Logo
< 7. yılında Parti her açıdan daha ileride!.. Güne yüklenmek ve geleceğe hazırlanmak!

Platform çalışmalarının bazı pratik sorunları


 

Platform çalışmalarının bazı
pratik sorunları

 

Öncü işçi platformları siyasal sınıf çalışmamızda önemli bir yer tutuyor. Bu platformlar, hep vurgulandığı üzere, tümüyle öncü bir müdahalenin ürünüdürler. Demek oluyor ki, sınıf hareketinin kendi iç süreçlerinin, sınıfın tabandan gelişen mücadelesinin yarattığı örgütlülükler değil, siyasal öncünün, somutta komünistlerin   iradi yöneliminin gündeme getirdiği araçlardır.

Fakat bu öncü işçi platformlarının kurgu örgütler olduğu anlamına gelmiyor. Partinin konuya ilişkin temel değerlendirmesinde de söylendiği gibi; “bu örgütlenmeler sınıf hareketinin son on küsur yıllık deneyimlerinden hareketle ve sınıf hareketinin bugünkü zayıflıkları ve açmazlarıyla ilgili bir değerlendirmenin ürünü olarak gündeme getirilmişlerdir. Yani tümüyle somut bir değerlendirmenin ürünü ve döneme uygun düşen politik-örgütsel bir araç olarak...” (Sınıf Çalışmasının Güncel Sorunları, Ekim, sayı: 226)

MYO’nun 225 ve 226. sayılarında yayınlanan bu değerlendirmede konu derli toplu irdelendiği gibi, platform çalışmaları için politik-pratik bir program da sunulmuştur. Dolayısıyla, öncü işçi platformları nedir ne değildir, çalışma nasıl bir eksende sürdürülmelidir vb. gibi sorunlara zorunlu olmadıkça eğilmek gerekli değil.

Somut sürece baktığımızda, öncü işçi platformları uzun sayılabilecek bir süredir gündemimizde olmasına, bunların öngörüldüğü gibi somut bir ihtiyaca, sınıf ve emekçi kitlelerin eğilim ve arayışlarına yanıt olabildiğinin pratik deneyimlerle görülmesine rağmen, hala hedeflediğimiz örgütsel yapıları/iskeleti oluşturabildiğimizi söyleyemeyiz. Öne çıkan bazı sorunlar ya da örneğin 1 Mayıs gibi belli gündemler vesilesiyle yeni başlangıçlar yapmak durumunda kalabiliyoruz. Platformlar başlangıçta verili öncü işçi kitlesi içinde olumlu tepkilere, toplantılarına anlamlı katılımlara konu olsalar da, bir süre sonra geri çekilmelerle zayıflıyor, istikrarlı bir hatta oturtulamıyorlar. Bu, toplantıların katılımcılarının değişmesi ya da temsilcilerin, öncü işçilerin bir-iki toplantıdan sonra kendilerini geri çekmeleri üzerinden de görülebilir.

Bu sorunların aşılamamasında, sınıfın verili durumunu, nesnel zorlukları vb.’ni esas gerekçe yapamayız. “Başlangıç itibariyle öncü müdahaledir” dediğimiz yerde, sorunların esas kaynağını kendi pratiğimizde aramak durumundayız. Madem ki “bu platformları kurmak, oturtmak ve işçi tabanına maletmek için başlangıç döneminin gerektirdiği öncü müdahaleyi” gerçekleştirmek komünistlerin sorumluluğudur, o halde sorunu elbette ki “başlangıç döneminin gerektirdiği tokluk, kararlılık ve inisiyatifi kendi cephemizden” ne kadar gösterip gösteremediğimiz üzerinden ortaya koymak zorundayız.

Platform çalışması yürüttüğümüz her bölgede çalışmanın genel yükünü omuzlayabilecek asgari güçlere sahibiz. Platform faaliyetleri ağırlıklı olarak kendi güçlerimiz tarafından yürütülüyor. Örgütlenme birimler (fabrika, işletme vs.) zeminine oturana, her bölgedeki birkaç temel fabrikadan işçiler platformun örgütsel yapısına kazanılana kadar, bunun böyle olması doğal. Burada yinelemek gerekir ki; platformların işçilerin bağımsız inisiyatifini yansıtan gerçek taban örgütleri haline gelmesi, ancak örgütlenme birimlere yaslanması, tabana yayılmasıyla mümkündür. Diğer deyişle, “öncü işçi platformları örgütsel açıdan fabrika tabanına oturabildikleri ölçüde, gerçek bir örgütsel yapıya kavuşmuş olabileceklerdir.”

