Logo
< Greif’in direnişçi kadınları ve Emekçi Kadın Komisyonu deneyimi

Yeni dönem ve parti


Komünistler olarak sınıf eksenli çalışmadan ihtilalci örgüt sorununa, ideolojik donanımdan gençlik çalışmasına kadar bir dizi alanda somut mesafeler katetmek, yeni tarihsel dönemin ortaya çıkardığı sorumlulukları yerine getirebilmemiz açısından yaşamsal bir yerde durmaktadır. Bu gerçeği en yalın haliyle Haziran Direnişi sürecinde gördük. Devrimci sınıfın örgütlü hazırlığından ve devrimci partinin önderliğinden yoksun kalan kitle hareketinin yaşadığı açmazlar tüm açıklığı ile bir kez daha gözler önüne serildi.

Önümüzdeki süreçte bizleri bekleyen görevlere ve  yeni mücadele dönemine her şeyden önce bu pencereden bakmak gerekiyor.

 

Kritik halka: Sınıf eksenli çalışma

 “Bugün herşeye rağmen sınıf içinde sonu gelmeyen kıpırdanmalar yaşanmaktadır. Bunlardan da en iyi şekilde yararlanıp ilk dayanaklarımızı elde etmeye bakalım biz. Bugünkü gerici kuşatma dönemi nasılsa geride kalacak, kitlesel kaynaşma günleri yeniden gelecektir, bundan kuşku duymayalım. Biz hazırlığımızı sıkı tutmaya ve bugünkü imkanlar ölçüsünde ilk önemli dayanaklarımızı yaratmaya bakalım. Unutmayalım, sınıf içinde kimin önden bir takım dayanakları varsa, kim bu alanda bir güç ve deneyim biriktirmişse, büyük hareketlenmeler döneminde etkili ve verimli müdahaleler yapmak imkanına da en çok o sahip olabilecektir.” (TKİP III. Kongresi Kapanış Konuşması)

Geçtiğimiz dönem sınıf hareketi açısından önemli gelişmelere sahne oldu. Bir dizi mevzide patlak veren eylem ve direnişler, sermayenin baskı politikalarına ve burjuva gericiliğinin bunaltıcı ağırlığına rağmen sınıfın örgütlenme ve mücadele dinamizminin ne denli güçlü olduğunu gözler önüne serdi.

Grevler ve direnişler yer yer fiili-militan mücadele biçimleri kazandı. Greif işgal eylemi ise bu açıdan yeni bir eşiğin ifadesi oldu. İşçi sınıfının taban iradesi açığa çıkarılıp örgütlendiğinde sermayenin soluğunu kesen eylemler yapılabileceğini gözler önüne seren Greif işgali, aynı zamanda parti-sınıf ilişkisi açısından da benzersiz deneyimler ortaya koydu. Devrimci bir önderlik altında birleşen işçilerin her türlü zorlukla baş edebileceğinin güncel bir örneği olan Greif direnişi, yine sendikal bürokrasiye karşı mücadele pratiği ile de önemli birikimler yarattı. Her açıdan yol açan bu örnek direniş, devrimci sınıf hareketi bakımından yeni bir dönemin kapılarını araladı ve harekete yeni ölçüler getirdi.

Bu aynı dönem içerisinde başka sınıf bölükleri de Greif işçilerinin yolundan yürüdüler. Sendikal ihanet çetesinin Greif işçilerinin devrimci eylemini “maceracılık” olarak tanımladığı günlerde işçi sınıfının yeni maceralara atıldığına tanıklık ettik. Seyitömer işçileri işten atma saldırısına karşı fabrikalarını ateşe verdiler. Yatağan işçileri direnişlerini fabrika ve işyeri işgalleri ile yeni boyutlara taşıdılar. Zentiva işçileri Greif direnişinden esinlenerek fabrikalarını işgal ettiler ve kazandılar.

Devamında Şişecam’da, Kent’te, Kimberly Clark’da ve diğer bir dizi yerde grev ve işçi direnişleri yaşandı/yaşanıyor. Bütün bu gelişmeler sınıf hareketinde biriken mücadele dinamiklerini gözler önüne seriyor. Partimiz yeni dönemde tüm faaliyet alanlarında sınıf eksenli çalışmayı oturtmadan ve buna paralel olarak siyasal sınıf faaliyetini yeni alanlara doğru genişletmeden, işçi sınıfı içerisinde biriken bu dinamikleri kucaklama şansına sahip olamayacaktır.

