Logo
< 8 Mart’ın tanıklık ettiği ayrışmanın ilkesel anlamı ve politik önemi

Liseli gençlik çalışmamızın deneyimleri


TKİP III. Kongresi raporlarından...

Liseli gençlik çalışmamızın deneyimleri

Sevgili yoldaşlar,

Değerlendirmeye başlamadan önce bir not düşmek gerekiyor. Maalesef bu metin kollektif bir tartışma sürecinin ürünü olarak hazırlanamamıştır. Bundan dolayı içeriğinde eksiklikler ya da kişisel yorumlara dayanan ifadeler bulunması mümkündür. Bunlar ayıklanmaya çalışılsa da doğal olarak metinde kalanlar olacaktır. Bu eksiklik göz önünde bulundurularak okunmasının daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz.

Liseli gençlik çalışmamıza bakmadan önce genel olarak liseli gençliğin politik atmosferine ve mücadele dinamiklerine bir bakmak gerekiyor. Bunun için öncelikle liseli gençliğin sorun alanları ile başlamak gerektiğini düşünüyoruz.

Taner

Eylül 2009

 

Liseli gençliğe genel bir bakış

 

 Liseli gençlik düzenin neoliberal saldırı kıskacında paralı eğitim ve geleceksizliğin arasında ezilmektedir. Bir yandan paralı eğitim uygulamaları farklı isimlerle çeşitlenip meşrulaştırılırken, diğer yandan ÖSS değişiklikleri ile üniversite yoluna set çekilmektedir. ÖSS’nin iki basamaklı sınava dönüşmesi, Meslek Yüksek Okullarına sınavsız geçişin sınırlanması gibi durumlar işçi ve emekçi çocuklarını seçeneksiz tercihlere sürüklemektedir. Düzenin artık açıktan ilan ettiği vasıflı iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere gençliğe mesleki eğitime katılım dayatılmaktadır. Meslek liselerine ve Meslek Yüksek Okulları’na katılım son yıllarda ivmeli bir artış içindedir. Keza MEB adına yapılan açıklamalarda da mesleki eğitimin giderek artırılacağı ve 2012’e kadar hedefin mesleki eğitim okullarının oranının yüzde 50 olması ifade edilmektedir. Avrupa Birliği’nin bunun için ciddi bir mali destek sunduğu da bilinmektedir. AB ile ortak bazı özel mesleki eğitim projeleri de şu an uygulamadadır.

Eğitim üzerinden bunlar yaşanırken liseli gençliğin öfkesi de artmaktadır. Özgün sorunlar (tek tek okulları kesen sorunlar) olsun, genel politik sorunlar olsun, tepki ve mücadele örnekleri artmaktadır. Son yılların eylemliliklerine katılıma bakıldığında liseli gençliğin oranı açık bir artış içindedir. Fakat bu esasta liseli gençliğin kendi içindeki katılımın düşüklüğünü kapatmamaktadır. Bugün ÖSS karşıtı eylemlerin toplam bilançosuna bakıldığında katılım yok denecek kadar az, birkaç yüzle ifade edilmektedir.

Ötesinde bugün mücadele içinde de olan kısmı da dahil politikadan, teoriden uzaktır. Genel olarak mücadele kültürü üzerinden yol yürünmektedir. Bu ise reformist sol ile devrimci demokratların da bunun üzerinden liseli gençlikte zemin bulmasını kolaylaştırmaktadır. Liseli gençliğin dinamik yapısının farkındaki bu yapılar bu alandan kadro devşirme yaklaşımı içindedirler. TKP, ÖDP, EMEP, SDP, SP, Halkevleri, ESP bu alanda yoğunlaşmış ve kendi liseli gençlik örgütlenmelerine sahiptirler. Bugün her iki kanadıyla (SDP ve SP çatısı altındaki) Dev-Lis, Yurtsever Cepheli liseliler, LÖB, Liseli Genç Umut, Emek Gençliği, nispeten kitlesel liseli gençlik gruplarıdır. Fakat pratiklerine dönüp bakarsak, neredeyse çalışmasız bu zemini yarattıklarını da söyleyebiliriz. İnternet sitesi, şenlikler, sosyal ilişki çevresi, devrimci değerlerin (Deniz Gezmiş, Che, Mahir Çayan, Nazım Hikmet) istismarı elde ettikleri zeminleri yaratan faktörlerdir.