Bizi bu hedefe götürecek öncü güçler mevcut olduğuna göre, günceldeki çözücü halkayı, platformları bulundukları alanlarda “kesintisiz ve sistematik bir politik faaliyetin” ve mücadelenin araçları haline getirebilmek olarak tanımlayabiliriz. Yani platformlar, toplumsal ve yerel ölçekteki en genel sorun ve gelişmelerden tekil-özgül sorun ve gelişmelere dek, işçi sınıfını ve emekçi kitleleri ilgilendiren her konuda çalışma yürütmek, tavır ve mücadele örgütlemek üzerinden gelişip yayılabilirler. Gerçek örgütsel zeminlerine de ancak böyle bir süreç içerisinde kavuşabilirler.

Halihazırda platformların sürükleyici/dinamik gücünü komünist işçiler oluşturuyor. Örgütlenme üstten alta doğru inşa edilmeye çalışıldığı ölçüde, hedeflenen tarzda bir politik faaliyet ve mücadele yürütmek için, bizzat komünistlerin örgütlü, sistemli ve istikrarlı bir çaba sergilemelerini gerekiyor. Nitekim çalışmayı yürüten güçlerimiz bu amaçla platform yürütmeleri oluşturuyorlar. Ancak, bunların işlevlerini yerine getirebilmeleri, öncülük rolünü başarıyla oynayabilmeleridir asıl sorun. Bu ise, perspektif planında açıklıkların yanısıra, disiplinli, ısrarlı, planlı-programlı bir çalışmayı gerektirir.

Örneğin, platformun temel toplantılarının düzenli hale getirilmesi, ihtiyacı karşılayacak şekilde periyodikleştirilmesi öncelikli meselelerden biridir. Fakat daha önemlisi, bu toplantıların işlevli bir tarzda gerçekleştirilebilmesidir. Her geniş katılımlı platform toplantısı öncesinde mutlaka iyi bir hazırlık yapılmalı, somut bir plan-program oluşturulmalıdır. Diyelim ki önümüzde bir platform toplantısı var. Yürütmeyi oluşturan ya da platformu sürükleyen güçler mutlaka bir ön toplantı yaparak, platform toplantısı için gündem oluşturmalı, neleri öne çıkarmak gerektiğini tartışmalı, gündemlere dair geliştirilebilecek pratik ya da eylemsel tavırları (örneğin bildiri çıkartmak, panel, gezi-piknik vb. düzenlemek, imza-ilan kampanyası yürütmek, yerel veya genel bir eyleme katılmak, süren bir direniş için destek ve dayanışma örgütlemek, mümkün olan yerde bağımsız fabrika, sokak eylemi örgütlemek vb.) saptamalıdır.

Kuşkusuz bunun bir ön hazırlık olduğunu, toplantılarda bunlar üzerinden dayatmalara gidilmemesi gerektiğini unutmamalıyız. Böyle bir hazırlıkla asıl amaçlananın platform toplantılarına çektiğimiz işçileri çalışmanın kendisine kazanmak olduğunu, bu çerçevede esnek tutumları elden bırakmamak gerektiğini göz önünde tutmalıyız. Neticede bu hazırlığı, platform toplantılarını asgari bir başarıyla örgütlemek, toplantıların verimli olması, dağınıklığın önlenmesi, işçilerde bilinç açıklığı oluşturulması, tartışma ve karar süreçlerine etkin ve bilinçli katılımlarının sağlanması için yapıyoruz. Yani platform toplantılarına katılanların kendilerini irade ve söz sahibi olarak hissetmeleri, dahası tam da öyle olmalarını sağlama çabasıdır bunlar.

Yürütmeyi oluşturanların işçi toplantılarında kuşatıcı ve yönlendirici olabilmesi böylesi bir hazırlık sayesinde olanaklıdır. İşçilerin birer özne haline gelmeleri, yani edilgenlikten kurtarılmaları da öncü gücün müdahalesine, etkinliğine, ustalığına bağlıdır. Platform toplantılarında kendini bulan her bir işçi, sınıf ve emekçilerle ilgili sorunlarda tartışma ve karar verme hakkı olduğunu gördüğü, buradan güç aldığı ölçüde, uygulama planında da etkin olmak sorumluluğu hissedecektir. Kaldı ki öncü müdahaleyle amaçlanan bir sorumluluk bilinci yaratabilmektir.

