Logo

Parti ve devrim davasını büyütmek için ideolojik-teorik donanım!


Parti ve devrim davasını büyütmek için ideolojik-teorik donanım!

B. Emek

Parti faaliyetinin yeni bir düzeyin eşiğine geldiği bugün, ileri sıçramamızın önünde engel olarak gördüğümüz zayıflıklarla köklü bir hesaplaşma içerisine girmeli ve bunu aşacak bir iradi çaba sergileyerek ileriye doğru yürümeyi başarmalıyız. Bu çerçevede kadrolaşma ve eğitim konusunda atacağımız adımlar büyük bir önem taşımaktadır.

Devrimci örgüt sınıfa yönelik devrimci faaliyet içinde güçlenir, sınıfın partisi misyonunu üstlenebilir. Devrimci sınıf faaliyetinde karşımıza çıkan sorunları aşmamızı sağlayacak bir ideolojik kavrayışla reflekslerimizi çok yönlü güçlendirmemiz, geleceğin çetin günlerine hazırlığımız açısından önemlidir.

Devrimci eğitim teorik-ideolojik-politik-örgütsel bir çerçeveye sahiptir ve geniş bir alanı kapsar. Bir yanı kitlelerin devrimci iktidar mücadelesine hazırlanması ve gündelik sınıf mücadelesi içerisinde eğitilmesidir. Diğer yanı devrimci partinin kitlelere önderlik misyonunu yerine getirecek bir ideolojik-politik ve pratik hazırlık içinde olmasıdır.

Kadrolaşma yönelimimiz ve Marksist eğitim

Sınıf devrimcileri olarak hep yoğun ve tempolu bir faaliyet yürütüyoruz. Faaliyete ilişkin değerlendirmelerimizde, öznel planda yaşadığımız zayıflıkların aşılmasında kadrolaşma yönelimimiz ile sistematik eğitim çabamızın belirleyici önemine yapılan özel vurgular yer alıyor. Bu konuda eleştirel bir yaklaşımla hareket ederek, tüm parti yaşamında bu önemli sorunu çözecek müdahaleleri süreklileştirmemiz gerekiyor.

Hareketimiz siyaset sahnesine çıktığı günden bugüne ideolojik çizgisine uygun bir örgüt yaklaşımıyla hareket etmiş, her türlü zorlu dönemi aşacak gücü etkin bir politik faaliyet içerisinde biriktirmeyi başarmıştır. Örgütsel gelişimini de bu zeminde ele almıştır. Bu, teorinin, politikanın, sınıf hareketinin ve örgütün organik bağını doğru temelde kavrama başarısıdır. Bunun arkasında güçlü bir Marksist bilimsel yaklaşım vardır. Partimiz Marksist- Leninist teorik birikimi ile ideolojik olarak sağlam bir çizgiye sahiptir. Bu çizginin ürünü olan programımız ise Marksizm-Leninizm’in süzgecinden geçen güncel ve canlı bir içeriğe sahiptir. İş, bugün partinin toplam güç ve birikiminin saflarımızda yer alan kadro ve militanlarımızda tek tek somutlanarak, temsil edilmesinin başarılmasındadır. Bu alanda alınacak mesafe, bugün açığa çıkardığımız politik etkinlik düzeyini katlayacak bir sonuç yaratacaktır.

İdeolojimizi etkili bir silah olarak kullanabilmeliyiz

Politikalarımız pratik içinde sınanır ve hayat bulur. Devrimci teori ile pratik arasındaki diyalektik bağ kendini burada gösterir. Politika ile güç arasında da böylesi bir bağ vardır. Devrimci politika yaparak güç olmak, somut bir güce dayanarak politika yapabilmek!

Partinin toplam düzeyiyle, yani Marksist bilimsel teoriye dayanan devrimci ideolojimiz ve politik hattımızla bütünleşmenin önemi burada kendisini gösteriyor. Bugün tüm kurumlarıyla örgütlü burjuva diktatörlüğü karşında en önemli silahımız ideolojimizdir. Düzen ve devrim çatışmasında iki ayrı dünyanın değerleri ve ideolojisinin karşılıklı mücadelesi sürer. Tüm kadro ve militanlarımızın devrimci bir sorumlulukla partinin düşünsel yaşamının bir parçası olması, bu silahı etkili bir şekilde kullanmayı başarabilmesi gerekir. “Düşünen ve savaşan militanlar” bakışı, hareketimizin kolektif işleyişinin ve sınıf karakterinin önemli bir köşe taşıdır. Hareketimizin ilk ortaya çıktığı dönemde söylenen “Ekimci neredeyse Ekim oradadır” ifadesi de yürüttüğümüz bu tartışmanın temel eksenidir. Partinin güç olabilmesi, stratejik hedeflerimize uygun taktik politikalarımızın başarıyla uygulanabilmesine bağlıdır. Tam da bu noktada kadrolarımız belirleyici bir rol oynarlar. Partimizin ideolojik-siyasal çizgisiyle donandığımız ölçüde, onun sınıf içerisinde etki ve gücünü artırmayı da başarabileceğiz.