Bu nedenle, tüm faaliyet alanlarında somut bir planlama dahilinde hedef birimlere (fabrikalara) dayalı bir sınıf çalışması oturtmak kritik bir yerde duruyor. Güç ve olanaklarımızı öncelikli hedeflerimize göre düzenlemek, fabrika politikalarını somutlamak ve ısrarlı bir yönelimle yüklenmek gerekiyor. Bu açıdan Greif deneyimi bizler açısından önemli bir olanaktır. Ondan en etkili bir şekilde faydalanmak, Greif’in örgütlenme ve direniş deneyiminden öğrenmek tüm parti örgütlerinin önünde duran bir sorumluluktur. Yeni dönemde siyasal sınıf faaliyetine Greif’in penceresinden bakmalı, onun getirdiği ölçüler üzerinden hareket edebilmeliyiz. Zira “sosyalizm ile sınıf hareketinin devrimci örgütlü birliği” doğrultusunda mesafe almak, yeni Greifler’den geçiyor.

“Partimiz gelinen yerde sınıf çalışmasında önemli mesafeler katetmiş ve büyük bir deneyim kazanmıştır. Partinin önünde şimdi ‘sınıf eksenli partiye geçiş’ vardır. Bunun bir yanında özellikle fabrika direnişleri üzerinden sınıf eylemine önderlik, öteki yanında kitle tabanı, örgüt zemini ve kadro kaynağı olarak proleter bir kimliğe geçiş vardır. Parti bu alanda ilk önemli kazanımlarını elde etmiştir ve şimdi önünde bunları genelleştirmek, kendisini gerçek yaşamda sosyalizm ile sınıf hareketinin devrimci örgütlü birliği düzeyine çıkarmak görevi vardır. Bu görev doğrultusunda her gerçek başarı partimizi için stratejik değerdedir. Zira bu, Türkiye’de proletarya devriminin zaferine yürüyebilmenin en temel, en olmazsa olmaz koşuludur.” (TKİP III. Kongre Bildirgesi)

 

Bir kez daha: Devrimci örgüt yaşamsaldır!

Parti çalışmasının yeni dönem gündemlerinin bir başka öne çıkan başlığı ise devrimci-ihtilalci örgüt sorunudur. Reformist-parlamentarist solun son seçim “başarısıyla” yelkenlerini doldurduğu ve düzenin bataklığına hızla sürüklendiği, dünün devrimcisi bir dizi örgütün tasfiyeciliğin çukurunda debelendiği ve devrimci ilke ve değerleri hızla terk ettiği bir dönemde illegal-ihtilalci konumda ısrarcı olmak, bu sorunu varlık yokluk meselesi olarak ele almak partimizin en belirgin üstünlük alanlarından birisidir.

“Partimizin devrimci örgüt sorununda açık bir bilinci ve sağlam bir iradesi var, bu partimizin bu alandaki en büyük üstünlüğüdür. TKİP’liler olarak bizler, devrimci örgüt olmadı mı devrim iddiasının boş bir laf olmaktan öte bir anlam taşıyamayacağının tam olarak bilincindeyiz. Aynı şekilde, örgütsel açıdan düzenin icazet ve denetim alanına giren bir hareketin, devrime götürmek bir yana devrimci olarak bile kalamayacağının da...” (TKİP III. Kongre Tutanaklarından... / Devrimci örgüt sorunu)

Devrimci örgüt sorununa ilişkin bu açıklığa uygun bir pratik, partinin her dönem altını önemle çizdiği sorumluluk alanlarından biri olmuştur. II. Parti Kongresi’nin “devrimci örgüt yaşamsaldır” çağırısı bugün de güncelliğini korumaktadır. Komünistlerin yeni mücadele döneminde bu çağırının gereklerine uygun bir pratik ortaya koymaları, illegal ihtilalci örgüt anlayışının gerekleri doğrultusunda bir örgütsel gelişme süreci yaşamaları büyük bir önem taşımaktadır. Parti çalışmasının ve örgütsel süreçlerini düşman denetiminin dışına çıkarılması, bu özgürlük alanında etkin bir sınıf-kitle çalışması örgütlenmesi ve bunun gerektirdiği her türlü aracın etkili bir şekilde kullanılabilmesi sorunun özünü ve esasını oluşturmaktadır. “Partimiz beynini ve örgütsel omurgasını her zaman devletin icazet ve denetim alanı dışında tutmalı, bunu başarmak kaydıyla ve bu temel üzerinde, legaliteden de her zaman en etkin bir şekilde yararlanmalıdır. Bunu başarırsa, bunu başarabilecek bir yapılanmaya ve çalışma tarzına ulaşırsa, uzun vadede bunun biricik güvencesi olabilecek olan bir sınıf-kitle zeminine oturursa, devrimci örgüt sorununu da böylece kalıcı bir biçimde çözmüş olur...

