Logo
< Devrimci parti ve legal alanın kullanımı

İnisiyatifli ve yaratıcı yerel çalışma


Nilgün Eren

Yerel önderliğin yönetici organları olan il komiteleri, temel önemde parti örgütlerinden biridir. TKİP Tüzüğü’ne göre “İK, sorumlu olduğu alandaki tüm parti örgütlerinin faaliyetini, partinin genel çizgisi ve MK’nın karar ve direktifleri doğrultusunda yönetmekle yükümlü”dür. Tüzük üzerine tartışmalarda da vurgulandığı gibi, yerel yönetici organın görevi dar anlamda alt örgütleri yönetmek değil, sınıf mücadelesine kendi alanında müdahale ve önderlik etmek ve bu amaç doğrultusunda alt örgütlere pratik-siyasal önderlik yapmaktır.

Yerel önderliğin görev ve sorumluluklarına açıklık getiren bu tanımlamalar, onların örgütsel-siyasal çalışmada ne denli önemli bir rol üstlendiklerini de yeterli açıklıkta ortaya koymaktadır. Partinin siyasal çizgisi doğrultusunda geniş bir inisiyatifle çalışması gereken yerel yönetici organlar, bunu başarabildikleri ve örgütsel-siyasal faaliyetin sorunlarına politik bir bakışla ve yaratıcı yol-yöntemlerle müdahale edebildikleri ölçüde, parti çalışması ileri taşınabilir ve sürekliliği güvenceye alınabilir.

Başarılı bir il önderliği için!

İl örgütlerinin görevi partinin genel politikalarını yerel koşullara başarılı bir biçimde uyarlamaktır. Bu ise öncelikle sorumluluğunu taşıdığı alanı çok yönlü tanımasına, elindeki güç ve imkanları başarıyla değerlendirmesine bağlıdır.

“Her il komitesi, genel olarak faaliyet gösterdiği mahalli alana, özel olarak da mahalli devrimci harekete ve işçi hareketine ilişkin olarak açık bir değerlendirmeye sahip olmalıdır. Olayların akışına paralel olarak geliştirilen ve zenginleştirilen böyle bir değerlendirme olmaksızın, ne yakın ve uzak hedefleri isabetle saptamak ve ne de gündelik somut çalışmayı sağlıklı bir çerçeveye oturtmak mümkündür.” (EKİM 3. Genel Konferansı/ Siyasal ve Örgütsel Değerlendirmeler, s.182)

Burada işaret edilen “mahalli devrimci harekete ve işçi hareketine ilişkin” açık bir değerlendirmeye sahip olmak, sanıldığından da önemlidir. Bu değerlendirme, yerel alanda faaliyet yürüten güçlerin etkinliklerine ilişkin gündelik gözlemlerin ötesine geçebilmeli, özellikle sınıf içinde yürüttükleri çalışma ile bunun etki ve sonuçları konusunda sürekli bir açıklık içinde olmayı hedeflemelidir. Aynı şekilde, süreçlerin akışı içinde sınıf hareketi ve sendikal cephede durum, bu alanda yaşanan gelişmelerin anlamı ve parti çalışmasına etkisine odaklanmalıdır. Bu, hedefleri isabetle saptanmış başarılı bir yerel çalışmanın olmazsa olmaz koşullarından biridir.

İl komitelerinin “sorumlu olduğu alandaki tüm parti örgütlerinin faaliyetini” yönetme yükümlülüğünün nasıl ele alması gerektiği de temel önemde bir noktadır. Yerel alandaki tüm faaliyetin başarıyla yönetilebilmesi, herşeyden önce önderliğin politik bir içerikle ele alınmasını ve buna uygun bir pratiği gerektirir. Alt organlarla ilişkiler salt pratik planda bir ilişkilenme ve denetleme sınırlarına daraldığında, böylece asıl işlevinden, eğitici, yönlendirici ve geliştirici bir önderlik pratiği boyutundan yoksun kalır.

