Logo
< Sektörel işçi birlikleri üzerine

Sektörel çalışma ve örgütlenme üzerine


Sektörel çalışma ve örgütlenme üzerine

Metal sektörü gerek ekonomide tuttuğu yer ve gerekse de barındırdığı işçi bölüğünün sınıf hareketi içerisinde sahip olduğu özel konum nedeniyle stratejik nitelikte bir sektördür. Bu nedenle sınıf çalışmasında güç ve enerjimizi öncelikle bu alanda yoğunlaştırmış durumdayız.

Sistematik bir sınıf çalışması yürütebilmenin koşullarına sahip olmadığımız dönemlerde dahi bu alana yönelik politik ilgimizi hep koruduk. Gelinen yerde ise artık yılların emeğiyle yaratılmış bir birikim var ve bu birikime dayanarak içeriden politika yapmanın ve süreçlere daha doğrudan müdahale etmenin koşullarına sahibiz.

Bu doğrultuda bir süredir, çalışmamızı sektörel planda ileri bir düzeye taşımak amacıyla sistematik adımlar atılmıştır. Yılların çok yönlü birikimi yeni bir niteliksel çıkışın dayanağı haline getirilmeye çalışılmıştır. Böylece son birkaç yıldır alana yönelik politika üretmek ve bu politikaları pratik müdahalelerle tamamlamak üzere yapılanlar olgunlaştırılmış ve sektörel bir platform zemininde örgütlenmiştir.

Alanda her şeyden önce sürekliliği olan bir politik çalışma zemini ortaya çıkmıştır. Daha önce özel merkezi gündemlere sıkışan politik müdahalelerimiz, bu adımla birlikte süreklilik ve kararlılık kazanmış, sektörel düzeyde içeriden ve gündelik bir çalışmaya dönüşmüştür. Artık sektörel düzeyde politika oluşturma ve yerel çalışmaları bu politika üzerinden yönetme gücü ve kapasitesinde belirgin bir ilerleme sözkonusudur. Örgütlenmesine önayak olduğumuz bu zemin bize bu imkanları sağlıyor, böylelikle sektördeki hemen her önemli gelişmede taraf oluyoruz. Buradan yarattığımız politik etki sadece sektörle sınırlı kalmıyor, özellikle ileri sınıf güçleri üzerinden belirgin bir biçimde sınıfın farklı kesimlerine de yansıyor.

Sonuçta politik yaşamını sınıf zemininde örgütleyen bir hareket olarak, sınıfın parçalılığına ve öncülerinin durumuna takılmadan, devrimci bir inisiyatifle sınıfın önündeki engelleri aşmaya yönelik bir girişim başlatıyoruz, tok ve ısrarlı bir pratik üzerinden de kararlılığımızı göstermiş oluyoruz. Bu nedenle attığımız adımlar henüz politik bir nitelikten ve birikimden yoksun olan sınıf hareketi içerisinde yol açma iradesini temsil ediyor. İleri sınıf güçleri üzerinde olduğu gibi, özellikle de gerici sendikal anlayışlar üzerinde de belirgin bir etki yaratıyor.

Artık sınıfa pervasızca ihanet edenlerin, uzlaşmayı ve teslimiyeti solculuk sosuna batırıp yutturanların rahatını kaçırmaya kesin kararlıyız. Bunun için, uzunca bir süredir kesintisiz biçimde eleştirdiğimiz, yeri geldiğinde ve olanağını bulduğumuzda baskı altına alıp üzerine gittiğimiz sendikalara egemen anlayışlara karşı mücadelede, daha içeriden, daha etkili, alandaki tepkili ve öfkeli sınıf dinamiklerini de açığa çıkaran bir faaliyet düzeyini örgütleyeceğiz. Sınıf tabanında biriken öfkeyi sendikal bürokrasinin etinde kemiğinde hissettirecek örgütlü bir öncü işçi odağı yaratacağız. Bu hedef doğrultusunda tüm güç ve imkânlarımızı seferber edeceğiz. Böylelikle sendikaları gerici siyasal akımlar ve onlara dayanağı durumundaki sendikal bürokrasiden temizleyecek, işçi sınıfının mücadeleci sınıf örgütleri olarak kazanacağız. İşte mevcut olan platform bu misyonu gerçekleştirmeyi esas almaktadır.

