Logo
< TKİP, Kürt halkıyla dayanışmayı büyütmeye çağırıyor!

Devrimci, kitlesel ve coşkulu bir gece için seferberliği büyütelim!


22 Kasım’da gerçekleştirilecek olan yeni bir merkezi gecenin öngünlerindeyiz. Yurtdışı Örgütü olarak, yurtdışındaki en önemli ve anlamlı etkinliklerimizden biri olan bu etkinlik için gerekli olan tüm yazılı ve görsel materyalleri hazırlamış ve önümüzdeki dönemde etkinlik çerçevesinde ortaya konulacak olan politik ve pratik çalışmalar için start vermiş bulunuyoruz. Zaman, derhal harekete geçme zamanıdır. Zaman, coşkulu, devrimci, kitlesel ve her bakımdan başarılı bir gece için seferberliği büyütme zamanıdır.

Gecenin şiarı ve anlamı üzerine

Partimiz bu yılki gecemizin şiarını, ‘‘Kavel’den Greif’a, İşçi Sınıfı Savaşacak, Sosyalizm Kazanacak!” olarak belirlemiştir. Komünistler olarak bu şiarı son derece anlamlı buluyoruz ve parti olarak fazlasıyla önemsiyoruz. Bu şiar, insanlığın ve dünyamızın bugünkü en temel ve en acil ihtiyacını vurgulamakla kalmıyor, bu ihtiyacın karşılanmasına önderlik edebilecek biricik sınıfın, işçi sınıfının er-geç bunu başaracağına duyulan güçlü devrimci inancı da dile getiriyor.

Yine biliyoruz ki, sosyalizm sömürünün, baskının, yoksulluğun, aşağılanmanın, gelecek güvencesinden yoksunluğun pençesinde kıvranan işçi sınıfı ve emekçiler için yaşamsal bir ihtiyaçtır. İşçi ve emekçilerden öte, tüm bir insanlık bugünkü kapitalist emperyalist barbarlık düzeninden kurtulacaksa eğer, bu ancak sosyalizm sayesinde olabilir ve sosyalizm sayesinde olacaktır. Kapitalist emperyalizmin işçi ve emekçilere, ezilen halklara hazırladığı felaketli sondan kurtulmanın bunun dışında bir yolu, bundan başka bir olanağı yoktur.

Bilindiği gibi, geçtiğimiz yılı büyük Haziran Direnişi ile karşılamıştık. Onu küçük ama kararlı bir dizi işçi direnişi ve ardından da Greif Direnişi izledi. İşçiler, İstanbul/Hadımköy’de kurulu bu fabrikayı işgal ettiler. Fabrika işgali tam 60 gün sürdü. Partimizin yılları bulan emeğinin ürünü bu direniş, sınıf hareketinde yeni bir dönemi başlattı, tıpkı 60’lı yıllardaki Kavel direnişi gibi sınıf hareketinde derin bir iz bıraktı. Ve bir kez daha, bundan böyle önümüzdeki yılların, sosyal sınıf mücadelelerin damgası vuracağı bir dönem, yeni kalkışmanın da işçi sınıfının Haziran’ı, bir başka söyleyişle, proletarya sosyalizmi dönemi olarak yaşanacağına olan inancımızı güçlendirdi.

 Tüm bunlar, ‘‘Kavel’den Greif’a, İşçi sınıfı savaşacak, Sosyalizm kazanacak!” şiarının gecenin şiarı olarak belirlenmesinin gerekçesi olmuştur.

Gece çalışması gerçek bir siyasal kitle çalışması olarak yürütülmelidir

Merkezi gecemiz için gerekli materyaller, binlerce afiş, el ilanı ve bilet bizi bekliyor. Bu materyaller en sonuncusuna dek tüketilmek için hazırlanmıştır. Bunu tam olarak yapmalıyız. Sözkonusu materyaller her zamanki gibi yine kızıl renkli ve üzerinde komünizmin sembolleri olan materyallerdir. Bu, yıllardır ortaya koyduğumuz ilkeli ve ısrarlı bir tutumun ifadesidir.