Partinin ideolojik düzeyiyle bütünleşmeliyiz

Geleneksel hareketin “düşünen kadrolar ve savaşan militanlar” şeklinde kendini gösteren örgüt kültürü genel bir etki alanı da yaratmıştır. Bu bakışın arkasında, uygulayanlar ve düşünenler mekanik ayrımı yatmaktadır. Devrimcilikle yeni tanışan güçlerimizde de bu bakışın etkilerini görebilmek mümkündür. Tartışan, araştıran, düşünen, sorgulayan, özneleşen bir yaklaşımın tam tersine, hazırcı, kendini yalnızca planlanan işleyişe uygun hareket etmekten sorumlu gören “dar” bir bakıştır bu. Devrimci örgüt yaşamının tüm yönleriyle algılanması bu bakışla mümkün olamadığı gibi, teori ile pratik arasındaki kopmaz bağ da anlaşılamamaktadır. Bu durumda, belirlenen işlerin ötesinde örgütsel görev ve sorumlulukların görmezden gelinmesi tehlikesi ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle ideolojik-teorik eğitimin önemi de yeterince kavranamamaktadır. Partinin ideolojik-teorik eğitimin önemine ilişkin tüm vurgularına rağmen, bireysel çabaların zayıflığı da bundan kaynaklanmaktadır. Donanım zayıflığı nedeniyle partinin düşünsel süreçlerinin organik bir parçası olamamak, tekdüze bir devrimcilik anlayışını besleyebildiği gibi, partiyi kendi dışında algılamaya da yol açabilmektedir.

Bu durum, partinin çizgisine ve buna yaslanan devrimci örgüt kültürüne uygun bir devrimcileşme sürecini çok yönlü bir devrimci eğitim süreciyle işletmenin yakıcılığını karşımıza çıkarıyor. Bilimsel dünya görüşümüze uygun bütünlüklü bir devrimci kimliğin şekillendirilmesi için yoldaşlarımızı ideolojik-politik olarak donatma çabamızı, bu çerçevede müdahalelerimizi süreklileştirmeliyiz.

Marksizmin bilimsel yöntemini kavramalıyız

Eğitim başlığında asıl mesafe alınması gereken alan sistematik bir teorik-ideolojik-politik marksist eğitimdir. Bizim için marksist eğitim kuru bir bilgi yığını edinme süreci değildir. Herşeyden önce Marksizmin bilimsel yöntemini kavrayabilmektir. Marksizmin bilimsel yöntemini kavramayı başarabilmiş kadrosal bir birikime sahip olmak, parti davasını daha da büyütmek ve güvenceye almak anlamına gelecektir. Örgütsel yapımızın güçlenmesi, birimler ve organlardan başlayarak önderlik düzeyimizin geliştirilmesi, sağlam bir ideolojik-politik donanıma sahip olmakla mümkündür. Marksist-Leninist dünya görüşüne hakim olmak ve gündelik siyasal yaşamda onu uygulamayı başarabilmek durumundayız.

Devrimci eğitim sorunu disiplinli bir devrimci örgüt yaşamı ile birlikte ele alınmalıdır. Yerel örgütler, organlar, birim zeminleri aynı zamanda sistematik bir eğitim alanıdır. Elbette sınıfa yönelik siyasal faaliyetimiz, sınıf ve kitle hareketine müdahale çabamız teorik-ideolojik-politik eğitimin temel yönlendiricisi olacaktır.

Bu konuda partinin önderlik müdahalesi ile kadro ve militanlarımızın devrimci bir sorumlulukla göstereceği ısrar ve çaba bir arada işlemek durumundadır.

Çevremizdeki güçlerin eğitimi

Bugün çevre-çeper ilişkilerimiz ağırlıklı olarak genç güçlerden, fabrika işçilerinden oluşmaktadır. Onların eğitimine daha özel bir tarzda yaklaşmak durumundayız.

Düzen işçi kitlelerinin eğitim-öğretimini kendi sınıf çıkarlarına uygun bir şekilde şekillendirmektedir. Ezberci ve bilim dışı eğitimin çarklarından geçen işçi ve emekçiler kitap okuma alışkanlığı edinememektedirler. Başta televizyon olmak üzere tüm kitle iletişim araçları sınıfın bilincini kötürümleştirmek için seferber edilmektedir. Düşünmeyen, sorgulamayan, itaatkâr, düzenin ideolojik müdahalesine açık bireyler yetiştirilmek istenmektedir. Mevcut eğitim sistemi buna hizmet etmektedir.