Burada sorunun bir diğer boyutu şudur: Her bir işçiyi platformun kalıcı bir öğesi, asli bir bileşeni, temel bir çalışanı haline getirmek... Bunun için öncelikle, alınan kararların hayata geçirilmesi çerçevesinde somut işler planlamak, her bireyin önüne hayır diyemeyeceği, dediği yerde samimiyetsizliğinin ortaya çıkacağı görevler koymak gerekir. Ama bunu platformun kararı/görevlendirmesi olarak yapmayı ihmal etmeyecek bir tarzda yapabilmeliyiz. Böylece platform giderek gönüllü çalışanlarını bulacak, tabana yayılmanın, birim örgütlerini yaratmanın olanaklarına kavuşacaktır.

Somut görevlendirme konusu ihmal edilmemelidir. Örneğin bir sonraki platform toplantısının örgütlenmesi, buraya olabildiğince değişik fabrikalardan işçilerin, çeşitli kesimlerden emekçilerin katılımının sağlanması, her katılımcı işçinin önüne bir görev olarak konulmalıdır. Kendi biriminden insanları toplantılara katmaları başlı başına bir sorumluluk olarak belirlenmelidir. Ya da örneğin bir panel, seminer örgütlenmesi ya da bir bildirinin çıkarılıp dağıtılması kararı alındı. Pratik planda yapılacak işler somutlanıp, herkesin görev alması sağlanabilmelidir.

Öte yandan, sıkça toplantı mekanı ayarlamak sorunu ile karşılaşılıyor. Bu durumda sendikalı işçilere sormalıyız: Bu sendikalar, şube binaları ne işlere yarıyor, neden işçi toplantılarına kapıları açtırmıyorsunuz? İşçilerin çalışma koşulları üzerinden düşünüldüğünde tam da hafta sonları açık olmaları gerekirken niye kapılarına kilit vuruluyor? Sendikalar aidatlarınızla ayakta durduklarına, sınıfın bilinç ve örgütlülüğünü, mücadelesini geliştirmenin araçları olduklarına göre, sınıfın çıkarları için atılan en küçük adımı bile desteklemek zorunda değiller mi? Sorularla amaçlanan, özellikle sendikalı işçilerin bürokratlara bu yönlü basınç yapmaları gerektiğini anlatmaktır.

Sendikalara ilişkin bir-iki noktayı vurgulamakta yarar var. Platformların bulundukları yerelliklerde sendika şubelerini dikkatle izlemeleri, sürekli ilişki ve diyalog içinde bulunmaları, her birinin durumuna dair somut bilgiler üzerinden bilinç açıklığı oluşturmaları, toplantıların temel bir gündemi olabilmelidir. Sendikal bürokrasiye karşı mücadele ve yerelliklerdeki sendikalara iş yaptırmak çerçevesinde basınç oluşturacak tutum ve politikalar üretmek, öncü işçi platformlarının öncelikli işlerinden biridir. Bugün sınıfın içinde bulunduğu durum, işçi ve emekçi kitlelere yönelik her saldırı, sınıfı ilgilendiren her sorun, sendikaları tutum almaya, eylem geliştirmeye zorlamanın konusudur.

Bu noktada toplantılara katılan sendikalı işçilere, özellikle de işyeri temsilcilerine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Geri bilinçli işçi kitlesinin gözünde de meşru ve haklı görülen bir muhalefet yürütmenin öncelikli dayanakları onlardır. İşçilerin karşısına geçip aşılması gereken sorunlardan şikayet edip de iş yapmaya gelince sahipsiz bırakmak, sınıfın çıkarlarını samimi olarak savunanların değil, olsa olsa bürokrasinin eklentisi durumundaki riyakarların tavrı olabilir. Öncü işçi platformları, böylelerinin ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermenin, hak etmedikleri halde işgal ettikleri o mevkilerden defetme mücadelesi yürütmenin de uygun araçlarıdır.

Burada bazı pratik sorunlar üzerinde durduk. Pratik çalışma içinden hayli zengin ve öğretici pek çok deneyimin aktarılabileceği muhakkaktır. Pratiğimize temel değerlendirmelerimiz ve deneyimlerimiz yön vermeye başladığında, platform çalışmalarını başarıyla yürütmemek için hiçbir neden kalmayacaktır. Ve mesafe aldığımız ölçüde, platform toplantıları işçilerin sorunlardan yakınmanın ötesine geçemedikleri etkinlikler olmaktan çıkacak; platformlar, işçilerin söz ve karar iradesini yansıtan, uygulama gücüne sahip güçlü taban örgütlülükleri haline geleceklerdir.

(A. Azin, Ekim, 229, Eylül 2002)


Üste