D. Demir
Devrimci sınıf çalışmamız açısından meslek liseleri her dönem özel ilgi gösterdiğimiz bir alan oldu. Hem gençlik çalışması hem de sınıf çalışması açısından tuttuğu özel yer çeşitli yönleriyle ele alındı, meslek lisesi öğrencilerini kazanma çabasının stratejik önemi vurgulandı. Dönem dönem hedefli ve yoğunlaşmış bir çalışmanın konusu edildi, çalışmayı sistematik bir temele kavuşturmanın olanakları yaratılmaya çalışıldı. “Sınıf çalışmamızın kadro rezervleri” vurgusu, bu alana yönelik stratejik bakışımızı net bir biçimde özetliyor.
Meslek lisesi çalışması genel lise çalışmamız içinde temel bir gündem olarak yerini her dönem korumakla birlikte, lise çalışmamızın gelişim çizgisi ve faaliyet kapasitesinin belirlediği sınırlarda kaldı. Liseli gençlik çalışmamızın nispeten güçlendiği evreler doğal olarak meslek lisesi çalışmasında da mesafe almaya başladığımız dönemler oldu. Gelişme sağlayamadığı süreçlerde ise bu alana yönelik pratiğimizin zayıfladı, olanakları çıktığında çalışmanın konusu oldu.
Meslek liselerine atfettiğimiz misyon ile bu alana yönelik çalışmamız arasındaki açı, bir çok yönüyle tartışılması gereken bir sorun. Devrimci sınıf hareketi yaratma hedefinin gündelik çalışmamızın ana ekseni olduğu bir evrede, bu hedefi olanaklı kılacak stratejik fabrikalarda mevziler tutma zorunluluğu, gündelik çalışmamızın kapsam ve hedeflerinin ihtiyaca uygun planlanmasını gerektiriyor. Meslek liseleri de bu kapsam ve hedefler içinde yerli yerine oturtulabilmelidir. Bu başarıldığında, devrimci sınıf çalışmasının gelişimine katkı sunan, sistematik bir gelişim çizgisine oturmasını sağlayan, hedefli çalışma pratiğimizin amacına hizmet eden bir konuma kavuşabilecektir. Böylesi bir yönelim aynı zamanda meslek lisesi çalışmasını sistematik, kendini üretebilen bir zemine kavuşturabilecektir.
Meslek liseliler sınıfın organik bir parçasıdır!
Sermayenin üretim tekniklerinin gelişimine paralel olarak nitelikli işgücüne ihtiyacı her geçen gün artıyor. İşgücü potansiyelinin sermayenin hedefleri çerçevesinde ihtiyaca uygun hale getirilmesi mesleki-teknik eğitim kurumları yoluyla çözülmeye çalışılıyor. Türkiye'nin genç nüfus potansiyelinin fazlalığı, sermayenin ucuz işgücü yaratma hedefi ekseninde önemli bir avantaj olarak görülüyor, kapitalist rekabet koşulları üzerinden hedefli adımlara konu oluyor.
İşgücü eğitiminin çıraklık okulları, İşKur kursları vb. kurumların yanı sıra, temelde meslek liseleri üzerinden çözülmeye çalışıldığı, üretim ile mesleki eğitimin her açıdan ve her aşamada bütünleştirilmesi hedefiyle hareket edildiği bir süreci yaşıyoruz. Meslek liseleri genel ortaöğrenim kurumları içinde ifade edilse de, hem sermayenin bu alanlara biçtiği misyon, hem de bu misyonun güncel yansımaları ve açığa çıkarttığı sonuçlar itibariyle genel liseli gündeminden ayrılan temel yönler taşımaktadır.
İşgücünün ihtiyaca uygun eğitimi üretim sürecinin organik bir parçası olarak gerçekleşir. Metanın fabrikada üretimi anı, öncesinde bunu olanaklı kılabilecek koşulların yaratılması ve sonrasında pazara çıkışa kadar geçen süreç kapitalist üretimin bütünüdür. Kapitalizm işgücünü de meta haline getirmiştir. Piyasaya ihtiyaçtan fazla metanın sürülmesi işgücünün ucuzlamasının güvencesidir. Meslek liseleri eğitimli işgücünün kapitalist pazara kitlesel olarak çıkmasını sağlayan temel bir kurumdur. Marks’ın vurguladığı gibi, metanın pazarda alıcı bulup bulmaması onun meta olması gerçeğini, yani temel niteliğini değiştirmez.