Devrim ve sosyalizm kavramlarını iğdiş etme çabaları eşliğinde unutturmaya çalışan yeni dönem liberallerinin inadına bu sembollerden ve kızıl renkten vazgeçmedik. Emekçilerin karşısına cepheden ve tok bir biçimde bu renk ve sembollerle çıktık. Yine öyle yapıyoruz. Bundan böyle daha bir kuvvetli biçimde yapacağız. Zira dönem bunalımlar, savaşlar ve devrimler dönemidir. Devrimcilerin siyasal sahnenin ön planına geçeceği bir dönemdir. Gerçek anlamından arındırma ve çarpıtma çabalarına karşın, devrimin yeniden güncelleştiği ve devrim sözcüğünün yavaş yavaş günlük dile yerleştiği ve sosyalizmin işçi ve emekçilerden öte insanlık için de acil ve yaşamsal bir ihtiyaç haline geldiği bir dönemdir. Demek oluyor ki, materyallerimiz bugün çok daha işlevli olacaktır ve çalışma daha bir anlamlı hale gelecektir.

Fakat kabul edilmelidir ki, gece çalışması merkezi materyallerin tüketildiği kendi kendine yeterli bir çalışma olmamalıdır. Tam tersine, gece çalışması her şeyden önce, temel ve güncel sorunlar temelinde ve bu sorunları vesile ederek en geniş işçi ve emekçilere gittiğimiz, partimizin bu temel ve güncel sorunlara bakışını, bunlara ilişkin çözümlerini onlara açıkladığımız gerçek bir siyasal kitle çalışması olmalıdır. Anlamlı da olsalar materyaller kısa vade için ses getirebilir, sempati toplayabilir, ama geçmiş dönem çalışmalarımızdan da biliyoruz ki, bunun bir kalıcılığı bulunmamaktadır.

Tam da bu nedenledir ki, gecemizi nasıl bir dönemde gerçekleştirdiğimizi, yığınların hangi güncel ve temel sorunlarla karşı karşıya olduğunu, daha somut bir ifadeyle; dünyada ve bulunduğumuz coğrafyada andaki siyasal gelişmeleri, bunların seyrini ve akışını bilmeli, bu yönlü bir donanımla emekçilerin karşısına çıkmalıyız. Devrimci politikada duygusallığa yer yoktur, aslolan stratejik bakıştır. Demek oluyor ki, işçi ve emekçilere doğru hedefler göstermeliyiz. Çalışmamıza yön veren şiarın gerçek içeriğini anlatmak esastır. Materyallerimiz de ancak bu içeriğe uygun çalışma içinde anlamını bulur, bir kalıcılık kazanır.

Günümüz dünyasındaki gelişmeler
ve propaganda faaliyetimizin çerçevesi

Gecemizi, dünya proletaryası ve emekçi halkların kapitalist emperyalizmin gerçekten kapsamlı ve o denli de acımasız saldırılarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde karşılıyoruz.

Emperyalist savaş makineleri namlulularını emekçi halklara çevirmiş ha bire ölüm kusmaktadır. Kürt halkı Kobanê’de gerici IŞİD çetelerinin vahşetiyle, Filistin halkı ise İsrail siyonizminin barbarlığı ile boğuşmaktadır. Dahası emperyalizmin ve Türk sermaye devleti başta gelmek üzere sömürgeci bölge devletlerinin kışkırtmasıyla bölgenin kardeş halkları etnik, dini ve mezhepsel çatışmaların içinde adeta tükenmektedir. Kısacası, günümüzde, emperyalist saldırganlık ve savaşın ana sahnesi olan Ortadoğu tam bir kan deryasına dönüşmüş bulunuyor.

Öte yandan, emperyalist kapitalizm, her geçen gün bir yenisini hayata geçirdiği iktisadi ve sosyal yıkım saldırılarıyla işçi sınıfını her geçen gün daha da katmerli hale gelen bir sömürüye, yoksulluğa, açlığa, sefalete ve köleliğe mahkum etmektedir.

