Logo

Partide planlı bir ideolojik eğitim seferberliği!


Konu: “Kadın Sorunu ve Devrimci Mücadelede Emekçi Kadın”

Partide planlı bir ideolojik eğitim seferberliği!

Örgüt ve kadro sorunu Partimizin II. Kongresi’nin en temel gündemlerinden biri oldu. Hedef ve görev, parti örgütünü, koşullara ve saldırılara dayanaklılığı, sınıf mücadelesi görevlerinin etkin ve yaratıcı bir biçimde üstlenilmesi ile birleştirebilen bir devrimci yapı halinde geliştirmek olarak saptandı. Bu çerçevede, kadro sorununun, döneme ve ihtiyaca yanıt verebilen yeterli sayıda eğitilmiş ve yetkinleştirilmiş kadroya sahip olmanın, tayin edici önemi üzerinde duruldu.

Kadroların eğitilmesi ve yetkinleştirilmesi sorunu, teorik ve pratik boyutları içinde çok yönlü bir sorundur; canlı bir iç örgütsel yaşamın yanısıra sınıf mücadelesinin zorlu ve zengin, eğitici ve sınayıcı pratiklerinden ayrı düşünülemez. Partimizin temel örgütsel belgeleri, özellikle de Kuruluş Kongresi materyali, kadro sorununu ideolojik, politik, örgütsel ve pratik boyutlarının organik bütünlüğü içinde ortaya koymuştur her zaman. Kadro sorununun devrimci çözümü, her durumda bu bütünlüğü titizlikle gözetmeyi gerektirir. Kadroların değerlendirilmesinde ve görevlendirilmesinde bu bütünlüğün gözetilmediği durumlarda önemli hatalar yapılmış ve bunun partimize önemli zararları olmuştur.

Burada konumuz, kadroların ideolojik eğitimi, daha somut olarak, partinin bütününde marksist dünya görüşü ve parti çizgisi temelinde eğitim sorunudur. Genel durum üzerinden bakıldığında, parti kadrolarımızın bu alandaki bir eğitime şiddetle ihtiyacı olduğu görülmektedir. Bu, II. Parti Kongresi’nin de kadro sorunları kapsamında üzerinde ısrarla durduğu temel önemde bir sorundur.

İdeolojik eğitim yetersizliği elbette kadrolarımız tek yetersizlik alanı değildir. Halen yeterli sayıda kadroya sahip olmadığımız gibi mevcut kadrolarımızın da önemli bir bölümü yeterli ideolojik, örgütsel ve pratik eğitimden yoksundur. Parti, II. Parti Kongresi’nin bağlayıcı saptamalarını da gözeterek, bu bütünsel eğitim yetersizliğini tüm cephelerde çözmek göreviyle yüzyüzedir. İdeolojik eğitim sorunu burada bunlardan yalnızca biridir ve elbetteki sorunun öteki boyutları ile birlikte bir anlam taşımaktadır.

Partinin 10. yılına ideolojik eğitim
seferberliği ile girelim!

Parti Merkez Komitesi, II. Parti Kongresi’nin değerlendirmelerini ve saptamalarını da gözeterek, girmiş bulunduğumuz yıl içinde, partinin bütününde kapsamlı bir teorik-ideolojik eğitim programı uygulama kararı almıştır. Bu eğitim programının konuları, hayattan kopuk ve dolayısıyla soyut değil, fakat toplumun ya da partinin gündemindeki temel toplumsal ve siyasal sorunlarla bağlantılı olarak saptanacaktır. Böylece teorik-ideolojik eğitim süreci ile partinin siyasal gündemleri ve görevleri arasında canlı ve amaca uygun bir bütünlük kurulmuş olacaktır.

Bu, saptanan her somut konuda, marksist klasikler ile partinin konuya ilişkin metinlerinin birlikte ele alınıp inceleneceği bir eğitim programı olacaktır. Amaç; marksist dünya görüşünün ve bu temel üzerinde partinin teorik-ideolojik çizgisinin partide daha derinlemesine ve yaratıcı biçimde kavranması, kadroların ve dolayısıyla bir bütün olarak partinin ideolojik düzeyinin yükseltilmesidir.

