Logo
< Emekçi kadın çalışmasının sorunları

Kadın sorunu, deneyimler ve ideolojik mücadelenin önemi


Kadın sorunu, deneyimler ve ideolojik mücadelenin önemi

 

Ekim Devrimi’nin değiştirici ve dönüştürücü gücü kendini en açık bir biçimde sosyalist toplumun “yeni kadın” örneklerinde de göstermektedir. Devrimci mücadelenin değiştirici ve dönüştürü etkisi Çarlık rejiminin ve kapitalizmin ikincil plana attığı, yok saydığı, güçsüz bıraktığı kadınları özgürleştirmiş, kendine güvenli ve cesur bir kimlik kazandırmıştır. Mücadele içinde özgürleşen kadınlar sosyalizmin inşasına da aktif bir şekilde katılmışlardır. Ekim Devrimi, özellikle kadın açısından yeni yaşam biçimlerinin oluşması, alışkanlıkların kırılması, bilinçlerin değişimi açısından önemli bir deneyim bırakmıştır. Bolşevik partili kadınların deneyimleri yol göstermeye devam etmelidir.

Kapitalizmin köleleştirici tüm bağlarından kurtulmak iddiasıyla partili mücadeleyi seçen kadınlar, emekçi kadınların ileri ve örnek bir düzeyini ifade ederler. Bu düzey, gelecek sosyalist toplumun yeni kadın örneklerinin özelliklerine de bugünden işaret eder. Bolşevik partili kadınların bu anlamda birçok örnekleri olmakla birlikte, devrim mücadelesinin yürütüldüğü her coğrafyanın kadınları ve kadın sorunu açısından olumlu-olumsuz yaşanmış tüm deneyimler de mücadelede yol gösterici olmalıdır. Türkiye devrimci hareketi ile Kürt hareketinin deneyimlerinin de, aşılan ve aşılamayan yönleriyle ele alınması önemlidir.

Soruna ilişkin teorik açıklık ve pratik çalışma açısından bakıldığında, aşılamayan küçük-burjuva devrimciliği kadın sorununun çözümünde de yanlış eğilimler sergilemektedir. Bilimsel sosyalist bakışın içselleştirilememesi, kadın çalışması ve kadınların örgütlenmesi konusunda da kendini ortaya koymaktadır. Dayandığı sınıfsal zeminden kaynaklı olarak, burjuva kültürün aşılamayan etkileri, devrimci örgütlerin saflarında da kendini göstermektedir.

Sınıf devrimcilerinin bu konudaki teorik açıklığı ve sınıfsal bakışı ortadadır. Ancak, devrimci bireylerde aşılamayan küçük-burjuva kimliğin bir yansıması olarak, kadın sorununa bakış ve yaklaşımda da geri eğilimler yaşam içerisinde kendisini dışa vurmaktadır.

Kadın sorununun kapsamını ve çözümünü teorik olarak bilmek yeterli değildir kuşkusuz. Konuya ilişkin bilinç kendini devrimci yaşam pratiğinde göstermelidir. Bu konuda yaşam içerisinde ortaya çıkan zaaf ve eksiklikleri, düzene karşı devrim mücadelesinde geçmişin aşılması gereken burjuva etkileri olarak görmek ve hesaplaşmak gerekmektedir. Düzen kimliğinin her türlü görüntüsüne karşı kesintisiz mücadele, kadın sorunu sözkonusu olduğunda ayrı bir önem taşımaktadır.

Özellikle partili kadınlar bu konuda daha müdahaleci bir tutum içinde olmalıdırlar. Sorun basit bir “hak-eşitlik” meselesi değil, burjuvazinin gerici kültürünün etkilerinin silinmesi mücadelesidir. Devrimcileşmenin ve düzenden kopuşun en önemli göstergelerinden biridir. Bu, hem kadınların kendi devrimci gelişimleri hem de bu konuda zaaflı erkek yoldaşların dönüşümü açısından önemlidir.

Düzenin köleleştirici etkilerini mücadele içinde kıran kadın devrimciler, günlük pratiklerinde sosyalist yeni insan/yeni kadın kimliğine ulaşmanın mücadelesi içinde olmalıdır. Bunun başarılması, hem geçmiş mücadele deneyimlerinin özümsenmesi, hem de pratikte yeni bir kültürü yaratma mücadelesi için gösterilecek çabayla mümkündür. Bu, devrimci eğitimin bir parçasıdır.

Saflarımızda konuya ilişkin ilgisizliğe, yoldaşlarımızdan yansıyan zaaflı tutumlara anında müdahale edilmeli, ideolojik mücadelenin konusu olmalıdır. Bu, kullanılan dilden kadın-erkek duygusal ilişkiler alanından, ev işlerinin paylaşımından örgüt içinde görev bölüşümüne kadar her alanda karşımıza çıkabilir. Bu konuda da devrimci eleştiri-özeleştiri etkin bir biçimde kullanılmalıdır.

Partinin kadın sorununa ilişkin teorik-politik açıklığını içselleştirme, sağlam bir kavrayış geliştirme doğrultusunda etkin bir çaba içinde olmalıyız. Emekçi kadınları partiye kazanma mücadelesi, kadın sorununa bakıştaki ataerkil ideoloji ve kültür ile burjuva yozluğun saflarımızdaki etkilerine karşı mücadele ile birleşmelidir.

Bu konudaki zaafların aşılması noktasındaki iddiamız, 10. yılını kutladığımız partimizi her açıdan ve her alandan büyütme iddiasının ayrılmaz bir parçası olarak görülmelidir.

D. Rozarin


Üste