Türkiye’de de durum farklı değil. Kapitalist sınıf ve işbaşındaki dinci-gerici AKP iktidarının işçi sınıfımıza dönük iktisadi ve sosyal yıkım saldırıları dur durak bilmiyor. Diğer yandan en başta kardeş Kürt halkına, Alevi emekçilerine, kadınlara, gençliğe, aydınlara, kısacası muhalif tüm kesimlere, kirli bir savaş ve dizginsiz bir devlet terörü ile kan kusturmaktadır. Tüm bunları AKP’nin yaşadığı iflasa rağmen vazgeçmediği, başta Suriye halkı olmak üzere Rojava Kürtlerine ve tüm bir bölge halkına dönük savaş çığırtkanlığı tamamlamaktadır.

Tüm gelişmeler döne döne kanıtlamaktadır ki, dünyada ve elbette ki Türkiye’de kapitalist emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin halklara daha fazla yıkım, ölüm ve acıdan, daha katmerli sömürü, kölelik ve karanlıktan başka sunabileceği bir gelecek yoktur.

Dünya işçileri ve ezilen halkları bugün döne döne ölüm ve acıdan, sınıfsal ve ulusal her türden kölelikten ve karanlıktan kurtulamıyorsa, bunun temel nedeni kapitalist sınıfa karşı işçilerin birliğinin ve emperyalizme karşı ezilen halkların devrimci temelde kader birliğinin henüz kurulamamış olmasıdır. Bir diğer ifadeyle, en temel sorun toplumun emekçilere önderlik etme yeteneğine sahip yegane sınıfı olan işçi sınıfının devrimci hazırlıksızlığı, olayların seyrini devrime doğru büyütememesi ve kendisiyle birlikte ezilen halkların da yegane kurtuluş yolu olan sosyalizm için mücadeleyi yükseltememiş olmasıdır.

Bunun kendisi, günün en yakıcı görev ve sorumluluğudur. Bu görev ve sorumluluk ise herkesten önce biz komünistlere aittir. Demek oluyor ki, gece çalışması boyunca, hem de tok bir biçimde işçi ve emekçilere bu gerçekleri anlatacağız. Sınıfsal, ulusal, dinsel, cinsel ve mezhepsel tüm sorunların çözüm gücünün emekçi sınıfları da etrafında birleştirmiş işçi sınıfı olduğunu, kurtuluşun ancak ve ancak sosyalizmle olanaklı olduğunun altını çizeceğiz.

Örgütlü, planlı ve hedefli bir çalışma yürütmeliyiz

- Her defasında dile getiriyoruz, ancak, tekrarlamakta yarar var. Gece çalışması mutlaka örgütlü yürütülmelidir. Bu anlama gelmek üzere, ekip çalışmasında ısrar etmeliyiz. En yetenekli bireyler dahi ekip çalışması kadar verimli olamaz. Bireyler yeteneklerini, hem de sınırsız biçimde, ekip çalışması içinde sergilemelidirler. O zaman sergilenen çabalardan daha büyük verim alındığı görülecektir.

Emekçiler, örgütlü çalıştığımızı elbette ki salt sözlerle değil, ortaya koyduğumuz pratikle, seferberlikle hissetmelidirler. Bu, partimizin de hissedilmesidir. Bir gece atmosferi oluşturmak da yine her bakımdan kendisini hissettiren örgütlü bir çalışma sayesinde olanaklı kılınır. Kendimizden öte sempatizan ve taraftarlarımızı çalışma için motive edebilmek de buna bağlıdır. Dostlarımızın çalışma için katkılarını da böylesi bir çalışma sayesinde alabiliriz.

Bu böyleyse eğer, derhal her yerde amaca uygun biçimde çalışma gurupları kuralım ve harekete geçelim.