Marksist teorinin incelenmesi ile parti çizgisinin incelenmesi arasındaki bu organik bütünlük önemlidir ve ilkesel değerdedir. Nitekim bunun bilinciyledir ki, marksist dünya görüşünün kavranması ile hareketimizin çizgisinin doğru ve derinlemesine anlaşılması ve yaratıcı bir biçimde uygulanması arasındaki sıkı organik ilişkiye bizde sık sık ve önemle işaret edilmiştir. Örneğin saflarımızda iyi bilinen 1994 tarihli MK Değerlendirmeleri’nde, marksist dünya görüşünün kavranışındaki her zayıflık ve yetersizliğin, “hareketin ideolojik çizgisini doğru kavrama, özümleme ve yaratıcı bir biçimde pratiğe uygulama çabasını da zora sokacağı” dile getirildikten sonra, şunlar söylenebilmiştir:

“Hiç bir abartmaya düşmeksizin denebilir ki, marksist-leninist dünya görüşünün genel esaslarını bilmeyen, Marx ve Lenin’in teorinin temel sorunlarına ilişkin eserlerini inceleyip kavramayan bir kimsenin, hareketimizin ideolojik çizgisini doğru anlaması ve bunu uygulama yeteneği göstermesi olanaksızdır. Böyle bir kimsenin EKİM yandaşlığı biçimseldir ve her türlü aykırılığın (bu arada “kan uyuşmazlığı”nın) da temel nedenlerinden biridir. Bu sorun, parti düzeyi kazanma süreci içinde ve bizzat bu düzeyi kazanabilmek için hızla aşmamız gereken temel bir zaafı oluşturmaktadır. Partinin bilinç ve önderlik düzeyi elbette tek tek kadrolarının düzeyine indirgenemez. Ama kuşku yok ki bundan ayrı da düşünülemez.” (EKİM 3. Genel Konferansı / Siyasal ve Örgütsel Değerlendirmeler, Ek bölüm, Eksen Yayıncılık, s.235-236)

Bugünün gözüyle baktığımızda. bu sözlerde konunun önemini vurgulamaktan gelen bir abartma olmakla birlikte yine de söylenenler temelde doğru ve çok önemlidir. O gün için olduğu kadar bugün için de.

Kasım 2008 tarihinde Partimizin 10. Yılını kutlayacağız. Partimizin II. Kongresi, 10. Yılın partiyi geniş kitlelere tanıtmanın bir önemli olanağı olarak değerlendirilmesini ve bunun bir kampanya halinde gerçekleştirilmesini karara bağlamış bulunmaktadır. Buna ilişkin parti planı önümüzdeki dönemde, 10. Yılı önceleyen aylarda, somutlanacak ve uygulanacaktır. Merkez Komitesi’nin planlı eğitim programı ise aynı anlamlı yıldönümünü partide bir ideolojik eğitim seferberliği de karşılamayı hedeflemektedir.

İdeolojik eğitimin esaslarına ilişkin parti metinleri


Parti, aylık ya da iki aylık dilimler halinde sunulacak bu program çerçevesinde, kadrolarından elbette büyük bir sorumluluk ve etkin bir bireysel inisiyatif beklemektedir. Fakat bu, eğitim sürecinin yalnızca kadroların ya da her bir organın kendi inisiyatifine ve sorumluluğuna bırakılacağı anlamına gelmemektedir. Tersine, bu program çerçevesinde, partinin her düzeyinde ve parti çalışmasının tüm alanlarında, bu eğitim örgütlü ve planlı bir müdahale halinde sürdürülecektir.