Meslek lisesi öğrencileri birinci sınıfta gördükleri genel eğitim derslerinin ardından ikinci sınıftan itibaren meslek seçimi yapar ve mesleki eğitime başlarlar. Bu andan itibaren genel liselerden ayrılırlar. İlgili alanlarda teknik bir eğitim sürecinin yanı sıra, hemen tüm okullarda bulunan döner sermaye uygulaması kapsamında bizzat meta üretimi sürecinin de içinde yer alırlar. Okulların işletme, okul yöneticilerinin işveren, eğitim emekçilerinin ustabaşı, öğrencilerin ise işçi olduğu döner sermaye uygulaması ile piyasa şartlarına uygun iş alınır, üretim gerçekleştirilir. Meslek lisesi öğrencileri bu uygulama ile artı-değer sömürüsüne maruz kalır, çoğu zaman ise “eğitim” adı altında ücretsiz işgücü olarak kullanılırlar. Döner Sermaye Yönetmeliği ile düzenlenen bu uygulama gerçekte okul idarecilerinin insafına bırakılmıştır, kuralsız bir işleyişi ifade etmektedir.
Son sınıfta ise staj adı altında üretim süreciyle/fabrikalarla bağ kurulur. Haftanın üç günü gidilen fabrikalarda eğitim sürecinden çok, normal bir işçi olarak üretim sürecine katılırlar. İşçilerin sosyal haklarından yararlanmadan, asgari ücretin üçte biri bir ücret karşılığında çalışırlar. Son yıllarda “ucuzun ucuzu” olan stajyer işgücü üretimin örgütlenmesinde önemli bir yer tutmakta, her yıl gelecek stajyerleri öngören planlamalar yapılmakta, üçer gün çalışan iki grup oluşturularak hafta boyunca meslek liseliler çalıştırılmaktadır. Kimi zaman mesailere kalmaktan hafta sonları çalışmaya kadar bir dizi uygulama hayat bulmaktadır.
Stajyer öğrencilerin bölümleri dışındaki yan işlerde çalıştırılması sık sık yaşanmakta, üretim maliyetini düşürmek için önemli bir avantaj olarak değerlendirilmektedir.
Temel yönleriyle ifade etmeye çalıştığımız bu süreçler, meslek liselilerin üretim süreciyle kurdukları bağı ve genel liselilere oranla gündem ve sorun alanlarının farklılığını ortaya koymaktadır. Onlar işçidirler ve bulundukları alanın özgünlüklerini taşımaktadırlar. Sadece geleceğin işçileri değil, işgücü eğitiminin temel gerekleri üzerinden üretim sürecinin bizzat içinde yer almalarından da kaynaklı bugünün işçileri olarak değerlendirilmeli, buna uygun bir yönelimin konusu olabilmelidirler.
Sınıf çalışmasının temel bir alanı olarak meslek liseleri
Meslek lisesi öğrencileri genel kapitalist eğitim sürecinin yarattığı bir dizi sorun alanının muhatabı durumundalar. Eğitim sistemindeki eşitsizlikten derinden etkilenirken, üniversitede okuma hakkından neredeyse yoksun bırakılmışlardır. Ancak yukarıda da ifade etmeye çalıştığımız yönleriyle, meslek lisesi öğrencilerinin temel gündemini üretim süreciyle kurdukları bağ oluşturmaktadır. Özellikle stratejik sektörlerin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim veren bölümlerin öğrencileri, hayata geçen uygulamaların yarattığı bilinçle kendilerini işçi olarak görmekte, bu temelde şekillenmektedirler.