“Devrimci örgüt sorununu çözmek, her şart altında ayakta kalabilen ve siyasal faaliyetini en ağır koşullarda bile kesintisiz olarak sürdürebilen illegal bir parti örgütü yaratabilmek demektir...” (TKİP III. Kongre Tutanaklarından... / Devrimci örgüt sorunu)

İçerisinden geçmekte olduğumuz yeni tarihsel dönem, partimizin bir savaş örgütü olarak biçimlenmesini ayrıca zorunlu kılmaktadır. Zira Türkiye, emperyalist-kapitalist düzenin çok yönlü krizlerinin derinleştiği, bu temelde savaş ve saldırganlığın yıkıcı boyutlara ulaştığı bir bölgenin tam ortasında yer alıyor. Dahası dünya olayları bu kriz ve çatışma sürecinin her geçen gün derinleşeceğini ve çok daha yıkıcı boyutlara ulaşacağını gösteriyor. Kafkasya’dan Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’ya uzanan savaş ve çatışmaların çevrelediği böylesi bir ülkede faaliyet yürüten devrimci bir partinin savaşçı bir yapı ve donanıma sahip olmasının yaşamsal önemi açıktır. Zira siyasal gericiliği, baskı ve zorbalığı her geçen gün tırmandıran, dışarıda emperyalizmin hizmetinde hareket eden, Suriye topraklarında çeteler örgütleyip kıyım gerçekleştiren, kendi topraklarını çetelerin savaş üssüne çeviren sermaye iktidarı karşısında ancak militan-savaşçı bir örgüt ayakta kalabilir. Partinin savaşçı kimliğini güçlendirmeyi ve donatmayı bu nesnellik üzerinden kavramak gerekiyor.

Bugünden yarına mesafe almamız gereken sorun alanlarından birisi de budur. Bu ihtilalci kadro demektir, her açıdan teknik donanım demektir, örgüt çalışmasının düşman denetiminin dışına çekilmesi demektir, vb, vb...

 

Gençlik çalışması ve artan olanaklar

Gençlik hareketi açısından verimli bir dönem geride kaldı. Özellikle liseli gençlik açısından hayli dinamik bir süreç yaşandı. Gençlik toplumsal-siyasal gelişmeler karşısında Haziran Direnişi’nin yarattığı etki ile sık sık sokaklara indi. Politik reflekslere dayalı militan ve kitlesel eylemler gerçekleştirdi.

Komünistler olarak sorunu gençlik hareketi içerisinde giderek güçlenen bu dinamizmi ve mücadele potansiyelini doğru politikalar ve araçlarla kucaklama sorunu olarak ele aldık. “Bu durumda, gençlik hareketinin devrimci gelişme ihtiyaçlarına yanıt veren araçlar neyse, onları kendi bakış ve inisiyatifimizle yaratmakla yükümlüyüz. Önemli olan sözkonusu nesnel ihtiyacın anlamını ve mantığını doğru kavramak, ilkelerde ve izlenecek politik çizgide olduğu kadar örgütsel yapılanma ve işleyişte de bunun gereklerine uygun davranabilmektir.” (Politik gençlik hareketi geleneği,  H. Fırat,  Ekim, Sayı: 294)

Partimiz, gençlik içerisinde biriken mücadele potansiyelini kucaklamaya dönük yeni politikaları geçtiğimiz dönem içerisinde gündeme getirdi. Hareketin ihtiyaç duyduğu devrimci-politik gençlik örgütünün kurulmasına yönelik adımlar bu süreç içerisinde atıldı. Lise çalışması üzerinden benzer bir politikayı önceki dönem gündeme getiren partimiz, bu konuda ilk önemli sonuçları almaya başladı. Kimi faaliyet alanlarında lise çalışmamız açısından örnek teşkil edecek pratikler yaşandı. Liseli gençliğin sokağa indiği kimi yerellerde harekete önderlik eden bir inisiyatif geliştirilebildi ve yeni güçler saflarımıza akabildi.