- Gece çalışmasının planlı olması da olmazsa olmaz bir koşuldur. Yurtdışında zaman kavramı adeta yoktur. Zaman çoğu kez yarasız işler için hovardaca tüketilmektedir. Dolayısıyla, her şeyden önce zamanı planlamalıyız. Gece dönemi çok özel bir dönemdir. Özel bir yoğunlaşma dönemidir. Sadece boş zamanlarımızı ayıracağımız bir dönem olarak düşünemeyiz. Hafta sonlarıyla sınırlı bir çalışma da gerçek ihtiyaca karşılık değildir. Çok özel bir çaba ve bunun ifadesi bir çalışma kapasitesi ortaya koymalıyız. Geceli gündüzlü, hastalıklı denebilecek bir çalışma yürütmeliyiz, deyim uygunsa gece ile yatıp kalkmalıyız. Başarı böylesi bir çalışmaya bağlıdır.

Öte yandan, çalışmayı her açıdan ve en ince ayrıntısına dek planlamalıyız. Ayrıntılı bir işbölümü ile bunu güvenceye almalıyız. Görevler nelerdir, kim ya da kimler bu görevlerden sorumludur, nereye gidilecek, nasıl ve ne zaman gidilecek? Tüm bunlar bilinmelidir ve denetlenmelidir. Bunun için de sık sık bir araya gelmeli, çalışmayı masaya yatırmalı, değerlendirmeli, ihtiyaçları saptayıp, yeniden planlar yapmalıyız. Bu kalıcı bir tarz haline getirilmelidir. Başarıda bu tarz tayin edicidir. Ve son olarak, çalışmayı planlamayı dar guruplarla yapılan toplantılarda değil, en geniş çevremizin katıldığı toplantılarda yapmayı tercih etmeliyiz.

- Gece çalışmamız elbette ki hedefli de olmalıdır. Ancak, sadece genel hedeflerle kendimizi sınırlamamalıyız. Gidilecek emekçi sayısından satılacak biletlerin oranına, tüketilecek materyal miktarından katılıma dek her bakımdan somut hedefler belirlemeliyiz. Bu çalışma için çok daha motive edicidir ve mutlaka şu ya da bu oranda sonuç üretir.

Politikamız da programlarımız da devrimcidir, taviz verilemez

Gece bir parti gecesidir. Kültürel boyutu da olmakla birlikte, başından itibaren esas olarak, partimizin dolaysız biçimde yurtdışındaki emekçilere seslendiği, politik bir gece olarak düşünülmüş, planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Gecelerimizin programlarında da her daim devrimci ölçüler esas alınmış, devrimci nitelik aranmıştır.

Emekçilerin politik ihtiyaçlarının yanısıra, kültürel ve sanatsal ihtiyaçlarını da her zaman gözettik. Sanatçılara karşı olmadık, ancak ucuz popülizm yapmadık, piyasa ölçüleriyle de hareket etmedik. Bunun ifadesi olarak piyasa sanatçılarına mahkumiyeti reddettik. İlk geceden itibaren emeğe, komünizmin tarihsel ve siyasal kazanımlarına, değerlerimize ve devrimci sembollere saygıyı olmazsa olmaz şart olarak ileri sürdük. Bu konuda esasa ilişkin bir hata yapmadık.

Popüler sanatçıları geceye çağırmak  ve geceye katılımı onlara endekslemek şeklindeki kolaycılığı ve ilkesizliği reddettik, yine zor olanı seçtik. Kendi bağımsız devrimci çalışmamızı esas aldık, emeğimizin ürünü çalışmaları tercih ettik. Geceye katılımı da bu çalışmaya dayandırdık. Amatör bir ruhla hareket ettik, fakat başarıp başarmamaktan bağımsız olarak, her emek ürünü çalışmamızı profesyonelce sunmak için çabaladık.