Liseli gençlik çalışmamız, kendi konumu ve bakışı doğrultusunda meslek lisesi çalışmasını özel bir yönelimin konusu haline getirmiş ve pratik bir çabayla yolunu yürümeye çalışmaktadır. Ancak, meslek lisesi çalışmalarına ilişkin deneyimlerimiz, bugünün somutluğunda ortaya çıkan gerçekler ve sınıf çalışmamızın hedefleri düşünüldüğünde, meslek liselileri sınıf/sektör çalışmalarımızın temel bir gündemi ve çalışma alanı olabilmelidir.
- Devrimci bir sınıf hareketi geliştirme hedefi, kapitalist üretim sürecinin bütünlüğünü gözeten, sermayenin bu çerçevede attığı adımları ve hedefleri öngören, bu kapsamda ortaya çıkan çok yönlü sonuçlara yanıt üretebilen bütünsel bir politik hat, hedefli ve sistematik bir çalışma ve bunu hayata geçirebilme başarısını zorunlu kılmaktadır. Bu ise sınıfın bulunduğu bütün alanların devrimci politika ile kuşatılmasını, politikanın alanların ihtiyacına göre özgünleştirilmesini gerektirmekte, hedefli ve uzun soluklu bir çalışmayı gündeme getirmektedir. Bu alanlardan birisi meslek liseleridir ve uzun soluklu hedefler açısından yakalanması gereken ilk halkadır.
- Sektörel çalışmanın, burada alınacak mesafenin önemini kendi deneyimimizle biliyoruz. Güçlü bir sektörel çalışma isabetli bir sektörel politika oluşturabilmekle olanaklıdır. Metal fırtına sürecinde ortaya koyduğumuz güçlü politik yaklaşımların, fabrika zeminlerinde yeterli maddi dayanak noktalarımız olmamasına rağmen yarattığı sonuçlar ve anlamı üzerine bir dizi değerlendirmeye sahibiz. Bütünlüklü bir sektörel politika, sermayenin giderek sektörel hedefleriyle organik bütünlüğünü kurduğu işgücü eğitimini de gözetmek zorundadır. Devrimci sınıf politikasının mesleki eğitim ayağını güçlendirmek, bu alana bütünsel bir hakimiyet sağlamak, alanın özgünlüklerine göre politika oluşturmak, yaşanan sorun alanlarına karşı mücadele taleplerini belirlemek, güçlü bir pratik yönelim gerçekleştirmek, çalışmamızın temel hedefleri arasında bulunmalıdır.
- Metal fırtına sürecinde stratejik fabrikalarda mevzi tutmanın önemini bir kez daha görmüş ve ihtiyacını yakıcı bir biçimde hissetmiş bulunuyoruz. Stratejik mevziler tutma ihtiyacını hedefli bir yönelimle hayata geçirebileceğimiz temel alanların başında meslek liseleri gelmektedir. Hemen tüm fabrikalar ihtiyaçlarına uygun bölümlerden mezun olmuş meslek liselileri tercih etmekte, önümüzdeki dönemde bunu temel bir şart olarak ortaya koymaya hazırlanmaktadırlar. Hem sınıf hareketinin genel seyri ve hedeflerimiz, hem de sektörel politikalarımız ve hedeflerimiz açısından, sektörel çalışmalarımız mesleki eğitim alanını temel bir gündem olarak önüne almalı, alanı tanımanın yanı sıra yönelimini güçlendirecek adımlar atmalı, olanakları oluştuğu oranda hedefli bir çalışma olarak tanımlayabilmelidir.