Buna ilişkin sorunlara burada ayrıntılarıyla girmiyoruz. Zira partide ideolojik eğitimin önemi, işlevi, kapsamı ve sorunları üzerine, II. Parti Kongresi ön sürecinde ve bizzat bu kongreye hazırlık amacı çerçevesinde kaleme alınan iki önemli metne sahibiz halen. Bu metinlerde hemen herşeyi yeterli açıklık ve kapsamda yer almaktadır ve bu burada herhangi bir tekrarı gereksiz kılmaktadır. Bu metinlerden ilki ve temel önemde olanı, “Partide İdeolojik-Teorik Eğitim” başlığı taşımaktadır ve halen Parti Değerlendirmeleri’nin 2. kitabında yer almaktadır (s. 218-234). İkincisi ise Parti’ye Şubat 2006’da sunulan bir MK metninin konuya ilişkin bölümüdür. Bu bölüm Teorik cephe ve partide ideolojik eğitim” başlığı ile ilk kez olarak Ekim’in bu sayısında yayınlanmış olacaktır. Bu iki metne partinin web sitesinde de birarada yer verilecektir. Eğitim programına başlamanın ilk adımı, doğal olarak bu iki metnin öncelikle tüm partide tartışılması olmalıdır.

Daha çok kısa bir sunuşu amaçlayan bu sözlerin ardından ilk eğitim konusu olarak saptanmış bulunan konuya geçmek istiyoruz.

Kadın sorunu üzerine marksist eserler

Uygulanacak eğitim programı ile partinin çalışma gündemleri arasındaki bağa işaret etmiş bulunuyoruz. Önümüzde bahar dönemi ve bunun ilk adımı olarak 8 Mart var. Ve halen partinin gündeminde ise etkin bir yüklenme ile kadın çalışmasında mesafe almak görevi ve pratik çabası yer almaktadır. İlk eğitim konusu olarak “Kadın Sorunu ve Devrimci Mücadelede Emekçi Kadın” bu çerçevede saptanmıştır. Bu konunun II. Parti Kongresi’nde de önemli bir yer tuttuğunu, sorunun çeşitli yönleriyle değerlendirildiğini, partinin bu alandaki dönemsel hedef ve görevlerinin belirlendiğini de bu vesileyle hatırlatmış olalım. “Kadın Sorunu ve Devrimci Mücadelede Emekçi Kadın” konusu bu açıdan da amaca uygun bir seçimdir.

Konuya ilişkin olarak önereceğimiz literatürün esasını, eğitimin amaç ve kapsamı da düşünüldüğünde, konuya ilişkin temel marksist eserler ya da makaleler ile Partinin bu aynı konudaki temel metinleri oluşturacaktır haliyle. Fakat her bir konunun kendi özgül durumu da gözetilerek, konunun tarihsel ya da toplumsal boyutlarıyla daha somut biçimde anlaşılmasını da kolaylaştıracak tamamlayıcı bazı kitap ya da metinler de önerilecektir.

Marksizmin büyük ustaları sözkonusu olduğunda kadın sorununa ilişkin temel yapıt, doğal olarak Engels’in ünlü eseridir. Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, ezilen cins sorununun tarih içinde ortaya çıkışını özel mülkiyet, sınıflar ve devletin tarih sahnesine çıkışı ile birlikte, bu tarihi gelişmelerle organik bağı, bütünlüğü ve onlara paralel evrimi içinde ele aldığı için, toplumsal bir sorun olarak kadın sorununun tarihi materyalizm bakış açısından kavranmasında paha biçilmez önemdedir. Bu bütünlük gözetilerek, kitap sadece konumuza ilişkin bölümleriyle değil, fakat bir bütün olarak dikkatlice incelenmek durumundadır. Kadın sorununun ancak toplumsal gelişmenin bütünlüğü içinde anlaşılabileceği (ki Engels’in temel amaçlarından biri budur, bunu bizzat göstermektir) unutulmamalıdır.

Engels’in anılan ünlü eseri dışında, Marksizmin ustalarından konuya ilişkin olarak önerebileceğimiz bir başka temel eser yazık ki yoktur. Ancak farklı konuların incelenmesi içinde konuya ilişkin bölümler, parçalar, değinmeler ve konuşmalar sözkonusudur. Önemli bir bölümü konunun anlaşılması bakımından son derece değerli olan bu metinler çeşitli derleme kitaplar halinde Türkçe’de yayınlanmış bulunmaktadır.