Çalışma hattında ise popülist söylemler ve politikası esnetilen çalışmalar esastır. LÖB 1 Mayıs Taksim çağrısını “dersleri kırıyoruz, Taksim’e akıyoruz!” söylemine oturtmuştur. Keza LÖB’ün kurultay hazırlığı “Liseliysen gel!” üzerinden kurulmuştur. Bunlar esasta birer ajitatif şiar değil arka planda çalışmanın yapısını ifade etmektedir. Keza çıkan liseli yayınlarında da benzer bir bakış kendini göstermektedir. Bültenler ya da dergilerde politik değerlendirmeler ya da kampanya yazıları değil okur mektupları ve karikatür köşeleri ile sınırlı kalınmaktadır. Devrimci hareketin bu alanda neredeyse müdahalesi bile yoktur. Bölge çalışmalarının imkanları üzerinden azımsanmayacak bir liseli çeperi olsa da bunları okullarda faaliyete iten, örgütsel bir yapıda ilerletmek gibi bir kaygıdan yoksundurlar. Ancak dönemsel eylemsel süreçlerde liseli faaliyeti ile hareket ettirilirler.

Böylesi bir tabloda asıl üzerinde durulması gereken bağımsız örgütlenmelerin de var olmasıdır. Genelde bir semt ve arkadaş çevresi üzerinden şekillenen bu birliktelikler müdahalesiz kalındığı takdirde süreç içinde eriyip kaybolmaktadır. Liseli genç komünistlerin bu tarz bağımsız örgütlülüklere ilişkilenme, dönüştürme ve geliştirme merkezli bir hattı şekillendirmesi gerekmektedir.

Liseli Genç Komünistler

Liseli gençlik çalışmamızın geçmişi üzerinden bakıldığında, parti kuruluş kongresi sonrası süreçte gerçekçi bir liseli örgütlenmesi 2000’lerle başlamıştır. Bunun il bazında kendini aktif ifade edebildiği dönemse 2003 ile başlamaktadır. Gençlik çalışmasının esnek platformlar merkezi hattı lise çalışmasında da kurgulanmış ve çalışma LGP’lerle örülmüştür. İl bazında yaygınlığı ve örgütlü faaliyetin taşındığı okul sayısı sınırlı olsa da, bu hat çalışmaya soluk kazandırmış, liseli genç komünistlerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Düzenli çıkan il bülteni ve sistematik kampanyalarla örülen çalışmalar daha çok merkezi bir örgüte ve dışarıdan yürütülen kitle çalışmasına dayanarak ilerlemiştir.

Sonraki süreçte okullardaki unsurların güçlendirilmesi (merkezi politik toplantılar) ve örgütlü hale getirilmesi (okul birimleri, alt örgütlülükler olan LGP çalışma grupları ve yerel yayın kolektifleri) ile çalışma istikrarlı yükseliş göstermiş ve en başarılı süreçlerden biri yaşanmıştır. 1 Mayıs sürecinde üç okul pankartı ile katılınmış, büyük bir ÖSS karşıtı şenlik örgütlenmiştir. Liseli gençlik kurultayı başarıyla gerçekleştirilmiş, tebliğler her bir alanın politik pratik süreciyle birlikte hazırlanmıştır. Tek başına nicelik anlamında değil nitelik olarak da güçlü bir dönemi ifade eden bu süreçte bir dizi unsur kadrolaştırılmış ve çalışmanın merkezini tutmuşlardır. Aynı yıl diğer illerde de benzer olumlu pratikler sergilenmiş ve son dönemdeki en yaygın lise çalışması şekillenmiştir. Merkezi lise yayını işlevsel ve güçlü bir lise yayını haline gelmiş, bir odak olmuştur.

Bu dönemin bu kadar güçlü geçmesinde dönemin başlangıcını oluşturan Erdal Eren Liseli Genç Komünistler Buluşması yadsınamaz bir öneme sahiptir. Bu tek başına üç günlük eğitimin dönüşümü değil, hem örgütleniş süreci hem de bilinçte yarattığı örgütlü kimlikle lise çalışmamızı güçlendirmiştir. Gerisi politik hattın inşası ve pratikte tutarlı çalışmanın oturtulmasıdır. Bundan dolayı diğer yıllara da anlamlı bir zemin ve deneyim bırakmış, esasta yolu açmıştır. O dönemin başarılı hattındaki bölgeler bizim bugün hala lise çalışmamızda önemli olanakları tutan bölgeleri ifade etmektedir. Geçmişten gelen kültür, bu alanlarda mezun da versek, farklı kayıplar da yaşasak, halen çalışmamızın sürmesinin zemini olmuştur.

