Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz!
Sermaye devleti uzun yıllar boyunca hücre tipi saldırısını hayata geçirmenin fırsatını kolladı. 96'da ölümüne direnişle püskürtülen saldırı, 90'ların sonunda yeniden gündeme getirildi. F tipi saldırısının başlangıç vuruşu için de direniş odağı olarak bilinen Ulucanlar zindanı seçildi. 26 Eylül 1999'da faşist rejimin adına yaraşır bir vahşetle devrimci tutsaklar teslim alınmak istendi.
Fakat Ulucanlar zindanında gerçekleştirilen planlı katliam tam bir direniş ruhuyla karşılandı... Bu topraklar bir kez daha devrim ve sosyalizm davasının bitirilemeyeceğine tanıklık etti... Ölümüne direnen devrimciler, devrimin kızıl bayrağını daha da yükseklere taşıdılar... On yiğit devrimciyi yitirdiğimiz bu görkemli direniş, devrim tarihimizin en onurlu sayfalarında yerini aldı...
Partimizin Merkez Komitesi üyeleri Habip Gül ve Ümit Altıntaş, bu katliamın bilinçli hedefleriydiler. Devrim ve sosyalizm davasına bağlılıklarını mücadelenin her alanında kanıtlayan bu iki kararlı devrimci, zindanda da “eğilmektense kırılmayı“ seçen bir pratiğin temsilcileri oldular.
Partimizin “özü ve özeti” olarak tanımladığımız bu iki yoldaşımız her zaman sarsılmaz dava insanları olarak hareket ettiler. Parti ve devrim davasına büyük bir özveriyle emeklerini kattılar.
Bugün partimiz onların teslim ettiği bayrağı yükseklerde tutarak daha ileri hedeflere yürümektedir. Bu topraklarda proletarya sosyalizminin biricik tutarlı devrimci temsilcisi olarak, onların uğruna yaşamlarını ortaya koyduğu davanın büyütülmesi ve zafere taşınması için inatçı ve kararlı bir çaba harcamaktadır.
Bu onların boşuna ölmediğinin en dolaysız kanıtıdır. Bu onların ölümünü anlamlandırmanın en iyi ve özlü yoludur.
Onlar parti, devrim ve sosyalizm mücadelesinde hep yaşayacaklar!