- Meslek lisesi çalışması fabrikalara taşınarak kendi zeminine kavuşabilir. Meslek liselilerin son yıl yaptıkları staj, kapitalist üretim süreciyle her yönüyle bağ kurdukları bir dönemi ifade etmektedir. Bu süreçte, bir işçi olarak sorunların ağırlığını daha fazla hissetmekte, işçi olmaları gerçeği pekişmekte, sömürüyü tanımaktadır. Bugün hemen tüm fabrikalarda stajyer öğrenciler bulunmaktadır. Büyük ölçekli fabrikalarda bu sayı yüzlerle ifade edilmekte, stajyer işçiler ile diğer işçiler aynı koşullarda yan yana çalışmaktadır. Bizzat maddi yaşamın ortaya çıkarttığı sonuçların olgunlaştırdığı, bilinçlerinin açıldığı süreçler meslek lisesi öğrencilerine ulaşabilmenin de olanaklarını sunmaktadır. Bir fabrikada birden fazla meslek lisesinden gelen öğrencilere ulaşma çabası meslek lisesi çalışmasını güçlendirmenin temel bir ayağıdır. Fabrikada meslek lisesi çalışması aynı zamanda fabrikalarda yürütülen temel çalışmanın da güçlenmesinin bir parçasıdır. Birçok grev, direniş sürecinde görüldüğü gibi, stajyerler sıklıkla grev kırıcı olarak değerlendirilmekte, sermayenin saldırılarının dolgu malzemesi haline getirilmektedirler. Bölgelerde, alanlarda ve tek tek fabrikalarda yürütülen devrimci sınıf çalışmamız ve bu çalışmayı yürüten güçlerimiz bu gerçekliği gözetmeli, buna uygun bir yönelim içine girmeli ve çalışmayı bu temelde bütünleyebilmelidir.
- Devrimci sınıf çalışmamız sınıfın bilincini geliştirmeyi hedeflemektedir. Meslek lisesi öğrencileri, sermaye düzeninin sunduğu koşullarla bu bilincin ilk nüvelerini almakta ancak yeni yeni şekillenmenin verdiği karışıklığı yaşamaktadırlar. Sınıfın genç unsurlarının bilinç planında yaşayacağı gelişimin sınıflar mücadelesine katacağı ivme yeterince açıktır. Meslek liseli öğrencilerin sınıf bilinçlerini güçlendirme ihtiyacı yine devrimci sınıf çalışması kapsamında atılacak adımların, gerçekleştirilecek müdahalelerin önemini bir kez daha göstermektedir. Meslek liselerine yönelik çok yönlü sermaye kuşatması karşısında çok yönlü bir müdahale gündemini ve bunun olanaklarını yaratabilmek zorundayız.
Geleceği kazanmanın önemli bir ayağı!
Meslek lisesi öğrencilerini devrimci sınıf mücadelesine kazanma çabası, geleceği kazanma mücadelesinde önemli bir basamaktır. Konu devrimci sınıf çalışmamızın bütünsel hedefleri açısından temel bir yöne işaret etmekte, yüklenilmesi gereken yeri göstermektedir. Sermaye sınıfının “meslek lisesi memleket meselesi” söylemi temelsiz değildir, kapitalist üretim açısından taşıdığı önemi göstermektedir. Bizler de kapitalizmi yıkma mücadelesinde “meslek lisesi devrim meselesi” formülasyonunun gereklerini yerine getirmeli, gündelik çalışmanın temel bir yönü olarak öne çıkartabilmeliyiz. Liseli gençlik çalışmamızın şu sıralar özel bir gündem olarak işlediği ve hedefli bir çalışmanın konusu haline getirdiği meslek lisesi çalışması genelliğinden çıkartılmalı, somut hedef ve araçlarla bütünlenebilmelidir.
Meslek lisesi öğrencilerinin öne çıkan gündemleri, sorun alanları, sermayenin dayatmaları ve hedefleri, bunlarla bütünlüğü içinde üretim sürecinin içinde bulunuyor olmalarının yarattığı bilinç ve ruh halini gözeten bir müdahale ancak devrimci sınıf faaliyeti üzerinden gerçekleştirilebilir. Meslek lisesi çalışmasını sistematik bir zeminde güvenceleyebilmek, bu alanların ihtiyacına yanıt üretebilecek bir politik hat ve buna uygun bir örgütlenme zemini yaratabilmekle mümkündür. Bu bütünlük ise, meslek lisesini salt liseli gençlik çalışması sınırlarında değil, bunu da bütünleyecek ve güçlendirecek temelde pratik bir çalışmanın konusu olduğunda sağlanabilir.
Meslek lisesi çalışmasında mesafe alabilmek, sınıfla devrimci temellerde birleşmede alınacak mesafede önemli bir yer tuttuğu gibi, sınıfın gelişebilecek hareketine müdahale zeminlerini kuvvetlendirecek stratejik bir yön taşımakta, bu kapsam üzerinden yaklaşılmayı fazlasıyla hak etmektedir.