Bu vurgular tek yanlı bir kavrayışa yol açmamalıdır. Sonuçta attığımız adımlar ne kadar kendi birikimimize dayanıyor ve esas olarak devrimci sınıf çizgimizi sektörel düzlemde taktik politik bir eksende özgülleştirme hedefini taşıyorsa da, gündeme getirdiğimiz örgütlenme devrimci politikanın basit bir aracı değildir. Eni sonu devrimci sınıf çizgisinin yol gösterdiği bu örgütlenme, esasında sınıfın ihtiyaçlarından yola çıkarak onun ileri-öncü birikimlerine yaslanarak, bir öncü-devrimci işçi platformu olarak işlev görebilmelidir. Sonuçta sınıf içerisindeki imkanlarımıza ve bağlarımıza da yaslanarak öncü-devrimci bir sınıf inisiyatifi örgütlemeye çalışıyoruz. Bu inisiyatifi de sektörel düzlemde özgül bir devrimci sınıf çizgisi etrafında örgütlemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla bu platform devrimci sınıf çizgisini temel almakla birlikte, bağımsız bir sınıf örgütlenmesi olarak örgütlenebildiği ve geliştirilebildiği koşullarda etkinliğini arttıracak ve amacına ulaşacaktır.

Daha somut olarak ifade edersek, sektörel platform, tüm örgütsel darlığına karşın sendikal bir çerçevede hareket etmektedir. Sendikal alanda mevcut sendikal anlayışlar karşısında devrimci sınıf sendikacılığı bayrağını taşımaktadır. Bunun için başlangıç aşamasında platform, örgütsel temelinin zayıflığı ne olursa olsun, sendikal alanda devrimci politik çizginin, yani devrimci sınıf sendikacılığının temsilcisi olarak çıkmaktadır.

Bunun için kurulan platform, sadece politik bir çizgiyi temsil etmiyor, bunu aynı zamanda bir örgütsel işleyiş yaratmak, havza ve bölgelerde kurulmuş yerel ayaklarını ülke çapında sektörel düzeyde merkezileştirmek iddiasıyla da birleştiriyor. Böylelikle de işkolunda öncü-devrimci bir işçi örgütlenmesi haline gelmeye çalışıyor. Bunun için en başından itibaren devrimci sınıf sendikacılığı ilkeleri doğrultusunda işkolunun ileri ve öncü birikimini ayrıştırmayı, ileriye çekmeyi ve işbirlikçi ve uzlaşmacı sendikal odaklar karşısında saflaştırmayı temel bir görev olarak saptıyor.

Başlangıçta bu birikimi kucaklamaktaki tüm zayıflıklarına karşın platform, bir ileri-öncü işçi platformu olmanın gerektirdiği demokratik bir örgütsel işleyişi oturmakta oldukça hassas ve iddialı olmak durumundadır. Bu nedenle, başlangıçta ne denli zorlama görünse de, bu demokratik işleyiş ısrarla sürdürülmeye çalışılmaktadır. Bu konudaki hassasiyeti korumak ve onu bir çeper örgütlenmesine daraltarak giderek bu iddiasından koparacak her türlü eğilimle mücadele etmek özel bir önem taşımaktadır.

Bu noktada “öncü işçi platformları” tartışmaları sırasında ortaya konulmuş temel perspektiflerimiz ve bu perspektifler ışığında yapılmış uyarılar sektörel örgütlenme konusunda da geçerliliğini korumaktadır. Yani bu örgütlenme sınıfın kendi dinamiklerinin ürünü, hareket içerisinden çıkarak şekillenmiş bir örgütlenme değildir. Bu örgütlenme sınıf devrimcileri tarafından, ancak sınıfın nesnel ihtiyaçları gözetilerek, sınıf hareketinin önündeki en büyük engellerden biri olan sendikal bürokrasi engelini aşabilmesi amacıyla gündeme getirilmiştir. Bunun için başlangıçtaki zayıflıklarına bakmadan bu platformu bir öncü işçi platformu gibi ele almalı, böyle bir platformun gerektirdiği demokrasiyi en etkin biçimde işletebilmeli, kurumsallaştırabilmeliyiz.

Sonuçta bu platform sınıf içerisinde örgütsel temellerinin genişliğinden bağımsız olarak bir programı ve sendikal önderlik çizgisini temsil etmektedir. Öncelikle ileri-öncü işçileri bu çizgiye kazanmak iddiasındadır. Dolayısıyla sendikal bürokrasiye karşı bir alternatif önderlik iddiasını ete kemiğe büründürmek hedefiyle davranmaktadır.