Lise mezunu ilişkilerimizin dahi kitapları heceleyerek okuyabildiğine tanık olabiliyoruz. Yanı sıra düzen, kendi değerler sistemine-ideolojisine uygun kitapları reklam-promosyon kampanyalarıyla dayatmakta, “okuyacaksanız bunları okuyun” demektedir. Kazandığımız emekçiler ve gençler işte böyle bir cendere içerisinden geçerek saflarımıza katılmaktadır. Bu nesnel tabloyu bilerek, güçlerimizin gerçekliğini gözeterek, çok yönlü bir eğitim sürecini örgütleyebilmeliyiz.

Örgütsel zeminlerimizde kolektif yoğunlaşma

Kimi zaman militanlarımızın düzeylerini gözetmek ya da eğitim planını işletmek konusunda destek olmakta zayıf kalıyoruz. Temel kadrolarımız faaliyetin hızlı temposu içerisinde bu konuda sürekli denetim-müdahaleyi gerçekleştirecek zeminler yaratmakta zorlanabiliyorlar. Böylece durum giderek kanıksanıyor. Bu da planladığımız okuma programlarının yarım kalması ya da işlevli olarak yürütülmemesine yolaçıyor. Seminerler ya da politik gündemler üzerinden yoğunlaştırılmış eğitim programlarının ihtiyaca uygun gerçekleştirilmesi de bu nedenle mümkün olmayabiliyor. Asgari bir marksist donanıma sahip olunmadığı yerde de, dönemsel politikalarımızın kavranması, etkili bir tartışmaya konu edilmesi zorlaşıyor.

Bu konuda belirleyici halka olan kadrolarımızda da önemli yetersizlikleri olduğunu belirtmeliyiz. Çünkü sistematik bir marksist eğitimin yürütülebilmesi için asgarinin üzerinde bir birikime sahip olunmalıdır ki, bu konuda yapılacak tartışmalar ve yönlendirmeler ön açıcı, teşvik edici olabilsin.

Bir diğer önemli sorun, yoldaşlarımızın yoğun ve tempolu politik faaliyetin içerisinde düzenli ve hedefli bir teorik eğitime zaman ayırmakta yaşadıkları zorlanmadır. Yoğun politik faaliyet sınırlı güçlerle büyük bir enerjiyi ortaya çıkarma başarısıyla sürdürülebilmektedir. Ancak bu koşturmacalı tempo içerisindeki faaliyetimiz kadro ve militanlarımızın çok yönlü gelişimi ile birlikte sürdüğü koşullarda gerçek anlamda güvenceye alınabilir. Nasıl ki politik faaliyetin tüm ihtiyaçlarını aksatmamak için uğraşıyor, organ toplantılarını ve genel olarak örgütsel faaliyetlerimizi belli bir disiplinle hayata geçiriyorsak, marksist teoriye dayalı sistematik eğitim sorununa da bu gözle bakmayı başarmalıyız.

Devrimci yaşamımızın planlı ve düzenli bir işleyişe sahip olmasının güvencesi, yeraldığımız kolektif örgütsel mekanizmalardır. Eğitim çalışmalarının aksamasına izin verilmemeli, düzenli bir denetime konu edilmelidir. Planlı ve disiplinli bir örgüt yaşamının devrimci eğitimin temel halkası olduğu unutulmalıdır. Tüm yoldaşlarımız günlük yaşamını devrimci dönüşümü hızlandıracak bir şekilde örgütleyebilmelidir. Yoğun faaliyet tablosu, fabrikadaki yorucu çalışma koşulları, ideolojik gelişimi sağlayacak yoğunlaşmanın önünde bir gerekçe olamaz. Devrimcilik bilinçli bir siyasal faaliyettir. Bu da tüm yaşama bilinçli bir biçimde müdahale etmeyi zorunlu kılar. Düzenli teorik eğitim-okuma faaliyeti düşünce sistematiğini geliştirerek, üretken bir yaklaşıma da zemin hazırlar.

Teorik eğitim programı militanlarımızın, çeper ve çevre ilişkilerimizin düzeyini gözetmelidir. Okuma alışkanlığının edindirilmesi için akıcı ve içeriği güçlü romanlar, devrimci mücadele ve toplum yaşamının çeşitli yönleri üzerinden eğitimin bir parçası olarak okunmalıdır. Eğitim çalışmasına katılanların toplam birikimine dikkat edilmeli ve herkesin tartışmalara katılacağı bir işleyiş yaratılmalıdır. Bunun için her tartışma başlığında farklı bir kişinin tartışmayı açacağı bir bölüm yapılabilir.

Sonuç olarak, ideolojik-teorik donanımı güçlendirmek devrimci bir faaliyet olarak ele alınmalı, buna uygun bir ısrar, kararlılık ve disiplin sergilenebilmelidir.


Üste