün gündemine yönelerek oynadığını düşünüldüğünde, esas işlevi bu olan bir aracı bire bir tekstil sektörüne uyarlamak mümkün değildir.

Metal sektörünün ülke ekonomisinde tutuğu yer bellidir. Metal işçisi tüm zayıflıklarına rağmen öncü bir konuma sahiptir. Mücadele deneyimi daha gelişkindir. Son metal grevinde görüldüğü gibi hala da mücadele damarı güçlüdür. Mücadele deneyimi ve birikimi açısından öncü bir işçi kuşağını barındırmaktadır. Oysa tekstil sektörünün ülke ekonomisindeki yeri daralmaktadır. İşçi potansiyelinin sınıfsal kimliği ve politik düzeyi daha geridir. '80 sonrasında önemli bir mücadele deneyiminden söz edilemez.

İki sektörün ülke gündeminde tutuğu yer de farklıdır. Örneğin MESS ile toplu sözleşme sürecinde metal işçilerinin alacağı tutum sınıf hareketinin gündemini belirlerken, tekstildeki toplu sözleşme sürecinin böyle bir etkisi olmamaktadır.

Sektör sendikalarının ağırlığı da farklıdır. Birleşik Metal ile Türk Metal sendikal harekette özel bir yere sahiptir. Birleşik Metal mücadele deneyimi ve birikimi açısından sınıf hareketinde ayrı bir yere sahiptir. Türk Metal ise Türkiye'nin en stratejik işletmelerinde örgütlü gerici bir odaktır. Tekstil sendikalarının ise sınıf hareketindeki yeri o kadar önemli değildir. Özellikle kamu tekstil işletmelerinin tasfiyesinden sonra bu önem iyice azalmıştır.

Farklılıklar bunlarla da sınırlı değildir. Tekstil sektörü ile metal sektörünün iç yapılanması farklılıklar göstermektedir. Tekstilde üç tür işletme vardır. Bunların çalışma ve ücret koşulları arasındaki fark metal işletmelerinin kendi içindeki farklılaşmadan çok daha belirgindir. Bu nedenle sektörün toplamını kesen ortak talepleri ve mücadele istemlerini formüle etmenin zorlukları daha fazladır.

Tüm bunlara rağmen çalışmamızın ülke merkezli bir birlik etrafında birleştirilmesi mümkündür. Ancak bizim tekstil çalışmamızın durumu bugün için bu açıdan elverişli değildir. Çalışmamız daha çok orta ölçekli işletmelere dayanmaktadır. Bunlar işçi sayısı açısından “orta ölçekli işletme” olarak nitelendirilecek durumda olsa da, aslında küçük ölçekli işletmelerin çalışma biçimlerinin hakim olduğu, sirkülasyonun yoğun olduğu, bu açıdan da istikrarlı bir çalışma örgütlemenin önemli nesnel zorluklarının bulunduğu işletmelerdir. Eğer önemli bir marka değilse, tekstilde büyük işletmelerde dahi sirkülasyon yaşanmakta, hatta sürekli bir yerden bir yere taşınmaktadır.

Yerel birlikler, daha güçlü merkezi politikalar ve daha sistemli bir faaliyet

Yukarıdaki veriler ışığında bakıldığında, merkezi bir birlik esas rolünü, sektör düzeyinde daha etkin genel politikaların belirlenip hayata geçirilmesinde oynayabilir. Ancak, çalışmamızın durumu gözetildiğinde, henüz böyle bir ihtiyacın kendini dayattığını söyleyemeyiz. Bugün için çalışmamızın ihtiyacı merkezi bir birlikten ziyade, her çalışmanın kendi özgünlüğünü esas alan, bir politik merkez olmaktan çok ortak davranma, eğitim, birlikte mücadele zemini olarak yerel birlikler oluşturmak daha işlevsel olacaktır. Yerel birliklerin alacağı yol üzerinden merkezi birlik tartışması yeniden gündeme gelebilir.

Faaliyet yürüttüğümüz hemen her alanda şu veya bu düzeyde bir tekstil çalışmasının varlığı, sektöre dönük politik yaklaşımlarımızın güçlü olduğu ve pratik yönelimin de hedefli yürüdüğü anlamına gelmiyor. Bugün tekstil daha çok imkan çıktıkça yöneldiğimiz bir alandır ve genel çalışmanın ihtiyaçlarına tabi bir biçimde ilerlemektedir. Sektörün özgünlükleri gözetildiğinde bir ölçüde doğal karşılanan bu durumdan çıkmak için daha güçlü merkezi yönelimler ile sektör çalışmamızı ve sorunlarını daha etkin tartışmak bir ihtiyaçtır. Merkezileşme öncelikle buradan sağlanmalıdır.