Logo
< Sınıfın devrimci örgütlü birliği

Devrimci bir sınıf hareketi yaratma mücadelesi...


Fabrika merkezli sınıf çalışması

Sınıfı devrime ve sınıfın öncüsünü partiye kazanmak temel hedefi ekseninde siyasal sınıf çalışmasının sorunları, her dönem en temel gündemimiz olmuştur. Kuruluş Kongresi’nde sınıf çalışması oldukça kapsamlı değerlendirmelere konu edilmiştir. II. Kongre’de sınıf çalışmasında alınan mesafe, zaafiyet alanlarıyla birlikte değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Partinin gelişim sürecinde yeni bir düzeyi ifade eden III. Parti Kongresi’nde ise, “sınıf eksenli partiye geçiş” temel şiarı ile birlikte belirlenmiş hedeflere dayalı yoğunlaşan siyasal sınıf çalışmasına özel vurgu yapılmıştır. Aynı şekilde IV. Kongre’de, farklı yüklenme noktalarıyla birlikte sınıf çalışması yine temel yüklenme alanı olarak tanımlanmış, çalışmanın sorunları ve ihtiyaçları kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.

Gelinen aşamada V. Kongresi’ni gerçekleştirmiş bulunan partimiz, “Devrimci bir sınıf hareketi için ileri” çağrısını yükseltmiştir:

“‘Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!’ çağrısında özetlenen, bütünlüğü içinde partinin stratejik bakışı ve taktik yönelimidir. TKİP V. Kongresi ile başlayan yeni dönemde bu yönelim parti için artık çok daha somut, güncel, acil ve yakıcı bir anlam ve önem kazanmıştır. Parti sınıf eksenli bir güç odağı olmak hedefini ete kemiğe büründürmek, böylece sınıf mücadelesinde gerçekten etkin bir rol oynamak istiyorsa, bu halkadan sımsıkı tutmak ve bu doğrultuda başarıya kilitlenmek zorundadır.” (TKİP V. Kongresi Bildirisi)

Partimizin en temel hedefi, sınıf eksenli bir odak olmak, sınıf adına toplumda bir taraf haline gelebilmektir. Bu da devrimci bir sınıf hareketini yaratabilmek, sınıf içinde güç olabilmekle mümkün. Sınıf içinde güç olmanın yolu ise esasta ayağını fabrika zeminlerine basarak, sınıf içinde kök salmayı sağlayacak mevzileri yaratabilmekten geçiyor.

Fabrika merkezli siyasal sınıf çalışması bugüne kadar çok sayıda değerlendirmeye konu edildi. Partimizin kuruluş sürecindeki temel metinleri, kongre süreçlerinin temel belgeleri, MK tutanakları, parti okulları ve Ekim’de yayınlanan yazılara dönülüp bakıldığında, bu alandaki birikimin yanısıra fabrika çalışması deneyimlerinin zenginliği de görülecektir. Bugün içinden geçtiğimiz süreç ve geride bıraktığımız iki yılda sınıf cephesinde yaşanan gelişmeler, bu birikimin süzülerek, parti çizgisi ekseninde fabrika zeminlerine dayanan sınıf çalışmasında yoğunlaşma ihtiyacını göstermektedir.

Greif direnişi, sınıf hareketinin önündeki engellerin nasıl aşılacağını pratikte göstererek, yeni bir dönemin işaret fişeği olurken, sınıf devrimcilerinin politik müdahaleleri ile ateşlenen metal fırtınası süreci de Greif’ın açtığı yoldan ilerledi, yeni dönemde sınıfın ilk kitlesel ayağa kalkışı oldu. Onbinlerce metal işçisinin direnişi artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını gösterdi. Bugün metal patronlarının baskı ve dayatmalarına, işten atma saldırılarına rağmen metal fabrikaları içten içe kaynamaya devam etmektedir. Çalışma ve yaşam koşullarının gün geçtikçe ağırlaşması sınıfın diğer  bölüklerinde de öfke ve tepkiyi biriktirmekte, arayışları tetiklemektedir.

 

Fabrika eksenli çalışmada zayıflık alanlarımıza yüklenmeliyiz!

Böylesi bir tabloda hedefli ve yöntemli bir biçimde fabrika çalışmalarına yüklenmek ayrı bir önem kazanmıştır. Elbette bu açıdan aldığımız bir mesafe var. Yılları bulan çalışmanın ürettiği sonuçların yanısıra, son dönemde sendikal alan çalışmasının ve metal sürecinin yarattığı kimi kazanımların da fabrika çalışmalarını güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Ancak bir bütün olarak parti çalışmasında bu açıdan alınması gereken önemli bir mesafe var. Fabrika çalışmalarında karşı karşıya kaldığımız nesnel ve öznel zorluklar; sınıf hareketinin bilinç ve örgütlenme planındaki geriliği, işçilerin gerici düzen ideolojileri ile kuşatılmışlığı, tensikatlar ve bunun yarattığı sirkülasyon, çalışma yürüttüğümüz fabrikalardan koparıp atılmamız, güç ve imkanların sınırlılığı vb., vb., çalışmayı ilerletmeyi ve istikrar kazandırmayı zora sokabiliyor. Yaşanan zorlanmalar, ısrarlı ve kararlı bir yüklenme iradesini kırabiliyor. Başta bu zaafiyet olmak üzere zayıflık ve yetersizliklerimize yüklenerek, fabrika eksenli çalışmada mesafe almayı başarabilmek durumundayız.