Bu derlemelerden biri, Sol Yayınları’nca yayınlanmış Kadın ve Aile’dir. Bu kitapta Marx, Engels ve Lenin’in kadın sorununa ilişkin metinleri, kadın sorunu kapsamındaki bir dizi başlık altında sınıflandırılarak okura sunulmuştur. Bu açıdan derleme fazlasıyla işlevsel ve yararlıdır. Ayrıca derleme kitabın son bölümünde, Clara Zetkin’in Lenin’le kadın sorunu konusunda yaptığı görüşmenin notlarından oluşan son derece önemli bir metin de, Lenin’den Anılar başlığı ile yer almaktadır. (Bu metnin Türkçe’de bir dizi başka çevirisinin bulunduğunu da bu arada belirtelim.).

Marksist klasiklerin yanısıra bazı Komintern belgeleri ile Clara Zetkin’in bazı yazılarından oluşan bir başka derleme ise İnter Yayınları tarafından yayınlanan Kadın Sorunu Üzerine başlıklı kitaptır. Bu derleme kitap, Kadın ve Aile’den farklı olarak, seçtiği metinleri kronolojik bir sıralama içinde sunmaktadır. Marx ve Engels’ten alınan iki bölüm dışında (ki bunlardan biri Engels’in konuya ilişkin ünlü eserinden alınmadır) esas olarak Lenin, Komintern ve Clara Zetkin’e ait metinlerden oluşmaktadır. Lenin’in büyük ölçüde Ekim Devrimi sonrasına ait yazı ve konuşmaları, sosyalist devrimin kadın sorununa pratikteki yaklaşımını ortaya koymaları bakımından ayrı bir öneme sahiptirler.

Klasiklerin dışında, tanınmış marksist yazarlardan bu konuda, kadın sorununun ele alınışında klasikleşmiş bazı kitaplar ve metinler de önerebilecek durumdayız.

Bunlardan ilki doğal olarak August Bebel’in ünlü eseridir. İnter Yayınları tarafından tam metin olarak yayınlanmış bulunan bu kitap, Kadın ve Sosyalizm, kadın sorununun, tarih içindeki görünümü, sosyal yaşamdan dine, kültür yaşamından cinselliğe ve fuhuşa kadar bir dizi boyutuyla zengin bir tarihsel malzeme eşliğinde anlaşılabilmesi bakımından, gerçekten klasik değerdedir ve kadın sorununu incelemek ve anlamak isteyenler için vazgeçilmez önemdedir. Temel fikirlerini Engels’in yolgösterici eseri ışığında tekrar tekrar gözden geçiren, geliştiren ve güçlendiren Bebel’in kitabı kadın sorunu üzerinden burjuva toplumunun sert bir eleştirisidir ve esası yönünden güvenilir bir eserdir.

Önereceğimiz bir başka kitap, adı kadın sorunu, kadınların kurtuluşu, 8 Mart ve emekçi kadın hareketi ile özdeşleşmiş değerli Alman komünisti Clara Zetkin’in derleme eseridir. İnter Yayınları tarafından Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar adı altında yayınlanan bu kitap, kadın sorununa ilişkin marksist bakışı sağlam bir biçimde ortaya koymakla kalmıyor, çeşitli yönleriyle burjuva kadın hareketlerini de irdeleyerek burjuva feminizmiyle komünist kadın hareketi arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor. Zetkin’in kitabı kadınlar içindeki komünist çalışmanın sorunları bakımından da yararlı bir kitap.

Konuya ilişkin kaynak kitap önerilerine adı kadın sorunu ve kadınların kurtuluşu mücadelesi ile özdeşlemiş bir başka komünist kadın militan olan Aleksandra Kollontai’ın iki kitabı ile devam ediyoruz. Bunlardan ilki Toplumsal Gelişmede Kadının Konumu başlıklı eserdir (İnter Yayınları). 1921 yılında Sverdlov Üniversitesi’nde işçi ve köylü kadınlar için verilen derslerden (toplam 14 ders) oluşan bu kitap, ilkel komünal toplumdan proletarya diktatörlüğüne kadın sorununu tarihsel evrimi ve bütünlüğü içinde sistematik bir biçimde ortaya koyduğu için konumuz bakımından temel önemdedir ve mutlaka titizlikle incelenmesi gereken kitaplardan biridir. Aleksandra Kollontai’dan önereceğimiz öteki kitap, Marksizm ve Cinsel Devrim başlıklı derleme kitaptır. “Aile Bunalımı” başlıklı ilk bölümü konusunu ele alışı bakımından özellikle güçlü ve ilgi çekici olan bu derleme bir bütün olarak incelenmeyi hak eden önemli bir kitaptır.

