Logo
< TKİP V. Kongresi Açılış Konuşması...

TKİP 8 Mart'ta mücadele alanlarına çağırıyor!...


Emperyalist savaşlara, sömürüye, gericiliğe, şiddete karşı...

8 Mart örgütlenme ve mücadele çağrısıdır!

İşçiler, emekçiler, kardeşler,

Emperyalist-kapitalist dünya düzeninin içinde debelendiği tarihsel bunalımın faturası, her zamanki gibi biz işçi ve emekçiler ile mazlum halklara ödettiriliyor. Burjuvazi bunu güvenceye almak için, dünya genelinde çok yönlü bir saldırganlıkla hareket ediyor.

Bu saldırganlığın en acımasız boyutu hiç şüphesiz emperyalist savaş ve bölgesel boğazlaşmalardır. Günümüzdeki başlıca sahası Ortadoğu olsa da emperyalist savaş ve saldırganlık tüm dünyada giderek yoğunlaşmaktadır. Bunun en ağır bedelini ise en çok kadınlar ve çocuklar ödüyorlar. Çatışma, katliam ve bombalamalardan sağ kalabilen kadınlar, tecavüz gibi kirli savaş politikalarının hedefi durumundadır. Daha şanslı olanları bekleyen akıbet ise göç yollarına düşmek, mülteciliğe mecbur kalmak, derin bir güvencesizlik ve gelecek belirsizliği içinde yaşamaktır.

Emperyalist saldırganlığın Ortadoğu ayağındaki en kirli maşalarından biri tartışmasız olarak Türk sermaye devletidir. Dinci-faşist parti yönetimindeki sermaye devleti, Suriye’deki kirli uğraşlarından milim şaşmamakta, Rojava’da Kürt halkının kazanımlarına tahammülsüzce saldırmakta, gerici IŞİD ve benzeri çeteleri çok yönlü desteklemektedir. İçerde ise Kürt halkına karşı topyekun bir imha savaşı sürdürmektedir. Kürt kentlerini hapishaneye çeviren sokağa çıkma yasakları, bombalamalar, katliamlar ile yürütülen kirli savaşta her tür ölçü bir yana bırakılmıştır. Hunharca katledilen Kürt gençlerinin cenazeleri yerlerde sürüklenmekte, Kürt kadınlarının işkence edilmiş çıplak bedenleri üzerinden iğrenç bir psikolojik harp yürütülmektedir.

Baskı ve gericiliğin yaşamın her alanını tehdit ettiği AKP Türkiye’sinde işçi sınıfı ve emekçi kitlelere de her geçen gün ağırlaşan kölelik koşulları dayatılıyor. Emekçiler sürekli yoksullaşırken, sermayenin kâr hırsı için doğa acımasızca tahrip edilmekte, yaşam alanları talana uğramaktadır. Saldırılara karşı ses çıkaranlara ise yoğun bir devlet terörü ve faşist baskı uygulanmaktadır. Akademisyeninden gazetecisine, öğrencisinden işçisine her kesim bu baskının hedefindedir. Yaşanan devlet terörünün en yoğunu ise devrimci, ilerici örgütlü güçleredir. Yakın tarihte 5 kadın devrimcinin yargısız infaz yoluyla katledilmesi, rutin haline gelen gözaltı ve tutuklamalar bunun güncel örnekleridir. Bu baskı ve zulüm ortamından en fazla etkilenenler ise bir kez daha kadınlar olmaktadır.

 

Kardeşler,

Bu karanlığa son vermenin yolu devrimci bir sınıf hareketini örgütlemekten geçmektedir. Dolayısıyla, devrimci ve sınıfsal özüyle tarihe kaydedilmiş 8 Mart’ın en yakıcı güncel çağrısı, New Yorklu tekstil işçisi kadınların açtığı yoldan ilerlemek, örgütlenmek ve mücadeleyi büyütmektir.

Kapitalizmin vahşi sömürüyle palazlandığı 1800’lü yıllar boyunca kadın işçiler insanca yaşam koşulları için mücadele taleplerini büyük bedellerle yıllarca gündemde tuttular. Dünyada her yıl Mart ayı içinde dünya kadınlar günü kutlanmaya başlanması, bu mücadelelerin anısına komünist kadın önder Clara Zetkin’in önerisi ile 1910 yılındaki 2. Enternasyonal’in Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda alınan karar sayesindedir. 1921’deki II. Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı’ndan itibaren de kutlama günü 8 Mart olarak saptanmış ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. 8 Mart, sınıf mücadelesi tarihindeki onurlu yerini böylelikle almıştır.

Bu nedenle 8 Mart ne salt “kadın” mücadelesinin simgesidir ne de kapitalizmin tüketim çılgınlığının mezesidir. 8 Mart, işçi kadınların kanlarıyla, canlarıyla bedel ödedikleri bir geçmişe sahip, kadın işçilerin eşitlik ve özgürlük istemlerinin bir sınıf olarak savunulduğu bir gündür.

8 Mart’ın bu tarihsel anlamına sadık kalarak, güncel planda da sınıfsal özüne uygun bir şekilde anılması gerekir.

 

İşçi ve emekçi kadınlar,

8 Mart;

- Emperyalist savaş ve saldırganlığın dizginlerinden boşaldığı bu süreçte özelde Ortadoğu’da gerici, haksız savaşlara karşı mücadele çağrısıdır.

- Kapitalizmin azgın sömürüsünün arttığı, kölelik yasalarının dayatıldığı, kıdem tazminatı gibi hak gasplarının olduğu bu süreçte sınıfın direnişini büyütme çağrısıdır.

- Ağır çalışma koşulları, düşük ücret politikaları, esnek ve kuralsız çalışma dayatmaları yanında ev içi yüklerle birlikte düşünüldüğünde kadın işçilerin yaşadıkları katmerli sömürüye ve ezilmişliğe karşı başkaldırı çağrısıdır.

- Kadın işçilerin gerek çalışma yaşamında gerekse sosyal yaşamda karşısına çıkan ataerkil kültürün, dinsel gericiliğin tüm dayatmalarına, her türden ayrımcılığa karşı mücadele çağrısıdır.

- Ortalamaya vurulduğunda her gün 5 kadının öldürüldüğü, her 4 saatte bir kadının taciz, tecavüz ve diğer şiddet türlerine maruz kaldığı Türkiye gerçekliğinde isyan çağrısıdır.

- Kirli savaş politikalarına, Kürt halkına yönelik imha savaşına karşı halkların kardeşliği çağrısıdır.

- Devrimci, ilerici ve yurtsever kadınlara yönelik zindanda, gözaltlarında, sokakta uygulanan devlet şiddetine karşı örgütlenme çağrısıdır.

-Kadının gerçek ve kalıcı kurtuluşunun sosyalizmde olduğu gerçeğiyle kapitalizme karşı savaş çağrısıdır.

8 Mart eşitlik, özgürlük ve sosyalizm için örgütlenme ve mücadeleyi büyütme kararlılığıdır.

8 Mart’ta kadınıyla, erkeğiyle her milliyetten işçi ve emekçi bu çağrıya yanıt vermeli, mücadele alanlarına çıkmalıdır!

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Kadının kurtuluşu devrimde, sosyalizmde!

Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!

Türkiye Komünist İşçi Partisi

Mart 2016


Üste