Dolayısıyla inisiyatifli ve yaratıcı bir yerel çalışma, öncelikle yerel çalışmanın koşullarına ve sorunlarına ilişkin bir politik açıklık içinde olmayı gerektirir. Başarılı bir siyasal-örgütsel önderlik pratiği, bu açıklıklar üzerinden her bir yerelin özgünlüklerini gözeten doğru politikaların belirlenmesi, isabetli hedeflerin saptanması, işlevli bir işbölümü üzerinden faaliyetin planlanıp somutlanması demektir. Alttaki güçlerin sürekli eğitilmesi ve yönlendirilmesi, çalışmanın gidişatının dikkatle izlenmesi ve denetlenmesi, sorunlara zamanında müdahale edilmesi vb. demektir. Yürütülmekte olan faaliyetin temel sorun alanlarına, zayıflık ve yetersizliklerine ilişkin açıklıklar yaratılmadığı, çalışmanın gidişatı sistemli bir biçimde kollektif zeminlerde tartışılıp, irdelenip gerekli sonuçlar çıkartılmadığı sürece, yerel çalışmanın başarılı bir gelişmesi güvence altına alınamaz.

Çalışmanın bütünlüğünün kurulması

Yerel çalışmada karşımıza çıkan önemli sorunlardan biri de, genel politik mücadele kapsamındaki çalışma ile seçilmiş birimler üzerinde yoğunlaşmayı hedefleyen özel çalışma arasındaki kurulması gereken organik bütünlüktür.

Devrimci bir parti her zaman genele seslenen bir politik çalışma ile özel hedeflere yoğunlaşan bir çalışmayı birlikte, aynı anda, iç içe yürütmek durumundadır. 1 Mayıs, 8 Mart, Newroz gibi bilinen dönemsel gündemlerden toplumun ve sınıfın genelini ilgilendiren politik sorunlar ve saldırılara (hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi, grev hakkının gaspı vb.), toplum ölçüsünde etkili olan belirli süreçlerden (seçimler) toplumsa düzeyde sarsıntı yaratan beklenmedik gelişmelere (emperyalist savaş, deprem vb.) kadar geniş bir alanı vardır bunun. Güç ve olanakların elverdiği sınırlar içinde genel siyasal çalışmasını yürüten devrimci bir parti, bu çalışmasının özellikle hedef olarak seçtiği alana, havza ve fabrikalar üzerinde yoğunlaştırma yoluna giderse, böylece genel siyasal çalışma ile hedeflenen birimlerdeki özel çalışma arasında amaca uygun bir uyumu sağlamakta da başarılı olur.

Yerel örgütler, bu çerçevede genele yönelen bir politik çalışma yürütürken, belirlenmiş hedeflere sistemli ve yöntemli bir yoğunlaşmaya da özel bir ağırlık verebilmek durumundadır. Zira, genele yönelen politik faaliyet somutlanan hedeflere dönük gündelik bir etkin çalışma ile birleştirilemediğinde, parti genel planda adını ve şiarlarını duyurabilse bile, kendi zeminine güçlü bir biçimde basamadığı sürece, kitleleri kucaklama ve mücadeleye yöneltme başarısı da gösteremez. Yöntemli bir hedefli çalışmada somut mevziler kazanılamadığı sürece, sonuçta sınıf hareketi içinde etkin bir güç haline de gelinemez.

İl önderlikleri yerel faaliyeti bu bütünsellik üzerinden planlayıp örgütleyebilmeli, süregiden çalışmanın ağırlık merkezinin kaymasına fırsat vermemelidir. Siyasal faaliyetimizin zaten fabrikalar ve işçi havzalarına yönelik olduğu, dolayısıyla bu açıdan bir zayıflık yaşanmadığı düşünülebilir. Fakat burada işaret edilen faaliyetin hangi zeminde yürütüldüğü değil, mevziler yaratmayı hedefleyen etkin, sistemli ve yöntemli bir yoğunlaşma ve derinleşme sorunudur. Güç ve olanakların sınırlılığı koşullarında, öncelikleri ve yüklenme alanlarını isabetle saptamak, yerel çalışmanın çok değişik yükleri bir dağılmaya yol açıyorsa buna zamanında müdahale etmek, çalışmayı hedefleri üzerinden bütünsel bir hatta yöneltmek vb. il önderliğinin sorumluluğudur.

Kullanılan zeminler, araçlar ve hedefler sorunu

Yerel çalışmada kullanılan zeminler ve araçlar ile hedefler arasındaki ilişki yönünden de bütünsellik önem taşımaktadır. Bugün tüm yerel çalışma alanlarımızda siyasal faaliyet değişik zeminler ve araçlar üzerinden örgütleniyor. Sektörel çalışmalar, sendikal platformlar, yerel birlik çalışmaları, kadın çalışması, kurumsal araçlar, vb... Tümü de bir ihtiyaç olarak gündeme gelmiş olsa da çeşitliliği ölçüsünde bir parçalılık, bütünlüğün başarıyla sağlanamaması, böylece birleşik bir etkinin ürünü olarak gerekli verimli sonuçların alınamaması gibi sorunlar yaşanabiliyor.