Bugün dönüp bakıldığında, liseli genç komünistlerin merkezi hatta oldukça önemli işler başardığını göstermektedir. Yayın cephesinden olsun, örgütsel şekilleniş olsun (merkezi politik yayın kolektiflerinden okul ve bölge birimlerine, LGP çalışma gruplarına kadar zengin ve işlevsel yapılar), politika üretkenliği ve altyapısı olsun başarılıdır. Tabii ki eksiklikleri ve açıkları vardır. Çalışmanın genişletilmesinde, uzun vadeli olarak oturtulmasında ve kadrolaşmadaki sınırlılıklar, meslek liselilere yönelik müdahalede zayıflık vb., bunlar arasındadır.

Diğer eksikliklerden ayrı ele alınması gereken ve yıllardır Partimizin de döne döne eleştiriye konu ettiği meslek liseleri çalışması burada ayrı bir öneme sahiptir. Partinin sınıf vurgusunu dikkate alan bir lise çalışması için meslek liselerinden kopuk kalmak kabul edilemez. Ve geride kalan tüm başarılı çalışmaları gölgede bırakır. Yıllarca bu alana bir dizi müdahale ve yönelim şekillendirilse de bir türlü bu alana anlamlı bir giriş yapılamamıştır.

Bunun başlıca nedenlerin biri de meslek liselerinin düzenin de dikkat alanında bulunmasıdır. Düzenin sistematik olarak kuşattığı meslek liselerinde milliyetçi-gerici gençlik daha etkili kılınmakta, polis ablukası yoğun tutulmaktadır. Meslek liseleri ayrıca atölye ve staj gibi kendi kimliği ile de liselileri kuşatmaktadır. Bir Anadolu liseli ile meslek liselinin politik açlığı, felsefe tartışması karşılaştırılamaz bile. Bu da ilk temasın ya da alanda derinleşmenin önündeki engeldir.

Yakalanan ilişkiler genel olarak hep sürdürülmüş fakat okula müdahale nerdeyse yapılamamıştır. Meslek liselilere özel kampanyalar, meslek liseliler kurultayı, meslek liseliler bülteni gibi araçlarla alan defalarca çalışmaya konu edilmiş fakat ilerleme sağlanamamıştır. Burada sorun, çalışmanın sınırlı güçlerle yürütüldüğü noktada ve bunun yarattığı sonuçsuzluk karşısında, alanın kolayından boşaltılması gibi hatalardadır. Israrlı ve düzenli bir faaliyet hiçbir dönem örülmemiştir. Bir dönem bölgelerden temsilcilerle bir koordinasyon şekillendirilmiş, meslek liselerine yönelik müdahale için bölgelerin önüne planlamalar konulmuştur. Fakat bu planın sınırlılıkları ile hayat bulamaması ve çalışmanın sadece liseli gençlik çalışmasındaki güçlere sıkışması ile gene başa dönülmüştür.

Partimizin liseli gençlik çalışmasını örgütleme tarzı üzerine

Lise çalışmamız şu an bölge çalışmalarının inisiyatifi ve partinin yönlendirmesinde yürütülmektedir. Geçmiş dönemde ise lise çalışması gençlik çalışmasının bir ayağı olarak yürütülmekteydi. İşin aslında gençlik çalışmasına da bu ilişkiler daha öncesinde bölgelerden verilmişti. Kısacası arada yerli yerine oturmamış bir dizi halka bulunmakta, dolayısıyla zincir zayıf kalmaktadır.

