Logo
< Partiyi daha fazla alana taşımak!

Seçimler ve işçi sınıfı


K. Tamer

Sınıf hareketi ekonomik krizin derinleşmesinin yol açtığı sorunlarla yeni bir döneme giriyor. Büyük bir yıkımla karşı karşıya kalan emekçi kitleler, bu durumun yaratıcılarına büyük bir öfke duyuyorlar. Geleneksel önyargıların belirlediği bir kitle dışında kimse tek adam rejimi ve ortaklarının manevralarına, yalan ve spekülasyonlarına eskisi gibi inanmıyor. Düne kadar desteklemiş olsa da işçi sınıfı içinde önemli bir kesim AKP'yi ve siyasi iktidarı yaşanan ekonomik-sosyal yıkımdan sorumlu tutuyor. Bu tepkinin doğrudan siyasal iktidara yönelmiyor olması ise, baskı rejiminin yol açtığı çok yönlü kaygılardan kaynaklanıyor. Yaklaşan seçimler de işçilerin davranış, düşünüş ve eylemliklerinde önemli bir rol oynuyor.

Seçimler ve işçi sınıfı

Burjuva düzen partileri dahil tüm siyasal eğilimler seçim dönemine hazırlanırken programlarına ister istemez işçi sınıfının bazı taleplerini de ekliyorlar. İşçilerin yaşadığı ekonomik yıkım düşünüldüğünde bunu yapmaktan kaçınamazlar da. Bilindiği gibi düzen partileri seçim dönemlerinde sosyal demagojiye her zamankinden daha çok başvururlar. Ama reformist sol partilerin de düzen partilerinden çok farklı olmadığını vurgulamak gerekiyor. Her ne kadar esas olanın sokak olduğunu söyleseler de, ortaya çıkan eylemleri geliştirmek, gerçek bir toplumsal muhalefet hareketine çevirmek ve işçi sınıfını kendi bağımsız tutumu üzerinden siyasal sahneye çıkarmak için çok az şey yapıyorlar. Böylece programlarında alt alta yazdıkları tüm talepler anlamını yitiriyor.

Dahası kendini sosyalist sayan seçim birliktelikleri programlarında sosyalizmi lafız olarak bile dile getirmiyorlar. Dillerine pelesenk ettikleri daha özgür yarınlar ve daha demokratik bir Türkiye söylemi ve sloganları ise, işçi sınıfına ücretli köleliği ağır baskı koşullarında değil de daha “huzurlu” bir zeminde sürdürme seçeneğini sunuyor.

 Tek adam rejimi işçi sınıfına yönelik yoğun saldırılar gerçekleştiriyor. Düzenin kendi yasaları bile keyfi bir biçimde ayaklar altına alınıyor, iktidarda kalabilmek için baskı ve zor olabildiğince tırmandırılıyor. Sermayenin balyozu olarak hareket eden dinci-faşist siyasal iktidar, ekonomik krizin sonu gelmez faturasını tam bir pervasızlıkla sürekli biçimde emekçi kitlelerin sırtına yüklüyor. Kapitalist tekeller ve bankalar kar oranlarını büyük bir keyifle, adeta reklam filmlerine çevirerek açıklıyorlar.

Biriken tepkinin dışavurumu olan işçi eylemleri ise yeni bir işçi hareketi için zeminin oluşmaya başladığını gösteriyor.

Bu koşullarda, Türkiye’nin sol hareketinin neredeyse tamamı tüm dikkatini seçim sandığına kilitlemiş durumda. Bunun gerekçesi AKP’den kurtulmak olarak açıklanıyor. Oysa sonuç alıcı tek bir seçenek daha var: Gelişmekte olan işçi hareketi!

Seçimin üçüncü tarafı

Seçim döneminin eğilimleri kendini açık bir biçimde ortaya koyuyor. Bunun için kurulan masaları, ittifakları veya birlikleri tek tek değerlendirmek gerekmiyor. Tek adam rejimi ve ortakları dışında üç ana eğilim seçimlerde kendini var edecek. Düzenin yeninden restorasyonu için hareket edenler, reformları devrim mücadelesinden koparanlar ve ekonomik krizi, seçimleri ve demokrasi mücadelesini devrimin olanakları çerçevesinde değerlendirenler...

Oluşan masaların önümüze koyduğu özgürlük, demokrasi, eşitlik gibi kavramlar sonucu değiştirmiyor. Ya da düzenin restorasyonu için ilk tur, ikinci tur politikalarıyla saflar belli oluyor. Eğer siz kapitalizmin krizini, seçimleri ya da herhangi bir temel sorunu, düzenin devrimci yol ve yöntemlerle aşılması hedefiyle gündeminize almıyorsanız, seçimlerle birlikte iyice renklenecek bildiri ve konuşmalarınızın bir anlamı kalmıyor.

Hangi taktik izlenirse izlensin, seçim dönemlerinin komünistler için önemi, kapitalizmin tarihe gömülmesi mücadelesine sağlayacağı katkıdır. Devrimci taktik politikanın gerisinde devrim davası ile bağı sağlam bir biçimde kurulan bir ideolojik-politik hat olmalıdır. Bu bugün Cumhur ittifakı karşıtlığında birleşmiş tüm düzen güçleri ile solda savrulanlar karşısında büyük bir önem taşımaktadır. Elbette bu aynı zamanda derinleşen ekonomik krizin sonuçları işçi eylemlilikleri ve sınıfın özlem ve talepleri ile birleşebilmelidir.

Her zaman olduğu gibi partimiz devrim ve sosyalizm hedefine uygun, kamplaşmaların yerine sınıf karşıtlığını koyan bakışı açısıyla seçimlere hazırlanacaktır.


Üste