Dolayısıyla yerel faaliyette bu yönüyle de öncelikleri gözetmek, gerektiğinde tercihler yapmak, her alana yetişmek adına siyasal faaliyette temel hedefler üzerinden yoğunlaşma ve derinleşmeyi zora sokacak bir işbölümünden kaçınmak, güçleri buna uygun konumlandırmak gerekir.

Devrimci sınıf çalışmasının özgün alanlar ve araçlar üzerinden yürütülmesi elbette bir ihtiyaçtır. Ama bunların ne kadar işlevine uygun ve yerel çalışmanın hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracak bir tarzda yürütülebildiği de il örgütlerinin temel bir sorunu olabilmelidir. Çalışmalar bu yönüyle döne döne değerlendirilmeli ve gerekli müdahaleler zamanında yapılabilmelidir.

Örneğin kadın çalışmaları ya da kurum çalışmalarının bu açıdan durumu nedir? Bunlar hedefleri gözeten bütünsel bir faaliyetin bir parçası olarak mı şekilleniyor, yoksa daha çok kendi içinde birer faaliyet alanı olarak mı kalıyorlar? Eğer bu soruya olumlu yanıt verilebiliyorsa, sorun yok demektir. Değilse, yürütülen çalışmaların kendi sınırları içinde bir anlamı olsa bile, çalışmanın temel hedefleri üzerinden oynaması gereken rolü oynayamıyorsa, burada zamanı ve enerjiyi kullanmada, güçleri isabetli bir biçimde değerlendirmede bir sorun var demektir.

Açıktır ki, sınıf içinde kökleşmek ve mevziler tutmak, dağınık işçi ilişkilerinin arkasından koşarak ya da onları bir biçimde birtakım kurumlarda bir araya getirerek başarılamaz. Faaliyeti kurumlar üzerinden şekillendirmek, buradan “güç biriktirerek” temel hedeflere yönelmek ise, bugüne kadarki deneyimlerimizin de gösterdiği gibi, verimsiz ve sonuçsuz bir çabadır. Elbette kurum çalışmaları bütünsel faaliyetin araçlarından biri olarak kendi işlevlerini yerine getirebildikleri koşullarda, bölge çalışmalarını güçlendiren bir rol oynayacaklardır. Çalışmanın kurum üzerinden üretilmeye çalışılması ise, bütünsel çalışmanın bir aracı olması gereken kurumun kendi içinde bir çalışma zemini haline gelmesine, böylece çalışmanın temel ekseninden uzaklaşmaya yol açacaktır.

Başta il örgütleri olmak üzere yerel yönetici organlar, faaliyeti planlayıp örgütlerken ve sonuçlarını değerlendirirken, temel yönelim ve hedeflerini her adımda gözetme bakışıyla hareket etmeli, bu çerçevede de bütünsel bir faaliyetin örülmesini zaafa uğratacak eksen ya da dikkat kaymalarına fırsat vermemelidirler.

Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı

Başarılı bir il çalışması için en tayin edici halka ise, politik önderliğe dayalı çalışma tarzıdır. Ancak politik önderliğin yön verdiği bir çalışma tarzıyla yerel yönetici organlar sorumluluklarının gerekleri yerine getirilebilir, inisiyatifli ve yaratıcı bir yerel çalışmayı örgütleyebilirler.

2009’da toplanan III. Parti Kongresi’nden bu yana partinin gündeminde olan politik önderliğe dayalı çalışma tarzı sorunu, pek çok zayıflık ve yetersizliği geride bırakmanın gerçek “çözücü halkası”dır. Merkezi önderlik alanında olduğu kadar yerel önderlikler planında da:

“... çalışma tarzı sorunu parti örgütü ve çalışmasının tüm yönlerinin kesiştiği, temel önemde ve kapsamlı bir sorundur. Başarılı bir parti faaliyetinin örgütlenebilmesi herşeyden önce doğru bir çalışma tarzı ile olanaklıdır. Doğru bir çalışma tarzını hayata geçiremediğimiz sürece, ne güvenlik sorunlarının üstesinden gelmeyi, ne politik çalışmayı doğru bir biçimde yönlendirmeyi, ne parti örgütünü sağlamca oturtmayı, ne inisiyatifli bir yerel çalışmayı örgütlemeyi, ne de doğru bir kadrolaşma çizgisi izlemeyi başarabiliriz... Bir bütün olarak parti çalışmasında mesafe alabilmenin yolu, hem merkezi hem de yerel önderlikler düzeyinde politik önderliğe dayalı çalışma tarzını oturtabilmenin sorunlarıyla sürekli olarak uğraşmaktan geçiyor. (Partide çalışma tarzı sorunları, Ekim, Sayı:277, Aralık 2011)

Siyasal çalışma partinin tüm çalışmalarının temeli, birleştirici eksenidir. Politik kavrayış ve açıklığa sahip olmak, çalışmanın tüm sorunlarını politik esasları üzerinden ele almak, alt örgütlerin önüne politik olarak açmak, başarılı bir siyasal çalışmanın zorunlu gerekleri kapsamındadır.