Öncelikle, siyasal sınıf çalışması ve çalışma tarzımız konusunda partinin çizgisinin ve yılların deneyimlerinden beslenen politikalarının tüm güçlerimiz tarafından özümsenmesi bir ihtiyaç. Buna ilişkin temel metinlerimizin yeniden yeniden incelenmesinin gerekliliğine vurgu yapmakla yetiniyoruz. Bu konuda açıklığımız olduktan sonra, geriye bizi zorlayan nesnel zorlukların yanısıra öznel yetersizliklerimiz kalır. Bunlar da pratik çalışmada gerekli irade ve kararlılığın sergilenmesi ile aşılabilecektir.

Temel değerlendirmelerimizde fabrika eksenli sınıf çalışması konusunda yapılan en temel vurgu, fabrikaların kuşatılması, kalıcı mevziler yaratma ve bunların elde tutulması sorunu olarak ifade edilmektedir.“... Hareketin birleşik bir karakterden uzak parçalı ve dağınık yapısı, bilinç ve örgütlenme alanındaki mevcut geriliği düşünüldüğünde, kalıcı mevziler ancak seçilmiş alanlara çok yönlü olarak yoğunlaşan bir çalışmanın ürünü olarak kazanılabilir. Bu kuşkusuz partinin uzun yılları bulan bir temel politikasıdır, fakat yazık ki hala da yeterince doğru ele alınamayan bir sorun alanıdır. Gerekli olan, öncelikle hedef fabrikaları doğru bir değerlendirme ve isabetli bir tercihle seçmek, ardından bu fabrikalara içerden konumlanmanın yolunu bulmaktır. Elbette hedef fabrikayı tüm cephelerden kuşatmak, eldeki tüm olanaklarla buraya yoğunlaşmak, ne edip edip sonuç almak şaşmaz hedefi ile birlikte...” (Yeni dönem ve partinin yüklenme alanları, Ekim, Sayı:275, Eylül 2011)

Hedef fabrikaları isabetli seçmek, içeriden sökülüp atıldığımız ya da ilişkilerimizi yitirdiğimiz koşullarda odaklanmaktan vazgeçmemek ve fabrikayı çok yönlü olarak kuşatmak... Bu açıdan güncel planda yaşadığımız sorunlardan biri şu. Fabrikayla doğrudan temasımızın şu ya da bu gerekçeyle kesilmesi, ilgimizde zayıflamaya, zaman içinde de gündemimizden çıkmasına yol açıyor. Oysa, fabrikayla temasımızı yitirsek dahi, hele de “stratejik” önemde bir hedef fabrika ise, çok yönlü olarak ilgilenmeyi ve kuşatmayı mutlaka sürdürmek zorundayız. “Stratejik işletmeleri hedeflemek ve yoğunlaşmak” partimizin daha kuruluş kongresinde etraflıca tartıştığı temel noktalardan biridir ve metal fırtınası süreci bunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Dolayısıyla, “hedef” belirlenirken, öncelikle fabrikanın “stratejik” konumunun gözetilmesi gerekmektedir.

Hedeflediğimiz fabrikayı çok yönlü ya da tüm cephelerden kuşatma, fabrikalara özgün politikalar üzerinden gitmek, beraberinde sınıf hareketi ve toplumun gündemleri üzerinden etkili bir propaganda ve ajitasyon faaliyeti, fabrika ile ilişki kurmayı sağlayacak ve ilişkileri güçlendirecek her türlü araç, yol ve yöntemin etkili bir şekilde kullanılması vb. ile olanaklı olur. Fabrika bültenlerinden değişik işçi komisyonlarına, sosyal medyanın kullanılmasından sosyal-kültürel-sportif etkinliklere, işçilerle yaşam alanlarından temas kurmaya kadar her bir yol, yöntem ve aracı işlevli bir biçimde değerlendirebilen bir fabrika çalışmasını örgütlemek, bizzat yerel örgütlerimizin sorumluluğundadır. 

