Logo
< TKİP VI. Kongresi tutanakları… Sınıf çalışması ve politik müdahalenin sorunları

Toplumsal gündemler üzerinden sınıfa müdahale - K. Ferhat


Geride bıraktığımız 2019’da, dizginsiz bir sömürü, buna eşlik eden sosyal yıkım, artan işsizlik, büyüyen yoksulluk, savaş ve saldırganlık, polis devleti uygulamalarının yaygınlaşması, faşist baskı ve terörün tırmandırılması, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve şovenizmin dizginlerinden boşalması dünya ölçeğinde genel bir eğilim olarak güç kazandı.

Diğer yandan işçilerin, emekçilerin ve ezilen halkların mücadele eğilimi ve direnme kararlılığı bütün bir yıla damgasını vurdu. Bir dizi ülkede milyonların katıldığı halk hareketleri, gösteri ve direnişler yaygınlaştı. Bu eğilimin önümüzdeki yıllarda güçlenmesi ve yayılması kaçınılmadır. Sistemin krizinin yol açtığı bölgesel savaşlar ve çatışmalar, emperyalist güçler arasındaki hegemonya mücadeleleri, biriken sosyal, iktisadi ve siyasal sorunların çözümsüzlüğü, keskinleşen sınıf çelişkilerinin büyümesi, kaçınılmaz olarak devrim toprağını dünyanın dört bir yanında mayalamaktadır.

Dünyadaki bu gelişmelerin Türkiye’deki işçi ve emekçileri etkilememesi düşünülemez. Bugün sınıf ve kitle hareketinin parçalı ve örgütsüz yapısının yol açtığı dağınıklık ve hareketsizlik geçici olmaya mahkumdur. Türkiye kapitalizminin yaşadığı yıkıcı krizin sonuçlarını işçi ve emekçiler ağır bir fatura olarak ödemekte, fatura kabardıkça öfke ve tepki büyümektedir. Servet-sefalet kutuplaşmasının derinleşmesi, işsizliğin tırmanması, yoksulluğu yaygınlaşması, eğitim ve sağlık sisteminin iflası, gelecek kaygısının tüm toplumu sarması, sermaye sınıfını ve temsilcilerini derin bir korkuya sürüklemektedir. Sosyal patlama dinamikleri her geçen gün güçlenmektedir.

İşçi ve emekçiler kendi deneyimleriyle gündelik sorunları ile düzen gerçekliği arasındaki ilişkiyi daha açık bir biçimde görebilecekleri bir sürecin içine girmiş bulunmaktadır. Bu olgu, siyasal sınıf çalışmamızın sınıfın dar iktisadi-sendikal istemlerine dayalı zeminini parçalamanın imkanlarını çoğaltmaktadır. Sınıf kitlelerinin toplumsal ve siyasal sorunlara ilgisi giderek artmakta, gelişmelerin yarattığı taraflaşmada sermaye düzenini sorgulayan bir yönelimin içine girmeleri kolaylaşmaktadır. Kuşkusuz bu kendiliğinden bir sürecin sonucu olarak yaşanmaktadır. Bu eğilimi bilinçli bir doğrultuda geliştirmek ve ilerletmek sınıf devrimcilerinin öncelikli görevlerinden biridir.

Siyasal sınıf çalışmamamız kapitalist sistemin temel gerçeklerini, sınıfsal ilişki ve çelişkilerini işçi ve emekçilere anlatmayı, bu yolla bilinç ve örgütlenme düzeylerini sistemli olarak yükseltmeyi hedeflemektedir. Bu çabadaki her başarı devrimci bir sınıf hareketi geliştirmenin güç ve imkanlarını çoğaltacaktır.

Bu bağlamda, ister ücret ya da çalışma saatleri sorunu olsun, isterse TİS vb. süreçler, işçi ve emekçilerin karşısına çıkan her sorunu ve gelişmeyi kapitalist sömürü düzeni ile ilişkilendirmek ve gerçek çözüm yolunu göstermek yakalanması gereken ilk halkadır. Sınıf çalışmamızın bu temel halkasına işaret eden TKİP VI. Kongresi sorunu şöyle tanımlamaktadır:

“Bugün sınıf çalışmamızın en önemli sorun alanı, çalışmanın siyasal muhtevasındaki zayıflamadır. Sınıf hareketi uzun süredir kendini daha çok fabrika merkezli ya da en fazla Metal Fırtınası’nda olduğu gibi sektörel çıkışlar planında ortaya koyabilmektedir. Temel dinamik fabrika ya da sektör içi dar ekonomik sorunlar ve istemlerdir.

“Günün koşullarında sınıf çalışmamızın bu talepleri fazlasıyla önemsemesi gerektiği açıktır. Ancak, devrimci sınıf faaliyetinin esas yönünü, sınıfı siyasal mücadele alanına çekme çabası oluşturur. Diğer bütün dinamikler bu çabaya hizmet eden, onu güçlendiren dayanaklar olarak ele alınır.” (TKİP VI. Kongresi Belgeleri / Sınıf çalışmamızın sorun alanları)

Öte yandan, dünyada ve Türkiye’de öne çıkan kadın sorunu, çevrenin ve doğanın talan edilmesi, kentlerin yağmalanması, bir dizi ülkede yaşanan sosyal mücadeleler vb.’ni sınıf çalışması içerisinde gündemleştirmek, sınıfa dönük siyasal müdahalenin bir diğer önemli boyutunu oluşturmaktadır.