Klasiklerden ve marksist yazarlardan önerdiğimiz temel önemde bu kitaplar, kadın sorununun teorik temellerinin ve kadın özgürlüğü sorununun bilimsel marksist çözümünün anlaşılması bakımından yeterlidir. Öncelik doğal olarak bu kitaplara verilecek, eğitim programında bunlar esas alınacaktır.

Bazı yardımcı kitaplar...

Bunlara birkaç da yardımcı kitap eklemek istiyoruz. Gerçekte bunların seçimi zordur, zira umulan amaç bakımından kendi içinde yararlı ve işlevsel olan bir dizi kitap var önümüzde, oysa biz, konuya ayrılan zaman süresinin sınırlılığı da düşünüldüğünde, bunlardan ancak birkaçını seçmek durumundayız ve kendimizi bununla sınırlayacağız. Konuya özel olarak yoğunlaşacak olan ve dolayısıyla da kadın sorununun özellikle günümüz dünyasındaki görünümlerini ve soruna taraf akımların düşüncelerini incelemekle yükümlü olan yoldaşlarımıza daha sonra ayrıca bazı kitaplar önerebiliriz.

Yardımcı kitaplar kapsamında önereceklerimizden ilki, Kadınlar ve İşçi Hareketi başlıklı kitaptır (Yazın Yayıncılık, 1992). Üç troçkist yazarın (Annik Mahaim, Alix Holt, Jacqueline Heinem) kitabı oluşturan üç ayrı incelemesi sırasıyla, 1914 öncesi Almanya’da, Ekim Devrimi sonrası Rusya’da ve İç Savaş dönemindeki İspanya’da kadın sorunu ve hareketini konu alıyor. Yazarlarının ideolojik konumundan dolayı tezleri ve bazı gözlemleri doğal olarak tartışmalı olan bu incelemeler, buna rağmen kadın hareketinin tarihi bakımından önemli bir malzeme sunmaktadırlar ve ele aldıkları konuyu eleştirel bir gözle irdeledikleri için her şeye rağmen yararlıdırlar da. Fakat tam da aynı nedenle bu kitaplar, yukarıda sunulan temel marksist eserlerden edinilecek bakış açısı ile eleştirel bir gözle incelenmelidirler.

İkinci kitap, Tony Cliff’in Kadınların Özgürlüğü ve Sınıf Mücadelesi başlıklı kitabıdır (Ataol Yayıncılık, 1991). 1648 İngiliz Devrimi’nde, 1789 Fransız Devrimi’nde, 1871 Paris Komünü’nde ve 1917 Ekim Devrimi’nde kadınları ele alan bu kitap bu çerçevede değerli bir malzeme ve yararlı gözlemler sunmaktadır. Yazarın devrimin Lenin sonrası seyrine bakışı bilinmektedir ve doğal olarak Sovyetler Birliği’nde kadının durumuna bakışını da bu belirlemektedir. Buna ilişkin özel bölüm bir yana bırakılırsa, kitabın devamında ‘60’lı yılların orta sınıf damgalı feminist dalgasını inceleyen bölümler de aynı şekilde son derece yararlı bilgiler ve gözlemler içermektedir. Bu kitabı yardımcı bir kitap olarak değerlendirmek bu açıdan da önemlidir.