Bir diğer önemli nokta, fabrika/sektör, fabrika/havza ilişkisinin doğru kurulmasıdır. Stratejik fabrikalarda derinleşmenin temel bir yönelim olması, siyasal sınıf çalışmamızın tek tek fabrikalara daralacağı anlamına gelmediği yeterince açık. Öte yandan sektöre ya da havzaya yönelik genel “seslenme”nin etkileri de, belli fabrikalar üzerinden örgütlü mevziler yaratamadığımız koşullarda sınırlı kalacaktır. Fabrikaya, sektörün/havzanın bir parçası olarak yüklenirken, sektöre/ havzaya dönük “alan dövmeyi” de kesintisiz ve sistematik bir şekilde sürdürebilmek zorundayız. Zira, sınıfın kolektif hareket etme yeteneği, etkileşimi güçlendirmekte, örgütlenmesini ve eyleme geçmesini kolaylaştırmaktadır. Son metal fırtınasında fabrikaları terketmeme eylemlerinin domino taşı etkisiyle fabrikadan fabrikaya yayılması en somut örnektir. Aynı zamanda fabrikaların tekil olarak ezilmesinin önüne geçmenin etkili yollarından biri, alanda/sektörde fabrikaların kolektif davranma iradesinin gösterilebilmesidir. Havza/sektörde işçilerin birliğini sağlayacak zeminlerin yaratılması, farklı bir kanaldan fabrika örgütlenmelerine de güç katacaktır.

Fabrika çalışmasında en zayıf olduğumuz alan ise siyasal müdahale sorunudur. Son derece kapsamlı olan bu konuyu burada fabrika çalışması sınırlarında ele alacağız. Bu sorun kritik bir önem yaşıyor. Zira öncüleri siyasallaştıramadığımızda, mevzileri yaratmakta ve tutmakta zorluklar yaşıyoruz. En önemlisi ise, işçi sınıfını temsil eden devrimci partinin toplumsal-siyasal gelişmelerde taraf olabilmesi, sınıf hareketini politikleştirmede alacağı mesafeye bağlıdır. Bu ise çalışmayı fabrika zeminlerinde gündelik olarak üreten bir politik müdahale pratiğini gerektirir.

“... Vurgulamak gerekiyor ki, nesnel koşullara takılmadan kitle çalışmasında sınıfın temel sorunlarından toplumsal olaylara, siyasal gündemlerden uluslararası gelişmelere kadar, her konuyu uygun bir yöntem ve üslupla kapitalizmi mahkum edip etkili bir sosyalizm propagandası yapmanın olanağına çevirmek mümkündür.

“Belli dönemlerde sınıfın gündemine giren çalışma koşulları, ücret artışı, sendikalaşma, eğitim, sağlık, barınma sorunları, ulusal sorun, bölgesel çatışmalar, depremler, çevre soruları, kadına yönelik şiddet vb.. Tüm bu sorunlar, kapitalizmi etkili bir şekilde teşhir etmek için fazlasıyla veri sunmaktadır. Elbette teşhir tek başına yeterli değildir. Bununla birlikte sorunları her gün yeniden üreten kapitalizme karşı mücadelenin gereği ve önemini ortaya koymak, sorunlara köklü çözüm üretebilmenin ancak sosyalizmde mümkün olabileceğini, bilimsel olarak ortaya koymayı başarabilmek de gereklidir. Olayları bu bütünsellik içinde ele almak, sosyalist propaganda için uygun zemini de yaratacaktır. (TKİP MK Tutanakları: Sınıf çalışmasının sorunları, Ekim, Sayı: 278, Ocak 2012)

Sınıfa siyasal müdahale zayıflığının gerisinde işçi sınıfının geriliğinin de özel bir payı var. Burjuvazinin tüm ideolojik aygıtlarıyla kuşattığı işçi sınıfının mevcut geriliği üzerimizde basınç yaratmakta, politik müdahaleyi sınırlayan bir rol oynayabilmektedir. Son metal süreci bu açıdan belli yönleriyle örnek gösterilebilir. Bir diğer gerekçe ise sınıfın siyasal sorunlara ilgisizliği düşüncesidir. Ancak bu düşünce yersizdir. Düzenin gerici propagandaları ekseninde de olsa, işçiler siyasal sorunlar üzerine düşünmekte ve tartışmaktadır. Seçim dönemlerinde işçilerin temel gündeminin de seçimler olması, kıdem tazminatının gaspının yeniden ısıtıldığı bir evrede Özge Can Aslan’ın vahşice katledilmesinin fabrikalarda da ciddi tepkilere yol açması vb. örnekler gösterilebilir.

Sınıfa siyasal müdahale planındaki zayıflığın gerisinde temelde politik zayıflıklarımız durmaktadır. Reflekslerimizin zayıflığı da bir başka zaafiyetimizdir.

Sınıfa siyasal müdahale planında, propaganda gücünde, tarzda, üslupta, dilde deneyim kazanabilmek, siyasal müdahaleyi uygun araç ve yöntemlerle zenginleştirmek, gelinen yerde kolektif yüklenmenin konusu olması gereken alanlardır. Elbette deneyimlerimizi partiye maledebilmek de büyük bir önem taşımaktadır. 

“Her fabrika kalemiz olmalıdır” sözünün hayat bulması, siyasal sınıf çalışmasında yetersizliklerimize ve zayıflıklarımıza yüklenmekle, bu alanda gösterilecek ısrar ve kararlılıkla olanaklı olacaktır.


Üste