Logo
< ABD, Türkiye ve Kürt sorunu

Özgürlük ve eşitlik için 8 Mart'ta mücadele alanlarına!


Sınıfsal, cinsel, ulusal, mezhepsel baskı ve sömürüye karşı!

Özgürlük ve eşitlik için
8 Mart’ta mücadele alanlarına!

 
Emekçi kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini simgeleyen 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutlamaya hazırlanıyoruz.

8 Mart’ı tarihsel anlamına, sınıfsal niteliğine, devrimci özüne uygun bir ciddiyet ve kararlıkla kutlamak, içinden geçtiğimiz dönemde apayrı bir önem taşımaktadır. Zira mücadele tarihimizin kazanımlarını koruyup geliştirme sorumluluğunu yerine getiremediğimiz yerde, işçi sınıfı kuşaklarının onyılları bulan özverili mücadelesiyle ulaşılabilen kazanımların elimizden alınmasını ya da yozlaştırılıp içeriğinin boşaltılmasını önleyemeyiz.

İşçiler, emekçiler, emekçi kadınlar!

Genelde işçi sınıfının ve özelde kadın işçilerin şanlı mücadele tarihinin önemli kazanımlarından olan 8 Mart’ın tarihsel mirası bize, özgürleşmek için kavganın şart olduğunu gösterir. Başka bir ifadeyle, sömürü ve köleliğe dayalı kapitalizme karşı mücadelenin, tüm işçi ve emekçilerin olduğu kadar emekçi kadınların da kurtuluşuna giden biricik yol olduğunu...

İşçi sınıfının 19. yüzyılın ilk yarısında vahşi sömürüye karşı mücadelesinde kadın işçiler de ön saflarda yerlerini almışlardır. Bugün de onlar, Novamed’de ve Tekel’de olduğu gibi, mücadelenin ön saflarındadırlar.

8 Mart’ın emekçi niteliğini koruyup geliştirmek, 19. yüzyılda olduğu gibi, 21. yüzyılda da asalak burjuvaziye ve onun gerici iktidarına karşı mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. İşçi sınıfına ücretli köleliği dayatan sermaye iktidarı, emekçi kadınları ise çifte ezilmişliğe, sınıfsal sömürüye ve ezilmeye ek olarak cinsel ezilme ve sömürülmeye mahkum ediyor. Ezilen halklara mensup emekçi kadınlar ise bu ezilmişliği katlanarak yaşıyorlar, sınıfsal, cinsel, ulusal, mezhepsel baskıya maruz kalıyorlar. Bu durumda, her türlü baskının kaynağı olan sermaye düzeni altedilmeden hiçbir alandaki baskı ve eşitsizliği ortadan kaldırmak mümkün değildir.

8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlama süreci, uluslararası sosyalist kadın hareketinin kararı ile başlamıştır. Karar, Alman işçi sınıfının komünist kadın önderlerinden Clara Zetkin’in önerisiyle, 8 Mart 1910 yılında toplanan İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda alınmıştır. Bu tarih, 8 Mart 1857 ve 1886 yıllarında Amerikalı işçi kadınların direnişlerinin anısına seçilmiştir.

Yüzyıl önce olduğu gibi bugün de, 8 Mart’ta simgelenen kadın işçilerin direniş mirasını devrimcilerin yaşatmaya çalışması bir rastlantı değildir. Zira ancak kapitalizmi yıkma mücadelesi verenler emekçi kadının çifte ezilmişliğini ortadan kaldırma talebinde tutarlı ve kararlı olabilirler. Sorunun erkeklerden kaynaklandığını öne sürenler, sınıfsal sömürünün üstünü cinsiyetçi ayrımla örtmeye çalışanlardır. Sınıfsal baskı ve sömürüye dokunmadan kadını “özgürleştirme” iddiası, yalnızca bir aldatmacadır. Kapitalist sömürü ilişkilerini hedef almayan her mücadele, kadın-erkek tüm emekçileri ücretli köleliğe mahkum etmekle kalmaz, kadının cinsel ezilmişliğinin temellerine dokunmaz.

Emekçi kadınlar, işçiler, emekçiler!

1857’de Amerikalı kadın dokuma işçilerini diri diri yakan kapitalizm, Bursa’da, Tuzla’da, Davutpaşa’da, Zonguldak’ta, kısacası sömürü çarkının döndüğü her yerde, kadın erkek ayrımı yapmadan işçileri öldürmeye devam ediyor. Aradan bir buçuk asır geçtiği halde, sömürü aynı sömürü, kölelik aynı köleliktir.

İster kadın ister erkek olsun, tüm emekçiler eğer köleliği “makus talih”leri kabul etmek istemiyorlarsa, bu sömürü ve kölelik çarkını parçalamak için mücadele etmek zorundadırlar.

Burjuvazi, işçi sınıf ve emekçileri etnik, dinsel, mezhepsel farklılıkları öne çıkararak bölmeye çalışırken, cinsiyetçi yaklaşımı öne çıkaranlar ise, bu uğursuz işi emekçileri kadın-erkek diye ayrıştırmaya çalışarak yapıyorlar. İşçi ve emekçi hareketini cinsiyetçilik üzerinden bölmeye yeltenen her türden sapmaya karşı verilen mücadeleye kadın-erkek tüm ilerici, öncü işçi ve emekçiler destek vermelidir!

Proletaryanın kurtuluşu bütün bir insanlığın, demek oluyor ki, kadının da kurtuluşudur. Bu bilimsel gerçek, kadın davasının işçi sınıfı davasıyla sıkı sıkıya olan bağına işaret eder. Adı 8 Mart ile özdeşleşmiş Clara Zetkin’in de vurguladığı gibi,

Bu gerçeği gözönünde bulunduran TKİP, kadın-erkek tüm işçileri ve emekçileri sömürüden ve zincirden kurtulma hedefiyle omuz omuza mücadele etmeye çağırıyor.

TKİP, sınıfsal, cinsel, ulusal ve mezhepsel baskıya karşı, eşitlik ve özgürlük için kadın-erkek tüm işçi ve emekçileri 8 Mart’ta mücadele alanlarına çağırmaktadır!

Kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa, demokratik-sosyal hakların gaspına, faşist devlet terörüne, kadının ezilen cins konumunu kutsayan ve ebedileştiren dinsel gericiliğe, halkların kardeşliğini baltalayan ırkçı-şovenizme karşı direnişi yükseltelim!

Sınıfsal, cinsel, ulusal, mezhepsel baskıya son!

Toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliği!

Kadının kurtuluşu sosyalizmde!

Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP)

28 Şubat 2008

fileadmin/PDF/8_Mart_Bildiri_2008.pdf


Üste