Günümüz Türkiye’sinde işçi sınıfının siyasal bilinç planındaki geriliği ve örgütsüzlüğü açık bir olgudur. Lokal direniş ve örgütlenme deneyimleri bir yana bırakılırsa, kapsamı hayli geniş iktisadi, sosyal ve siyasal saldırılar karşısında belirgin bir edilgenlik içerisindedir. Geride kalan TİS süreçleri, kıdem tazminatı hakkının gaspına dönük saldırı hazırlıkları, krizin yarattığı yıkım ve son olarak asgari ücret gündemleri üzerinden bunu görmek mümkündür.

Bu durum elbette geçicidir. Henüz tepkiye dönüşemese de sınıf ve emekçi yığınlar içerisindeki hoşnutsuzluk giderek büyümektedir. Biriken bu öfkenin zamanla akacak kanal araması kaçınılmazdır. Sınıf devrimcilerinin işi bu süreci hızlandırmak, biriken öfke ve tepkiyi bilinçli sınıf eylemine dönüştürmektir. Bu da, sınıfa dönük siyasal müdahaleyi her zamankinden daha güçlü ve çok yönlü bir şekilde hayata geçirmekle başarılabilir.

Bu müdahaleyi, üretim birimlerini esas alarak sınıf hareketinin özgün gündemleri üzerinden yapabilmenin önemi yeterince açıktır. Yanı sıra, günümüz dünyasında ve Türkiye’sinde giderek öne çıkan ve toplumun önemli bir kesiminde duyarlılık oluşturan toplumsal sorunları siyasal sınıf çalışmasının gündemleri haline getirmek önemli bir yerde durmaktadır.

Bu tür bir müdahale sınıfın siyasal bilincini ve eylemini ileriye taşımanın imkanlarını sunarken, toplumsal sorunlara dayalı kitle hareketleri ile bağ kurmasını da kolaylaştıracaktır. Örneğin günümüzde kadın sorunu toplumda belirgin bir duyarlılık alanına sahiptir. Son yıllarda kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz saldırılarına karşı birçok kitle eylemi gerçekleşmekte, toplumsal ölçekte bir duyarlılık ve tepkinin açığa çıkmasına yol açmaktadır. Bu sorunun sınıf kitlelerine ve fabrikalara taşınarak gündemleştirilmesi, sınıfın dar bir alana sıkışan hareketini parçalamanın da yolunu açacaktır. Aynı zamanda kadın sorununun gerisindeki sınıfsal gerçeklerin sınıf kitleleri tarafından kavranmasını kolaylaştıracaktır.

Çevre ve doğanın rant uğruna talan edilmesi, kentlerin yağmalanması toplum çapında öne çıkan bir diğer gündemdir. Henüz Türkiye’de kitlesel hareketliliklere konu olmasa da, gündeme geldiği pek çok yerde doğanın rant uğuruna talan edilmesine karşı eylemler gerçekleşmektedir. Kaz Dağları’nın talanına karşı gerçekleşen eylemler bunun son örneklerinden biridir.

İşçi sınıfına bu gündemleri taşımak, hem onun ufkunun fabrika duvarlarının içine hapsolmasını engelleyecek hem de toplumsal mücadele dinamikleri ile buluşmasını kolaylaştıracaktır.

Harekete geçen işçilerin kendi dışlarında yaşanan gelişmelerle nasıl bağ kurması gerektiğinin en çarpıcı örneği Greif Direnişi olmuştur. Bu direnişe ilişkin partimizin yaptığı değerlendirmede sorunun bu yanına şöyle işaret edilmektedir:

“… Greif işçileri, direniş dönemi boyunca gerçekleşen toplumsal eylemlere etkin biçimde katıldılar. Her fırsatı kullanarak kendi seslerini soluklarını tüm İstanbul’a yaymaya çalıştılar. Haftalar boyu süren bu örgütlü militan tutum, bu örneği az görülmüş etkin inisiyatif, direnişin tüm ülkede ve özellikle Avrupa’da yankılanması ile karşılığını bulmuş oldu.” (Greif Direnişi İşçi Sınıfı Hareketinin Devrimci Geleceğidir!)

Sınıf devrimcileri, toplumsal sorunlar üzerinden sınıfa daha etkili ve sistemli bir şekilde seslenmeyi başarabilmeli, sınıf kitlelerini bu sorunlara duyarlı kılacak bir çaba içine girmelidir. İşçi sınıfı toplumdaki tüm ezilen ve sömürülen kesimlerin sorunlarına duyarlı hale getirilemeden sınıf hareketinin devrimcileşmesi çabasında mesafe alınamayacağı unutulmamalıdır.


Üste