Öncelikle liseli gençliğe dair bir dizi tanımı tekrarlamak gerekir. Liseli gençlik hem öğrenci olmaktan hem de genç olmaktan kaynaklı bir dizi farklı kimlik taşımaktadır. Buna yönelik politik müdahale için gençlik çalışmasının yönlendiriciliği işlevsel bir yerde durmaktadır. Ötesinde bir dizi ortak politik hattın yürütüldüğü süreçler açısından da işbirliği bir ihtiyaçtır. Fakat liseli gençlik güçlerinin esasta örgütlendikleri alan bölge merkezleridir. Çünkü partinin alan çalışmasının parçası olmak, politik ve ideolojik bakışının somut karşılığını kendi mahallesinde görmek, pratik ve düşünsel olarak parçası olmak, geliştirici ve dönüştürücü bir rol oynamaktadır. Devrimci demokrat akımların yaptığı tam da budur. Okulda şu ya da bu örgüt sempatizanı sıfatıyla gezenler mahalledeki faaliyetin temelidirler. Okulda faaliyeti düşünmeyenler mahalledeki illegal faaliyeti bile bu liseli güçlerle yürütebilmektedirler.

Biz onların eksik bıraktığı politik kitle çalışması ayağını kendi alanı olan lisesinde de örme iradesiyle bunu birleştirebildiğimizde önemli kazanımlar yakalayabildiğimizi biliyoruz. Bir bölgenin seçim çalışmasındaki mahallelerden birini tutanlar sadece üç liseli yoldaşımızdı. Çalışmanın tüm pratik yükünü yüklenebilmişlerdi. Keza aynı süreç bu liselilerin lise çalışmasına da en büyük katılım gösterdikleri süreçti. Karşılıklı bu bağ asla yadsınamaz. Lise çalışması bölge çalışmalarından kopuk ele alınamaz.

Fakat bugün somut tabloda lise çalışmasının bölgelere devredildikten sonra da gelişiminde ve örgütlenmesinde önemli tıkanıklıklar ve zorlanmalar olduğunu görüyoruz. Bunun nedenleri arasında liseli gençlik çalışmasının bir dizi temel ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan biri tek başına okul içlerinden güçlü faaliyet öremeyen yerellerin yaşadığı sıkışmalardır. Bu hem yakalanmış ilişkilerin başarısızlıkla daralmasına, hem de ilişki yaratmadaki sınırlılıklara neden olmaktadır. Lise çalışmasının geçmiş döneminde lise yayını sokak satışları, okul giriş/çıkışlarında dağıtım, kitle çalışması araçları yoğun olarak kullanılırdı. Bundan yoksun kalmak çalışmayı da kötürümleştirmektedir. Ve geçmişten olanakları, ilişkileri olmayan bölgeleri çalışmanın dışında bırakmaktadır.

Bir diğer nokta yayın cephesidir. Liseli genç komünistlerin bu alanda çok sayıda başarılı pratiği ve deneyimi vardır. Merkezi lise yayını, illerde LGP bültenleri, okullarda kültür-sanat fanzinleri, meslek liseliler ve dershane öğrencileri bültenleri gibi zengin çeşitlilikte yayın faaliyetimiz olmuştur. Bu yayınların her biri farklı işlevleri de taşıyarak çalışmayı nitelik ve nicelik olarak güçlendirmişlerdir.

Bugüne baktığımızda sadece merkezi lise yayınının çıkışını sürdürüyor olması dışındaki ayaklar boştur. Ötesinde merkezi lise yayını da esasta liselilerden ve oturmuş lise çalışmalarından şekillenmediği ölçüde, bir kısırlık ve darlık ifade etmekte, işlevinden uzaklaşmaktadır. Merkezi lise yayını ilk çıkışından itibaren dikkati üzerine çekmiş ileri-politik liseli unsurların okuduğu bir yayın olmuştır. Sokak satışlarında liselilerle tanışmanın da bu özelliğinden kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.

Fakat bugün hem yazar düzeyi hem de il sayısındaki darlık yayının kullanımını düşürmektedir. Merkezi lise yayının ilk sürecinde kullanılan merkezi yayın toplantılarının çalışmaya katkısı da hatırlanmalıdır. Örgütsel kısmına dokunmadan politik ve pratik bilgi ve deneyim aktarımı ile çalışmamızın olduğu iller arası bir bağ kurulmuş, önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Beraber yürütülen liseli kurultayları, LGP girişimleri ile çalışma bütün olarak bir denklik ile sürdürülmüştür.