Yardımcı kitap olarak önereceğimiz bir başka kitap, Nina Popova’nın Sosyalizm Diyarında Kadın başlıklı kitabıdır (İnter Yayınları, 1999). 1950’lere doğru Sovyetler Birliği’nde kadının durumunu daha çok propaganda formunda ortaya koymaya çalışan bu kitap, daha çok sunulan bilgi bakımından ilgiye değerdir ve elbette eleştirel bir gözle incelenmek durumundadır.

‘60’lı yılların sonuna doğru Batı’da başgösteren fakat çok geçmeden acınacak biçimde çöken orta sınıf feminist akımların da etkisi altında ortaya çıkan “sosyalist feminist” eğilim hakkında da bir fikir edinebilmek amacıyla bir başka kitap önermek istiyoruz. Hollandalı yazar Anja Meulenbelt’in Feminizm ve Sosyalizm başlıklı kitabı bu konuda iyiniyetli ve nispeten olumlu örneklerdir biri olarak okunabilir (Yazın Yayıncılık, 1987). Aynı konuda derlemesini J. Mitchell-A. Oakley’in yaptığı Kadın ve Eşitlik kitabı da, Britanya işçi hareketi tarihinin özellikle Çartist mücadele dönemine ilişkin son derece yararlı bir tarihi malzemenin yanısıra kadın sorunu üzerine yararlı eleştirel tartışmalar içeren bir yardımcı kitap olarak okunabilir.

Fazlasıyla kabarmış durumdaki kitap listemizi şimdilik bunlarla sınırlıyoruz. Kadın sorunu üzerine Türkçe’de bir dizi başka yararlı kitap var. Fakat bu ancak daha uzman bir okuma için olanaklı ve yararlı olabilir, bunu daha önce de ifade etmiştik. Yine de vakit bulabilen ve konuya ilgi duyan yoldaşlar, özellikle de çeşitli tarihi kesitlerde kadının şu veya bu ülkedeki mücadeleler içindeki yerini anlatan kitaplara başvurabilirler. Fransız Devriminde Kadınlar (Evrensel), Nazi İşgalinde Sovyet Kadınları (Evrensel), Faşizme ve Alman İşgaline Karşı Silahlı Direnişte Kadınlar (Belge), Yunan İç Savaşında Direnen Kadınlar (Koral), Küba Devriminde Üç Kadın (Kaynak), Sandino’nun Kızları (Metis), bunlardan ilk elden akla gelebilecek bazılarıdır.

***

Geriye iki önemli nokta kalıyor.

Bunlardan ilki, yakın tarih içinde ve bugünün Türkiye’sinde kadının durumu ve sorunlarıdır. Bu önemli ve mutlaka incelenmesi gereken bir konu olmakla birlikte, kadın sorununda marksist bakışaçısını ve parti çizgisinin teorik ve ilkesel esaslarını parti kadrolarına ve çeperine kavratmayı amaçlayan böyle özel bir eğitim programında yeri yoktur.

İkinci önemli nokta ise, partinin kadın sorununa ilişkin metinleridir. Bu metinleri  burada özel olarak anmıyoruz. Zira bunların temel önemde olanlarının uzun zamandan beridir parti sitesinde ve partiye dost sitelerde birarada sunuldukları bilinmektedir. Marksist eserlere dayalı inceleme ve eğitim çalışması muhakkak ki bu metinlerin de dikkatle incelenmesi ile bir arada yürüyecektir. Bunlara Ekim’in bu sayısında yer verdiğimiz temel önemde bir başka metin ekleniyor: “Kadın sorunu ve Sınıf İçinde Kadın Çalışması”. 2. Parti Kongresi’nin işçi ve emekçi kadınlar içindeki çalışmanın sorunlarına ilişkin değerlendirmelerinin ürünü olan bu metin bu özelliği ile haliyle apayrı bir önem taşımaktadır.

Son olarak, bu eğitim programı metninin, gerekli görüldüğü takdirde daha sonraki haftalarda belli bakımlardan güncellenebileceğini de ekleyelim. Bu, parti örgütünden bu konuda gelebilecek önerilere açık olmak ve onları hesaba katabilmek olanağı anlamına gelmektedir doğal olarak.


(Ekim, Sayı: 250, Şubat 2008)


Üste