Doğru bir çalışma tarzı yalnızca siyasal çalışmanın değil, örgütsel gelişmenin tüm sorunlarını da ideolojik-politik bir çerçevede ele alabilmeyi gerektirir. Başta il örgütleri olmak üzere yerel yönetici komiteler, politik önderliğe dayalı çalışma tarzıyla neyin hedeflendiğine ilişkin net bir bakışa, bu bakışın yön verdiği bir müdahale hattına sahip olabilmelidir. Çalışmanın planlanıp örgütlenmesine, yüklenme alanlarının saptanmasına, kadroların ve çevre ilişkilerinin yönlendirilip değerlendirilmesine vb.’ne de bu bakış yön verebilmelidir.

Politik bakışa dayalı değerlendirmelerden, bunun yön verdiği bir müdahale planından yoksunluk, kaçınılmaz olarak örgütsel-siyasal faaliyette kendiliğinden bir sürüklenmeye yol açar. Sonuç, sorunların çözümünün sürecin akışına bırakılması olur.

İl ve alt bölge örgütleri raporları, alanın tablosu, kadroların ve çevre ilişkilerinin durumu, yürüttükleri çalışmanın sorunları vb.’ne ilişkin genel bir bilgilendirmenin ötesine geçemiyor, çalışmaya ilişkin hedefler ile sorunların çözümüne yönelik somut bir müdahale planı ortaya koyamıyorlarsa, politik bakışa dayalı bir önderlik pratiği planında ciddi bir zayıflığın yaşandığını gösterir bu.

Yerel çalışmayı değerlendirirken, mevcut durumu ortaya koymak, sorunu ya da sorunları tanımlamak, açıktır ki kendi başına yeterli değildir. Çalışmayı ilerletmede en temel sorunun ne olduğu, bu çerçevede öncelikle kavranması gereken halka ya da halkalar, sorunun hangi kapsamıyla karşımıza çıktığı, bunu aşmanın yol, yöntem ve araçları, süreç içinde alınan mesafe ya da neden alamadığımız, nerede ve neden zorlandığımız ve nasıl üstesinden gelebileceğimiz, vb., vb... Tüm bunların çalışmanın önünü açacak bir yaklaşımla tartışılıp irdelenmesi, yaşanan sorunları güç ve imkanların sınırlılığı, dönemin zorlukları vb. üzerinden meşrulaştırma zaafiyetine düşülmemesi, sorunların politik bir bakışla ele alınmasıyla mümkündür. Politik bakışın yön vermediği değerlendirmeler, dolayısıyla müdahalelerle mesafe alınamaz, giderek kısır döngüye yol açacak rutinleşmiş çalışma pratiği aşılamaz.

Yerel yönetici organlarımız sorunların politik muhtevasıyla birlikte çözümüne ilişkin de politik bir değerlendirme ortaya koyabilmelidir. Zira sonuç alıcı müdahalelerde bulunabilmek, değiştirip dönüştürme iradesini sergileyebilmek bu çerçevede sağlanacak açıklıklara bağlıdır.

İdeolojik-politik donanım sorunu

Doğru bir çalışma tarzı siyasal çalışmanın ve örgütsel gelişmenin tüm sorunlarını ideolojik-politik bir çerçevede ele alabilmek demekse eğer, mahalli il önderlikleri sürekli ve sistematik bir eğitim ve donanım sorununa gereken önemi vermek, bunu organ çalışmasının temel bir gündemi haline getirebilmek durumundadır. Zira sınıf çalışmasında bütünsel bir faaliyetin örgütlenebilmesi, yol, yöntem ve araçların politik hedeflere tabi bir biçimde ele alınabilmesi, yaratıcı ve inisiyatifli bir çalışma vb., marksist bakış açısının edinilmesi, temel perspektiflerin içselleştirilmesiyle başarılabilir ancak. Donanım planındaki yetersizlik, politik müdahaleye bakışta, belirlenen parti politikalarını uygulamada ve somut politikalar belirlemede hatalar yapmaya yol açar.

