Logo
< Referandum sonrası düzen siyaseti

Devrimci mirasın gücüyle liseli gençliği kazanmaya!


Devrimci mirasın gücüyle
liseli gençliği kazanmaya!

Liseli genç komünistler olarak, devrim ve sosyalizm mücadelesinin biriktirdiği mirasın bu topraklardaki temsilcileriyiz. Mücadelemizi üzerinde yükselttiğimiz bu miras bizlere birçok sorumluluk yüklüyor. Yıllardır liseli genç komünistler olarak bu sorumlulukla hareket etmeye çalıştık. Ortaya koyduğumuz yeni iddia ile birlikte güne daha fazla yüklenmeyi, liseli gençlikle daha güçlü bağlar kurarak onları devrim mücadelesine çekmeyi hedefliyoruz.

Sermaye düzeninin katlettiği iki yiğit devrimcinin mücadelede ölümsüzleştikleri ayları geride bıraktık. Kavgamızda ölümsüzleşen Erdal Eren ve Alaattin Karadağ ile birlikte yitirdiğimiz tüm devrimcileri mücadelemizde yaşatmak için tüm çabamızı ortaya koymalıyız. Nedir bu çaba? Örgütlü devrimci mücadelede ısrarlı bir şekilde yol yürümektir. Yolumuza çıkabilecek her türlü engelin, zorun üstesinden gelme iradesini gösterebilmektir. Bu bakışla hareket etmeye çalışan liseli genç komünistler için Alaattin Karadağ’ı ve Erdal Eren’i anmak katlediliş yıldönümlerinde seremoni yapmak değildir. Elbette yoldaşlarımızı anarak mücadeleye kattıklarını bir kez daha öne çıkarttık. Ama bizler için onları gerçek anlamıyla yaşatmak, mücadeleye sıkı sıkıya bağlanmaktır.

Zor bir dönemden geçtiğimiz söylüyoruz. Zorluk, baskı ve şiddetin boyutlarından çok sınıf hareketinin, gençlik mücadelesinin, toplumsal muhalefetin bugünkü seyrinden kaynaklanıyor. Canlı politik bir atmosferden, ivmelenen mücadeleden henüz sözedemiyoruz. Yılları bulan durgunluk dönemlerinden geçtik. Partimiz, zorlu dönemlerden geçerek, sarp yolları aşarak, hala da aşmaya çalışarak kendini şekillendirdi/şekillendiriyor. Partimizin ortaya çıkarttığı kadrolar da bu şekillenmenin ürünüdürler. Yitirdiğimiz yoldaşlarımıza baktığımızda, zor dönemde çelikleşmiş devrimcilerin bizlere nasıl bir miras bıraktıklarını görmekteyiz. Partimiz devrim ve sosyalizm mücadelesinde Habip, Ümit, Hatice ve Alaattin gibi komünist devrimciler yetiştirmiştir.

19 Kasım 2009’de katledilen yoldaşımız Alaattin’in yaşamı bizlere ışık tutuyor. Genç yaşlarda saflarımızda yer almış bu “kökten Ekimci”nin devrimci, direnişçi ve örgütlü kimliğinden öğreneceğimiz çok şey var. Liseli genç komünistler olarak ortaya koyduğumuz iddia, yoldaşlarımızın yaşamlarını, partimizin süreçlerini ve ortaya koyduğu hedefleri incelemeyi gerektiriyor. Her birimiz kendi payımıza dersler çıkartmalı, kendimizi değiştirip dönüştürmeliyiz. Bunu başardığımızda, partili yaşamı içselleştirdiğimizde partimiz de güçlenecektir.

13 Aralık 1980’de 12 Eylül’ün zindanlarında katledilen Erdal Eren’in yaşamı da mücadelemize ışık tutuyor. 17 yaşında liseli bir devrimci olan Erdal Eren’in, darağacında boynuna ilmek geçirilirken haykırdıklarıyla kocaman bir derstir. Bu dersi en iyi şekilde okumasını ve okutmasını bilmeliyiz. Bugün devrimci mücadeleye sırtını dönenler Erdal Eren’e sarılmaktadırlar, tıpkı Denizler’e, Mahirler’e sarıldıkları gibi... Çünkü liseli gençliğin devrimci mücadeleye ve bu mücadelede bedeller ödeyen devrimcilere duydukları sempatiyi bilmektedirler. Bu yiğit devrimcilerin canları pahasına büyütmeye çalıştıkları devrimci mücadeleye sırtını çevirenler bu değerleri istismar etmektedirler. Bu noktada omuzlarımızdaki sorumluluğu bir kez daha görmeli, devrimci değerler üzerinde tepinilmesine izin vermemeliyiz.

Devrimci mirasımızdan aldığımız güçle, liseli gençliği düzenin girdabından çekip almalı, yeni bir yaşam alternatifiyle kuşatmalıyız. Liseli gençliğe bu devrimcilerin ne uğruna bedel ödekilerini doğru kavratabilmeliyiz.

Bugüne kadar ortaya konan mücadelelerle, ödenen bedellerle kızıllaşan devrim bayrağının ellerimizde olduğunu söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Bu iddiamızı güçlendirerek kızıl bayrağımızı daha yükseklere taşıyacağız.

Liseli Genç Komünistler