İl LGP bültenleri liseli yazarlar yetiştiren birer araç olmakla birlikte ilk ilişki kurmanın da adıdır. İlde yürütülen lise çalışması haberleri ile alanın çalışmasına da dolaysız katkı sunmaktadır. Okul fanzinleri ise politik faaliyete yanıt alamadığımız noktada hızlı bir çevre çeper yaratmanın, kollektife dayanan bir çalışmanın parçası olmaktadır. Merkezi lise yayınını aylarca kullanamadığımız okullarda kültür-sanat fanzinlerinden sonra kullanım hızla artmaktadır.

Güçlerin eğitimi noktasına gelirsek, geçmişte bu eksik bırakılan bir alandır. Ya bireysel eğitimler şekillendirilmiş Ya da bölgelerden yönlendirmelerle yapılagelmiştir. Merkezi bir bütünlük içinde eğitim pratiği sağlanamamıştır. Devrim Okulları adı verilen çalışmalarla genç çevre güçleri de kapsayan eğitimler kurgulansa da bunlar istenen düzeyde ve yeterlilikte olmamıştır. Ötesinde bu eğitimler genel politik lise çalışması üzerindendir. Teorik ve ideolojik eğitim asıl zayıf kısımdır. Parti programı ve çizgisi yüzeysel kalan noktalardır.

Bu noktanın üzerinde durmak istiyoruz, çünkü liseli gençliğin eğitime olan açlığı dikkate alındığında elimizden kayanları da görmek gerekir. Liseli gençler hem yaş hem de eğitim düzeyleri ile işçilerden daha çok bu alana meraklıdırlar. Bu alana yönelik sistematik bir hattın varlığıyla ve ara dönemlerde merkezi eğitim süreçlerinin örülmesi ile bu alanda önemli sonuçlar yaratılabilir. Erdal Eren Liseli Genç Komünistler Buluşması örnek bir pratiktir. Bu tarz eğitim buluşmaları il bazında dahi olsa düzenli örülebilmelidir. Bizzat partinin yönlendiriciliğinde yürütülecek bir eğitim çalışmasıyla bu alanda derinleşerek, partinin ihtiyacını duyduğu kadro niteliğine uygun gelişimler hızla sağlanabilir.

Liseli gençlik çalışmasında örgütsel güvenlik

Üzerinde önemle durulması gereken bir başlık da liseli çalışmamızdaki örgütsel güvenliktir. Bunun bir ayağı liselerdeki faaliyet cephesi, diğer cephesi ise devletin sistematik saldırılarıdır.

Birincisi çalışma alanının doğallığındaki zorluktur. Liseler idaresiyle, yönetmelikleriyle   yarı kapalı cezaevidir. Burada içerden faaliyet yürütmek devrimci yaratıcılık ve disiplin gerektirir. Çünkü zamanı belirsiz aramalar, deşifre edilmiş güçlerin takibi, kameralar derken kısa süre içinde çalışmalar sekteye uğratılabiliyor. Uzaklaştırma cezaları, atılmalar, var olan okulaki tüm emeği bir çırpıda silebiliyor. Bunun için okul içinde dergi kullanımından toplantılara kadar güçlerin konumlanışı ve hareketi iyi planlanmalı ve güçler böyle bir eğitimden geçirilmelidir. Yoksa kavganın heyecanı ve meşruluğuyla harekete geçen güçler kısa süre sonra kötürümleşebilir.

İkinci kısımsa siyasi polisin devrimci ve komünistlerin liseli gençlik içindeki faaliyetine müdahaleleridir. Çalışmanın hızla güçlenebildiğini bildikleri için bu alana özel olarak dikkat etmektedirler. Ötesinde okul idareleri de duruma hakim olduklarında saldırmaktan geri durmamaktadırlar. Deneyimlerimiz gösteriyor ki, polis takibi, ajanlık teklifi, baskı, gözaltı, okuldan uzaklaştıma, aileye yönelik anti-propaganda gibi çeşitli araçları sıkça kullanmaktadır. Büyük şehirlerde bu metodlar daha sınırlı kalsa da taşralarda bu daha yoğun yaşanmaktadır.

Bizim de bilgisine sahip olduğumuz üç ilde lise çalışması böyle süreçlerle kaybedilmiştir. Bu durum asla gözardı edilmeden lise çalışmasında yarı legal ve illegal yöntemler daha önde tutularak yol yürünmelidir. Bu bilgi deşifrasyonundan faaliyet yöntemine kadar geniş bir başlıkta incelenlenmesi ve şekillendirilmesi gereken bir alandır.