Fakat bu iddianın gerçekleşebilmesi için dahi en önemli koşul, metal işçilerini tabandan örgütleyecek etkili bir fabrika çalışmasını örgütlemektir. Eğer bu tür bu yoğunlaşma olmazsa, öncüyü kendi içerisinde birleştirmek ve devrimci bir sendikal önderlik iddiası doğrultusunda buluşturmak iddiası da temelsiz kalır. Zaten bugün mücadele içerisinde yetişmiş örgütlü bir öncü işçi kuşağı ortada yoktur. Eğer böyle olsaydı, komünist metal işçileri bu yola çıkarken muhataplarını hazır bulur ve örgütlenecek bir kurultay bu kuşağın ileri bir program çerçevesinde birleşmesine zemin olurdu. Bunun için bugün öncü bir işçi platformu iddiasını ortaya koyanlar ve bu platformu fabrika zeminine taşıyanlar, komünistlerin sınıf içerisindeki kadrosal güçleridir. Bu gerçeği bilerek, ancak platformun iddiasını ve işlevini unutmadan, bu platformu öncü bir işçi platformu olarak örgütlemeye çalışıyoruz. Eğer zaman içerisinde bunda başarılı olursak, platform sendikal çerçevede devrimci bir önderlik odağı haline gelir. Böylelikle de bugün başlangıçta atılan zor ve sancılı adımlar, konulan iddiaya uygun olarak tüm sonuçlarını yaratatır.

Komünist metal işçileri bu bilinçle yola çıktılar. Mücadele programıyla sendikal demokrasiye, mücadeleye ve örgütlenmeye ilişkin ilkelerini belirlediler. Olabildiğince de bu sürece ileri ve öncü birikimi katmaya çalıştılar. Fakat ortaya çıkan sonuç, yine de komünist metal işçileri ile ileri ilişkilerinin ötesini geçmedi. Kuşkusuz bunda nesnel ve öznel nedenler bir arada rol oynadı. Yani ne komünist metal işçileri öncü-ilerici potansiyele ulaşacak, açığa çıkaracak, açığa çıkmış olanları kazanabilecek güçte bir çalışma örgütleyebildi, ne de bu çalışmanın düzeyinden bağımsız olarak harekete geçmeye hazır bir öncü birikim vardı.

Ancak her şeye rağmen bir bayrak yükseltilmiş, bir yol açılmıştır. Bundan böyle ileriye çıkanı, sorgulayıp öfke duyanı bu yola sokmak, bu bayrak altında toplamak gerekir. Bu hedeften şaşmadan, bu bayrağı konulan iddiaya uygun biçimde dalgalandırmak, bizzat mücadele içerisinde ileri ve öncü işçiler yaratmak, bizim dışımızda öne çıkanı da kazanabilmek gerekiyor.

Bunun için bugün platform çalışmasının en önemli ihtiyacı, fabrika temelinde elde edilecek bir derinleşmeye de bağlı olarak, metal işçilerinin ileri ve öncü birikimlerini kucaklayabilmektir. Eğer ortada örgütlenmeye hazır bir öncü kuşak yoksa, yapılması gereken bizzat fabrika temelinde yoğunlaşmak yoluyla bu kuşağı yetiştirmektir. Böyle bir çaba içerisinde öncüleşmek, sınıfa sendikal alanda önderlik etmek güç ve kapasitesini kazanmaktır. Bu yapılabildiği, işçi sınıfı sermaye karşısında bu düzeyde de devrimci politik çizgiye kazanılabildiği ölçüde, devrimci sınıf partisinin sınıf hareketi içerisindeki gücü ve etkinliği de büyüyecektir.

Son dönemde önemli işçi direnişleri vesilesiyle sergilenen pratik ve alınan sonuçlar başarı umudumuzu artırmakta, özgüvenimizi pekiştirmektedir. Bu direnişler platformumuzun temsil ettiği çizginin sınıf içerisinde nesnel bir ihtiyaca ve eğilime denk düştüğünü göstermektedir. Zira organik bağlarımızın düzeyinden bağımsız olarak, bu militan direnişler doğrudan platformumuzun politikalarını doğrulamıştır. Bu nedenle gerici ve sol liberal sendikal anlayışlar da bu süreçleri bizimle anmakta ve bu eğilimin karşısına her çıktıklarında bizi görmektedirler. İşte bu korkuyu büyütmeli, metal işçilerinin ihtiyaç duyduğu önderlik ihtiyacını karşılayacak bir iddia ve sorumlulukla adımlarımızı kararlılıkla atmalıyız.