Siyasal-örgütsel çalışmada yüz yüze kaldığımız sorunlara yöntemsel yaklaşım, tek tek sorunları kendi içinde ele almak gibi bir tek yanlılığa düşmemek, bütünsel bir bakışla sorunun kaynağına yönelmek de marksist bakış açısının, onun devrimci yönteminin edinilmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bütüne bakmayı başaramadığı ölçüde kısmi müdahalelerle sorunları çözmeye çalışan bir önderlik pratiğiyle sonuç alınamaz.

İdeolojik-politik donanımın her şeyden önce inisiyatif ve müdahale gücü demek olduğunun altı önemle çizilmelidir. Zira politik kavrayışa dayalı bir siyasal çalışma ancak bilinçli insan malzemesiyle örgütlenebilir. Ortaya konulan politik çerçevenin anlaşılabilmesi ve inisiyatifli bir şekilde hayata geçirilmesi buna bağlıdır.

Etkin bir organ çalışması

Doğru bir çalışma tarzı aynı zamanda, Eğitilmiş ve donatılmış kadrolara dayalı düzenli bir organ çalışması demektir. Sorunların ortaya konulduğu, değerlendirmelerin yapıldığı, hedeflerin ve görevlerin saptandığı, bunların somut bir plana bağlandığı, bu temelde işbölümünün yapıldığı işlevsel organ toplantıları demektir.” (agy)

Başta il örgütleri olmak üzere her bir yerel önderlik organının sorumlu olduğu alanlarda etkin bir çalışma yürütebilmesi, sağlıklı bir örgütsel çalışma ve işleyiş üzerinden gerçekleştirilebilir. Organ toplantıları üzerinden kollektif müdahale başarılamadığında, yerel çalışmada hedeflenen mesafe alınamaz.

Düzenli ve işlevsel organ toplantılarına dayalı bir çalışma tarzı bunun önkoşuludur.  İşlevli organ toplantıları ise öncelikle iyi bir ön hazırlığı gerektirir. Doğru politikalar belirlemek, doğru planlamalar yapmak, doğru hedefler saptamak, doğru bir işbölümünü gerçekleştirmek, sorunlara zamanında müdahale edebilmek vb., böyle bir hazırlığın olmadığı organ toplantıları ile başarılamaz.

İşlevsel organ toplantılarının yanısıra denetim! Denetim, çalışmanın sonuçlarını her yeni organ toplantısında gözden geçirmek, döne döne muhasebesini yapabilmektir. İşlerin nasıl gittiğini zamanında görmek ve gerekli müdahaleleri zamanında yapabilmektir.” (agy)

Örgütsel-siyasal çalışmada kendiliğinden sürüklenme zaafiyetine düşmemek, çalışmanın gidişatının organ toplantılarında masaya yatırılması ve irdelenmesiyle başarılabilir. İl örgütlerinin toplantıları, bölge çalışmalarının bilgilerinin aktarıldığı değil, çalışmaya somut müdahalelerin gerçekleştiği toplantılar olabilmek durumundadır.

Temel yönelimlerde ısrar!

Yerel önderlik organları elbette perspektif planında burada işaret edilen başlıklara ilişkin açıklıklara sahiptirler. Fakat bugüne kadarki deneyimlerimizden kendi başına “açıklıklar” taşımanın sorunları çözmeye yetmediğini biliyoruz. Önemli olan, bu açıklıkların gereklerinin ne ölçüde yerine getirilebildiği, güçlükler ne olursa olsun bu doğrultuda ne denli kararlı ve ısrarlı davranılabildiğidir. Zira, dönemin güçlükleriyle birlikte güç ve olanakların sınırlılığı, “somut durumun somut tahlili”ne dayalı “kendine özgü” yönelimlere ya da çözüm arayışlarına yol açabilmektedir. Oysa, temel yönelimler üzerinden mesafe almayı öncelik haline getirmeyen çabalar verimsiz, hatta sonuçsuz kalmaya mahkumdur.

Yerel çalışmanın temel perspektiflerimiz üzerinden planlanması, hedeflerin bu çerçevede saptanması, bu hedeflere kilitlenen bir faaliyetin örgütlenmesi, kısa vadede alınacak sonuçların ötesinde önem taşımaktadır. “İnisiyatifli ve yaratıcı bir yerel çalışma”ya yön vermesi gereken temelde budur.


Üste