Logo
< Temel fabrikalara özgün müdahalenin önemi!

Sınıfa devrimci müdahale sorumluluğu


M. Efe

Krizin geniş yığınlar üzerindeki etkileri her geçen gün ağırlaşıyor. Açlık, yoksulluk, zamlar, açlık sınırının altında kalan maaşlar vb., işçi ve emekçiler için hayatı yaşanılmaz kılıyor. Krizin faturası ve AKP gericiliğinin yarattığı çok yönlü sorunlar tabanda güçlü bir tepki biriktiriyor. Fakat estirilen devlet terörü ve gerici kuşatmanın etkisi, yanısıra sınıfın örgütlülük düzeyinin ve bilincinin geriliği, bugün için güçlü eylemli tepkilerin açığa çıkmasını zorlaştırıyor. Yine de, devletin, sermayenin ve sendikal bürokrasinin gerici tutum ve saldırılarına rağmen, tabandan belli tepki ve arayışların gelişiyor. Bu parçalı arayışlar ve eylemler, kitle hareketlerinin geri olduğu bir dönemde sol parti ve grupların sınıfa giderek daha çok ilgi göstermelerini de sağlıyor.

Sınıf hareketine etkili müdahale!

Komünistler siyasal alana çıkışlarından bugüne işçi sınıfına yönelmişler, sınıf hareketinin geri çekildiği ve diğer toplumsal katmanların önemli bir hareketlilik içinde olduğu dönemlerde bile, iddia ve yönelimlerini büyük bir iradeyle sürdürmüşlerdir. Sol hareketin rüzgâra göre yönünü belirleme tutumunu ise mahkûm etmişlerdir. Solda zaman zaman kendini gösteren sınıfa yönelim bir yanıyla olumlu ve anlamlıdır. Fakat sağlıksız bir zeminde gerçekleşmesi, olumsuz bir dizi sonucu beraberinde getirmektedir.

Kısaca ifade edecek olursak... AKP iktidarının sistematik saldırıları ilerici-devrimci güçlerde önemli bir zayıflamaya yol açmış bulunuyor. Kitle bağları zayıflamış, tabanı daralmış, etki alanı sınırlanmıştır. Geleneksel zeminler (semtler, Alevi örgütleri vb.) dünkü dinamizmini önemli ölçüde yitirmiştir. Sol parti ve gruplar, yaşanan tıkanıklığı aşmak için yeni arayışlar içindeler. Kimisi düzen siyasetinin sol uzantısına dönüşmeyi çıkış yolu olarak görürken, kimisi de kendince farklı bir yol bulmaya çalışıyor. Bu arada, sınıf zeminindeki sınırlı hareketlilikler, bazılarını kendiliğinden sınıfa yöneltmiş ve böylece sınıf mücadelesinin abc'sini bir kez daha “keşfetme”lerini sağlamıştır.

İşçi sınıfına bu yüzeysel yöneliş, sendikalizm-ekonomizmin sınıf içinde serpilmesi, sınıfın bilinci ve mücadele eğiliminin bu yönde şekillenmesi gibi bir sonuç da doğurmaktadır. Sınıfı düzenin çok yönlü kuşatmasından koparma mücadelesi yerine sınırlı ekonomik-sosyal haklar mücadelesi içinde tutulması, bu yönelimin temel eksenini oluşturmaktadır. Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin son 20-30 yıllık kesitinde döne döne yaşanan bir kısır döngüdür bu.

Bugün de aynı akıbete mahal vermemek için, komünistler geçmiş deneyimleri irdelemeli, sonuçlar çıkarmalı ve sağlam bir iradeyle hayata geçirmelidir. Sınıfa yönelen sol güçlerin geri, zaaflı, kusurlu vb. yanları sürekli irdelenmeli, ideolojik-politik mücadelenin konusu edilmelidir.

Devrimci bir sınıf hareketi yaratma çabasında bu güçlerin desteğini alabilmek için bu müdahaleler önemlidir. Fakat asıl belirleyici olanın, sınıf içinde devrimci temelde yaratılacak örgütlenmeler ve kazanılacak mevziler olduğu hiçbir biçimde unutulmamalıdır.

Ekonomist-sendikalist eğilimlerin üzerine gidilmelidir!

Bugün sınıfa ilgi gösteren anlayışların önemli bir kesimi, pratikte ekonomik eksenli mücadeleyi esas almaktadır. Sınıfın siyasallaşmasını söylem düzeyinde ifade etseler de, sınıfın verili bilincini gerekçe göstererek, devrimci eksende bir siyasal müdahaleden geri durmaktadırlar. Daha çok düzenin farklı kliklerini taraflaştıran gündemler “sınıfa” siyasal müdahalenin konusu olmaktadır. Bu da genellikle düzenin sol kanadı konumundan yapılmaktadır. Ekonomizm, sendikalizm, sınıf işbirlikçiliği vb. bu zeminde filizlenmekte, sınıf mücadelesinin gelişmesinin önünde engele dönüşmektedir.