Şüphesiz ki etkinliklerimizin geliştirilmeye, daha profesyonelce sunulmaya, bu anlama gelmek üzere daha doyurucu hale getirilmeye ihtiyacı var. Ancak bunlara rağmen gece politikamız ve bunun ürünü ve ifadesi olan gece programlarımız doğrudur, isabetlidir ve devrimcidir. Her şeyden önce buna inanmak ve emekçilerin karşısında tok biçimde savunmak gerekir. Bu tokluk ve kararlılık emekçilerde kesinlikle karşılık bulacaktır. Bu ise gecemizin politik ve pratik her bakımdan hedeflerine ulaşmasının imkanına dönüşecektir. Kaldı ki bugüne kadarki deneyimimiz bu konuda fazlasıyla cesaret vericidir.

Kendi öz çalışmamız ve emekçi kitlelere güven; başarının anahtarı budur

Partimize yaraşır bir gece yapmak her zaman olmazsa olmaz hedefimiz olmuştur. Yine böyle olmalıdır. Yöntemli ve yaratıcı bir yüklenme ile bunu başarabiliriz. Başarı, politik ve pratik her bakımdan bir başarı olmalıdır. Ne kadar afiş yapıldı, ne kadar el ilanı dağıtıldı, kaç bilet satıldı, çalışma boyunca ne kadar insan seferber edildi, bunların hepsi de önemlidir. Daha ve daha önemlisi ise, gece çalışması vesilesiyle kaç emekçiyle birebir temas kurulduğu, aynı anlama gelmek üzere, kaç emekçinin evinin ziyaret edildiğidir. Diğer hususlar da önemlidir ve fakat başarının esas ölçüsü bu olmalıdır.

Demek oluyor ki, konjonktürel imkanları, ilerici ve devrimci çevrelerden gelebilecek sınırlı destekleri gözetelim, ancak bunlara bel bağlamayalım. Biz daha önce yaptığımız gibi, emekçilere yaslanalım ve onlardan gelecek desteğe güvenelim. Geceye katılım başarının en önemli göstergelerindendir. Katılımı, ancak ve ancak emekçilere dönük çalışma sayesinde güvenceye alabiliriz.

Bizim diğer sol parti ve örgütler gibi gecelere katılmaya alışkın hazır bir kitlemiz yok. Ancak, bizim yıllara dayalı ısrarlı bir politik ve pratik çalışmanın eseri olan hatırı sayılır nicelikte standart bir kitlemiz var. Bu kitle, kendi öz deneyimleri ile ve halihazırdaki bilinciyle, partimizin diğerlerinden ayrı bir duruş içinde olduğunu biliyor. Bu nedenledir ki, konjonktürel dalgalanmalara, dıştan gelen cereyanlara rağmen bugüne dek bizi yalnız bırakmadı. Belli bir alışkanlıkla ve akışkanlıkla bizden desteğini esirgemedi, gecelerimize katıldı.

Yine de altını çizmekte yarar var; bu kitlenin geceye katılımı dahi, bir kez daha yürüteceğimiz çalışma sayesinde mümkün olacaktır. Bu husus, geceye katılımı güvenceye almada olmazsa olmaz koşuldur.

Yıl içinde işçi sınıfı hareketinde yeni bir dönemin önünü açan, tümüyle partimizin emeğinin ürünü olan Greif fabrika işgali gibi paha biçilmez bir süreçten geçtik. Yurtdışındaki emekçiler bu süreçte bizi biraz daha yakından tanıdılar. Sınıf ve sosyalizm konusundaki ciddiyetimizin, samimiyetimizin ve ısrarımızın bir karşılığının olduğunu, Greif Direnişi vesilesiyle bizzat gördüler. Bu yıl işte bu onurlu direnişin yarattığı politik ve moral imkana da sahibiz.

O halde, “Kavel’den Greif’a, İşçi Sınıfı Savaşacak, Sosyalizm kazanacak!” şiari ile Kavel’in, Greif’ın, büyük Haziran Direnişi’nin ruhu ile ve devrime ve sosyalizme olan kuvvetli inancımızla ileri! Devrimci, kitlesel ve coşkulu bir gece için seferberliği büyütmeye!

 

TKİP Yurtdışı Örgütü

 

 


Üste