İşte bu adımları gençlik çalışmasının diğer alanlarında da atmak, gençlik hareketi içerisinde devrimci bir odak olarak öne çıkmak ve bu eksende hareketin içerisinde giderek olgunlaşan mücadele dinamikleri ile buluşmak partimiz açısından yeni dönemin önemli görevlerinden birisini oluşturuyor.

 

Yüklenilmesi gereken bir diğer halka: İdeolojik donanım

Yeni dönemde mesafe almamız gereken bir diğer alan, partideki ideolojik donanım sorunudur. Bu sorun çeşitli parti platformlarında birçok kez tartışma konusu edilmiş, esasına dair yeterli açıklıklar sağlanmıştır.

Sorunun mahiyetine dair yaratılan açıklıklar üzerinden kimi müdahaleler (Parti Okulu vb.) gerçekleştiren partimizin, bu alan üzerinden henüz yeterli sonuçlar elde ettiğini söyleyemeyiz. Bunun kendisi başta yayınlar olmak üzere siyasal mücadelenin bir dizi alanı üzerinde dolaysız etkide bulunmakta, partinin bütünlüklü gelişimini zaafa uğratmaktadır.

Önümüzdeki mücadele dönemde teorik-ideolojik donanım sorununa yönelik sistemli müdahaleler geliştirmek, daha somut sonuçlar elde etmek yakıcı bir yerde durmaktadır. Kadro ve örgütsel platformlarımızın niteliğini yükseltme hedefi ile bu alana güçlü bir şekilde yüklenebilmeliyiz. Zira nitelik sorunu, siyasal sınıf çalışmasında mesafe almamızı zora sokan temel etkenlerden birisidir.

Bu konuda kongre platformlarında yürütülen tartışmalar ve bağlayıcı kararlar fazlasıyla açıktır; “Partinin tümünde ideolojik düzeyi yükseltmek temel önemde ve giderek yakıcı biçimde kendini duyuran bir ihtiyaçtır. Bunun bir yönü, partide bir dönemdir fazlasıyla ihmal edilen teorik çalışmaya ve ideolojik mücadeleye gerekli dikkati vermektir. Fakat bundan da önemli ve öncelikli olan, mevcut ideolojik birikimini partinin tümüne maletmek için gerekli çabanın harcanmasıdır. Bu, ilk görevin de belli bir başarıyla yerine getirilebilmesinin zorunlu koşullarından biridir.” (TKİP II. Kongre Bildirisi, 2007)

“Parti kadrolarının çok yönlü ideolojik donanımı, bu arada partinin mevcut ideolojik birikiminin partinin tümüne maledilmesi, hala da önemli bir sorun olarak duruyor önümüzde. Bu konu üzerinde Parti Okulu çalışmalarıyla birlikte özellikle durduk ve zaten bu etkinlikleri de sorunun çözümünün bir manivelası olarak ele aldık. Parti Okulu çalışmaları bu alanda önemli bir ilgi yoğunlaşması yarattı ve benzer çalışmalar yerel planda da gerçekleştirildi. Bu hız kesmemelidir, tersine sistemli bir biçimde devam ettirilmelidir. İdeolojik eğitim ve donanım çabası, parti yaşamının ve faaliyetinin gündelik olağan bir boyutu haline getirilmelidir.” (TKİP IV. Kongresi Açılış Konuşması, 2012)

***

Sınıf eksenli partiye geçişten illegal-ihtilalci örgüt sorununa, gençlik çalışmasından teorik-ideolojik-teorik donanım sorununa kadar bir dizi alanda somut mesafeler katetmemiz gereken bir dönem biz komünistleri bekliyor. Tüm bu sorunların üstesinden gelmenin imkanlarına sahibiz. Yeter ki partimizin yılları bulan birikimine yaslanalım, marksist dünya görüşü ile donanalım ve günün çağırısına yanıt verecek bir bakışla, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle çalışalım. Çözemeyeceğimiz sorun, aşamayacağımız eşik kalmayacaktır.


Üste