Oysa sınıf mücadelesinin önünün açılmasının yolu, tam da siyasal bir sınıf hareketinin geliştirilmesinden geçmektedir. Elbette her türlü ekonomik ve sosyal sorun mümkün mertebe bir dayanak noktası olarak kullanılmalıdır. Fakat bu, devrimci bir bakış açısıyla ele alınmak durumundadır. Öte yandan tüm toplumsal sorunlar, işçi sınıfına devrimci müdahalenin vesilesine dönüştürülmelidir. Kadın sorunundan Kürt sorununa, Alevi sorunundan çevre sorununa, tüm toplumsal-siyasal sorunların sınıf temeli ve mantığı güçlü bir biçimde işlenmelidir. İşçilerin bu sorunlar ekseninde taraf olmalarını kolaylaştıracak olan da budur. İşçi sınıfı öncü kimliğini ancak böylesi müdahalelerle kazanabilir. İşçi sınıfının diğer toplumsal katmanları etkileyebilmesi ve kendi ekseninde toplayabilmesi de buna bağlıdır.

Kapitalist düzenin kaynaklık ettiği sorunların çözüm gücü işçi sınıfı olduğuna göre, tüm toplumsal sorunlara işçi sınıfı eksenli yanıt üretmek ve devrimci çözüm yolunu göstermek temel bir görevdir. Bunu başarmak ise işçi sınıfının ileri çıkan unsurlarını devrimci bir çizgide etkileyip kazanmakla mümkündür.

Dolayısıyla bugün üzerine gidilmesi gereken temel zaaf alanlarından biri, sınıfa salt dar ekonomik gündemlerle gitmektir. Marksist olma iddiasındaki birçok hareketin bu alandaki zayıflığı, ideolojik-politik konumlarındaki zayıflıktan, yanısıra iddia ve iradelerindeki zayıflamadan bağımsız değildir. Tüm bunların nesnel koşullarla birleşmesi, ekonomist-sendikalist tutumlara zemin oluşturmaktadır.

Devrimci bir sınıf hareketi için!

Bu topraklarda ortaya koydukları irade ve pratikleriyle, en ileri devrimci sınıf deneyimlerini yaratma onuru komünistlere aittir. Fakat gündelik politikada komünistler de yer yer bazı hatalara düşmektedirler. Bunlardan biri, ekonomik sorunların siyasal görünümleri üzerinden müdahaleyi güçlü bir siyasal müdahale olarak görme yanılgısıdır. Siyasal planda söylediklerimizi aynı güçte pratiklere konu edemeyebiliyoruz. Biz de yer yer nesnelliğe uyum sağlama hatasına düşebiliyoruz. Sınıfa dönük müdahalemiz ekonomik sorunların siyasal görünümleri ile sınırlı kalabiliyor. Bu da farklı bir biçimde ekonomizme düşmek anlamına geliyor.

Sınıfın verili geriliği hiçbir biçimde devrimci siyasal müdahalemizi sınırlamamalıdır. Bizler, bunu söylersem, işçiler anlamazlar, ürkerler vb. kaygılarla hareket edemeyiz. Tüm sorun neyi nasıl söyleyeceğimizdir. Söyleyeceğimiz sözün niteliğini zayıflatmadan, uygun bir dil ve üslubu geliştirebilmektir. Sınıfın öncülerini kazanıp devrimcileştirmek, devrimci program etrafında birleştirmek, bu alanda alacağımız mesafeye bağlıdır.

Komünistler ideolojik-politik olarak güçlü oldukları bu alanda sayısız olumlu deneyimin temsilcileridirler. Sınıf mücadelesinin ve kendi deneyimlerimizin birikimlerinden sürekli yararlanmayı başarmamız, bu alanda yer yer açığa çıkan hatalarımızı aşmanın biricik yoludur. Komünistler sınıfı devrimcileştirme mücadelesinde kusurlarının üzerine gidip aşma iradesi sergiledikleri ölçüde, sınıf içindeki oportünist cereyanla daha güçlü mücadele edebileceklerdir. Sınıfa yönelen samimi güçleri devrimci eksende etkilemeyi başarabilmemiz de buna bağlıdır.

İşçi sınıfının tarihsel-toplumsal misyonunun ve sınıf devrimcileri olmak konumumuzun omuzlarımıza yüklediği sorumluluk ağırdır. Bu sorumluluğu bu topraklarda uzun yıllar boyunca taşıyageldik. Deneyimler edindik, zorlu engelleri aştık. Biriktirdiğimiz deneyimler bu topraklarda benzersizdir. Teorik ve pratik birikimimizi ilerici kesimlere taşımak ve kendimizi yenileyerek devrimci sınıfsal taraflaşma yaratmak, günün omuzlarımıza yüklediği temel önemde görevlerdendir.


Üste